Türkiye'nin dönem başkanlığında Antalya'da düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi'nin ardından konuşan Cumhurbaşkanı REcep Tayyip Erdoğan, "2015 Antalya Zirvesi'nin belki de en önemli sonuçlarından biri, dünya ekonomisinin ve nüfusunun çok büyük bir bölümünü temsil eden G20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmalarıdır" dedi.
"Biz Türkiye olarak, terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen, bunun ağır sonuçlarıyla 1970'li yıllardan beri yüzleşen bir ülkeyiz" diyen Erdoğan, terörle mücadele konusunda diğer ülkelere destek vermeye hazır olunduğunu belirtti. Erdoğan, "G20'de temsil edilen ve içinde Türkiye'nin de bulunduğu Müslüman liderler olarak, İslam ile hiçbir ilgisi olmayan DAİŞ terörüne ve vahşetine karşı ortak sorumlulukları" üzerinde durduklarını söyledi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın, Suriye'nin geleceğinde yeri olmadığını iddia eden Erdoğan, "Cumartesi günü sona eren Viyana Görüşmeleri'nde gelinen aşamayı, sorunun çözümü yolunda atılmış ümitvar bir adım olarak görüyoruz. Önümüzdeki günlerde Viyana'da görüşülen konular detaylandırılacak. Suriye'nin, toprak bütünlüğünün korunması, terörden arındırılması ve çoğulcu, demokratik ve meşru bir siyasi yapıya kavuşması, bu sürecin ana hedefleridir. Kendi halkını katleden Esed'in Suriye'nin geleceğinde yeri yoktur. Esed, bu şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki Suriyeli mülteciler DAİŞ'ten ve Esed rejiminin devlet teröründen kaçıyor" diye konuştu.
Hürriyet'in haberine göre, 1 Aralık 2014 tarihinde Avustralya'dan devraldığı G20 Dönem Başkanlığını Çin Halk Cumhuriyeti'ne devreden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün ve bugün gerçekleştirilen Liderler Zirvesi'nin ardından basın açıklaması yaptı.
Zirve öncesinde, cuma gecesi Paris'te yaşanan terör saldırılarının liderler olarak hepimizi derinden üzdü" diyen Erdoğan, Paris'teki terör saldırılarını bir kez daha şiddetle kınadığını, Fransız dostlarının acılarını paylaştığını belirtti. Dünkü ilk oturumda Beyrut'tan Bağdat'a, Ankara'dan Paris'e kadar, terör saldırılarında hayatlarını kaybeden herkes için, G20 liderleri olarak 1 dakikalık saygı duruşunda bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, "2015 Antalya Zirvesi'nin belki de en önemli sonuçlarından biri, dünya ekonomisinin ve nüfusunun çok büyük bir bölümünü temsil eden G20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda güçlü bir duruş ortaya koymuş olmalarıdır" diye konuştu.
