Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, basın özgürlüğüne ilişkin olarak, "Soruyorum, gazeteci dedikleriniz sınırsız özgürlüğe sahip midir, gazeteciler sınırsız özgürlüğe sahip midir? Onların özgürlüğünün de bir sınırı yok mu? Benim sınırımın başladığı yer, benim özgürlük sınırım nereye kadarsa, o da ancak oraya kadar gelebilir, ondan daha ileriye gidemez" görüşünü savundu.
Ankara'da İsrail televizyonu Kanal 2'ye röportaj veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi, İsrail-Türkiye ilişkileri, İsrail-Filistin meselesi, IŞİD'e karşı yürütülen mücadele ve ABD Başkanlığına Donald Trump'ın seçilmesi gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlal iddialarına ilişkin olarak, "Şu anda bakıyoruz ki Mescid-i Aksa'yı ne yazık ki İsrail kendi tasarrufu altına almanın gayreti içerisinde; olmaz" dedi.
Erdoğan, Hamas'ın İsrail-Filistin sorununun çözümünün bir parçası olması gerektiğini anlattı.
Normalleşme sürecini yaşadıkları İsrail ile bu konuları konuşmak istemediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık bunları bitirmemiz lazım, bunları bir kenara koymamız lazım. Eğer biz bunları bir kenara koyamazsak yazık olur. Her zaman Hamaslı kalktığı zaman hep endişeyle kalkacaktır, Filistinli kalktığı zaman endişeyle kalkacaktır, Tel Avivli kalktığı zaman o da endişeyle kalkacaktır; bunların ortadan kalkması en isabetli olanı değil mi? En isabetli olanı bu." açıklamasını yaptı. Sunucunun, "Eminim ki siz görüntüleri izlemişsinizdir. Mavi Marmara'da neler oldu, neler yaşandı onu görmüşsünüzdür. Ben oradaki İsrailli komutanlarla görüştüm ve ne kadar büyük çabayla bundan kaçınmaya çalıştıklarını ifade ettiklerini dinledim. Onlara inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, "Hepsi yalan, inanmak mümkün değil. Bizim elimizde o İsrailli subayların uluslararası karasularında Mavi Marmara'ya yaptığı baskının bütün belgeleri var. Mümkün değil ve orada 10 tane ne yazık ki kardeşimiz şehit edilmiştir, bunu acımasızca yaptılar. Neyine inanacağım onun? Mümkün değil." karşılığını verdi. Tekrar araya giren sunucu İlana Dayan, "Siz oradaki videoları görmediniz mi, askerlere karşı yapılan şiddeti görmediniz mi?" ifadesini kullandı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsini gördüm, hayır hayır. Bakın siz bile doğru konuşamıyorsunuz, doğru konuşun, hepsi elimizde bizim, doğru konuşun, yani gazeteci olmak sizi doğru konuşmaktan alıkoymamalı. Şimdi buradan eğer sen kalkıp da yani Tayyip Erdoğan'ı sıkıştıracağını zannediyorsan, beni sıkıştıramazsın. Niye? Çünkü benim bütün belgeler elimdedir, neyi savunuyorsunuz artık?" değerlendirmesinde bulundu.
"Gazetecinin özgürlüğü benim sınırımın başladığı yerde biter!"
Sunucunun, Türkiye'de basın ve medya özgürlüğüne ilişkin sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, "Bu ülkede gazetecilik yaptığı için kimse tutuklanmamıştır. Bu ülke bir hukuk devletidir. Soruyorum, gazeteci dedikleriniz sınırsız özgürlüğe sahip midir, gazeteciler sınırsız özgürlüğe sahip midir? Onların özgürlüğünün de bir sınırı yok mu?" dedi.
Erdoğan, sunucunun "Peki, sınır nerede efendim?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Benim sınırımın başladığı yer, benim özgürlük sınırım nereye kadarsa, o da ancak oraya kadar gelebilir, ondan daha ileriye gidemez. Sen istediğin gibi köşende siyasetçiye, cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlara, partisine istediğin gibi hakaret edeceksin, ailelerine hakaret edeceksin, onlar sizinle ilgili bir dava açtığı zaman rahatsız olacaksın; böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde medya mensupları layüsel değildir, hepsinin hesap verme mecburiyeti vardır, bu hesabı da verirler."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sunucunun, "(Demokrasi bir tren gibidir, gerektiğinde, istediğiniz durağa ulaştığınızda o trenden inmeyi bilmek gerekir) demiştiniz. Bunun hala böyle olduğunu düşünüyor musunuz, bu cümlenizi savunur musunuz hala?" sorusunu, "Siz o tercümeyi herhalde yanlış anladınız. Bir defa onun asılı öyle değildir, bir tren gibidir demokrasi ve demokraside vakti geldiğinde kişi inmesini bilmelidir, bunu mesela Batıda birçok lider yapar. Nedir? Seçim kaybetmiştir, ayrılır." diyerek cevapladı.
