Erdoğan: Gecikmiş reformları milletimize ilettik

Erdoğan: Gecikmiş reformları milletimize ilettik

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında, gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. “Cumhuriyetimiz, belli bir zümrenin, belli bir çevrenin, elit bir kesimin değil, bu topraklar üzerinde yaşayan istisnasız herkesin eseridir” diyen Erdoğan, "1920'deki meclis tam bir Türkiye fotoğrafı arz ediyordu, fakat kimilerinin Cumhuriyet'i korumak ve kollamak adına müdahaleler yapması, Cumhuriyet ruhumuza, birliğimize en büyük darbeleri vurmuştur" ifadelerini kullandı. Başbakan Erdoğan, başörtülü milletvekilleri için, "gecikmiş, ihmal edilmiş, ertelenmiş reformları milletimize teslim ettik" değerlendirmesini yaptı.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
 

'Hiç kimse dışarıda bırakılmıyordu'

 
23 Nisan 1920’de Ankara Ulus’taki eski Meclis binası önünde çekilen fotoğrafa dikkat çeken Başbakan Erdoğan,
“Daha önce de bir vesileyle hatırlattığım önemli ve anlamlı bir fotoğraf karesini burada siz aziz milletimizin tekraren dikkatlerine sunmak istiyorum. 23 Nisan 1920’de, Ankara Ulus’ta, Eski Meclis binası önünde çekilen bu fotoğrafta, Meclis’imizin açılış törenleri esnasında, Gazi Mustafa Kemal ve çevresindekiler, ellerini semaya açmış, dua ediyorlar. Meclisimizin açılış tarihi, Gazi Mustafa Kemal tarafından özellikle bir Cuma gününe denk getirilmişti. Cuma günü, Hacı Bayram Veli Camii’nde Cuma namazı kılınmış, Hatm-i Şerifler, Buhari-i Şerifler okunmuş, hatmedilmiş, Mevlitler okunmuş, ardından, Sancak ve Peygamberimizin Sakal-ı Şerif’i alınarak eski Meclis binasına gidilmişti. Orada da dualar edilmiş, kurbanlar kesilmiş ve Meclis çalışmalarına başlamıştı. Dikkatlerinizi çekiyorum: 23 Nisan 1920’de açılan Meclisimiz, tıpkı Çanakkale Savaşımızda olduğu gibi, Türkiye’nin her bölgesinden, her vilayetinden, her etnik unsurdan, her inançtan temsilcileri ağırlıyordu. Meclisimiz, bütün renkleriyle, bütün zenginlikleriyle, tam bir Türkiye fotoğrafı arz ediyordu. Hiç kimse dışarda bırakılmıyordu. Hiç kimseye ikinci sınıf muamelesi yapılmıyordu. Kimse horlanmıyor, kimse aşağılanmıyordu. Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan herkes o Meclis’te temsil ediliyor, herkesin görüşüne, önerisine, eleştirisine kulak veriliyordu. İşte, Meclisimizin açılışından yaklaşık 3,5 yıl sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimiz ilan edildi. Tıpkı Çanakkale Zaferimiz gibi, tıpkı Meclisimizin teşkili gibi, Cumhuriyet de, Türkiye’nin tüm renklerini ihtiva eden bir ruh ve anlayışla bina edildi” dedi.
 

'Gecikmiş reformları milletimize ilettik'

