Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, G-20 zirvesine katılmak üzere Japonya'ya hareket etmeden önce basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Rusya'dan alınacak S-400 hava savunma sistemine karşı ABD uygulayabileceği ekonomik yaptırımlara ilişkin "S-400 işinin bittiğini, artık işin teslim süreci içerisinde olduğunu ifade ettik. Trump'la yaptığım görüşmede doğrusu bu izlenimi almadım" dedi.
Erdoğan, seçim öncesi Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın TRT'ye röportaj vermesiyle ilgili sorulan soruya ilişkin, "Osman Öcalan'ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyordum. Ancak TRT Kürdi'ye müracaat yapmışsa bunu da TRT'deki arkadaşlarım bilirler. Bu konuda arkadaşlarıma güveniyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"G-20 dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 85'i, dünya ticaretinin yüzde 75'ini teşkil ediyor. Kaynak verimliliği ve deniz plastik çöpleri başlıkları G-20'nin bu seneki ajandasına yeni çalışma alanları olarak dahil edildi. Küresel Ekonomik İşbirliği'nde alınan kararlar tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. Biz de ülke olarak G-20'deki tartışmalarına başından beri aktif bir şekilde katılıyoruz. Dünya ekonomisindeki temel risklerin bertaraf edilmesine ilişkin atacağımız adımların teşkil edilmesine çalışacağız.
"Biz Türkiye olarak ticaretin serbestleşmesine vurgu yaptık. Osaka'da da bunu güçlü bir şekilde vurgulayacağız. Küresel eşitsizlikler konusu toplantılar sırasında dönem başkanlığınca gündeme getirilecek. Özellikle kadınların işgücü piyasasına daha etkin katılımına yönelik görüşlerimizi paylaşacağız. Mülteciler meselesini G-20 çerçevesinde de gündeme taşıyoruz. Dünyada mülteciler konusunda en önemli bedeli ödeyen ülke Türkiye. Terör ve terörizmin finansmanının önlenmesi önem verdiğimiz konulardan bir tanesi. Terörle mücadelede ilkeli, tutarlı ve kararlı bir duruş sergilenmesinin altını bir kez daha çizeceğiz.
"Cumhurbaşkanlığımız bünyesinde dijital dönüşüm ofisi kurarak önemli bir adımı attık. Ülkemizin bu alandaki vizyonunu diğer ülkelerle de paylaşma imkanını bulacağız. Sağlık, istihdam, tarım, sürdürülebilir kalkınma ve enerji dahil olmak üzere birçok farklı alanda görüşlerimizi dile getirme fırsatını bulacağız. G-20 liderler zirvesinin ardından 30 Haziran 2019 tarihinde Japonya'ya resmi ziyarette bulunacağım. Japon İmparatoru ve Başbakanı olmak üzere Üst düzey devlet adamlarıyla temaslarda bulunacağım. Japonya ile ekonomik ilişkilerimizin güçlendirilmesini hedefleyen müzakerelerde artık sona yaklaştık. Anlaşmanın 2019 yılı içerisinde sonuçlandırılmasını planlıyoruz. Japon iş insanları ile bir araya geleceğim. Japon firmalarının ülkemizdeki yatırımların arttırılması imkanları da ele alacağız.
Usta fotoğrafçımız Ara Güler adına sergiler düzenliyoruz. Japonya ziyaretim vesilesiyle bu serginin Kiyoto'daki açılışını yapacağız. Japonya'da yaşayan vatandaşlarımızla biraraya gelip, hasret gidereceğiz. Japonya'nın ardından 2 Temmuz günü Çin'i ziyaret edeceğim. Pekin'de biraraya geleceğimiz Çin Devlet Başkanı ile ilgili bölgesel ve uluslararası konuları ele alacağız. Asya'yı Avrupa'ya bağlayan yolların merkezinde bulunan Türkiye, Çin'le birlikte İpek Yolu'nun önemli ülkelerinden biridir. Çin'le güçlü bir diyaloğun sürdürülmesinde fayda görüyoruz. Bu ziyaretimin Japonya ve Çin'le ilişkilerimizin güçlendirilmesinde önemli katkıda bulunacağına inanıyorum.
"Dünya liderleriyle ikili görüşmelerimiz olacak. Heyetlerarası görüşmeler olacak. Bundan sonraki süreci nasıl geliştireceğiz, bunların da adımlarını atacağız.
"S-400'le ilgili bugüne kadar birçok kez gerek şahsım gerek ilgili arkadaşlarım Dışişleri, Savunma Bakanlığı bu konuda işin bittiğini, artık işin teslim süreci içerisinde olduğunu ifade ettik. Nedense bizim söylediklerimize pek inanılmıyor, bizim dışımızda söylenenler itibar görüyor. Şunu unutmayın Türkiye bir NATO ülkesidir. Amerika da bir NATO ülkesidir. NATO ülkeleri birbirine yaptırım uygulamaya başladıysa doğrusu bunu bilmiyorum. Amerika ile ortaklığımız bir stratejik ortaklık çerçevesinde yürütülmektedir. Sayın Trump'la yaptığım görüşmede doğrusu bu izlenimi almadım. Alt kademede birileri konuşuyor. Japonya'da bu konuyu tekrar ele alma fırsatımız olacak. B planı, C planı diyerek doğmamış çocuğa don biçme yoluna gitmeyelim. O bizde saklı kalsın, adeta çeyiz sandığındaki gibi. Zamanı gelince meydana çıkarırız.
