Erdoğan'ın eski danışmanı: Madem çözüm faiz, acil müdahale daha etkili olmaz mıydı?

Erdoğan'ın eski danışmanı: Madem çözüm faiz, acil müdahale daha etkili olmaz mıydı?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde danışmanlığını da yapan Karar yazarı Akif Beki,  Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) dün yaptığı yüzde 4.25'lik faiz indirimi hakkında bir yazı kaleme aldı. Beki, Erdoğan ve hükûmet kanadından gelen yorumları hatırlatarak, "Ekonominin süreci yaymaya tahammülü  yok deniyor bir yandan. Eski başkan bu yüzden gitmedi mi? Madem çözüm faiz, kaybettiğimiz zamanı da telafi edecek süratte bir acil müdahale daha etkili olmaz mıydı?" diye sordu.

Beki'nin "Beklediğim faiz bu değildi Merkez!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle: 

Yeni Başkan Uysal'a bir 'hoş geldin' yazısıyla seslenmiştim. Faizle mücadelede yetersiz kalmakla suçlanan selefi Çetinkaya'nın akıbetini hatırlatmış, "Bırak inadı Merkez" demiştim.

Uysal'ın Merkez Bankası, şeytanın bacağını kıracak ilk adımı attı. Faizleri 4,25 puan indirdi. Fakat bu muydu beklenen?

Düşüşün yıl sonuna kadar toplam 8-9 puana ulaşması öngörülüyor, Karar'ın popüler ekonomi yazarı İbrahim Kahveci'nin rivayetçisiyim.

Fikri takip sorumluluğu üstümdeyken sormasam olmaz; neden alıştıra alıştıra? Şok tedaviyle neşteri köküne atmak varken faiz illetine pansuman yapmak iyileşmeyi uzatmaz mı?

Ekonominin süreci yaymaya tahammülü  yok deniyor bir yandan. Eski başkan bu yüzden gitmedi mi?

Madem çözüm faiz, kaybettiğimiz zamanı da telafi edecek süratte bir acil müdahale daha etkili olmaz mıydı?

Elini titrek alıştırmamalı, toplamda 9 puan indirecekse hepsini birden indirmeli değil miydi MB?

Tek darbede güçlü bir operasyon, sanki bekleneni daha çok ve çabuk vermez miydi?

Biliyorsunuz; iktidarın faiz-enflasyon teorisine bir şans tanınmasından yanayım.

Ta iki sene öncesine dayanıyor bu görüşüm. "Ne duruyorsun Merkez" başlıklı bir yazıyla Merkez Bankası'nın faiz direnişini sorgulamaya başlamıştım.

Giden Başkan Cumhurbaşkanı'nın  uyarılarına kulak asmadı, yerine gelen beni dinlemese bile Cumhurbaşkanı'nın sözünden çıkmaz diye ummuştum.

Çetinkaya'nın yüzde 6.5'tan devraldığı enflasyonu yüzde 15.7'lerde bırakmasının nedeni yanlış faiz politikası mıydı, denemeden öğrenemiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kanaati hiç değişmedi, 'faizin sebep, enflasyonun netice olduğu'nu düşünüyor hala.

Madem kanaatini koruyor ve 'MB bağımsızken iktidar ne yapsın denmeyip enflasyondaki kötüleşmelerin hesabı benden soruluyor' eleştirilerinde ısrarcı Cumhurbaşkanı...Ve madem Uysal, siyasi otoritenin koyduğu hedefleri gerçekleştirmek üzere oraya getirildi...Bu konuda bir görüş ayrılığı yaşamadığını, enflasyonu sıfırlamak için doğrusunun faizleri sıfırlamak olduğu tezini baştan kabul ettiğini varsayabiliriz.

Ayak direyen, zafiyet gösteren selefinin aksine, yüksek faiz heveslerini kan emici faiz lobisinin başına geçirmeye talip olan o.

Merkez'in faiz direnişi sona erdi, inadı kırıldı gerçi. Ama daha sert bir hamle, bir kararlılık gösterisi, piyasalara yeni Başkan'ın elinin ne kadar ağır olduğunu göstermeye yaramaz mıydı?

Aç gözlü faiz lobisine çalıştıkları suçlamasını yerle bir etmek tamamen Merkez'in elinde. Ne ki bu açılış, öngörüleri allak bullak edecek radikallikte olmadı. Siyaseten yükseltilegelen beklentilerin altında ve piyasaların önden satın aldığı marjların içinde yani iddialı teori karşısında cılız kaldı.

Enflasyondaki olası kötüleşmelerde sorumluluğu Merkez'in üstünden atacak gibi görünmüyor dolayısıyla son faiz oranları.

Başkan Uysal'a yönelttiğim o 'hoş geldin' sorusunu, izninizle tekrarlıyorum: İktidarın faiz ısrarı test edilmeden ‘nerede yanlış yaptığımız, sorunların ekonomi yönetiminden mi faiz lobisinden mi ya da dış müdahale ve oyunlardan mı kaynaklandığı’ nasıl açığa çıkacak?

Tartışmayı bitirecek şey belli...

"Bugün değilse ne zaman, haydi Merkez davran" diyerek noktalamıştım. Fakat bugün o gün değilmiş. 'Sakın geç kalma erken gel' bari!