Erdoğan: Finans sektörü reel sektöre kredi musluklarını açsın

Erdoğan: Finans sektörü reel sektöre kredi musluklarını açsın

T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz istiyoruz ki finans sektörü, reel sektörün üzerinde Demokles'in kılıcı gibi kılıcını sallayıp durmasın. Ne yapsın? Onların ayakta kalmasını sağlayan reel sektöre kredi musluklarını açsın. Bunu açarken de kalkıp işi sağlama almadan bunu yapsın demiyoruz, işi sağlama alarak'' dedi. Toplantı ardında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a gönderdiği mektubun içeriği hakkında bilgi verdi. Erdoğan, İsviçre'de atılan imzalara sadakatin fevkalade bir durum olmadığın sürece gösterileceğini söyleyerek, "Türkiye kendi hafıza kayıtlarını da bir başkasına dayatma arzusuiçerisinde değildir ancak kimsenin de Türkiye'ye kendi hafızakayıtlarını dayatma gayreti içerisinde olmaması gerekir" dedi. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamaları eleştirilmesinin söylenmesi üzerine Erdoğan, "Zaten tepki vermedikleri hiçbir açıklama yok. Hepsine tepkililer" dedi. Bu arada Dışişleri Bakanlığı'ndan akşam saatlerinde yapılan açıklamada Başbakan Erdoğan ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın ABD 12-13 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde görüşmelerinde mutabakat sağlandığı bildirildi.

Başbakan Erdoğan, Fransız İşadamları Derneğinde (MEDEF) Fransa'nın önde gelen şirketlerinin CEO'ları ile bir araya geldi.

Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmada, ''Fransa'da Türkiye Mevsimi''nin kapanışını dün gece gerçekleştirdiklerini ve 1 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile başlayan sürecin dün akşam tamamlandığını söyledi. Fransa genelinde sayıları başlangıçta 400 olarak öngörülen ancak 600'ü aşan kültürel, ekonomik ve akademik faaliyetler düzenlendiğini belirten Erdoğan, Fransız halkının ''Türkiye Mevsimi'' etkinliklerine ilgisinin son derece sevindirici bir seviyede olduğunu gördüklerini anlattı. Etkinlikler vesilesiyle, Türkiye-Fransa dostluğunun daha da güçlendiğini görmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, ''Türkiye Mevsimi'' etkinliklerinin başarısında katkıda bulunanlara teşekkür etti.

Türkiye ile Fransa ilişkilerinin derin geçmişi olduğunu dile getiren Erdoğan, her iki ülkenin, bölgelerinin güçlü üyesi olarak tarih boyunca işbirliği içinde olduğunu vurguladı. Erdoğan, Türkiye mevsimi etkinliklerinin iki ülke işbirliğinin artması ve güç kazanması için için vesile olduğunu kaydetti. ''Türkiye Mevsimi'' etkinliklerinin bitmiş olmasının Fransa'da Türkiye mevsiminin bittiği anlamına gelmediğine işaret eden Erdoğan, ''Türkiye Mevsimi boyunca son derece başarılı şekilde birlikte çalışan Türk ve Fransız kurumları ile şirketleri, aralarında kurdukları bu yakınlığı devam ettirmeli, köklü ve daimi bağlara bu münasebetleri dönüştürmelidir'' dedi.

Türkiye ile Fransa'nın ciddi potansiyele sahip iki ülke olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu iki ülkenin bizim ekonomik ve ticari güçlerimizi birleştirmeleri halinde ne tür bir geleceğe yönelik aramızda küresel güce dönüşecek bir kabiliyete sahip oldukları açık ortadadır. Fransa, dünyanın en büyük 5., Avrupa'nın en büyük 3. ekonomik gücü. Türkiye, dünyanın en büyük 17., Avrupa'nın 6. büyük ekonomik gücü. Müşterek olarak yapabileceğimiz birçok şey var. Dünyanın en çok uluslararası yatırım alan 3., yurt dışına en çok yatırım yapan 3. ülkesi Fransa. Aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve AB'nin kurucusu, lokomotifi. Diğer taraftan da Türkiye aynı şekilde G-20 ülkesi olarak Fransa ile orada birlikteyiz. Öbür taraftan BM Güvenlik Konseyi'nde geçici üye olarak beraberiz. AB'de müzakereci ülke konumundayız. NATO'da beraberiz. Bu noktada bir çok birlikteliğimiz var. Medeniyetler İttifakı'nın girişimci eş başkanı olarak attığımız bir adımla burada İspanya ile AB'yi merkez almış adımın içerisindeyiz. OECD'de beraberiz. Bütün bu birlikteliklerimizde ortak birçok yanlarımız var. Türkiye ile Fransa'nın işbirliği sadece bu boyutları ile bile bakıldığında ülkelerimize, bölgelerimize, dünyamıza çok önemli katkılar sağlayacaktır.''

