Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'daki Esentepe Parkı'nın açılışına katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, seçim çalışmalarına dahil olmasıyla ilgili olarak, "Ben biliyorsunuz alışılmış bir cumhurbaşkanı değilim. Sipariş üzere gelmedim" ifadelerini kullandı.
HDP'nin Adana ve Mersin'deki seçim bürolarına yapılan saldırıyla ilgili olarak da konuşan Erdoğan, "Bunlar bir vahşetin tahrikçisi müsebbibi olarak ortaya çıkmışlar. Utanmadan sıkılmadan parti binalarına yapılan saldırı için bizi suçluyorlar. Silah sizin işiniz, bomba sizin işiniz, yakıp yakma sizin işiniz" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şu şekilde:
-Şimdi bana diyebilirsiniz sayın cumhurbaşkanı, 'sizin bu seçim kampanyasında ne işin var' diyebilirsiniz. Yani haklı da olabilirsiniz. Fakat ben biliyorsunuz alışılmış bir cumhurbaşkanı değilim. Sipariş üzere gelmedim. Fakat cumhurbaşkanı olarak her siyasi partiye eşit mesafedeyim. Ancak taraf olarak sorduğunuz zaman ben milletimin tarafındayım. Eğer birileri bazı yanlışlar yapıyorsa, yanlışlar söylüyorsa, bunu düzeltmek benim görevimdir.
-Ben şu anki iktidar partisinin kurucusuyum. Aynı zamanda bu partinin üç dönem milletvekili ve başbakan olarak ülkeme hizmet verdim. Ardından milletim bu makama bizleri görevlendirdi. Eğer bizim geçmişimizle alakalı bazı yanlış ifadeler kullanılıyorsa bunları düzeltmek herhalde benim görevimdir.
-Dün ana muhalefetin genel başkanı… Bu yuhları sandığa gömerseniz çok iyi olur. Paralel yapının gazetesinin yazarlarıyla bir sohbet yapmış. Bu sohbette ne diyor biliyor musunuz? Şu anda tek parti devleti var diyor. Ne söylediğini kulağı duymuyor. Örnek olarak da 1930’ların valilerin il başkanı olduğu tek parti CHP’sini gösteriyor. Kendisi kim? Şu anda CHP’nin genel başkanı.
-Biz nezaketimizden ona genel başkan dedik, diyoruz. ama bu makama geldikten sonra. Daha önce ben buna biliyorsunuz hep genel müdür derdim. Çünkü genel müdürlükten terfi edemedi. Ömrünün sonuna kadar SSK’yı batıran, SSK’daki rezil yönetimiyle, kasetle koltuğa oturan genel müdür olarak kalacak.
-Bu millet Türkiye’nin bugünkü durumunun, 1930’ların 40’ların tek parti döneminden daha kötü olduğunu söyleyen adamın aklından şüphe ederim. O zaman sen niye varsın? Yanında bir başkası daha var, bir parti daha var. ama o tek parti döneminde, senin mensubu olduğun partiden başka parti yoktu. Sadece o vardı. Kaldı ki partinizin il başkanlarını, vali olarak görevlendiriyordunuz. Ağalarınız babalarınız bunu yapıyordu.
-Tek parti CHP’si dönemi, bu ülkede yokluğun zulmün baskının ret ve inkar politikalarının sembolü olarak anılan bir dönemdir. Camilerin kapatıldığı, din eğitiminin yasaklandığı bu dönemi bugünden daha iyi anlatabilmek mümkün mü? Bu millete hakarettir. Bugün oralarla mukayesesi kabir olmayan bir dönemdir. Ekmeğin karneyle alındığı, hayvan gübrelerinin içindeki arpa tanelerinin öğütülüp un yapıldığı günleri büyüklerimiz dedelerimiz unutmadı unutmaz.
-Babam rahmetli anlatırdı. Onlar o dönemi yaşadılar. Şimdi böyle bir şey var mı? Şu anda Ankara’nın halk ekmeğini, piyasada bulmanız bile zor. Aynı şey İstanbul’da. Ana muhalefetin genel başkanının bugünkünden iyi dediği günler işte bu günler. İl başkanlarını vali olarak atamak CHP’nin adetidir. Güya bugünü karalamak adına kendi karanlık dönemlerini kendi ağızlarıyla ifşa ediyorlar. Gazi Mustafa Kemal’in dönemlerini kötülüyor, tahkir ediyor. Sadece ana muhalefet partisi değil diğer partiler de aynı durumda.
