Erdoğan: Ülkemizdeki en büyük ticaret Atatürk ve Cumhuriyet ticaretidir

Erdoğan: Ülkemizdeki en büyük ticaret Atatürk ve Cumhuriyet ticaretidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Atatürk'ü Anma Töreni'nde konuştu. Ülkemizdeki en büyük ticaret Atatürk ve Cumhuriyet ticaretidir" diyen Erdoğan, "Atatürk ve Cumhuriyet kavramlarını perde olarak kullanıp ülkemizi hedef haline getirenler oldu" ifadesini kullandı. 

Erdoğan, "Bugün Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, cumhuriyetimizin vanisi, il Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 81. Ölüm yıldönümü. Bu vesile ile Gazi Mustafa Kemal’i ve onunla birlikte  ahirete intikal etmiş tüm kahramanlarımızı, gazilerimizi ve şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Bin yıldır bu toprakları vatan yapmak için her alanda çalışan, mücadele eden ve katkı sağlayan herkesi şahsım, milletim adına yâd ediyorum. Ülkesine ve milletine verdiği hizmetlerle adını tarihe altın harflerle yazdıran tüm güzel insanlar yüreğimizde hep yaşayacaktır. Türk tarihini binlerce yıllık devamlılığını kavramak yerine hâlâ bir asra sıkıştırmaya çalışan ideolojik bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Üstelik bunların arasında siyasetçilerin de bulunuyor olması gerçekten üzüntü vericidir" diye konuştu.   

Erdoğan, "Cumhuriyeti yüceltmek için tüm tarihimizi yok saymaya kalkanlar bize göre kendi geçmişlerinden utananlardır. Gazi Mustafa Kemal’in hizmetlerini anlatmak için ondan önceki tarihimize kin kusanlar da aynı şekilde Atatürk maskesi takarak bu millete olan husumetlerini gizlemeye çalışıyor" dedi. 

 "Ne Atatürk’ü ne de cumhuriyeti bu istismarcı zihniyete terk etmedik, terk etmeyeceğiz" diyen Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda sembolleştirdiğimiz 2200 yılı aşkın devlet tarihimiz Selçuklu ve Osmanlı başta olmak üzere bizim en büyük gurur ve güven kaynağımızdır. Bundan bir asır önce Anadolu topraklarına gömülmeye çalışılan milletimizin önünde yeni bir ufuk açan  Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bu milletin en önemli değerlerinden biridir. Her fani gibi Atatürk’ün yaptığı işlerin de eksikleri ve fazlaları olabilir. Bunlar işin ehli kişileri tarafından konuşulabilir, tartışılabilir. Ama bu durum tarihi bir şahsiyet olarak kendisinin milletimizin gönlündeki yerini değiştirmez" ifadesini kullandı. 

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: 

 "Millî mücadelenin başlangıcının yüzüncü, Gazi’nin ebediyete intikalinin 81. Yıldönümünde hâlâ bu konuları konuşmamız üzüntü vericidir. Atatürk’e ve cumhuriyetimize yapılacak en büyük katkı ülkemizin içinde geçtiği şu kritik döneminde birliğimize, beraberliğimize ve özellikle 202ı3 hedeflerimize sıkı sıkıya sahip çıkmaktır. Eskiler ‘Bal bal diyerek ağız tatlanmaz’ derdi. Sürekli ‘Atatürk’ denilerek onun mirasına sahip çıkılamaz. Sürekli ‘Cumhuriyet’ denilerek cumhuriyet güçlendirilemez. Bu yıl 96. Yıldönümüne ulaştığımız cumhuriyete en büyük katkıyı şahsımın da başında bulunduğu hükûmetler yapmıştır. Biz bu kavramın lafla istismarını yapmadık. Sadece icraatımızla hakkını vermeye çalıştık. Türkiye’yi, cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 10 katı hizmete kavuşturarak bunun uygulamasını ortaya koyduk.

 Hayatları boyunca Türkiye’nin büyümesi, kalkınması, gelişmesi için tek bir çivi dahi çakmamış kişilerin ağızlarından çıkan cumhuriyet ve Atatürk sözü koskoca bir yalandan ibarettir. Ülkemizde yıllardır en büyük ticaret Atatürk ve cumhuriyet ticaretidir. Bu kavramlar önde perde gibi kullanılarak arkada ülkemizin yıllarca demokratik ve ekonomik olarak nasıl sömürüldüğünü en iyi milletimiz biliyor. Bize olan düşmanlığın en önemli sebeplerinden biri işte bu kirli ticareti ifşa etmiş ve önüne geçmiş olmamızdır. Buna rağmen hâl3a aynı kafayla kendi tarihine kültürüne, medeniyetine küfretmeyi marifet sayanların ortada dolaşıyor olması  henüz işimizin bitmediğini gösteriyor. Tıpkı son teröristi imha etmeden terörle mücadelenin sona ermeyeceği gibi; tarihimize husumet besleyen son müstevli kafalıyı aydınlatmadan bu mücadelemiz bitmeyecektir.

