Erdoğan: Gezi çocuklarını dinlemek lazım, onlara can kurban

Erdoğan: Gezi çocuklarını dinlemek lazım, onlara can kurban

Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, MKYK toplantısının perde arkasını yazdı. Toplantıda konuşulan 'Yeni yol haritası'nı yazan Selvi, Başbakan Erdoğan'ın Gezi Parkı direnişini provoke eden eylemcilerle mücadele edeceğini belirtti. Selvi, Başbakan'ın masum eylemcileri ayırarak 'Bu çocukları anlamak gerekiyor. Bu çocukları dinlemek lazım. Bu sosyolojik hareketlerin ne anlama geldiğini ve ne doğuracağını anlamamız lazım. Bununla ilgili çalışmalar yapacağız. Bu iş bu çocuklarla ilgili bir sorun değil. Çocukları aşan bir sorun. Yoksa bu çocuklara can kurban. Bir eksiğimiz varsa özeleştirimizi yaparız. Onu giderme konusunda çalışmalıyız. Halkla diyalog kurma konusunda bir sorun varsa, çözeriz. Üslup konusu da ayrı bir şey. O da değerlendirilebilir. Ama arkadaşlar bu olay bir üslup olayı değil." dediğini aktardı.

 

İşte Abdülkadir Selvi'nin Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan (10.06.2013) o yazı:

 

Gezi Parkı olaylarıyla başlayıp, kalkışma provasına dönüşen olaylardan sonra AK Parti'nin nasıl bir yol izleyeceği merak konusuydu.

Başbakan Erdoğan'ın, Fas, Tunus ve Cezayir gezilerinde olması nedeniyle partinin yetkili kurulları da toplanamadığı için, bu sorunun cevabını almak mümkün olmamıştı.

Başbakan Erdoğan'ın ya da Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın açıklamaları ya da yazıları üzerinden bir okuma yapılmaya çalışılıyordu.

Önceki gün İstanbul'da yapılan AK Parti MKYK toplantısı bu açıdan önemliydi.

MKYK toplantısının perde arkasına baktığımızda, AK Parti'nin yeni sürece ilişkin 'Yol Haritası'nın ipuçlarını bulmak mümkün.

2014'e kadar uzun bir süreç var ve elbette ki mücadelenin şekline göre bu yol haritasında bir takım güncellemeler yapılacak.

30-31 Mayıs Gezi hadisesi, 1 Haziran'dan itibaren ise, 'Kalkışma provası' ya da uluslararası bağlantıları olan sistemli saldırı Başbakan Erdoğan tarafından nasıl okunuyor ve Erdoğan bundan sonra ne yapacak?

Önümüzdeki günlerin siyasi sürecini şekillendirecek, yeni dönemin yeni parametrelerini oluşturacak bir kırılma anı olması nedeniyle yeni yol haritasını doğru okumakta yarar var.

Başbakan'ın MKYK toplantısının son bölümünde yaptığı, 'Tarihi' öneme haiz konuşma bunun ipuçlarını taşıyor.

Yeni yol haritasını kısaca özetleyecek olursak, 'Erdoğan mücadeleyi' seçti. Kendisine karşı bu hareketi başlatanlarla uzlaşma ya da geri adım atma değil, mücadele edecek.

Bu mücadeleyi yürütürken, haklı taleplerde bulunanları, şiddete bulaşmadan eleştirilerini dile getirip, sivil tepki ortaya koyanlarla, örgütlü bir şekilde kendisini devirmeye kalkışanları, şiddeti yöntem olarak kullananları ayıracak.

Demokratik tepki ortaya koyanları anlamaya ve mümkünse onları kazanmaya çalışacak.

Gezi Parkı eylemcileri ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ya da Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bir araya gelecek. Partiye yakın sosyologlar, siyaset bilimciler Gezi ile ortaya çıkan yeni muhalefet şekli ve algı yönetimi konusunda çalışmalar yapacak. İçişleri Bakanı Muammer Güler, valiler ya da emniyet müdürlerinden önce Çarşamba günü sosyal bilimcilerle bir araya gelecek.

Diğerleri ile demokratik zeminde 'Çelik bir irade' ile sonuna kadar mücadele edecek.

Şimdi gelelim Başbakan Erdoğan'ın bu olayı nasıl yorumladığı ve bundan sonra ne yapacağı sorusuna.

Başbakan MKYK toplantısının son bölümünde konuşuyor. Ondan önce değerlendirme yapanların ise birleştiği ortak bir nokta var.

'Bu eylemlerin tek bir hedefi var. O da; Recep Tayyip Erdoğan'

Başbakan'ın sözlerine geçmeden önce, MKYK üyelerinin istisnasız olarak birleştikleri bir noktayı paylaşmak istiyorum.

Başbakan çok net ve çok kararlı konuşuyor. Ne olayların teşhisi konusunda ne de bundan sonraki mücadele şekli hakkında en ufuk bir tereddüde yer vermiyor.

