Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) süren azil süreci ve yaklaşık bir yıl sonra gerçekleştirilecek seçimlerin Başkan Trump'ı temkinli hareket etmeye yönelttiğini söyleyerek, "İnşallah bu süreçler bittiğinde ilişkilerimiz yeniden çok kuvvetli bir ivme kazanacaktır. O gün gelene kadar meseleyi suhuletle yürütmeyi sürdüreceğiz" dedi.
ABD'de Başkan Donald Trump ile yaptıklarını görüşmeye ilişkin detaylar paylaşan Erdoğan, iki ülke arasında yaşanan olumsuzlukların bir sır olmadığını söyleyerek, "Aramızdaki sorun alanlarının pek çoğu küçük pürüzlerden ibarettir" dedi. Devamında, "Bu sıkıntılar ülkemiz karşıtı çevrelerin köpürtmesiyle suni olarak büyütülmüş ve ilişkilerine zarar verecek boyuta taşınmıştır. İki ülke arasındaki ilişkileri bozmaya yönelik çalışmaların gerçek mahiyetini en iyi gören de Sayın Trump'tır" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Yüzümüzü geleceğe çevirerek kronik sorunları derinleştirmek yerine iş birliği yapabileceğimiz alanlara odaklanıyoruz. Son ziyaretimiz bu bakımdan oldukça olumlu geçmiştir" dedi.
Erdoğan'ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
"Ceza muhakemesi kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi yasalaştı. Ayrıca ithalatçılarımızın ve ihracatçılarımızın mali yüklerini azaltan düzenlemeler içeren gümrük kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi tamamlandı. ABD Temsilciler meclisinin aldığı sözde soykırımı kararını kınayan TBMM Başkanlık tezkere HDP hariç tüm partilerin ortak katılımıyla kabul edildi."
"Meslek mensuplarının birbirleriyle ve ödeme hizmeti kullanıcılarıyla ilgilerini düzenleyecek olan Türkiye ödeme ve elektronik para kuruluşları kurulmuş oldu."
"Her bakanımız kendi bütçesinin görüşüldüğü günlerde ekibiyle birlikte tam mesai Meclis'te bulunacak. Meclis çalışmaları bizim için hayati öneme sahiptir. Yeni yönetim sistemimizde güçler ayrılığının keskinleştirilmesinin, yasamanın, dolayısıyla milletvekillerimizin üstündeki yükü artırmıştır. Artık kanun tekliflerini hazırlama ve tüm safhalarıyla yasalaştırma sorumluluğu tamamen milletvekillerimize aittir. Her ne kadar genel merkezde ve cumhurbaşkanlığında bu konuda çalışma yürüten birimlerimiz varsa da asıl iş milletvekillerimize düşüyor. Meclis iradesinin de bu konuda sizlere gereken desteği sağladığına inanıyorum. Meclis aşamasındaki çalışmaları ne kadar verimli yürütürsek yürütme tarafında o kadar etkin hareket etme imkanına kavuşuruz.
Aynı şekilde milletvekillerimizin seçim bölgelerini ihmal etmemesi gerekiyor. Bundan böyle kesinlikle her milletvekilimiz kendi seçim bölgesini ihmal etmemeli. Ve her hafta zaten salı, çarşamba, perşembe üç gün bölgesine gidecek ve sadece her zaman ki uğrak yerlerine değil ya bölgesinin tüm ilçelerine, mahalle veya köylerine kadar gidip oralardaki vatandaşlarımızın hal ve hatırını soracak muhtarlarla görüşmelerini yapacak bize ulaşması gerekenleri bize ulaştıracak, bakan yardımcılarımıza ulaştırılması gerekenleri de onlara ulaştırmak olarak bu çalışmalarımızı çok daha zinde olarak yürüteceğiz. Ak Parti milletvekili olmak demek sadece üç gün Ankara’ya gelmek değildir. Ankara’daki çalışmaları takip edip ondan sonra da bunu kendi il ve ilçeleriyle bunu sağlıklı bir biçime koordine etmektir."
