ERDOĞAN: GÖNÜLLERİMİZ, HEDEFLERİMİZ BİR BAĞDAT (A.A)

-ERDOĞAN: GÖNÜLLERİMİZ, HEDEFLERİMİZ BİR BAĞDAT (A.A) - 28.03.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dillerimiz farklı olsa da, gönüllerimiz bir. Ülkelerimiz farklı olsa da hedeflerimiz bir. Bu topraklarda asırlardır aynı ekmeği ve aynı suyu paylaşan iki kardeş ülkenin kalkınma, barış, demokrasi, adalet yolunda ilerlemeleri birbirlerinden bağımsız olarak  düşünülemez'' dedi. Erdoğan, Bağdat'taki Devlet Konukevinde düzenlenen Irak-Türk İş Forumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Irak'tan işadamlarının düzenlediği bu toplantının başarılı geçtiğini umduğunu belirterek, katılımcılara, düzenleyenlere teşekkür etti. Bu vesileyle, Irak ziyareti sırasında, kendisine ve heyetime gösterdikleri misafirperverlikten dolayı, başta Başbakan Maliki olmak üzere tüm Iraklılara şükranlarını ifade eden Başbakan Erdoğan, Esasen, Irak'ta, Başkent Bağdat'ta kendimizi asla bir misafir gibi hissetmiyoruz'' dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bağdat bir barış şehridir. Ve bizler şu anda aslında evimizdeyiz. Komşudan öte, kardeşlerimizin arasında olduğumuzu biliyor, kardeşlerimizle bir arada bulunmanın huzur, mutluluğu içindeyiz. Ben bugün, Irak Meclisi'nde yaptığım konuşmada da ifade ettim… Biz, ortak bir medeniyetin evlatlarıyız... Ankara ile Bağdat, İstanbul ile Basra, Diyarbakır ile Erbil, İzmir ile Musul, tarihleri ortak, kültürleri bir, medeniyetleri kaynaşmış kentlerdir. Dicle ile Fırat ne kadar kardeşse, Türkiye ile Irak da işte o kadar kardeş. Bağdat'ın tarihteki ihtişamını biz hep ortak bir gurur vesilesi olarak gördük. Aynı şekilde, Bağdat'ın, Basra'nın, Kerkük, Süleymaniye'nin gözyaşı bizim gözyaşımız oldu. Bilmenizi isterim ki, Irak ne kadar mahzun olursa, biz o kadar mahzun oluruz... Irak ne kadar refah, huzur ve güven içinde olursa, biz de o kadar refah, huzur ve güven içinde oluruz. Bizim şehitliklerimizde, Çanakkale'de, Basra'dan, Bağdat'tan, Musul ve Kerkük'ten, Necef'ten nice şehit, Türkiye'deki kardeşleriyle koyun koyuna yatıyor. Aynı şekilde, Irak'ın bir çok yerinde, özellikle de Kutül Amare'de, Iraklı kardeşlerimizle, Kürt kardeşlerimizle, Sünni, Şii kardeşlerimizle, Türkiye'den Mehmetçikler huzur içinde yatıyorlar. Dünyada, birbirine bu kadar yakın, bu kadar iç içe geçmiş, tarihleri, medeniyetleri bu kadar kaynaşmış çok az iki kardeş ülke vardır. Yakın tarihimiz, ne yazık ki bizi birbirimizden uzak tuttu. Daha doğrusu, biz birbirimizden uzaklaştırılmak istendik. Şu anda ise 100 yıllık hasreti artık sona erdiriyor, kardeşler olarak artık muhabbetle kucaklaşıyoruz. Sadece ekonomik noktada değil, siyasi, diplomatik, sosyal, kültürel alanlarda da gecikmiş bir işbirliğini telafi etmek için yoğun gayret sarfediyoruz. Bildiğiniz gibi son 8 yılda, Türkiye'de her alanda çok büyük reformları gerçekleştirdik. Türkiye ekonomisini büyütürken, refahı bölgemizle paylaşmak, işbirliğini güçlendirmek için çok yoğun temaslarda bulunduk. