2021'de siyasete, ekonomik kriz yüzünden iktidarla muhalefet arasında büyüyen çekişme damgasını vurdu. Bu, 2022'de de ana gündem olacak. Uzmanlara göre siyaseti en çok; Erdoğan'ın ne yapacağının bilinmezliği zorlayacak.
"Erken seçim zaten son üç-dört yıldır Türkiye'nin bitmeyen gündemi olduğu için 2022'de de erken seçimi konuşmaya devam edeceğiz. Ama erken seçim tahminleri, kehanetleri ne ölçüde gerçekleşir, onu bilebilmek çok zor."
Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, hükümetin ekonomideki krizi çözmeye dönük hamlelerinin siyaset kulislerinde "Erken mi, baskın mı seçim geliyor?" sorularını bir kez daha gündeme taşıdığını, 2022'de bu soruların çok konuşulacağını DW Türkçe'ye bu sözlerle anlatıyor. Uslu'ya göre 2021'e damgasını vuran Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki çekişme 2022'nin de ana gündemi olacak. Ancak bu gündemi zorlayacak, değiştirecek hatta tepe taklak edecek olan bir gerçeklik var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ne yapacağının bilinmezliği.
2020'de iktidarla muhalefet arasında Türkiye'de yoksulluk olup olmadığına ilişkin tartışmalar, 2021'de yaşanan döviz kriziyle öyle bir noktaya vardı ki; muhalefetin ekonomiyi yönetememekle suçladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Ben ekonomistim. Ekonominin kitabını yazdım" açıklamaları 2022'de de dikkatlerin Erdoğan'ın üzerinde olacağının işareti olarak görülüyor.
Ankara'da siyaseti yakından izleyen gazetecilerden Sedat Bozkurt, dikkatlerin neden 2022'de de Erdoğan'da olacağını DW Türkçe'ye "2022'de; ekonomi bilimine de uygun olmayan işler yaparak seçmen kitlesini konsolide etmek, kendisinden kopan ya da kopmak isteyen seçmen kitlesini geri almak isteyen bir siyasi iktidar göreceğiz" sözleriyle anlatıyor.
Bozkurt, Erdoğan'ın bu noktada ne yapacağının tam çözülemediğini, bu yüzden de erken ya da baskın seçim tartışmalarının nereye varacağının bilinmezliğinin 2022'yi zorlayacağını öngörüyor:
"Erdoğan piyasada para döndükçe, çorba kaynadıkça insanların kendisine oy vereceğine inanıyor. Bunu istikrar olarak da sundu yıllardır. Siyaseti böyle kurguladı. İnsanlara kredi verdi, kendisine ait olmayan parayı harcattı, taksitlerini ödeyebilir hale getirdi. İki, üç seçim kotardı böyle. Şimdi, ekonomi açısından elinin rahat olmadığını biliyoruz. Dövizi yükseltmek, sonra düşürmek, faizleri düşürmeye çalışmak da bunu gösteriyor. Ekonomi bilimine aykırı şeyler yapıyor ama seçmeni, seçmen kitlesini nasıl konsolide edecek? 2022'de Erdoğan'ın en çok buna oynadığına tanıklık edeceğiz. Seçim yok diyor ama 24 Haziran seçimleri öncesinde de demişti. Sürekli seçim yok deyişi, erken seçimin habercisi olabilirse de, yeni yıldaki hamlelerine çok daha yakından bakmamız gerekiyor."
Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu da, Erdoğan'ın 2022'de en çok AKP'den kopan seçmeni partiye geri getirmek için tüm kartlarını açacağını savunuyor. Asgari ücrette yapılan yüzde 50 oranındaki artışın, vergi indiriminin bu kartlardan sadece birkaçı olduğunu söyleyen Uslu, "Erdoğan, siyaseti hep bir açılım politikasına kilitlemeye çalışacak. Seçmen toplamaya, oy kazanmaya yönelecek. Artık başka çaresi kalmadı. 2022'de seçim yapamasa bile bu yılın nerdeyse tamamının bir seçime hazırlık yılı olacağını kendisi de biliyor" diyor.
AKP, iktidara geldiği 2002'de oyların yüzde 34,3'ünü aldı. İktidarda 19 yılını geride bırakan AKP'nin bugün yüzde 30 bandının da altına düştüğünü söyleyen Uslu, Erdoğan'ın tamamen kaybettiği oyları yeniden kazanma çabasının 2022'de öne çıkacağını düşünüyor:
"Erdoğan'ın her konuşmasının yarısından çoğu muhalefet liderleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener'le ilgili. Kendi yaptıklarını, yapacaklarını anlatmıyor, muhalefeti anlatıyor. Erdoğan 2022'de baskı anlamında değil ama her ne gerekiyorsa kendi seçmeninin muhalefetten nefret etmesini sağlayacak. 2022'de iktidarla muhalefetin sert diyaloglarına tanıklık edeceğiz. Çünkü iktidar, kendi seçmeninin muhalefete gitmesini engellemeye çalışıyor. Erdoğan bir taraftan kutuplaşmayı artıracak bir taraftan da kendi seçmeninin sorunlarını çözmeye çalışacak. Ekonomide çok sıkıştı. Muhalefet seçim baskısını artıyor ama ortada ne yapacağı çok da belli olmayan bir Erdoğan var."
2021 boyunca yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle tüm kamuoyu anketleri Cumhur İttifakı'nın iki partisi AKP ile MHP'deki oy erimesine dikkat çeken sonuçlar sundular kamuoyuna. Son araştırmalar Aksoy Araştırma ile Metropol'den geldi. Aksoy Araştırma kararsızlar dağıtılmadan AKP'nin oy oranını yüzde 26,7 gösterdi.