Türkiye'yi geçen yıl sonu itibarıyla 1 milyon Fransız'ın ziyaret ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Bu ne denli hareketli turizm kabiliyetine sahip olduğunu göstermesi bakımından önem arz ediyor. Turizmi, halkların birbirine kaynaşması noktasında çok önemsiyoruz'' dedi.

    

'Bakkal dükkanı açar gibi banka açılmasına fırsat vermedik'

    

Türkiye ilgili algılamaların zaman zaman Türkiye'nin gerçekleri ile ve Türkiye'nin ulaştığı düzey ile bağdaşmadığını gördüğü için bazı hususların altını çizmek istediğini söyleyen Erdoğan, tarihin en büyük küresel finans krizlerinden birinin yaşandığını ve dünya ile entegre olmuş hemen her ülkenin bu küresel krizden az ya da çok etkilendiğini ifade etti. ''Küresel kriz bizim açımızdan ekonomimizi test etmek noktasında farklı bir fırsat teşkil etti'' diyen Erdoğan, iktidarda bulundukları 7.5 yıl boyunca her alanda olduğu gibi ekonomide tarihi nitelikte reformlara imza attıklarını dile getirdi.

Finans krizi başladığında ''Bu finans krizi Türkiye'yi teğet geçecek'' dediğini ancak bazılarının bunu ''dalgaya aldığını'' ve ''Başbakan ne diyor?'' dediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şimdi görüştüğümüzde, finans sektörünün içinde olanlar aynen şunu kullanıyor: 'Sayın Başbakan, gerçekten teğet geçti'. Görünen gerçekler var. Biz 2000 yıllarının krizlerinde bu derslerimizi aldık, dersimizi iyi çalıştık ve mali disiplinden taviz vermedik. Bakkal dükkanı açar gibi Türkiye'de banka açılmasına fırsat vermedik. Bizden önce öyle oldu. Bizden önce öyle olduğu için de 21 banka fona devredildi. Biz bunlara fırsat vermedik. Bu noktada her şey reel ekonominin gereklerine uygun finans noktasında da reel ekonomi ile bunların bir dayanışma içinde yürümesini istedik. Yani siz kendinizi finanse edecek bir bankayı kurma değil, bankacılık yapacaksanız, o zaman bankacılık yapacaksınız. Kendinizi finanse edecek bir aktivite olarak bunu görüyorsanız biz bunu finanse edemeyiz. Şu anda bize gelenler oluyor, 'Acaba banka kurabilir miyiz?' Tabii kurabilirsiniz ama kurabilmek için ortaya ciddi bir rakamı koyacaksınız. Öyle kalkıp 10 milyon dolarla banka kurayım, yok böyle bir şey ama varsa 300, 400, 500 milyon doların gel bankayı kur, o zaman ben sana bankacı diyeyim, o zaman finans sektörünün içinde aktör diyeyim. Böylesi varsa buyursun ama yoksa kusura bakmasın. Şimdi bizim yaklaşımımız bu.''

    

'Kılıf uydurduklar, görev zararı dediler'

    

Başbakan Erdoğan, Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarını çözmek, ekonomiyi sağlam zemin üzerinde yeniden inşa etmek için yoğun gayret gösterdiklerini anlatarak, 7,5 yıl öncesinde küresel her dalgalanma karşısında olumsuz etkilenen, kendi iç siyasi tartışmaları nedeniyle ekonomisinin dengeleri sürekli bozulan bir Türkiye olduğunu belirtti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Ahbap, yaren, dost geldiği zaman istediği gibi devlet bankalarından, şuradan, buradan parayı çekip alabiliyordu. Denetim diye bir şey yoktu. Bunun için ne oldu? O bankalar batar. Böyle de oldu. Kılıf uydurdular, 'görev zararı' dediler adına. Devletin en güçlü bankası battı, batıyor, gidiyordu ama şimdi Türkiye'nin en güçlü bankası haline geldi, en çok kazanan bankalarından bir tanesi haline geldi. Bu demek ki mali disipline dikkat edilirse, bundan taviz verilmezse finans sektörünün hepsi de kazandı, kazanacak. Biz istiyoruz ki finans sektörü, reel sektörün üzerinde Demokles'in kılıcı gibi kılıcını sallayıp durmasın. Onlar ne yapsın? Onlar da onların ayakta kalmasını sağlayan reel sektöre kredi musluklarını açsın. Bunu açarken de kalkıp işi sağlama almadan bunu yapsın demiyoruz, işi sağlama alarak. Buna göre de gerekli olan ilkeler neyse, taviz vermeden bunu yerine getirecek ve böylece yatırımın önünü açmış olacak. Yatırım, istihdam olmadan bir ülkenin ayağa kalkması mümkün değil. Bunu da başarmamız gerekiyor.''