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim; Şu anda, İstanbul'dan yola çıkan bir Türk, sadece pasaportunu göstererek, Halep'e, Şam'a, Beyrut'a, Amman'a gidebiliyor. Aynı şekilde bu ülkelerdeki kardeşlerimiz de aynı şekilde Türkiye'yi rahatça ziyaret edebiliyorlar. Tek başına vizelerin kalkması dahi, bölgemiz için umut vericidir. Biz artık, tüm bu bölgede huzur istiyoruz. İnsanlar, şu mezhebin, şu mezhebin, şu etnik unsurun mensubu olarak o işte sadece insan olarak doğmamızın ilk adımıdır... Bu bölgenin kardeş halkları daha fazla kucaklaşsın, yarınlara umutla, güvenle baksın istiyoruz. Bunu başaracak güce, imkana, ziyadesiyle sahibiz. Bir olursak, iri olursak, diri olursak, inanın çok daha aydınlık yarınlar da bizim olur.'' -EKONOMİK İLİŞKİLER- Halen iki ülke arasında fiilen açık tek sınır kapısı olan Habur/Halil İbrahim Kara Hudut Kapısı'nın tam kapasite çalışmasına karşın, ikili ticari ilişkilerin yoğunluğuna ayak uyduramaz duruma geldiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Yeni sınır kapılarının açılması için derhal harekete geçilmesi gerektiğini biliyoruz'' dedi. Gümrük makamlarının hızla bir araya gelmeleri gerektiğine inandığını, Türk tarafı olarak buna hazır olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Çünkü biz, Irak için nasıl Karadeniz'e, Kafkaslara ve Avrupa'ya açılan kapıysak, Irak da bizim Körfez'e ve Körfez üzerinden Hint Okyanusu'na açılan en önemli kapılarımızdan biri. İki ülkenin, bunun gereğini yerine getirmesi gerekiyor. Kısacası sınır kapılarımızı çoğaltmak istiyoruz. Aslında bunu önü açıldı. Kolay değil 48 mutabakat metnini imzaladık, Hemen hemen boşta kalan bir şey yok. Ve şu anda bu salonda bulunan tüm girişimcilerimiz Irak'ta yatırımları olan, faaliyet gösteren arkadaşlarımız, Irak'ın alt yapısında, Irak halkının kaliteli ürünlere ve hizmetlere kavuşması için tüm imkanlarını seferber ediyor. Bugünkü görüşmede aramızdaki ticaret hacmi 7,5 milyar dolar. Bu bizler için aslında çok küçük bir ticaret hacmi. Bunu ilk aşamada 10 milyar, ardından 20 milyar dolara çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Şu anda özellikle inşaat sektöründe Çin'den sonra 36 firmasıyla 2. sırada olan bir Türkiye var. Irak'ın yeniden inşasında müteahhit firmalarımız sizlere tüm imkanlarıyla sizlere hizmet vermeye hazırdır. Her şeyden önemlisi bizim en önemli ticaret ortaklarımızdan biridir Irak. Serbest piyasa ekonomisinin etkin bir şekilde uygulanması konusundaki birikim ve tecrübelerimizi Iraklı kardeşlerimizle paylaşmaya biz her zaman hazırız. Ekonomik bütünleşme yolunda attığımız adımlar, imzaladığımız anlaşmalar, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizmasıyla düzenlediğimiz ortak Bakanlar Kurulu toplantıları sadece Türkiye ve Irak’ta değil, tüm bölgede heyecana sebep oluyor. Her şeyden önemlisi, Irak bizim en önemli ticaret ortaklarımızdan biri... Küresel krizin tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde dahi, ticaret hacmimiz son dört yılda iki kattan fazla artarak 7,4 milyar dolar seviyesine yükseldi. Karşılıklı mal ve hizmet alışverişini geliştirip çeşitlendirebildiğimiz takdirde, bu rakamı ilk aşamada 10 milyar dolar, orta vadede ise 20 milyar doların üzerine çıkarabileceğimize inanıyorum. Biliyorsunuz, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticarî işbirliğinin gelişmesinde müteahhitlik sektörü önemli bir role sahip. Türk müteahhitlik sektörü, bugün 