 
90 yıllık süreç içinde, zaman zaman, kimilerinin öne çıkıp, kendilerini Cumhuriyetin tek sahibi gibi göstermelerinin Cumhuriyete zarar verdiğini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, “Kimilerinin, kendilerini Cumhuriyetin yegâne bekçisi gibi görüp, Cumhuriyeti korumak ve kollamak adına müdahaleler yapması, Cumhuriyet ruhumuza, birliğimize en büyük darbeleri vurmuştur. Belli kesimlerin dışlanması, horlanması, aşağılanması, belli kesimlerin hor ve hakir görülmesi, Cumhuriyetimizi özünden, ruhundan uzaklaştırmış, birlik ve kardeşlik bağlarımızı hedef almıştır. Şunu bilmenizi isterim ki, Cumhuriyetimiz, belli bir zümrenin, belli bir çevrenin, elit bir kesimin değil, bu topraklar üzerinde yaşayan istisnasız herkesin eseridir. Cumhuriyetin sahibi, herkestir, Cumhuriyetin sahibi, cumhurdur; istisnasız olarak sizlersiniz. Biz bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk, birlikte yücelttik ve bu Cumhuriyetin eşit sahipleri olarak da geleceğe hep birlikte yürüyeceğiz. Şunu da vurgulamak isterim ki, Cumhuriyet, ancak demokrasi olduğunda anlamlıdır, ancak o zaman Cumhuriyet fazilettir. Zira, tarih boyunca ve bugün, bir çok otoriter rejim kendisine Cumhuriyet adını vermiş, ama demokrasiyle yönetilmediği için özgürlükleri kısıtlamış, halkına zulmetmiştir.Cumhuriyet demokrasiyle güçlüdür. Cumhuriyet, demokrasiyle adildir, özgürlükçüdür, eşitlikçidir, kucaklayıcıdır. Demokrasi, birilerinin yıllardır iddia ettiği gibi, Cumhuriyet’in karşıtı ve hasmı değil, Cumhuriyet’in bütünleyicisi, tamamlayıcısıdır. 11 yıldır, Cumhuriyetimizi demokrasiyle güçlendirmek, Cumhuriyetimizi demokrasiyle kucaklaştırmak için çok önemli reformlar yaptık. Bir yandan, Cumhuriyetimizin özüyle, ruhuyla, 23 Nisan ve 29 Ekim’deki kardeşlik iklimiyle yeniden buluşmasını sağlarken, diğer yandan da gecikmiş, ihmal edilmiş, ertelenmiş reformları milletimize teslim ettik” dedi.
 

'Cumhuriyetimiz daha da güçlendi

 
Hükümet olarak gerçekleştirilen reformların Cumhuriyeti daha da güçlü kıldığını belirterek, “Anayasamızda, yasalarımızda, temel hak ve özgürlüklerde yaptığımız her reform, Cumhuriyetimizin gücüne güç kattı. Cumhuriyetimiz güç kazandıkça, demokrasimiz daha ileri standartlara kavuştukça, ekonomimiz büyüdü, soframızdaki ekmeğimiz çoğaldı, ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, pasaportumuzun, paramızın itibarı daha da yükseldi. Türkiye büyüdükçe, demokrasimiz ilerledikçe, kardeşliğimiz daha da pekişti, birliğimiz, beraberliğimiz daha da kuvvetlendi” ifadelerini kullandı.
 

'Yıllarca kılık-kıyafete göre ayrıştırmak hiçbir yarar sağlamamıştır'

 
Son reform paketinin, 11 yıl öncesinde ve 11 yıllık süreçte vaadini verdikleri, programlarda, beyannamelere, kongrelerde sizlere vaat ettikleri hedeflerden oluştuğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Tıpkı 11 yıl boyunca yaptığımız reformlar gibi, bu yeni paket de, Türkiye’yi, Cumhuriyetimizi, milletimizi güçlendirmeyi hedefliyor. Yeni Demokratikleşme Paketi, en çok da ekonomimizi, istikrarımızı, huzur ve emniyetimizi daha güçlü kılma hedefini taşıyor. Yıllardır süren bazı anlamsız yasakları, artık anlamı ve önemi kalmamış bazı uygulamaları, toplumun çeşitli kesimlerinde rahatsızlık oluşturan, özgürlükleri kısıtlayan bazı dayatmaları bu reform paketiyle ortadan kaldırıyoruz. Başı açık olan da, başı örtülü olan da, bu ülkenin vatandaşıdır, bu cumhuriyetin sahibidir, bu ülke üzerinde eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Birini diğerine tercih etmek, eşitlik ve adalet ilkesine tamamen terstir. Birini makbul vatandaş olarak görüp, diğerini horlamak, en başta vicdana, en başta insani değerlere aykırıdır. Yıllarca, insanımızı, vatandaşımızı, gençlerimizi, öğrencilerimizi, kılık kıyafetlerine göre ayrıştırmak, tasnif etmek, kutuplaştırmak, hiç kimseye yarar sağlamamış, tam tersine ülkemizin birliğine ve kardeşliğine açık şekilde zarar vermiştir” dedi.
 