Aynı araştırmada ana muhalefet partisi CHP'nin yine kararsızlar dağıtılmadan yüzde 24,5 olarak gösterilmesi ve AKP ile CHP arasındaki oy farkının yüzde 2'de kaldığının görülmesi dikkat çekti. Araştırmada baraj yüzde 7'ye çekilmediği durumda MHP'nin baraj altı kalacağı tespiti yapıldı.
Metropoll'ün "Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı görevini yapış tarzını onaylıyor musunuz?" sorusuna "Evet" diyenlerin oranı yüzde 38,6'da kalırken, "Hayır" diyenlerin oranı yüzde 57,2 oldu.
2021 boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AKP'nin Türkiye'yi yönetemediği, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye'de şeffaf yönetim anlayışını ortadan kaldırdığı eleştirisinden geri adım atmayan muhalefet cephesi, sene sonuna doğru bu eleştirilerini daha da güçlendirdi. Sadece erken seçim istemekle yetinmeyen muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için yürütülen ortak çalışmada da sona geldi. Millet İttifakı'nı oluşturan CHP, İyi Parti, Saadet ve Demokrat Parti'nin yanı sıra AKP'den kopan Gelecek ve DEVA partileri de bu çalışmaya destek verdi.
Bu çalışmada Türkiye'ye "kuvvetler ayrılığı" ilkesinin yeniden getirilmesini ve cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılmasını isteyen altı muhalefet partisi liderinin ilk kez birlikte fotoğraf verip, çalışmanın detayları hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi planlanıyor. Böylesi bir birlikteliğin muhalefetin iktidar karşısında daha da güçlendiği anlamına geldiğini söyleyen gazeteci Sedat Bozkurt, "Seçim sürecinde birlikte hareket etmeseler bile seçimden sonra oluşturulacak parlamento zemininde bunu gerçekleştireceklerini beyan ettiler. Bu; aslında seçim ittifakından daha zor bir iş. Bu nedenle, seçim ittifakını çok rahat kotaracaklarını ben düşünüyorum" diyor.
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için yapılan anlaşmayı altı partinin genel başkanının kamuoyuna birlikte duyurmasının ya da birlikte bir açıklama yapmasının 2022'in en dikkat çekici görüntüsü olacağını düşünen İbrahim Uslu da, "Muhtemelen muhalefet cephesinden altılık fotoğraf gelecek. Sonraki süreçte de bu altı partinin bir ittifak çatısı altında birleşmesi için gerekli adımlar atılır" öngörüsünde bulunuyor.
Muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişe dönük anlaşmasını kamuoyuna duyurmasının ardından iktidar ile muhalefet arasında erken seçim tartışmasının daha da büyümesi bekleniyor. DW Türkçe'ye konuşan MHP'li yetkililer "Biz istemedikten sonra seçim olmaz" derken, AKP ile MHP'nin muhalefetin tam tersine 2022'ye değil de 2023'e odaklanacağı mesajı veriyor.
2021'de siyaset kulislerini en çok hareketlendiren bir başka gelişme TBMM'nin üçüncü büyük partisi Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında açılan kapatma davası oldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) açılan kapatma davasının iddianamesinde 451 HDP'li hakkında siyasi yasak istendi, 69 partilinin söz ve eylemlerinin partinin ‘temelli kapatılması'nı gerektirecek suçların odağında olduğu dile getirildi. Bu suçlar; terör örgütüne destek eylemleri ve açıklamaları olarak sayıldı. Başsavcılık HDP'nin malvarlığına el konulmasını ve Hazine yardımından mahrum bırakılması isteğini de iddianameye koydu.
HDP ön savunmasında mütalaa beklenmeden yargılamanın durdurulması gerektiğini istedi. Kürt sorununa çözüm için yürütülen çalışmaların yargılama konusu yapıldığına dikkat çeken HDP avukatları, çözüm süreci zamanında ve sonrasında HDP'nin çabalarının yargılama konusu yapılamayacağını dile getirdi. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Bekir Şahin de dava hakkındaki esas görüşünü AYM'ye sundu. Şimdi gözler AYM'de. AYM'den çıkacak karar 2022'nin en sıcak gelişmelerinden biri olmaya aday.
"HDP'nin kapatılmasıyla ilgili karar 2022'de netleşmezse sürpriz olmaz" diyen kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, AYM'nin bir dönem AKP hakkındaki kapatma davasını dört ayda sonuçlandırdığını hatırlatıyor. Uslu, "AYM, HDP ile ilgili dava daha başlamadan iki yıl sürebileceğini söyledi. Belli ki çok hızlı çözmeye niyeti yok, zamana oynuyor. HDP'yi kapatmanın iktidar cephesine fayda getirmeyeceği açık" diyor.
Gazeteci Sedat Bozkurt da HDP'yi kapatmanın AKP ile MHP oylarındaki erimeyi hızlandıracağının hesabının yapıldığını anlatıyor. Bozkurt, HDP'nin kapatılmayacağı gibi 2022'de siyasette ‘anahtar rol' oynayacağını dile getirirken, "HDP üçüncü bir ittifak modeli olarak Millet İttifakı'nın yörüngesinde seçime girecektir. Parlamentoya dönüş çalışmalarına katkı sağlayacaktır ve anahtar rol oynayacaktır" öngörüsünde bulunuyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe