Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Sarıyer'de Hacıosman Metro istasyonu yanında CHP'nin 'hayır' çadırına yaptığı sürpriz ziyarette neler konuşulduğunu anlattı. 'Evet' çadırını ziyaret ettikten sonra 'Hayır' çadırına girdiğini ifade eden Erdoğan "Hayır' çadırındakilere 'Niçin hayır diyorsunuz' diye sordum. Dediler ki; biz, çağdaş bir Türkiye istiyoruz. Yani şu anda çağdaş bir Türkiye yok. 'Neyimiz eksik dedim'. Köprülerimiz, hızlı tren, okullar. Bunlar yok mu? 14 sene önce bunlar var mıydı?" dedi.
Çadır ziyaretinde bir kişinin "Siz Aleviler ile Sünnileri ayırıyorsunuz" dediğini belirten Erdoğan "Biz kimseyi ayırmadık. Böyle bir ayrım varsa Kılıçdaroğlu'nun kendisi Alevi. Hem de bir siyasi partinin başında. Neyi eksik? Ben Dersim katliamını lanetledim. Ama o lanetleyemedi. Lanetlerse çünkü bir yerlere dokunacak." diye konuştu.
Samsun'da toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Türkiye'nin 16 Nisan'da yeni yönetime geçme kararında Samsun'a büyük bir görev düşüyor. Şu coşkuya bak, şu heyecana bak. Siz bizi göreve getirdiniz. Bu sefa cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için oy vereceksiniz. Ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturacak anayasa değişikliği halk oylamasının önemini sizlerin çok iyi bildiğine inanıyorum.
Ama bu defa Samsun'a yüzde 66 yetmez. Dedim ya; lider olmak, öncü olmak öyle kolay değil. 16 Nisan'da çok daha yüksek bir oranla, 'evet'le, tüm Karadeniz'e, tüm Türkiye'ye örnek olacağınıza inanıyorum. Samsun, büyük Türkiye için "Evet" diyor mu ya?
Kardeşlerim, Samsun aynı zamanda bir şehitler diyarı. Türkiye'nin bölücü terör örgütüyle yürüttüğü mücadelede son 1.5yılda Samsun'un 15 şehidi var. Samsun, Fırat Kalkanı operasyonun da şehitler verdi.
İki çocuğunu tek başına çalışıp yürüten Sevgi Yeşilyurt kardeşimiz o gece İstanbul'da, Boğaziçi Köprüsü'nde FETÖ'cü hainler tarafından vurularak şehit edildi. Kardeşlerim, bu ülkede Nene Hatunların eksik olmayacağını gösteren Sevgi kardeşimizin kahramanlığı da nesilden nesile aktarılacaktır. Şehitler tepesini boş bırakmayan askeriyle, korucusuyla, polisiyle, kadınıyla, erkeğiyle, tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Bir gün bile şehitlerimizi unutursak kalbimiz kurusun. Şehitlerimizin aziz hatıralarını malzeme edecek bir söz söylersek dilimiz kurusun. Bir kez bile şehitlerimizin emaneti olan bu ülkeye ihanet edersek aldığımız her nefes bize haram olsun. Biz bu ülkeyi, bu milleti ölümüne sevdik. Bu sevginin önünde hapishane demirleri bile duramadı. Nice tuzaklar, nice arkadan hançerlemeler duramadı.
Darbeciler dahi vazgeçiremedi. Hani Avrupa'daki gösterilerde pankartlara resmimizi koyup, kafamıza silah dayıyorlar ya? Sanıyorlar ki bu şekilde bizi korkutacaklar, bu yoldan geri döndürecekler. Unutmayın, Rabbim ne buyuruyor? Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler. Ancak siz bilemezsiniz.
Bunların, pankartı mı bizi yolumuzdan döndürecek? Yaptığınız terbiyesizlik. Sizin sicilinizde bir kara leke olarak kalacak. Biz tehditlere eyvallah etmeyiz. Güya İsviçre bu olayla ilgili soruşturma açmış. Her şey İsviçre hükümetinin, polislerinin gözü önünde oldu. Polislerinin korumasıyla oldu. Bu gösteri, İsviçre Parlamentosu'nun önünde oldu, Alp dağlarının tepelerinde değil. Siz kimi aldatıyorsunuz? Samimi olduğunuza inanmamızı istiyorsanız, teröristleri derdest edip kapının önüne koyarsınız. Teröristler ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor. Almanya öyle, Belçika öyle, Hollanda öyle.