G20 Zirvelerine 2008 yılından beri katılan bir lider olduğunu ve başından beri "Küresel barış ve istikrar sağlanmadan, güçlü bir küresel ekonomiden bahsetmemiz mümkün değildir" dediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Dolayısıyla G20'nin küresel istikrarı doğrudan etkileyen meseleleri görmezlikten gelmek gibi bir lüksü olamaz. Bu anlayışla, zirvede finansal konuların yanı sıra terörizm ve mülteci krizini de ele aldık. Biz Türkiye olarak, terörizmin ne olduğunu çok iyi bilen, bunun ağır sonuçlarıyla 1970'li yıllardan beri yüzleşen bir ülkeyiz. Terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliği noktasında üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu bütün dostlara ifade ettim. Bu mücadelede samimi bir uluslararası işbirliği ve dayanışmayı gerektirir. Terörizmle mücadele konusunda G20 liderleri şunu bir defa kabul etmişlerdir ki burada ortak bir bildiri, bu konudaki kararlı duruşumuzu ortaya koyması bakımından da önem ifade etmektedir. Terörün dini, milliyeti, ırkı, bölgesi yoktur. Terörizmi herhangi bir dinle ilişkili hale getirmek son derece yanlış olduğu gibi, böyle bir tavır, o dinin mensuplarına yapılacak en büyük hakarettir, en büyük saygısızlıktır. Zira bütün dinler için hayat hakkı kutsaldır. Biz bu anlayışı, tarihimizden ilham alarak, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' şeklinde ifade ediyoruz. Terör örgütleri arasında ayrım yapılmaksızın bu tehditle kararlı şekilde mücadele edilmelidir. Bu örgütler arasında ayrım yapan herkes, her ülke, bizim gözümüzde, terörizmle mücadele konusunda büyük bir hata içindedir. Biz, DAİŞ terörüne karşı da El Kaide, Boko Haram, PKK, PYD, YPG, DHKP-C gibi terör örgütlerine karşı da aynı kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası alanda terör örgütleriyle etkin bir mücadele sağlamak için, kararlı ve somut adımlar atılması gerektiğine işaret ederek, G20 liderleri olarak terör örgütleriyle ayrım gözetmeksizin mücadele konusunda görüş birliği içinde olduklarını gördüğünü bildirdi. Erdoğan, özellikle "G20'de temsil edilen ve içinde Türkiye'nin de bulunduğu Müslüman liderler olarak, İslam ile hiçbir ilgisi olmayan DAİŞ terörüne ve vahşetine karşı ortak sorumlulukları" üzerinde durduklarını söyledi.
Türkiye'nin de yer aldığı bölgede ve dünyanın farklı köşelerinde meydana gelen çatışmalar ve istikrarsızlıklar herkesi yakından etkilediğini vurgulayan Erdoğan, "Çevremizde, artık yönetilemez hale gelmiş ülkeler ortaya çıktı. Suriye, bu konuda en fazla öne çıkan yerdir. Sınır komşusu ve halkıyla yakın bağları olan bir ülke olarak, Suriye'de yaşanan dramın etkilerini ilk günden beri çok yakından hissediyoruz" ifadelerini kullandı. Türkiye bugün 2,2 milyonu Suriyeli ve 300 bini Iraklı olmak üzere, 2,5 milyon mülteciyi topraklarında barındırdığını, bu mağdur insanların tamamına, inanç ve köken farkı gözetmeksizin, kapılarını açtığını belirten Erdoğan, "Bu tavır, her şeyden önce, bizim için bir insanlık vazifesidir. Ancak, karşı karşıya bulunduğumuz örneği görülmemiş sorun, bir ülkenin tek başına üstesinden gelebileceği boyutu çoktan aşmıştır. Esasen, sorunun derinleşmesi, evlerinden, vatanlarından uzaklaşan bu insanların geriye dönüş ümitlerinin her geçen gün zayıflamasından kaynaklanıyor. Suriye'de, ülkede yaşayan herkesin kabul edebileceği bir çözüm üzerinde uzlaşılmadan, göçmenler ve terörizm başta olmak üzere, bu bölge kaynaklı sorunların üstesinden gelinemez" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası toplumun, Suriye meselesinde artık etkin bir işbirliği, külfet paylaşımı ve samimi bir dayanışma içerisinde hareket etmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti: "Cumartesi günü sona eren Viyana Görüşmeleri'nde gelinen aşamayı, sorunun çözümü yolunda atılmış ümitvar bir adım olarak görüyoruz. Önümüzdeki günlerde Viyana'da görüşülen konular detaylandırılacak. Suriye'nin, toprak bütünlüğünün korunması, terörden arındırılması ve çoğulcu, demokratik ve meşru bir siyasi yapıya kavuşması, bu sürecin ana hedefleridir. Kendi halkını katleden Esed'in Suriye'nin geleceğinde yeri yoktur. Esed, bu şansını çoktan kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki Suriyeli mülteciler DAİŞ'ten ve Esed rejiminin devlet teröründen kaçıyor.