 

'Çok net ve çok kararlı'

 

Başbakan'ın bu kararlılığı ve mücadele azmi, olayların teşhisi ve tespiti konusundaki gerekçeleri ve bundan sonraki mücadeleye ilişkin duruşundaki kararlılık MKYK üyelerini çok etkiliyor.

Geçmişten örnekler veriyor, tespitlerini sıralıyor, geleceğe dair sihirli cümlesi ise, 'Millete güven, Allah'a teslimiyet.'

O nedenle sözlerini, 'Nasrunminallahi ve fethün karin. Ve beşşiri'l- mü'minin' ayetiyle noktalıyor.

Şimdi Başbakan'ın konuşmasından satır başlarını paylaşmak istiyorum.

 

'Gezi çocuklarına can kurban'

 

'Bu çocukları anlamak gerekiyor. Bu çocukları dinlemek lazım. Bu sosyolojik hareketlerin ne anlama geldiğini ve ne doğuracağını anlamamız lazım. Bununla ilgili çalışmalar yapacağız. Bu iş bu çocuklarla ilgili bir sorun değil. Çocukları aşan bir sorun. Yoksa bu çocuklara can kurban. Bir eksiğimiz varsa özeleştirimizi yaparız. Onu giderme konusunda çalışmalıyız. Halkla diyalog kurma konusunda bir sorun varsa, çözeriz. Üslup konusu da ayrı bir şey. O da değerlendirilebilir. Ama arkadaşlar bu olay bir üslup olayı değil.

 

Sürece ilişkin 3 tespit

 

Bu olayların sebepleri:

1-Çözüm süreci-Çözüm sürecinden rahatsızlar. Ama biz bu işte kararlıyız. Başaracağız.

2-Ekonomik kalkınma- Faiz lobisini boğdum. Yüzde 5'in altına düşürdüm. Ekonomiyi faizden alıp reel sektöre devrettim. Bu ülkede faizden geçinen bir kesim var. Bu olayların arkasında olanlar bu kesimler.

3-Uluslararası aktör olmamız.

Bunların dış bağlantıları, dış destekçileri bizim uluslararası aktör olmamızdan rahatsız oldular

 

'Mücadele yöntemini iyi bilirim'

 

Tezgahı gördüm tezgahın arkasında nelerin olduğunu biliyorum. Elimde bunlarla ilgili bilgiler, belgeler var. İçeride, dışarıda tüm aktörlerin kim olduğunu gayet net olarak gördüm.

Bunların hepsinin elimde belgeleri ve bilgileri var.

Bunların tek hedefleri var.

Recep Tayyip Erdoğan.

Ben fotoğrafı gördüm. Dış bağlantılarını tespit ettim. Ben bunlarla mücadele edeceğim. Bunlarla mücadele yöntemini de iyi bilirim.

 

'Pes etmem'

 

Ben bunlara karşı pes etmem. Arkadaşlar biz bunlara eyvallah edersek, bu olaylar karşısında sinersek bu işin devamı gelir.

Ve bu işin sonu gelmez.

 

'Erken seçim yok ama seçimen kaçmayız'

 

Seçim yok. Türkiye'yi bu hale getirmemizin sihirli cümlesi istikrar.

Türkiye'nin istikrarlı ve öngörülebilir ülke olması. Yabancı sermayenin Türkiye'yi tercih etmesi, dış yatırımların nedeni de bu. Öngörülebilir olmak. Neyin ne zaman olacağının bilinmesi. Seçim yapılacaksa zamanında yapılacak.

Cumhuriyet kurulduktan bu yana hükümetlerin ortalama ömrü 1.5 yıldı. Bizim zamanımızda 2 yıla çıktı. Yabancı sermaye bu ülkeye öngörülebilir olduğu için geliyor. O nedenle seçimleri zamanında yapacağız.

Ama seçimle ilgili bir konu olursa seçimden kaçmayız. Seçimlere, halka gitmeye en hazırlıklı parti biziz. Halkın karşısına çıkmaya yüzü olan parti biziz.

 

'Bir de Allah'ın hesabı var'

 

Herkesin bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı var. Onun hesabı da parmak hesabına dayanmaz.

Biz neler gördük? Kapatma davasını gördük, tehditleri gördük. Hiçbirinden yılmadık.

Biz bunlar sayesinde iktidara gelmedik. Kimle geldik? Bunlara rağmen geldik. Biz onlara rağmen, onlarla mücadele ederek bugünlere geldik. Bizi şimdiye kadar bunlar mı getirdi? Bizi millet ve Allah getirdi. Biz milletle bugünlere geldik. Yine giderim halkıma, onlarla yeniden bir sinerji oluştururuz.

Nasrunminallahi ve fethün karin. Ve beşşiri'l- mü'minin'

Son söz:

Durmak yok, mücadeleye devam.