Erdoğan’ın gündemi: İmamoğlu ve diğer şeyler

Erdoğan’ın gündemi: İmamoğlu ve diğer şeyler

İstanbul’u teslim alan kar, AKP kadrolarının uzun zamandır olmadığı kadar yüksek tempolu biçimde çalışmasına yol açtı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, insanlar yollarda sefalet içindeyken balık restoranında olduğu, gece boyunca hiçbir yere hizmet gitmediği, otobüslerin çalışmadığı, tuzlama yapılmadığı, yolların açılamadığı iddiaları son iki gündür hükümete yakın televizyon, gazete ve sosyal medya hesaplarında aralıksız işleniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı NTV yayınında kendisinin de aynı gece 03.00’e kadar işin başında olduğunu söyledi.

Gündemi elinde tutma çabası

Neredeyse her şey olup bittikten sonra İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının İstanbul’a gönderilmesi, Erdoğan’ın ve AKP’nin, İstanbul ve İmamoğlu konusundaki hassasiyetinin, buradan yakaladıklarına inandıkları gündemin peşini bırakmama gayretinin göstergesiydi.

Erdoğan’ın, tartışmaların sönümlenmeye yüz tuttuğu aşamada NTV yayınına katılması da bu gayretin göstergelerinden biri.

Diğer şeyler ve İmamoğlu

Cumhurbaşkanı, programda, 2002’de öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun katili olduğu iddia edilen Nuri Bozkır’ın yakalanması, dövizdeki dalgalanmaya karşı yeni enstrümanların devreye sokulması, Ukrayna krizi konusundaki arabulucuk teklifi, Abdullah Öcalan’ın eski HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yaptığı açıklamalardan rahatsızlık duyduğu bilgisi gibi önemli başlıklarda açıklamalar yaptı. Ancak bu kadar önemli başlıktan hiçbiri İmamoğlu başlığının önüne geçemedi.

Devlet ile belediye kıyası: “Biz İBB değiliz”

Erdoğan, belediyelere ayrılan bütçeden, belediyelerin projelerini engellediği iddiasına kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesi odaklı hemen her konuyu gündeme getirdi.

Bu konuda öylesine motiveydi ki Türkiye’nin İran’a doğalgaz borcu olup olmadığı sorusuna yanıt verirken, cümleye, “Biz İBB değiliz” diye başladı.

Hükümet ve devletle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında kıyas yaptı.

“Erdoğan’a sormak” mümkün mü?

AKP kadroları, yayından önce sosyal medyadan, “Erdoğan’a sorun” başlığıyla program duyurusu yapmaya başladı. Program boyunca da bu çağrıyı sürdürdüler.

Ancak elbette isteyenin istediğini sorması her zaman olduğu gibi mümkün değildi. Canlı yayında sorular yanıtlanıyordu ama her şey o kadar belirgindi ki Erdoğan hangi başlıkta konuşsa ekrana grafik geliyordu.

Canlı yayında soruları sormakla görevli isimler ise İBB ve İmamoğlu böylesine eleştirilirken, İstanbul Havalimanı’ndan çöken çatıyı, Ankara-İstanbul karayolunun trafiğe kapanmasını, Kuzey Marmara otoyolunda mahsur kalanları, turistlerin protestosunu, İstanbul’a gönderilen bakanların neden kapatılan havaalanını kullandıklarını elbette sormadı.

Buna karşılık belli ki soruları yöneltenler, Erdoğan’ın ilk kez bu programda dile getirdiğini söylediği, “Hablemitoğlu suikasti zanlısını yakaladık” açıklamasını yapacağını bilecek kadar hangi soruları sormaları gerektiği konusunda tembihlenmişlerdi.

AKP MKYK’dan sızan haberler, Erdoğan’ın gazeteci Sedef Kabaş’ın tutuklanması, hemen ardından İstanbul’daki kar fırtınası sonrası İmamoğlu’nun gündemin ilk sırasına oturması gibi başlıklarla iktidarın gündemi elinde tutmasından memnundu. Bu ivmeyi de kaybetmemeleri gerektiğini söylemişti.

Canlı yayın da bu sözlerin teyidi gibiydi. Program, neredeyse bütünüyle İmamoğlu’nu hedef alıyordu.

Kılıçdaroğlu’ndan karşı adım: O kadar kolay değil

Erdoğan’ın katılacağı programın 22.00’de başlayacağının duyurulmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 22.00’de twitter hesabından önemli bir bilgiyi kamuoyu ile paylaşacağını duyurdu.

22.00’ye kadar Millet ittifakının genişleyeceği iddiası başta olmak üzere birçok tahmin ortaya atıldı.

Ancak Kılıçdaroğlu, iddiaların aksine, daha önce basına da yansıyan bir usulsüzlük iddiasının belgesini paylaştı.

Hükümetin, daha önce 3 milyar liraya yapılan bir ihaleyi iptal ederek, aynı işi kendisine yakın bir gruba pazarlık usulü ile 9 milyar liraya verdiğini söyledi. Belgenin altında Erdoğan’ın imzasının olduğunu vurguladı.

Ancak asıl niyetinin yolsuzluk açıklamak değil, belgeyi kendisine ulaştıran yürekli bürokratların yolsuzluklara karşı savaşmayı sürdürdüğünü göstermek olduğunu vurguladı.

7/24 takibe alındığı söylenen İmamoğlu ile ilgili hamlelere, “Siz de takiptesiniz, bürokrasi artık bize çalışıyor ve bize belge yağıyor” hamlesi ile yanıt verdi.

NTV’deki isimlere, “Bu konuyu da sorun” çağrısı yaptı ve program sürerken konunun sorulmaması üzerine, “Beni bağlayın sorayım” mesajını paylaşarak gündemi elinde tutmaya çalıştı.

Öyle ki “Erdoğan’a sorun” başlığı altında sosyal medyadan en çok yöneltilen soru da bu oldu. CHP’liler aynı başlığı kullanarak, Kılıçdaroğlu’nun iddiasını sosyal medya gündeminin üst sıralarında tuttu.

Ana muhalefetin iddiası sorulmaz mı?

Kamuoyunun 22.00’ye odaklandığı bu akşamdan düşülmesi gereken bir not daha var.

Nasıl olur da gazeteciler, canlı yayınlanan bir programda, ana muhalefet liderinin açıkladığı, doğrudan Erdoğan’ı hedef aldığı bir yolsuzluk iddiasını muhatabına sormaz.

Bu durum, programın yapılış amacını da açıkça ortaya koydu. Kılıçdaroğlu da en çok bunu göstermek istiyordu.