G20 liderleri olarak, pek çok Avrupa ülkesinin toplam nüfusunu aşan sayıdaki bu mültecilere yardım için daha fazla gayret edeceğimizi açıkladık. Terör olaylarıyla mülteciler arasında ilişki kurulmasını, insani sorumluluklardan kaçma gayreti olarak görüyoruz. Hem terörizmle mücadeleyi hem de mülteci krizine çözüm bulma çabalarını birlikte yürütmeliyiz. Bir defa mülteci olayıyla terör olayını birbirine asla karıştırmamak gerekir. Bu insani krizle mücadelede samimi bir dayanışma ortaya koymalıyız. G20 olarak bu konuda dünyaya örnek teşkil etmemiz gerektiğine inanıyorum. Suriye'de insani güvenlik bağlamında atılması gereken adımlar daha fazla geciktirilmeden hayata geçirilmelidir. Bunu başarabilirsek, daha iyi bir gelecek konusunda tüm insanlığın güçlü bir umut beslemesine katkı sağlamış oluruz. Bu, bizim için en az, 'güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme' kadar önemli bir hedeftir. Bunu birlikte yapabiliriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılında, yoğun bir küresel gündemleri olduğunu, karşı karşıya kalınan sorunların çoğunun, küresel ölçekte işbirliği gerektirdiğini anlatarak, bu bakımdan G20 platformunun, sadece üye ülkeler değil, tüm dünya için önemli bir imkan olduğunu vurguladı. Türkiye'nin dönem başkanlığında G20'nin bu yönünü öne çıkarmanın, güçlendirmenin çabası içinde olduklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin önceliklerini "kapsayıcılık", "uygulama" ve "yatırımlar" kavramlar etrafında tanımladıklarını söyledi.
G20'nin ortak hedefinin "güçlü, sürdürülebilir ve dengeli, kapsayıcı bir küresel büyümeyi temin etmek" olduğunu anlatan Erdoğan, "Kapsayıcılık, daha fazla ve kaliteli istihdam oluşturulması, hayat standartlarının yükseltilmesi, eşitsizliklerin giderilmesi ve refahın yaygınlaştırılması bakımından önemlidir. Bu akşamki sunumda Çin Devlet Başkanı da aynı şekilde bunu kendi yapacakları zirvede de korumaktan yana olduğunu ifade etti" dedi. Erdoğan, bu ilkeleri öne çıkartırken başta kadınlar ve gençler olmak üzere, ekonomik büyümeden bütün kesimlerin daha fazla pay alabilmesini sağlamayı amaçladıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: "Gençler arasındaki yüksek işsizlik oranları, pek çok G20 ülkesi için ciddi bir sorundur. Uzun süreden beri gündemimizde yer alan bu konuda, ilk defa sayısal bir hedef üzerinde uzlaştık. Buna göre, istihdam piyasasından dışlanma riski yüksek olan gençlerimizin oranını, 2025 yılına kadar, yüzde 15 düzeyinde azaltmayı kararlaştırdık. Geçtiğimiz yıl da 2025 yılına kadar kadınlarla erkeklerin iş gücüne katılımı arasındaki farkı yüzde 25 oranında azaltma hedefinde mutabık kalmıştık. Bu doğrultuda Dönem Başkanlığımız süresince çeşitli adımlar attık. Bunların en başta geleni, G20'nin 5 açılım grubuna, 6'ncı olarak KADIN-20'yi dahil etmiş olmamızdır. G20 liderleri olarak bu yıl ilk kez, pek çok ülkede artmakta olan eşitsizliklerin, sosyal istikrarla birlikte ekonomik büyümeyi de olumsuz etkilediğini kayda geçirdik. Eşitsizliklerle mücadele edebilmek için takip edilebilecek politika öncelikleri konusunda da anlaşmaya vardık. Bilindiği gibi bu yıl küresel büyüme, beklentilerin altında bir seyir izliyor. Gelişmiş ülkelerde nispi bir toparlanma gözlenirken, bu defa gelişmekte olan ülkelerde yavaşlama emareleri görülmeye başlandı. Liderler olarak küresel ekonominin bu görünümünü de değerlendirdik ve alınabilecek tedbirleri tartıştık."