"DEAŞ'ın elinde ne yazık ki biz Batının silahlarını görüyoruz"
Sunucunun, terör örgütü DEAŞ ile mücadeleye ilişkin sorusunu önce Batıya yöneltmesi gerektiği belirten Erdoğan, "Şu anda DEAŞ'a karşı mücadeleyi veren biziz." açıklamasında bulundu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Amerika'nın zaman zaman koalisyon güçlerine hava desteği verdiği vardır ama DEAŞ'ın elinde ne yazık ki biz Batının silahlarını görüyoruz. Tabii ki bunu kalkıp bağırarak 'Biz DEAŞ'a destek veriyoruz' demiyorlar ama bakıyoruz, uçaklarla silahlar iniyor, bu silahların yarısı PYD'ye, YPG'ye gidiyor, yarısı da DEAŞ'a gidiyor. Bu konuda tabii ki İsrail'in de hassasiyeti gerekiyor ve biz bu mücadeleyi bu bölgede verip bir an önce bu bölgeyi huzurlu bir hale getirmemiz lazım."
"Trump'a karşı yapılanların hepsi demokrasiye bir saygısızlıktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Donald Trump'ın ABD Başkanlığına seçilmesine de değindi.
Trump'ın seçim zaferine şaşırıp şaşırmadığı sorulan Erdoğan, buna şaşırmadığını ifade ederek, "Zannediyorum daha çok Amerikalıları şaşırtmıştır çünkü ben sandığın bir defa neticesine inanan bir insanım. Çünkü ben de Türkiye'de belediye başkanı olduğum zaman birileri benim belediye başkanlığını İstanbul'da kazanmama şaşırmıştı. Dolayısıyla şimdi Amerika'da Donald Trump'ın seçimi kazanması niye birilerini şaşırtıyor ki?" yorumunu yaptı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada bir şey var; şimdi Donald Trump kendi imkanlarıyla bir mücadele verdi. Bakın bir yerden, valilikten gelmedi veya daha önce bir yerde politika yaparak gelmedi ama karşısındaki rakibi siyasetin içinde olan bir insandı ve çok da emindiler kendilerinden. Paraları topladılar; nereden topladılar? Bakın onlara en önemli desteği verenlerden bir grup da işte Türkiye'de bizim mücadele ettiğimiz FETÖ idi. FETÖ, bunlara ciddi destekler verdi. Ben kendilerine haber gönderdim, dedim bak, yanlış yapıyorsunuz. Dedik ki bakın buralardan aldığınız paralarla bir yere varacağınızı zannetmeyin ve oralardan aldıkları desteklerle bakın ne hale geldiler. Şu anda Sayın Trump'la Amerika'da yeni bir süreç başlayacak. Bence Avrupa'nın değişik yerlerinde, Amerika'nın değişik eyaletlerinde Trump'a karşı yapılanların hepsi demokrasiye bir saygısızlıktır. Bir defa her şeyden önce sandığın neticesine insanların saygı göstermesi gerekir."
Sunucunun, "Ama biliyorsunuz bir Müslüman olarak iki kere düşünmeniz gerekiyor ABD'ye gelmeden önce, çünkü Trump artık devlet başkanı ve Müslümanlar hakkında seçim kampanyası boyunca çok kötü şeyler söyledi." demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Şimdi bakın, bu yaklaşım tarzınız sizin de çok yanlış, demek ki biz bundan sonra İsrail'e de gidemeyeceğiz öyle mi? Şimdi siyaset meydanında konuşulanların hepsi daha sonra bir kenara konulur. Bunları biz Trump'la otururuz konuşuruz. Bak ben daha ilk akşam kendisini aradım ve telefonuma çıktı, kendisiyle konuştuk ve konuşmamızın ötesinde de geleceğe yönelik Türkiye-Amerika arasında yapacağımız çok şey olduğunda mutabakata vardık fakat ben Trump'ın Müslümanlara karşı böyle bir tavır içerisinde olacağına kesinlikle inanmıyorum, nitekim daha sonra yapmış olduğu açıklamalarla da zaten bunları telafi etmiştir."
"Her ülke güçlü liderle ileriye gider"
Erdoğan, sunucunun, "Belki dünya çapındaki herkes daha kuvvetli, girişken, güçlü liderler arıyordur, öyle mi sizce de? Dünyada böyle bir lider arayışı mı var, daha girişken, daha güçlü, daha empoze edici?" sorusunu, "Her ülke güçlü liderle ileriye gider, eğer güçlü liderler olmazsa o ülkeler ileriye gidemez. Güçlü lideri olmayan bir ülke batar, sadece güçlü olmak yetmez, güçlü olmanın yanında dürüst olacaksın, dürüst ve güçlü olursa o ülke ayağa kalkar." ifadeleriyle yanıtladı.
Daha sonra sunucu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "2023'e kadar, Cumhuriyet 100'üncü yılını koruyana kadar iktidarda kalacak mısınız?" sorusunu yöneltti.
Bunun milletin tercihi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ha 2023'e kadar kim öle kim kala, biz bunu bilemeyiz ama şu anda ben makamımdayım ve makamımda Türkiye'de birçok şeyler konuşuluyor. Nereye varırız, onu bilemem." değerlendirmesini yaptı.
Sunucunun, "Emekli olduğunuzda özlemeyeceğiniz bir şey var mı siyasi hayatta?" sorusuna Erdoğan, "Bir defa bunların hepsi şu anda çok erken, dolayısıyla hayatın bu dinamizmi içerisinde bunların vakti saati geldiğinde bunlar değerlendirilir." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette neyi sevmiyorsunuz?" sorusunu, "Yalanı." diyerek cevapladı.