-En öne bu ana muhalefet düşmüş, arkasında bölücü örgüt, paralel örgüt, bir medya grubu.
-Çıkmış bir tanesi kaçak saray. Neye dayanarak bunu söylüyorsun ya? Cumhurbaşkanlığı külliyesinin, ağızlarına pelesenk etmişler kaçak saray. Var mı belgen? Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer iddianızı ispatlayamıyorsanız o zaman size bu toplumun yakıştıracağı çok ağır bir ifade vardır ben onu söylemeyeceğim. Ve ne rakamlar uydurdular. Hala uydurmaya devam ediyorlar. Menderes’in akıbetini hatırlatırken, Menderes ile birlikte yaptıkları darbeyi ima ediyorlar. Ve şunu bil, şunu bil. Bak biz yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık, bunu bil. Ve böyle de devam edeceğiz bu yola.
-Ve bu iş, şu ifadeleri biz bunlarda okuduk. Kendi adamları bunları söylediler yazdılar. Bu iş sadece sizin oyunuzla olmaz, gerekirse darbeyle darağacıyla buna engel oluruz demeye çalışıyorlar. Ama bilmedikleri bir şey var. Bu millet artık eski Türkiye’ye izin vermez, o bitti. Milletimiz 2002 Kasım ayından beri buna izin vermeyeceğini her seçimde gösterdi.
-Bu ülkeye başkanlık sistemi geldiği zaman bunlar ne yapacaklarını o zaman öğrenecekler. Adana ve Mersin’de olaylar oldu. Utanmadan sıkılmadan cumhurbaşkanlığına fatura kesiyorlar. Yani Batman’a gittik, Diyarbakır’a gittik, Siirt’e gittik ve Van’a gittik. Bundan mı rahatsız oldunuz? Gideceğim tabi ya. YSK’ya bu HDP ikide bir müracaat ediyor. Cumhurbaşkanı meydanlara çıkmasın. Tabi YSK da bunları reddediyor. CHP de, MHP de gitti. Bunların işi gücü zaten ya AYM ya YSK. Yahu cumhurbaşkanı için ihaneti vataniyyeden başka suç unsuru yoktur. Biz bu noktada milletimizle her zaman bir arada olacağız.
-Biliyorsunuz bu malum partinin, şu anda başındaki eş başkan olan zat cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu. Bu adayı popstar edasıyla adeta bir demokrasi havarisi gibi millete sundular. Şimdi yine aynısını yapıyorlar. Sonra bu genel başkan 6-7-8 ekim olaylarında makyajı döküldü. Ne yaptı? Kürt kardeşlerimizi sokaklara döktü. 40 kişi öldü. Yasin Börü beşinci kattan atılarak taşlanarak öldürüldü. 15-16 yaşındaki genç hiç bunu konuşuyorlar mı? Hiç bunu dile getiriyorlar mı? Ben buradan Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Biz sizi hiçbir zaman ayrıma tabii tutmadık ve tutmayız da. Çünkü biz onlar öyle diyor böyle diyor diye değil, Türküyle Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Çerkeziyle aklınıza kim gelirse biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik.
-Ama bunlar bir vahşetin tahrikçisi müsebbibi olarak ortaya çıkmışlar. Utanmadan sıkılmadan parti binalarına yapılan saldırı için bizi suçluyorlar. Silah sizin işiniz, bomba sizin işiniz, yakıp yakma sizin işiniz. Biz hayatımız boyunca siyasetin meşru amaçlarını kullandık. siz dağa da gider gelirsiniz, dağ ile de iyi anlaşırsınız. Dağdan da tehditler gelir. Ne olacak? Bu tehditlerle mi bir yere varacağınızı zannediyorsunuz? Biz insanları yaşatmak için mücadele verdik. Çözüm sürecini bu yüzden başlattık.
-Biz Mursi’ye sahip çıktık. Malum 106 tane ölüm idam kararı verdiler, ona karşı çıktık. Ama siz Kudüs Yahudilerindir dediniz. Diyen kim?
