Erdoğan: Kerbela'da yaşanan neyse Suriye'de yaşanan da odur

Erdoğan: Kerbela'da yaşanan neyse Suriye'de yaşanan da odur

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" konferansında Türkiye ve Ortadoğu'dan davetlilere hitap etti. Erdoğan, "1332 yıl önce Kerbela'da yaşanan neyse, açık söylüyorum bugün Suriye 'de yaşanan da odur" dedi.

Afyonkarahisar 'da şehit olan 25 asker için Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan “Milletimizin başı sağolsun diyorum. Aynı şekilde Silahlı Kuvvetlerimize de geçmiş olsun temennisinde bulunuyorum” dedi.

Toplantının birlikte yaşama kültürüne, birbirine saygı ve hoşgörü arayışlarına önemli katkılar sağlayacağına inandığını belirten Erdoğan, bu kadar farklı din ve mezheplerden din adamı ve kanaat önderlerinin, tek bir şehirde, tek bir salonda böyle bir fotoğraf veriyor olmasının, bir araya geliyor olmasının bile tek başına son derece önemli olduğunu vurguladı

 

'Yaşadığımız trajedileri nasıl açıklayacağız?'

 

Recep Tayyip Erdoğan , sadece İslam dininin mezheplerinde, sadece İslam dininde değil, yeryüzündeki tüm semavi ve kitabi dinlerde öldürmenin haram, yani yasak olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ Sünni için öldürmek nasıl haramsa, çok iyi biliyorum ki Şii için de öldürmek haramdır. İslam dininde öldürmek nasıl yasaksa, çok iyi biliyorum ki, Hristiyanlık'ta, Musevilik'te de öldürmek haramdır. İslam dininin yüce kitabı Kur'an-ı Kerim nasıl öldürmeyi kesin bir dille yasaklıyorsa, biliyorum ki Tevrat da, İncil de öldürmeyi, can almayı, cana kıymayı kesin bir dille yasaklıyor. Peki öyleyse biz yaşadığımız trajedileri nasıl açıklayacağız? Tarihte ve bugün yaşanan acı hadiseleri, katliamları, kıyımları nasıl yorumlayacağız?

 

‘Kerbela'da Yaşanan neyse Suriye 'de yaşanan da odur’

 

Erdoğan, şu anda, Suriye 'de, zalim, diktatör, acımasız bir rejim, kendi halkına karşı en ağır silahlarla toplu katliam gerçekleştirirken, sırf mezhep taassubu nedeniyle bu zulme sessiz kalanlar, alkış tutanlar, çanak tutanların bulunduğunu söyledi.

Kendisinin mensubu olduğu mezhepte öldürmek, zulmetmek, masum çocukların canına kıymanın insanlık dışı bir girişim olduğu gibi bu zulmü yapanların mensubu oldukları mezhepte de, onları destekleyenlerin mezhebinde de bunun, insanlık dışı bir girişim olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“(Bu masum çocuk bizim mezhebimizden, bizim dinimizden değil. Öyleyse bırakın öldürsünler) Allah aşkına bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir yorumdur, nasıl bir yaklaşımdır? Bir insan, bırakınız kendi kaynaklarıyla, kendi değerleriyle, kendi vicdanıyla bunu kendisine nasıl izah edebilir?

1332 yıl önce Kerbela'da yaşanan neyse, açık söylüyorum bugün Suriye 'de yaşanan da odur. Hz. Ömer'le Hz. Ali Kerremallahü veche efendimiz aralarında herhangi bir sıkıntı yoktu. Onlar aynı idealler için bir mücadeledeydi. Peki bugünkü yaklaşım niye böyle? Bunların üzerinde durmak lazım. Mazlum değişik olabilir, zalim değişik olabilir... Ama yaşananlar, yeni birer Kerbela'dır.”

İnançları, o inancın tüm mensuplarını, hırsla, tamahla, nefsani çıkarlarla, karanlık siyasetle kirletmeye, töhmet altında bırakmaya hiç kimsenin hakkı da, hukuku da olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Benim mensubu olduğum din ve bu dinin ana kaynakları, inancına, mezhebine, statüsüne bakmadan, insana insan der, cana can der ve insanı varlıkların en kutsalı olarak görür. Türkiye olarak, ne Irak 'ta ne Suriye 'de ne Lübnan'da ne de diğer bölge ülkelerinde, hiçbir etnik kökene, hiçbir dine, hiçbir mezhebe karşı önyargılı değiliz, mesafeli değiliz, hiç birine farklı gözlerle bakmıyoruz. Biz, inançları, mezhepleri, etnik kökenleri bir referans olarak kabul edip, insanın insanı öldürmesine ya da zulmetmesine göz yummaktan Allah'a sığınırız.”

Yüzlerce yıldır yaşanan acı tecrübelerden bugün artık dersler çıkartmak, ibretler almak, tarihin tekerrür etmesini önlemek gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan , İslam içindeki mezhepleri, tarihin acı hadiseleri üzerinden okumak yanıltıcı olduğu gibi dinler arasındaki münasebetleri de aynı şekilde tarihin acı hadiseleri üzerinden okumanın yanıltıcı olacağını söyledi.