ERDOĞAN: ''GÜÇLÜ TÜRKİYE BİLİMLE YÜKSELECEK'' ANKARA (A.A)

-ERDOĞAN: ''GÜÇLÜ TÜRKİYE BİLİMLE YÜKSELECEK'' ANKARA (A.A) - 15.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, güçlü Türkiye'nin, bilgiye ve bilime atılan temeller üzerinde yükseleceğini söyledi. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, 22. toplantısı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsünde toplandı. Toplantının açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, ülkenin geleceği bakımından fevkalade önem verdikleri bilim ve teknoloji alanında gelinen yeri değerlendirmek için bir kez daha bir araya geldiklerini belirterek, ''Amacımız, önümüzdeki dönemde bu alanda neleri, nasıl yapacağımızı belirlemek, politika ve stratejilerimizi oluşturmaktır'' dedi. AK Parti iktidarından önceki 21 yılda sadece 9 kere toplanan kurulun, Eylül 2004 tarihinden itibaren her 6 ayda bir, hiç aksamadan 13 kez toplandığını anımsatan Başbakan Erdoğan, 27 yıl önce oluşturulan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'na bugün 13'üncü defa başkanlık etmekten büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Erdoğan, teknoloji ve yenilik çalışmalarının rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir ekonominin temeli olduğunun bilinciyle en başından beri bu konuya özel önem verdiklerini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Biliyoruz ki, güçlü Türkiye, bilgiye, bilime atılan temeller üzerinde yükselecektir. En önemli hedeflerimizden biri, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023'te dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer almaktır. Bunu başarabilecek potansiyelimizin olduğuna inanıyor ve bu konuda kararlılıkla ilerliyoruz. 2005 yılı Mart ayında yaptığımız 11. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantımızda en çok ihtiyaç duyduğumuz konulardan birinin, bilgiyle hayatı buluşturmak olduğunu, bunun için de stratejik davranmamız gerektiğini söylemiştik. Bu toplantıda, 2003-2023 Ulusal Bilim ve Teknoloji Vizyonu ile Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları Strateji Belgesi kapsamında, ulusal öncelikli bilim ve teknoloji alanlarını belirlemiştik. Aynı şekilde, 2005-2010 Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama Planı'nı da onaylamıştık. Bugün, 2005-2010 döneminde gerçekleştirilen bilim, teknoloji ve yenilik çalışmaları sonunda gelinen noktayı enine boyuna değerlendireceğiz. Ayrıca 2011-2016 Ulusal Bilim Teknoloji ve Yenilik Stratejisi taslak dokümanını da tartışıp karara bağlayacağız. Ülkemizde uygulanan doğru politika ve stratejilerle son yıllarda bilim, teknoloji ve yenilik alanında büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir. Bunu biz değil, rakamlar söylüyor, ulaştığımız sonuçlar çok çok açık ve net gösteriyor. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantılarını geniş katılımlı bir hale dönüştürerek, burada belirlediğimiz stratejilerin ve alınan kararların özümsenmesini, bunlara yaygın katkı sağlanmasını bu dönemde temin ettik. Sadece yüksek kurul toplantıları ile yetinmeyip, yaptığımız görevlendirmelerle oluşturulan çeşitli alt kurul ve komite çalışmalarına, sorumlu ve ilgili tüm tarafların katılımını sağladık. Uluslararası geçerliliği olan norm ve standartları kabul edip kullandık. Ortak bir kavram ve dil birliği oluşturduk. Kalite ve standartlardan hiç ödün vermedik. AR-GE ve yenilik için ayrılan kaynak ve yatırımları önemli derecede artırdık, destek programlarını