Türkiye'nin, yapılan reformların ardından son derece dirençli bir yapıya kavuştuğunu ifade eden Erdoğan, devam eden küresel kriz nedeniyle Türkiye'de hiçbir banka ve finans kuruluşunun bu dönemde sıkıntı yaşamadığını anlattı. Erdoğan, ''Tersine 2009'da finans sektörü yüzde 8,5 büyüdü. OECD ülkeleri arasında finans sektörüne müdahale etme gereği duymayan tek ülke Türkiye'dir. Bizim böyle bir sıkıntımız olmadı'' diye konuştu.

Erdoğan: Protokollerden geri adım atmayız

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan protokolleriyle ilgili, "Geri adım atmayız" dedi. Erdoğan'ın ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın 12-13 Nisan'da Washington'da yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesi esnasında bir araya gelecekleri de açıklandı. Dışişleri Bakanlığı, görüşme konusunda mutabakatın sağlandığını açıkladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a gönderdiği mektupla ilgili, "Mektubun ana teması olarak şunu söyleyebilirim: Biz uluslararası hukuk içerisinde ahde vefa ilkesine inanan ve bunu yerine getirmekte kararlı olan bir ülkeyiz. Nitekim İsviçre'de atılan imzalara biz sadakatimizi her zaman gösteririz. Buradan, fevkalade bir durum olmadıktan sonra geri adım atmamız söz konusu olamaz" dedi.

Erdoğan, "Sarkisyan ile Washington'da görüşecek misiniz? Bir gelişme var mı, son durum nedir? Protokollerle ilgili bir gelişme var mı?" sorusunu, "Bildiğiniz gibi bugün özel temsilcimizi Sarkisyan'a gönderdik. Kendisine bir mektubum var. Bu mektubun kendisine bugün ulaşmış olması lazım ve bu mektubumun neticesini aldıktan sonra da değerlendireceğim. Ben olumlu bakıyorum ama özel temsilcim döndükten sonra konuyla ilgili kesin, nihai kararımı da vereceğim" diye yanıtladı.

Erdoğan, Sarkisyan'a gönderdiği mektubun içeriğinin sorulması üzerine de şunları söyledi: "Mektubun ana teması olarak şunu söyleyebilirim: Biz uluslararası hukuk içerisinde ahde vefa ilkesine inanan ve bunu yerine getirmekte kararlı olan bir ülkeyiz. Nitekim İsviçre'de atılan imzalara biz sadakatimizi her zaman gösteririz. Buradan, fevkalade bir durum olmadıktan sonra geri adım atmamız söz konusu olamaz ve Türkiye kendi hafıza kayıtlarını da bir başkasına dayatma arzusu içerisinde değildir ancak kimsenin de Türkiye'ye kendi hafıza kayıtlarını dayatma gayreti içerisinde olmaması gerekir.

Bu anlayış içerisinde olduğu takdirde, karşılıklı sadakat içerisinde her ülke kendine düşeni yaparsa ki bunun ağırlıklı olarak bir tarih komisyonuyla çözümünün çok çok isabetli olacağını hep söyledik, söylüyoruz ve bu konuyla ilgili bizler, Türkiye olarak ne yapmamız gerekiyorsa bunu yaparız fakat bunu farklı ülkelerin parlamentolarında oluşturulan lobilerle gerçekleştirmek bir şey kazandırmaz. Tam aksine bu süreci zora sokar diye bunu defaatle söyledik. Şu andaki süreç, bu istikamettedir. Temenni ederiz ki olumlu sona yaklaşırız."

Sarkozy ile yapılan görüşme

Sarkozy ile yapılan görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine Erdoğan, gayet verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini bildirerek, konuşmasını söyle sürdürdü:

"Türkiye-Fransa ikili ilişkilerini ele aldık. Tabii siyasi, askeri, ekonomi, ticari, eğitim, kültür, bütün bu alanlarda bunları ele almanın yanında G-20 ülkesi olarak Türkiye ve Fransa G-20'de neler yapabiliriz, G-20 nasıl çok daha etkin bir hale gelebilir, bunu değerlendirme imkanımız oldu. Kore'den sonra dönem başkanlığı Fransa'ya geçecek. Bu dönem başkanlığı öncesinde de kendilerini ben özellikle Türkiye'ye davet ettim.

Dönem başkanlıkları öncesinde gelebileceklerini söylediler. Konuyla ilgili her iki taraf görevlendirmelerimizi de yaptık. Arkadaşlarımız çalışmalarını yapacaklar ve bu çalışmalara müteakiben de öyle zannediyorum ki -tabii kesin tarihi şu anda söyleyemem ama kesin tarih belli olacak- bu yıl sonu itibarıyla zannediyorum Sayın Sarkozy'i inşallah bizler de misafir edeceğiz ve bu konuları çok daha detaylı, G-20 çerçevesinde, ikili, bölgesel, uluslararası konuları görüşme fırsatımız olacak.