5 kıtada, 83 ülkede toplam 185 milyar dolarlık iş hacmine erişmiş durumda. Dünyanın en büyük 225 uluslararası müteahhidi listesinde bulundurduğu 33 firmayla dünyada ikinci sırada yer alan Türk müteahhitlik sektörü, Irak'ı da her daim kendi evi gibi bilmiştir. Çünkü bizim atalarımızın, büyüklerimizin söylediği 'Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz' sözü bugün de aynen geçerlidir. Bugüne kadar 260'ın üzerinde Türk firması, toplam tutarı 11 milyar dolar olan 587 projeden alnının akıyla çıktı. 2010 yılında Irak, Türk müteahhitlerinin proje üstlendiği ilk üç ülke arasında yer aldı. Bir atasözümüz, 'Yanlış hesap Bağdat'tan döner' der. Irak'ta iş yapan şirketlerimizin bugüne kadar hiçbir projesi Bağdat'tan dönmedi, yüzümüzü yere eğmedi. Bu şirketlerimizin, önümüzdeki dönemde her türlü bina, yol, köprü, liman, fabrika, turistik tesis gibi alt ve üst yapı hizmetlerini başarıyla gerçekleştireceklerine inanıyorum. Müteahhitlik sektörü yanında, ticarette, turizmde, diğer tüm sektörlerde gittikçe artan bir ivme ile işbirliğimizi güçlendiriyoruz. Bu işbirliği arttıkça, dayanışmamız güçlendikçe, ben inanıyorum ki her iki ülkenin de istikrarı, güvenliği, refahı daha yükseklere çıkacaktır.'' -ÜZÜM HİKAYESİ- ''Hazreti Mevlana'nın ibretlik bir hikayesini salondakilerle paylaşmak istediğini'' dile getiren Başbakan Erdoğan, hikayeyi şöyle anlattı: ''Şöyle anlatıyor Mevlana... Bir Arap, bir Farisi ve bir Türk, Hacca gitmek üzere yola çıkarlar. Yolda, bir pazardan geçerken, canları üzüm yemek ister. Acem, 'ben engur isterim' der. Arap, 'ben ıneb isterim' der. Türk de 'ben üzüm isterim' der... Üçü de aynı şeyden bahseder ama, farklı kelimelerle ifade ettikleri için anlaşamaz, kavga ederler. Evet değerli dostlar... Dillerimiz farklı olsa da, gönüllerimiz bir. Ülkelerimiz farklı olsa da, hedeflerimiz bir. Bu topraklarda asırlardır aynı ekmeği ve aynı suyu paylaşan iki kardeş ülkenin kalkınma, barış, demokrasi, adalet yolunda ilerlemeleri birbirlerinden bağımsız olarak düşünülemez. Biz de bu inançla komşumuz ve kardeşimiz Irak'la güzel yarınlara beraber yürüyeceğiz, ortak bir geleceği, huzur ve refah dolu bir bölgeyi beraberce inşa edeceğiz. Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha İş Forumu'nu düzenleyen arkadaşlarıma, katılımcılara teşekkür ediyorum.'' -MALİKİ'NİN KONUŞMASI- Irak Başbakanı Nuri El Maliki de konuşmasında iki ülke arasındaki ilişkilere değindi. Irak'ın artık daha güvenli hale geldiğini anlatan Başbakan Maliki, bu forumun iki ülke iş adamları arasındaki ilişkiyi geliştirmeyi hedeflediğini söyledi. Bu forumun yeni kurulan hükümetin hedeflerine yönelik bir toplantı olduğunu anlatan Maliki, sıkıntılı bir dönemin Bağdat'ın imarından bahsetmeye başlandığını kaydetti. Bir çok alanda yeniden imara ihtiyaç duyulduğunu belirten Maliki, Türk şirketleri için Irak'da çok önemli imkanlar bulunduğunu dile getirdi.  Artık Irak'ın her bölgesinin güvenli hale geldiğini dile getiren Maliki, ''Irak'ta artık istikrar var. Irak'ta imar için, yeni yatırımlar için hükümet olarak yatırımcıların önündeki engellerin giderilmesi için talimatlar verdik. Irak'ta yatırımcıların rahat yatırım yapması için her türlü şey yapılacak'' dedi.