Alman polisinin arabasında PKK'lı terörist eylem yapıyor. Ya bunların hepsi elimizde. Kardeşlerim, şimdi burada Türk vatandaşlarıma sesleniyorum. 16 Nisan'da, sandıkta neye "Evet", neye "Hayır" diyeceğinizi çok iyi bilmenizi istiyorum. Yurt dışındaki vatandaşlarımız dün itibarıyla oy vermeye başladılar. Onlardan da aynı şekilde tercihlerini yapmalarını bekliyorum. 18 maddelik anayasa için 180 maddelik yalan uyduranlara bakmayın. Bu sabah gelirken "Evet" çadırının kurulduğu bir yere uğradım. Kendi semtimde. Yanında da "Hayır" çadırı vardı. Dedim şimdi Samsun'a gidiyorum, bir de "Hayır" çadırına uğrayayım. "Hayır" çadırındakilere "Niçin hayır diyorsunuz" diye sordum. Dediler ki; biz, çağdaş bir Türkiye istiyoruz.
"Ben Dersim katliamını lanetledim, Kılıçdaroğlu lanetleyemedi"
Yani şu anda çağdaş bir Türkiye yok. Neyimiz eksik dedim. Köprülerimiz, hızlı tren, okullar. Bunlar yok mu? 14 sene önce bunlar var mıydı? Maalesef, bakıyorsunuz söylediği lafa bakın "Siz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne niye bu adı koydunuz?" Dedim ki; çok ayıp. Yavuz Sultan Selim Han'ın padişah olduğu zaman Osmanlı'nın toprağı neydi biliyor musunuz?
18 milyon metre kare. Böyle bir devlet-i ali Osmani'nin başında olan sultanın adını böyle bir köprüye koymaktan daha önemli olabilir. Olaya bakış ne? Mezhepçilik. Hemen arkadan biri geldi "Siz Aleviler ile Sünnileri ayırıyorsunuz". Biz kimseyi ayırmadık. Böyle bir ayrım varsa Kılıçdaroğlu'nun kendisi Alevi. Hem de bir siyasi partinin başında. Neyi eksik? Ben Dersim katliamını lanetledim. Ama o lanetleyemedi. Lanetlerse çünkü bir yerlere dokunacak.
(Kılıçdaroğlu'nun ses kaydı) Şimdi diyorum ki; sayın Kılıçdaroğlu. Kavga etmesinler diye biz bunu birleştirdik. Ama dersine çalışmadın. Okumadın bu maddeleri. Ama artık böyle bir şey yok. Bir tane, iki tane bilemedin üç tane de yardımcısı var. Siyaset dürüst olmalıdır. Biz 14 yıldır ülkeyi yönetiyoruz. Kavga var mı? Yok. Sezerle çalıştığımızda sorunlar yaşamadık mı? Yaşadık. Ama sabrettim. "Devletin tepesinde kavga olmaz" dedim. Sonra sayın Gül, aynı ekolden geliyoruz, sıkıntı yaşamadık.
Şimdi benim cumhurbaşkanlığımda sayın Binali Bey ile herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Bizim derdimiz bu değil. Daha büyük yatırımlara adım atmamız lazım. Çünkü bizim hedefimiz başka. Biz istiyoruz ki Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkaralım. Ah, ah. Bu ülkeye neler çektirdiler."
Şimdi şehir hastanelerine başladık. Samsun da bir şehir hastanesine kavuşacak. Bakın Mersin'i açtık, Yozgat'ı açtık, Isparta'yı açtık. Diğerlerinin inşaatları devam ediyor. Devasa hastaneler, bir kapıdan girip öbür kapıdan şifa bulmuş olarak ıkacaksınız. Cumhuriyet tarihinde 6 bin kilometre yol yapıldı. Biz 15 senede 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. 25 havalimanı vardı, şimdi 59 oldu.
Kardeşlerim, bitmedi. Bakınız İstanbul'da bu 'hayır'cıları 'evet'le ayıracağım. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne bu zihniyet "Hayır" demişti. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne de, işte bu sabah görüştüğüm genç gibi onlar da 'Hayır' demişti. Tabii onun tezi ne 'Niye adını böyle koydunuz'. Hale bak.