Türkiye’nin geçtiği tarihi süreçte iktidarıyla, muhalefetiyle, bir istisna her kesimden insanımızla ne yapmamız gerektiğini Gazi Mustafa Kemal’in şu sözü gayet güzel açıklıyor: ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’

Evet bugün ülkemizdeki hiçbir bireyin sadece kendi çıkarını, kendi hesabını, kârını düşünme lüksü yoktur. Hep birlikte  önce ülkemizin bu cendereden çıkması, ardından da hedeflerine ulaşması için çalışmamız gerekiyor. Bu mücadeleyi her bir insanımız kendi bulunduğu yerde, kendi bulunduğu mevzisinde, kendi sorumluluk alanında verecektir. Daha açık konuşmak gerekirse hepimiz de işimizi en  iyi şekilde yapacağız. Bunu başardığımızda ülkemizin üstesinden gelemeyeceği hiçbir mesele yoktur. İşte göreve geldiğimizde, başbakanım İHA almak istiyoruz. Bunu ABD’li dostlarımızla konuşuyoruz. Diyorlar ki, ‘Kongreye soralım’. Ve biz İHA’yı alamadık, SİHA’yı zaten hiç mi hiç alamıyorsun. Ve o gün bugün. Şimdi biz İHA’yı yapıyoruz, SİHA’yı yapıyoruz. Şimdi bir üst segmente çıkıyoruz şimdi bir de Akıncı’yı yapıyoruz. Dünyada yalnızca birkaç ülkede var. Şimdi bizde olacak. G-20 Antalya Zirvesi’nde akıllı bomba istediğimizi söyledik. O zaman sayın Obama ile baş başa konuşuyoruz. Obama, ‘Büyük ihtimalle hallederiz’ dedi ve kongreden geçmedi. Olmaz. Neden? Teröristleri öldüreceğiz ya onun için. Hani biz terörizme karşıydık? Hani biz NATO’da beraberdik, müttefik değil miyiz? Niye bana akıllı bomba vermiyorsun? Üstelik paramla vereceksin, şimdi teröristlere parasız veriyorsun ama bize paramızla dahil akıllı bomba vermediler. Ne oldu? Biz şimdi akıllı bombamızı da üretiyoruz. Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Türkiye’nin asıl gücü ne topudur, ne tüfeğidir, ne de süngüsüdür. Türkiye’nin asıl gücü şu insanımızın birliği ve cesaretidir. Biz hep birlikte tek yumruk olup düşmanlarımızın tepesine indiğimizde siyasi, ekonomik ve askeri olarak istedikleri kadar güçlü olsunlar, kimsenin karşımızda dayananilmesi mümkün değildir. Sadece son birkaç yılda bu gerçeği yaşadık. Terörle mücadelede bunu azami ölçüde yaşıyoruz. İnlerine gireceğimizi söylemiştik. İnlerini bunların tepelerine geçirdik. Şimdi kaçacak delik bile bulamıyorlar. Bu noktaya geldiler. Hem içeride hem de dışarıda… Türkiye’deki ana muhalefet ‘Ne işiniz var sizin Suriye?’ diyor. Benim Suriye’de işim yok da Suriye’nin benim topraklarımda ne işi var? Bize taciz atışlarını yapıyorlar. Sınır şehirlerimizde benim vatandaşlarım, kardeşlerim şehit oluyor.  Benim askerim şehit oluyor. O aradan taciz ateşleri atacak biz de ‘Hoş geldin’ mi diyeceğiz?  Gereğini yapacağız, biz de gereğini yapıyoruz. Milletimizi birbirine kırdırmak için her yolu denediler. Hamdolsun başaramadılar.