Bilindiği gibi geçen hafta sayın Trum'ın davetine icabetle ABD'ye bir çalışma ziyaret gerçekleştirmiştik. Başkan Trump'la dar kapsamlı oldukça verimli toplantılar yaptık. Türkiye-ABD ilişkilerinin oldukça zor bir dönemden geçtiği takdir edersiniz ki sır değil. Amacımız bu zor dönemi her ülke için de en makul, kabul edilebilir ve sürdürülebilir şekilde geride bırakmaktır. Gerek bölgemizde gerekse dünyadaki gelimeler Türkiye ile Amerika'nın çok daha birbirine yakın ve birbirlerini destekleyici ilişkiler içerisinde olmasını gerektiriyor. Aramızdaki sorun alanlarının pek çoğu küçük pürüzlerden ibarettir. Bu sıkıntılar ülkemiz karşıtı çevrelerin köpürtmesiyle suni olarak büyütülmüş ve ilişkilerine zarar verecek boyuta taşınmıştır. İki ülke arasındaki ilişkileri bozmaya yönelik çalışmaların gerçek mahiyetini en iyi gören de Sayın Trump'tır. Bunun için sistemin ve siyasetin tüm baskılarına rağmen Türkiye-Amerika ilişkilerinin belirli bir seviye altına düşmemesi konusunda inisiyatif kullanmaktadır. Biz de aynı anlayışla yüzümüzü geleceğe çevirerek kronik sorunları derinleştirmek yerine iş birliği yapabileceğimiz alanlara odaklanıyoruz. Son ziyaretimiz bu bakımdan oldukça olumlu geçmiştir.
Yaptığımız görüşmelerde aramızdaki birçok meseleye kökten bir çözüm getiremedik ama bu meselelerin ilişkilerimizi esir almadığımı da tüm dünyaya gösterdik. 100 milyar dolarlık ticaret hedefimize ulaşma kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik."
"Sayın Trump’a Türkiye’nin S-400 alma noktasına nasıl geldiğini de bir kez daha ifade ettik zaten bu noktada kendisi de ülkemize hak veriyor. Ülkemizin bu savunma sisteminden vazgeçmesinin söz konusu olmayacağını söyledik. NATO’nun kendi savunma konsepti açısından herhangi bir mani teşkil etmediğini açıkladığı S-400 konusunda kopartılan fırtınaların başka amaçlara vakıf olduğunu da tekrar anlattık. Bu husustaki aşırı ısrarın Türkiye’nin egemenlik haklarına yönelik tecavüz anlamına geleceğinin de altını çizdik. Patriot talebimizi de tekrarladık. F-35 konusunda ülkemize yapılan haksızlığı tekrar dile getirdik."
"Sözde Ermeni soykırımı kararının haksız olduğunu belgeleriyle ortaya koyduk."
"Amerika'da halen süren azil süreci ve yaklaşık bir yıl sonra yapılacak seçimlerin Başkan Trump'ı temkinli hareket etmeye yönelttiği de açıktır. İnşallah bu süreçler bittiğinde ilişkilerimiz yeniden çok kuvvetli bir ivme kazanacaktır. O gün gelene kadar meseleyi suhuletle yürütmeyi sürdüreceğiz."
"Video kaydından da bunları kendilerine anlattık. Bu onları ciddi manada etkiledi. Bunu anlatamaya devam edeceğiz. Dünyanın dört bir yanında zira öyle bir yere bu işi bulaştırıyorlar ki bizim Kürtlere karşı olduğumuzu anlatıyorlar. Parlamentodaki HDP gibi. Biz de dedik ki bunu birbir4ine karıştırmayın. Siz Kürt kardeşlerimize değil terör örgütü olan PKK’ya karşıyız. Sizin bu ifadeleriniz Kürt kardeşlerimize saygısızlıktır. Bunu onlara söyledik. Bütün bunlarla beraber mesele sınırlarımızı boyunca bir terör koridoru oluşturarak ülkemizi güneyden kuşatma gayreti. Biz ne yaptık bu kuşatmayı bozduk. Bunların sıkıntısı burada. Bu güneyden kuşatma bozulunca bunlar çılgına döndü. 33 bin TIR silah araç-gerek gelmedi. Bütün bunların gelmesine rağmen bunlar bu operasyonu başarılı bir şekilde yürütemediler. Niye çünkü mehdimiz Suriye Milli Ordusu (SMO) oyunları bozdular. Tabii ki mehmedimiz sayısı itibariyle öyle veya böyle şehitler oldu. Sivil şehitlerimiz oldu. 150 civarında SMO’dan şehitlerimiz oldu. Ama bakıyorsunuz ana muhalefet partisinin başındaki zat SMO’nu terör örgütü olarak tanıtıyor. Onlar orada niye var? Bizim ülkemize saldırıda bulunanlara karşı hem kendi topraklarını savunan hem de Mehmetçiğimizle bu mücadeleyi sürdüren yiğitlerdir, mücahitlerdir. Ama bunlar ne yazık ki bu CHP teröristlere terörist diyemiyor. Hiç bunların HDP’ye, PKK’ya terörist dediğini duydunuz mu? Diyemez. Nede? Ortaklar ya. Beraber yürüyorlar ya. Daha çok beraber yürüyecekler. Ama benim milletim onlarla beraber yürüyenlere gereken cevabı 2023’te verecekler. Tabii biz ne pahasına olursa olsun bu alçak plana izin vermedik. Bunları Amerika ziyaretimizde anlattık.