Gençler, tabii siz 1960 darbesinden sonraki yıllarda, koalisyon yıllarının tek partili yıllardan daha fazla olduğunu bilmiyorsunuz. 1990'lı yıllarda nasıl ekonomik krizler çektiğimizi bilmiyorsunuz. Karnelerle ekmek dağıtıldığını bilmiyorsunuz. Onu anneler bilir. Dedeler bilir. Bak burada da bilenler var. Bütün bunlara rağmen biz yeni bir dönemi ülkemize getirdik. Yakın zamanda yaşadığımız bir tecrübe istikrarın ve istikrarsızlığın ne olduğunu bize gösterdi.
7 Haziran'ı hatırlayın. Koalisyon bile kurulamadı. Ben de, bir erken seçime ülkemize götürdüm. Erken seçime gittik, evvel allah bu sıkıntıyı da bertaraf ettik. Ana muhalefet partisi terör örgütüyle birlikte hareket etti. Maalesef, maalesef. Kandil ne diyor "Hayır" diyor. Pensilvanya'daki FETÖ terör örgütünün alındaki ne diyor "Hayır" diyor. (İdam isteriz sesleri)
Bu konuda, 16 Nisan'dan sonra parlamentoya o konu gelecek. Sayın Kılıçdaroğlu "Ben 'evet' derim" diyor. Sayın Bahçeli "Evet" diyor. Sayın Yıldırım, o da aynı kanaatte. Bu parlamentodan geçip önüme geldiğinde ben de bunu onaylarım. Ben George ne diyecek, Hans ne diyecek, buna bakmam. Ben Ahmet ne diyecek,Ayşe ne diyecek, Rabbim ne diyecek ona bakarım. Çünkü şehitlerimizin katillerini bizim affetme yetkimiz yok. Bütün bunlarla beraber, bu yolculukta kararlı bir şekilde inşallah neticeye ulaşacağız. Artık 18 gün kaldı. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız?
Durmak yok, yola devam. Özellikle hanım kardeşlerimin çok koşturması lazım. Kardeşlerimizin bütün bu gayretleri, inşallah 16 Nisan'ı bizim lehimize dönüştürecektir. Tabii çok yalan makinesi çalışıyor. Buna fırsat vermeyeceğiz. Şimdi terörle mücadelede kararlı gidiyoruz. Son günlerde güneydoğuda, Tendürek'te, Cudi'de silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, korucularımız inlerine girdi. Şu anda bunların lider kadrolarını yakalıyorlar ve etkisiz hale getiriyorlar.
Bu millet, güvenlik güçlerinin arkasında olduğu müddetçe bu bitecek. Aynı şey Fırat Kalkanı'nda olmadı mı? Gaziantep'te 56 kardeşimizi öldürdüler. Dedik artık sabır yok, Cerablus'a girdik. Şu anda Dabıq, bak buraları geçtik. DEAŞ temizlendi. PYD/YPG bunları da şu an temizliyoruz. Şu anda Mümbiç'teyiz. Koalisyon güçleriyle görüşmelerimiz devam ediyor. ABD ile Rusya ile görüşmelerimiz devam ediyor. Buralarda terör tehditleri tehdit ettikçe arkada kalmamız mümkün değil. Öyle bir cevap verin ki tüm Avrupa duysun. Hazır mıyız? 16 Nisan'da (Evet sesleri)
Ey PKK'sından, FETÖ'süne tüm terör örgütleri, Samsun'dan yükselen 'evet' sizin sonunuzun işaretedir. Kardeşlerim, şehitlerimize tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. 16 Nisan Türkiye için yeni bir başlangıcın adıdır. Artık önümüzü daha iyi göreceğiz. Adımlarımızı daha sağlam atacağız. Ülkemizde çok partili hayata geçtiğimizden bu yana kadar 48 hükümet kuruldu. Bu da otalama 16 ayda bir hükümet değişikliği demektir. Soruyorum sizlere, ömrü 16 ay olan hükümetlerin ülkemizde kalıcı eserler bırakması mümkün mü? Öyle zamanlar oldu ki 25 günde hükümet kuruldu. Arkasında parti yok, 24 saatte ülke kuruldu. Ah, ah. Neler gördü bu ülke.
Şimdi seçim olacak. Cumhurbaşkanı ne yapacak? Bir iki üç başkan yardımcısı. Hükümeti de dışarıdan atayacak. Zaman zaman, şu anda bunlar da yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı ile Meclis seçimlerinin birlikte yapılmasının zorunlu olması, gerekli gereksiz seçim taleplerinin de önünü kapatacaktır. Cumhurbaşkanı ilk olarak beş yıl sonrasında seçilirse diye planlarını, programlarını da ona göre yapacaktır. "