 Millî iradeyi yok etmek, demokrasimizi yıkmak, darbecilerin ve cuntacıların zulmü altına sokmak için ellerindeki araçları seferber ettiler. Terör örgütlerini kullanarak ülkemizi kana ve ateşe boğmak istediler. Bunda da istedikleri neticeye ulaşamadılar. Ülkemizin yumuşak karnı olarak gördükleri ekonomimizi hedef alarak kur, faiz, enflasyon üçgeni ile bizi yeniden eski günlere döndürmeye çalıştılar.  Kısa sürede bu sinsi oyunu da bozduk. Ekonomiyi yeniden rayına oturttuk. Türkiye’yi dışarıda yazdıkları senaryoya göre etiketleyerek dışlalamaya, müdahaleye yeltendiler. İşte 15 Temmuz… 16 saatte devletimize yapılan o darbeyi hiç ettik ama kiminle milletimizle. 251 şehidimiz oldu ama biz devletimize darbe yapma girişimini 16 saatte yok ettik. Bütün mesele inanmak.

Ülkemize yönelik terör tehditlerini doğrudan kaynağında kurutmak için kimsenin beklemediği harekâtlar gerçekleştirdik ve başarıya ulaştırdık. Şu ana kadar üç ayrı harekâtla Suriye’de ülkemize yönelik tehdidin yoğun olduğu toplam 8 bin 140 kilometre üzerindeki alanı güvenli hale getirdik. Sadece bununla kalmadık. Güvenli hale getirdiğimiz bölgede ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşlerini sağlayacak zemini oluşturduk. Şu an itibariyle 365 bin Suriyeli kendi topraklarına döndü ama biz bunu yeterli görmüyoruz. Hedef şu anda ülkemizde bulunan Suriyelileri kendi ülkelerini dönmek için planlarımızı hazırladık. Model projelerle bunun da adımını atacağız. İşte sathı Müdafa böyle yapılır.

Bulduğu her fırsatta ülkesini dışarıya şikâyet eden, kendi tarihine husumet besleyen, kendi medeniyetine  nefretle bakan hastalıklı bir anlayışla böylesi çetin bir mücadele yürütülemez. Öyle ki bu zihniyet sahiplerinin özellikle mücadelemize destek vermesinden vazgeçtik sadece gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz noktasına geldik.  Milletimiz tüm bu yaşananları, kimin nerede durduğunu görüyor. Milletimizin takdirinin bugüne kadar olduğu gibi herkesi hak ettiği yerde tutma yönünde gerçekleştireceğine ben yürekten inanıyorum. 

 Türkiye Cumhuriyeti ve onun kurucusuna sahip çıkmak hepimizin görevidir.Geçmişte de Osmanlı ve Selçuklu'ya da sahip çıkmak gerekir. Cumhuriyetimizi Osmanlı'dan kurtarabildiğimiz miras üzerine kurduk. Bu mirasa kurumlarımız ve geleneklerimiz de dahildir. Gazi Mustafa Kemal Samsun'a bir Osmanlı subayı olarak çıkmıştır.

Sürekli olarak Osmanlı'yı aşağılamak cehalettir, ya da gaflettir. Tarihimiz bizim yörüngemizdir. Türk milletini kendi tarihi yörüngesinden çıkarmaya muvaffak olamadı. Son günlerde birileri ağızlarına sakız ettiler. Neymiş 'Osmanlı'da okuma-yazma oranı düşükmüş, silah sanayisi yokmuş, halklara zulüm edilmiş' hepsi yalandır. Elbette eksikleri vardır. Bu tarihçilerin ve uzmanların işidir. 

Osmanlı'nın silah sanayisi olmadığı iddiası da yalandır. Savaşsız neredeyse bir haftası olmayan Osmanlı'nın silah sanayisi olmadığını söylemek doğru olmaz. Sorun Osmanlı'nın son yüzyıllarda üstünlüğünü koruyamamasıdır. Bu ister istemez silahların diğer yerlerden alınması gerekmiştir. 

Cumhuriyet döneminde Kırıkkale başta olmak üzere arkasında böyle bir gelenek vardır. Biz ecdadın mirasından aldığımız ilhamla 17 yılda ülkemizin dışa bağımlılığını neredeyse tersine çeviriyoruz. Yerli 20 milyar dolarlık bir yapımız var. Nereden nereye... Hedef yüzde yüz. Füze sistemiyle bu alanda kritik eşiği geçtik. 2023 yılında kendi millî savaş uçağımızda göklerde görerek bu alandaki kritik eşiği de aşmış. olacağız.

Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın satımı diye bir şey söz konusu değil. 

Biz netice netice netice diyoruz, siz farklı bakıyorsunuz. Hakikatle yüzleşmek bazılarının işine gelmiyor. Her alanda gece gündüz çalışıyoruz. Atatürk'ü anlamak da anmak da böyle olur, lafla değil."