'Olması gerekeni yapıyoruz'

 
“Başörtüsü için siyasi simgedir ifadesini kullanmak bir cehaletin ancak gereğidir” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Zira bu ülkede Müslümanların inancının gereği olarak inancının gereğini yerine getirenler, kimi imkanlardan mahrum edilmiş, çok ağır mağduriyetler yaşamak zorunda kalmıştır. İşte biz, demokratikleşme paketimiz kapsamında, bu ayrımcılığa artık son verdik. Hiç kimseye imtiyaz sağlamadık. Kimseyi avantajlı, dezavantajlı konuma getirmedik. Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmak, terazinin dengesini bir taraf lehine düzeltirken diğer taraf lehine bozmak asla gayemiz olmadı. Biz, sadece Türkiye’nin normalleşmesini sağlıyor, fırsat eşitliğini tesis ediyor, vatandaşlarımız arasına sokulmak istenen ayrımcılığı ortadan kaldırıyoruz. Biz, olması gerekeni yapıyor, insana sadece insan olarak bakmanın gereği neyse, onu yerine getiriyoruz. Kamuda, kılık kıyafetlere bakılarak yapılan ayrımcılığı böylece kaldırdık. Önümüzdeki süreçte, yapacağımız diğer idari ve yasal düzenlemelerle, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, nefreti de önleyecek adımlar atacağız. Başta siyaset zemini olmak üzere, her alanda kardeşliğimizi pekiştirecek düzenlemeleri Türkiye’ye kazandıracağız.”
 

'Marmaray, 100. yılın provasıdır'

 
Kendilerinin 122 yıl öncesinden bugüne ulaşan bir hayali gerçeğe dönüştürdüklerini, sadece İstanbul’a değil, Türkiye’ye, Avrupa ve Asya’ya, hatta tüm insanlığa hizmet verecek bir küresel projeyi hayata geçirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Böyle bir hayali, böyle bir projeyi gerçekleştirdiğimiz için, millet olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak gururluyuz. Milletimize, Cumhur ve Cumhuriyet’e böyle bir hizmeti kazandırdığımız için gerçekten bahtiyarız. Tekrar etmeliyim ki, Marmaray, 100. yıl kutlamalarımız öncesinde sadece bir prova olmuştur. Buna benzer nice büyük yatırımı tamamlayarak, yenilerine başlayıp bitirerek, 100. kuruluş yıldönümünde, Cumhuriyetimize çok daha büyük bir gururu inşallah yaşatacağız. Ben bu vesileyle, Marmaray Projesi’nin hayata geçirilmesinde ilk aşamasından bugüne kadar emeği geçen bakan, bakanlık mensubu arkadaşlarımı yüklenici firmaları, huzurlarınızda ayrı ayrı kutluyorum, tebrik ediyorum ve kendilerine şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde, bu ay içinde yaptığımız diğer açılışların, kazandırdığımız diğer eserlerin, tesislerin, yatırımların da ülkemize, milletimize, hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” dedi.
Erdoğan, konuşmasını, "Türkiye’nin, aziz milletimizin azmi ve kararlılığı, her başarıyı kucaklayacak güçtedir. Bir olarak, beraber olarak, birlikte Türkiye olarak, nice başarı ve sevince erişeceğimize gönülden inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, bizleri ekranlarınız aracılığıyla hanelerinize, gönüllerinize misafir ettiğiniz için her birinize tek tek teşekkür ediyorum. Ailenizle, sevdiklerinizle, huzur ve sağlık dolu günler geçirmenizi Allah’tan niyaz ediyor, yeniden buluşuncaya kadar saygı ve sevgilerimi sunuyorum" sözleriyle noktaladı.