Erdoğan: Kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz

Erdoğan: Kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 950’inci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen Malazgirt Fetih Programı'nda yaptığı konuşmada, "Bizim medeniyetimiz kökü sevgiye, hoşgörüye, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih fetih ettiğimiz bütün beldelerde hoşgörüyü ve refahı hâkim kılmak için verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla, kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz. Bizim için Malazgirt tarihin tozlu raflarındaki sıradan bir zafer değildir. Malazgirt maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en önemli taşıyıcı sütundur" dedi.

Fethettiği her yerde ecdadın estetik anlayışının en güzel örneklerini sergileyen bir imar hareketi başlatan Sultan Alparslan’ın bu geniş coğrafyada birliğin ve adaletin tesisi için samimi gayret gösterdiğini belirten Erdoğan, devletinin sınırlarını bir taraftan Hazar sahillerine diğer taraftan Akdeniz kıyılarına kadar genişleten Sultan Alparslan'ın Mısır seferine çıkarken yolu üzerindeki Malazgirt kalesini aldığını, Diyarbakır ve Urfa üzerinden Halep’e kadar ulaştığını anlattı.

Bizans İmparatoru'nun ise büyük bir ordu ile Selçuklu ilerleyişini durdurmak için yola çıktığını aktaran Erdoğan, Türklerin elinde bulunan Malazgirt kalesini zapt eden ve halkın tamamını kılıçtan geçiren Bizans ordusunun sergilediği vahşeti haber alan Sultan Alparslan'ın istikametini Ahlat Malazgirt’e çevirdiğini ve önce sulh yolunu deneyerek Bizans İmparatoru'na bir elçi gönderdiğini dile getirdi.

Selçuklu elçisiyle İmparator arasında geçen diyaloğu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"İmparator, ordusunun büyüklüğüyle gururlanan bir ruh haliyle Selçuklu elçisine 'İsfahan mı daha güzel yoksa Hemedan mı' diye sorar. Elçinin cevabını beklemeden de 'Hemedan'ın soğuk olduğunu duydum, hayvanlarımız orada kışlar, biz de İsfahan'da kışlarız' diye konuşmasına devam eder. Selçuklu elçisi 'Evet hayvanlarınız Hemedan'da kışlar ama sizin nerede kışlayacağınızı bilemem' deyince imparatorun suratı asılır. Tabii sulh mümkün olmayınca savaş kaçınılmaz hale gelir. Malazgirt ovasında bugün, 26 Ağustos 1071 tarihinde yapılan meydan savaşında Bizans büyük bir bozguna uğrarken Büyük Selçuklu Devleti tarihin en şanlı zaferlerinden birini kazanmıştır. Bu zaferin ardından Malazgirt ovasından başlayıp Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen Türk obaları adım adım bu toprakları vatan haline dönüştürmüştür."

"Esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz"

Anadolu'da kısa sürede teşkilatlanan beylikler zamanında inşa edilen camiler, medreseler, kütüphaneler, çeşmeler, köprüler, çarşılar, hanlar ve kervansarayların bu toprakları yepyeni bir çehreye büründürdüğüne işaret eden Erdoğan, "Her zaman dediğimiz gibi bizim medeniyetimiz kökü sevgiye, hoşgörüye, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih, fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru, hoşgörüyü ve refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri eman ve esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz." ifadelerini kullandı.

Malazgirt'in tarihin tozlu raflarındaki sıradan bir zafer olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Malazgirt, maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en önemli taşıyıcı sütundur. Bugün 950. yıl dönümüne ulaştığımız Malazgirt Zaferi'nin bininci yılı olan 2071'i de bu köprünün diğer tarafındaki ikinci büyük ayağı haline dönüştürmek istiyoruz. Bu iki taşıyıcı sütun arasındaki kemerin her bir tuğlası alın teriyle, kanla, canla, azimle verilen mücadeleyle döşenmiştir" dedi.

"Tarihin gösterdiği istikamette yürümeye devam edeceğiz. Anadolu'daki bin yıllık varlığımızın her dönemi gibi bugünlerimiz de kolay geçmiyor. Bir yandan bölgemizdeki terör ve istikrarsızlık sorunlarının, diğer yandan tabii felaketlerin bir yandan küresel çalkantıların etkileriyle yüzleşiyoruz. Bunun yanında önümüzde pek çok fırsatın olduğunu biliyoruz. İstiklal Marşı bile 'Korkma' diye başlayan bir millete yeis yakışmaz. Durmak, duraksamak, geri dönmek yakışmaz. 'Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.' Bu kükremiş sel gibi millete zincir vuracak gafiller gerektiğinde dağları yırtacak azme ve kararlılığa sahip olduğumuzu unutmasınlar" diyen Erdoğan sözlerinin devamında şunları kaydetti:

"Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum; Cumhuriyetimizin 100. yılı da bizimdir Malazgirt Zaferi'nin 1000. yılı da bizimdir. Hicret'in 1500. yılı da bizimdir. Nasıl fetihlerimizle ilim ve gönül insanlarımızla sahip çıktığımız, inşa ettiğimiz eserlerimizle geçmiş bizimse yenilikçiliğiyle yapay zekâsıyla hiç unutmayın gelecek de bizimdir. Çünkü biz tarihin bize yüklediği hiçbir sorumluluktan kaçmamış, hiçbir mücadeleden geri durmamış, hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış, gerektiğinde canını ortaya koymaktan çekinmemiş bir milletiz. Biz dünyanın en kadim topraklarına sahip çıkan Türk milletiyiz. Biz mağdurların umut kapısıyız. Ne zaman ki bu vasıflarımızı kaybedersek işte o zaman ahirimizi tehlikeye atmış oluruz. Büyük ve güçlü Türkiye yolunun kesilmesine rıza göstermeyeceğiz. "