çeşitlendirip, tüm ülke sathına yaydık.'' -SOSYAL BİLİMLERE VERİLEN DESTEK- Bilim, teknoloji ve yenilik alanının ihtiyaç duyduğu esnekliği sağlamak için gerekli idari ve yasal altyapıyı da oluşturduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, kamu kaynaklı AR-GE yenilik desteklerinin verilmesinde ortak bir yapı oluşması için izlenecek politikaları belirlediklerini söyledi. Uzun yıllar ihmal edilmiş bir alan olan sosyal bilimlere verilen destekleri artırarak, bu alandaki boşluğu da doldurduklarını belirten Başbakan Erdoğan, bilim insanı yetiştirme ve geliştirme, bilim ve toplum, savunma, uzay, enerji, su ve gıda gibi alanları himayelerine alarak, bu alanlardaki AR-GE ve yenilik çalışmalarına ivme kazandırdıklarını bildirdi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bütün bu gelişmeler sonunda, Türkiye'deki araştırma ortamı, AR-GE faaliyetleri için gerekli olan iklime kavuşmaya başlamıştır. Nitekim, sonuçlara göz attığımızda bu durumu daha iyi görebiliyoruz. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, 2003-2008 döneminde Türkiye, AR-GE harcamalarını en hızlı artıran ülke oldu. 2009 yılında AR-GE harcamamız 8.5 milyar TL olarak gerçekleşerek, 2003 yılının yaklaşık 3 katına çıktı. Bu dönemde sektörler bazında en büyük artış özel sektörde oldu. Özel sektörün AR-GE ve yenilik harcamaları 3.4 milyar TL'ye ulaştı. Bir başka ifadeyle 2009 yılında özel sektörün AR-GE ve yenilik harcamaları, 2003 yılı değerinin yaklaşık 5 katına çıktı. AR-GE insan kaynağındaki artışa baktığımızda da 2003-2009 yılları arasında, tam zaman eşdeğer AR-GE personeli sayısının yaklaşık 2 katına çıktığını görüyoruz. Bu kategoride de artış hızında dünyada dördüncü ülke konumundayız.'' -''DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİNDEN BİRİ OLMAK...''- Özel sektörün, üniversitelerin ve kamu araştırma enstitülerinin de bu konudaki çalışmalarını hızlandırmalarını, bu konuyu gündemlerinin birinci maddesi haline getirmelerini beklediklerini anlatan Erdoğan, şöyle dedi: ''Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak için, üretim ve ihracatımızın içinde ileri teknolojili ürünlerin payını yüzde 5'lerden yüzde 20'lere çıkarmamız gerekiyor. Bunun için bugüne kadar 76 işletmeye Ar-Ge Merkezi Belgesi verdik ve bugün bu merkezlerde çalışanların sayısı da 10 bini geçmiştir.  2002'de göreve geldiğimizde Türkiye'de kurulu teknopark sayısı sadece 2 iken, bugün kurulu teknopark sayısı 39'a ulaştı ve bunların 26 tanesinde AR-GE ve teknoloji üretimine başlandı. Teknoparklarda bulunan firmaların yazılım ve AR-GE faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar, gelir ve kurumlar vergisinden muaftır. Faaliyette olan 26 bölgede kurulu firma sayısı 1451'e, ihracat ise 540 milyon dolara ulaşmıştır.  Teknogirişim sermayesi desteğiyle eğitimli ve nitelikli gençlerimizin teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini hayata geçirmeleri için, her yıl 100 genç girişimcimize, karşılıksız ve kefilsiz 100 bin lira veriyoruz. Bugüne kadar 180 tekno-girişimcimizi destekledik ve bu arkadaşlarımızdan bazıları fikirlerini ürüne dönüştürüp satışa başladılar. Bu program, aynı zamanda ülkemizdeki beyin göçünü tersine çevirmeye başlayan bir özelliğe de sahiptir. Zira geçen yıl, yurt dışında eğitim gören, dünyanın saygın üniversitelerinde master veya doktora yapan parlak Türk beyinlerinden bu programa 31 başvuru geldi. Bulunduğumuz noktada, elde edilen sonuçların tatminkâr olduğunu söyleyebiliriz.''