Ayrıca Türkiye ile Fransa arasındaki geleceğe yönelik atılacak adımları yine aramızda konuştuk. Avrupa Birliği'ne yönelik konuları aramızda değerlendirdik. Bölgede müşterek olarak neler yapabiliriz, bunları konuştuk. Öyle zannediyorum ki Fransa ve Türkiye olarak birlikte yapabileceğimiz çok güzel şeyler olacak. Bunların hepsinin kayıtlarını aldık."

"Türkiye-AB arasında yürütülen müzakereler çerçevesinde bazı fasılların bloke edildiğinin" hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, Türkiye ile AB müzakerelerinde öncelikle mevcut fasılları halletmek gerektiğini belirtti. Erdoğan, "Ben bloke edilen fasıllar olarak düşünmüyorum. O fasıllara gelindiğinde onların da aşılacağını ve açılacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

İsrail tepkisine Erdoğan yorumu: Tepki vermedikleri açıklama yok

"Fransız medyasıyla yaptığı toplantıda İsrail ile ilgili değerlendirmelerinize Sayın Netenyahu tepki vermiş bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna da Başbakan Erdoğan, "Zaten tepki vermedikleri hiçbir açıklama yok. Hepsine tepkililer. Kendilerini hiçbir zaman sorgulamadılar, hiçbir zaman sorgulamayacaklar. Sadece diğer siyasi liderlerinin söylediklerini sorguluyorlar. Hayatlarında hiçbir zaman onların haksız olduğu bir gün yok. Her zaman onlar haklıdır. Bu havanın içindeler ama dünya böyle düşünmüyor" yanıtını verdi.

"Ekonomik ilişkiler Türkiye'nin üyelik dosyasının gelişmesine katkıda bulunuyor mu" sorusunu da Erdoğan, "Onlar farklı, bunlar farklı ama bunların hepsi birbirini destekler mahiyette. Gayet güzel verimli bir toplantıydı" diye yanıtladı.

"İran'a yönelik yaptırım kararı verilirse Türkiye'nin buna uyup uymayacağına yönelik bir soru üzerine de Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda şimdi neler önce gelecek onu bilmeden bir şey söyleyemem. 'Şu andaki yaklaşımımız nedir' diye sorarsanız onu söyleyeyim. Biz 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması'ndan bu yana İran ile dostuz. 380 kilometre kara sınırımız var. Şu anda enerjide, doğal gazda Rusya'dan sonra ikinci doğal gaz ihtiyacımızı oradan gideriyoruz. Atacağımız adımları uluslararası diplomasi içinde yürütmek istiyoruz. Irak'ta olanların kazananı olmamıştır. Afganistan'da olanların kazananı olmamıştır. Burada olacak olanların da kazananı olmayacaktır. Biz istiyoruz ki her şey uluslararası diplomasi içerisinde çözülsün."

Dışişleri Müsteşarı Erivan'da

Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Erdoğan ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın Washington'da bir araya gelmeleri konusunda mutabakatın sağlandığını açıkladı.

Bu arada Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak Ermenistan'ın başkenti Erivan'da temaslarda bulunuyor. Sinirlioğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mektubunu, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a götürdü.

Mektupta, Ermenistan'a, "Protokollere bağlıyız. Süreci ileri götürme kararlılığındayız" mesajı verildi.

Başbakan Erdoğan resmi ziyaret için bulunduğu Paris'te yaptığı açıklamada, Sinirlioğlu'nu özel temsilcisi olarak Erivan'a gönderdiğini belirtti. Erdoğan, Sinirlioğlu'nun Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile görüşmesini beklediklerini ifade etti.

Diplomatik kaynaklara göre, Sinirlioğlu bugün Erivan'da Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan ile de bir araya gelecek.

Sinirlioğlu'nun temasları kapsamında, son dönemde protokollerde yaşanan sıkıntıların yanı sıra 12-13 Nisan'da ABD'nin başkenti Washington'da yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Serj Sarkisyan arasında yapılacak görüşmeyi ele alacağı öğrenildi.

Sinirlioğlu'nun Erivan'a ziyareti Türkiye ile Ermenistan arasında 10 Ekim 2009'da imzalanan protokollerin ardından en üst düzey ziyaret olması bakımından önem taşıyor.

Türkiye ile Ermenistan arasında uzun yıllardır diplomatik ilişki bulunmazken, iki ülke milli futbol takımlarının 6 Eylül 2008'de Erivan'da yaptığı maça Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gitmesiyle ilk temas kurulmuştu.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ise 2009'da Bursa'da oynanan rövanş maçına gelmişti.