"Sayın Kılıçdaroğlu kendi söylüyor, kendi dinliyor. Yeni yönetim sistemine parlamento kararıyla mı girdik, yoksa AK Parti kendi verdiği kararla mı girdi, yoksa millete mi gittik. Bunun kararını milletimiz vermedi mi? Millet kararını verdi ve bu iş bitmiştir. Şu anda 1 yılı geride bıraktık. Eksisiyle, artısıyla her şey ortaya çıkıyor. Bundan sonraki süreçte nerelerde aksama varsa giderilerek yolumuza gideriz. Akşam yat, sabah kalk, referandum. Dünyanın hiçbir yerinde böyle durum yok. Parlamenter sistemi denedik bizi nerelere getirdiğini biliyorsunuz. Çok bedeller ödedik, aynı bedeller ödemek istemiyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu ifadesiyle hareket edecek diyoruz. Yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz.
"Türkiye'de hangi kurum hangi şartlarla çalışacak bu yasalarla belirlenmiştir. Cezaevinde olanlarla görüşme hangi şartlarla müsaade edilir belirlenmiştir. Adalet Bakanlığı'na müracaat yapılmıştır ve böyle adım atılmıştır. Bununla ilgili olarak bakanlığımız hatta hatta ben daha ileri gidiyorum Milli İstihbarat Teşkilatı, bu çalışmaları yaparken kime nasıl izin vereceğini yasalara kayıtlı olarak bu adımları atar ve değerlendirmesini yapar. Kalkıp da muhalefetten şöyle ses geliyor, böyle ses geliyor buna bakmaz. Bakanlık müracaat üzerine adımını atmış kararını vermiştir.
"Doğrusu ben Osman Öcalan'ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum. Ancak TRT Kürdi'ye müracaat yapmışsa bunu da TRT'deki arkadaşlarım bilirler. Bu konuda arkadaşlarıma güveniyorum. TRT Kürdi'yi kurarken kimse bize 'Niye kurdunuz' demedi. TRT Kürdi'deki arkadaşlarımız hassasiyetleri göz önünde bulundurarak adımları atarlar ve buna göre de adımlarını atmışlardır.
Bu konularla ilgili bizim şu anda çalışmamızın iki boyutu var. Bir Soçi Zirvesi'nde başlayan Türkiye-Rusya-İrana üçlü yürüttüğümüz çalışma. Soçi'den sonra Ankara, Ankara'dan sonra Tahran.Bu devam ediyor.Bunları tamamlayan bir de Astana süreci var. Bir diğer çalışma Amerika tarafıyla yapılan çalışmalardır. Bunun da en önemli ayağı Fırat'ın doğusu ve Fırat'ın batısında Münbiç olayı. Ne yazık ki Amerika'yla başlayan süreç Obama döneminde başladı. Netice aldınız mı? Maalesef Münbiç bunun örneğidir. Verdikleri sözüne yerine getirmemişlerdir. 90 gün demişlerdir 1 sene olmuştur. Tabii bunları Suriye konusu gündeme geldiğinde Sayın Trump ve sayın Putin'le yaptığımız görüşmede gündeme getireceğiz. Zeytindalı harekatının ilk adımının Obama döneminde atılması konuşuluyordu, daha sonra bu adımı attık. Ardından Afrin olayı gündeme geldi. Afrin Harekatı'nda 'bir gece ansızın gelebiliriz' dedik ve geldik gereğini yaptık. Askerimiz Özgür Suriye Ordusu'yla beraber süreci işletti terör örgütleriyle orada yoğun çatışmalar oldu. Terör koridoru olarak YPG-PYD onların kendilerine belirlediği yerden bunları derdest ettik. El Bab'dan 3 bine yakın DEAŞ'lının derdest edilmesi, temizlenmesiydi, onu başardık. Dünyada pek çok ülke bizim DEAŞ'ın yanında yer aldığımızı söylüyorlardı. Bu terbiye dışı bir yaklaşımdı. Münbiç'te işin takipçisiyiz, verilen sözlerin tutulması gerekiyor. Münbiç'te yüzde 90'a yakın Araplarındır. Kürtlerin orada hakkı yoktur. Kürtler'den kastım oradan çekilmeleridir. Şu anda bizim ısrarla üzerinde durduğumuz konu daha çok İdlib'de meydana gelen olaylardır. Rejim İdlib'de acımasız davranıyor. Orada 12 gözlem kulesi var, zaman zaman tacize uğruyor. Elhamdülillah herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Gereken noktada, gereken zamanda onlara cevabı en güzel şekilde verdik. Planlanan neyse, verilen sözler neyse o istikamette götürelim istiyoruz. Bu konuda muhatabımız Rusya'dır. İnanıyorum ki İdlib'de çok çok büyük vahşetler olabilirdi ama belli bir yerlerde durdurulmuş vaziyette.