Buradan bir kez daha tekrarlıyorum ülkemize yönelik terör tehditlerinin tamamı sona erene kadar bu mücadelemiz devam edecektir. Amerika’da faaliyetlerini yürüten FETÖ elebaşı ve mensuplarıyla ilgili taleplerimizi bu ziyarette bir kez daha tekrarladık. Bu konuda en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Bu hainlerin son nefeslerine kadar peşinde olacağız. Hangi pisliğe bürünürlerse bürünsünler bu akıbetten kurtulamayacaklar. Türkiye’yi bu haklı davasından yalan yanlış argümanlarla, tehditle, yaptırımlarla döndüremeyeceklerini anlamaya başlasınlar.
Ülkemizi hedef alanların önceliklerinin en başına milletimizle bağımızı koparmayı koymalarının sebebi budur. Dışarıdan gelen her saldırıya karşı biz ülkemizin haklarını sonuna kadar savunuruz. Bu konuda en küçük bir şüphe yok. Üzüntü verici olan içimizdeki bazı kesimlerin de Türkiye düşmanlarıyla aynı kafayı taşıyor olmasıdır. Erdoğan gitsin AK Parti yıkılsın da Türkiye’ye ne olursa olsun. Bu birilerinin varoluş gayesine dönüşmüştür. Özellikle CHP Genel Başkanı’nın çarpıklığı, defalarca ortaya konan hususları tekrar tekrar ortaya getirmesi artık siyasetle açıklanamayacak hale gelmesidir. Bu konulardan biri de tank palet fabrikasıdır. Bu konuyu defalarca izah ettik. Defalarca belgeleri kamuoyuyla paylaştık. Bu adamın nasıl bir yalancı olduğunu bugün bir kez daha anlatıyorum. Fabrikanın mülkiyetinin devlette olduğu sadece işletme hakkının belli bir süre ile katar ve Türk iş birliğinden oluşan BMC'ye devredildiği, yapılacak yatırımlarla fabrikanın daha etkin ve verimli şekilde çalışacağı tekrar tekrar anlatıldı. Bu süreçte 50 milyon dolarlık yeni bir yatırımla buranın şok daha işlevsel bir hale geleceği Anlaşma kayıtlarında vardır. Tabii CHP Genel Başkanı hala yalanlarını tekrarlamakta ısrar ediyor. Yalanın sonu yoktur. Ama yalancının mumu da yatsıya kadar yanar. "
"MYK toplantısında talimat verdim, bu konuyu sayın genel başkana ilkokul bile değil anaokul öğrencisine anlatır gibi izah edecekler. Anlayana kadar bu izahı sürdüreceğiz hatta görüntülü olarak. Görüntüsüz anlamayabilir. Bu zatın diline doladığı bir başka mesele de istihdam rakamları."
"İstihdam artıyor diyoruz bu kişi rahatsız oluyor. Elbette ülkemizdeki her bir işsiz kardeşimizi bizim de üzüntü kaynağımızdır ama bal bal denilerek ağız tatlanmıyor. Yani iş iş denilerek istihdam artmıyor. Bunun yolu ülkeyi büyütmekten geçiyor. Bunun için üretimi artırmanın turizmi geliştirmenin mücadelesini veriyoruz. 9 milyon kişi artmasına rağmen işsizlik oranımız hala yüzde 14 gibi yüksek bir seviyededir. Bu rakamın yaşadığımız ekonomik saldırıların ötesinde gerekçeleri vardır."
"Ülkemizde hala bin liranın altında emekli maaşı alan 847 bin kişinin bulunduğu da bir başka yalandır. Türkiye’de bin liranın altında emekli maaşı alan yoktur Bay Kemal. Kılıçdaroğlu kendi SSK Genel Müdürlüğü döneminde takılıp kalmış olabilir. Sen hala oradasın ya. Gel gel buralara gel. Bugünkü Türkiye farklı."