-İşte bu terör örgütünü arkasına alanlar. Bununla da kalmadılar. Bunlar Taksim’i Kabe’leri olarak ilan ettiler. Geçmişte de CHP zihniyeti ne diyordu? Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter diyordu. Bunların birbirinden farkı yok. Ama bizim bir Kabemiz var o da Mekke’de.
-Bitmedi, kafayı diyanet işleri başkanımıza taktılar. Diyaneti kaldıracaklarmış. Ya neye göre bunu söylüyorsun, buna gücün yeter mi? Yetmez. Din dersi kaldırılacakmış, buna gücün yeter mi? Yetmez. CHP çıkıyor imam hatip okullarının orta kısmını kapatacağını söylüyor. 1+8+4. Kayseri’ye gidiyor, böyle bir şey söylemedik diyor. Seçim beyannamenin içinde var, dürüst ol dürüst. Söylemedim diyor. Biz bu formülü biliyoruz. 600 binden 60 bine imam hatip okulları öğrenci sayısını bununla düşürdünüz. Biz orta kısmı da açtık, şimdi 1 milyona çıktı. 1 milyona çıkınca bunlar rahatsız oldu. üniversitelere girişi yasakladılar, şimdi açıldı mı? Başörtülü olarak orta öğretimde okumak mümkün mü? Sağ olsun Danıştay kararını verdi, artık ortaöğretimde de başörtülü okumak mümkün.
-Birtakım medya kuruluşları, sizden, onlarla ilgili söylüyorum. Çiçek çocuklar, devrim kahramanları çıkarmaya çalışıyor olabilir. Ama milletimiz bunların gerçek yüzünü biliyor. Diyarbakır’da bir müftüyü güya aday gösterdiler, sözde müftü. Ne diyor? Partim zerdüştlüğü savunsa ben oradan aday olurum. Çok enteresan, bunlar Ali’siz alevi fitnesinin vitrine çıkararak çok farklı bir yere doğru gidiyorlar.
-7 haziran bu bakımdan bir kırılma noktasıdır. Aslında diyanet işleri başkanımızın kullandığı araba 330 bin lira araba. Ne diyorlar 1 milyon. Kaynakmış. Elinize dilinize dursun ya, hepsinin altında Mercedes var. Geçen gün bir lüks Audi’yi gösterdi gazeteler. Bu makama bu araç az bile az. Utanmadan sıkılmadan camide toplanan paralarla Mercedes alınıyor diye, bölücü örgüt ile paralel örgüt, beraber camilerde kampanya yapıyorlar. Camide cemaati bölüyorlar. Bunlar ümmeti milleti parçaladılar, anneyi evlatlarıyla, karıyı kocayla adeta dövüşür hale getirdiler.
-Biz Anadolu’da Kuran’ın Kürtçe mealini gösteriyoruz. Çıkıyor ertesi gün yalan söylüyor. Diyor ki, diyanet bir tane Kürtçe meal hazırlattı. O da bir vakfın hazırlattığı bir kurandı. 10 bin adet diyanet bastırıldı ve güneydoğuya bunlar gönderildi.
-Sanıyorsunuz ki medya cilalıyor diye bu millet meydanı size bırakacak. Paralel yapı denen ihanet çetesi de sizi kurtaramayacak. Bunu da bilesiniz. İşte Diyarbakır büyükşehir belediyesinin arka kapılarında yapılan anlaşmayı biliyorsunuz. Türkiye bu tezgahlara bu oyunlara inşallah gelmeyecek. 27 Mayıs’ta 12 Eylül’de 28 Şubat’ta milletimiz bu oyunların alasını gördü yaşadı. Hiç uzağa gitmeye gerek yok son 13 yıla baktığımızda bunu görüyoruz.
-Gezi’de başaramadığınızı, 17-25 Aralık’ta beceremediğinizi, 7 Haziran’da yapabileceğinizi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Türkiye eski Türkiye değil.
-Çıkmış paralel devlet, paralel yapı. Ulusal devletimizi tehdit eden bu yapı milli güvenlik siyaset belgemize hamdolsun girdi. Bundan böyle terör örgütlerinin silahsızı var silahlısı var. bütün bunlar buna göre muameleye tabii olacaktır. İşte bunların adalet saraylarında çevirdikleri tuzakları görüyorsunuz. Bir savcımızı nasıl şehit ettiklerini gördünüz. Bunların bedelini bunlar ağır ödeyecekler.