ERDOĞAN: KILIÇDAROĞLU CHP'DE KENDİNİ İSPATLAMALI ANKARA (A.A) 

-ERDOĞAN: KILIÇDAROĞLU CHP'DE KENDİNİ İSPATLAMALI ANKARA (A.A) - 10.06.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun şu anda partisi içinde kendisini ispatlaması ve bunu başarması gerektiğini belirterek, ''Belli bir yere oturması gerekiyor. Onun için de sayın (Deniz) Baykal'ın aldığı oy oranının üstüne çıkması lazım'' dedi. Başbakan Erdoğan, NTV'de katıldığı ''Seçime Doğru'' programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. ''Geçen 2007 seçimiyle, bu seçimin karşılaştırılması durumunda nasıl bir tablo gördüğünün'' sorulması üzerine Erdoğan, diğer partilerin, yatırım projeleri konusunda herhangi bir şeyleri olmadığını belirterek, ''Sadece bir iki sosyal proje ileri sürdüler. Yoksa ülkenin kalkınması noktasındaki yatırımlarına yönelik ne ana muhalefetten ne de MHP'den bir proje duymadım. Zaten bağımsızların bu tür proje söyleyecek halleri yok. Çünkü konularını biliyorlar. Onların durumu bu...'' diye konuştu. -''BİR LİDER, BİR SİYASETÇİ ÖNCELİKLE İKTİDARI YAKALAMAK İÇİN OYNAR''- Başbakan Erdoğan, ''Muhalefet partileri açısından da yoğun bir kampanya döneminin yaşandığının'' anımsatılması üzerine, şunları kaydetti: ''Şu anda sayın (Kemal) Kılıçdaroğlu'nun, bir defa CHP içerisinde kendini ispatlama durumu söz konusu. Zaten bütün hesapları onun üzerine yapıyor dikkat ederseniz. Yani, yüzde 40'lar, yüzde 50'ler üzerinde hiçbir hesap ağzından duydunuz mu? Duymadınız. En son söylediği şu söz çok manidardı; 'Kim oylarında eksilme olursa o siyaseti bıraksın.' Böyle bir siyasi yaklaşım olur mu? Ben dedim; 'Kim birinci parti olmazsa bu işi bıraksın.' Ona yanaşamıyor. 'Kimin oyu düşerse o bıraksın.' Şimdi tabii yüzde 20,9'du sayın Baykal'ın oyu. Şimdi yüzde 20,9'un üzerine artı 1 koyabilir. Ama yüzde 40'ın, yüzde 50'nin hesabını yapmıyor. Bu bir defa iddiasız bir siyasettir. Bir lider, bir siyasetçi öncelikle iktidarı yakalamak için oynar. Çünkü siyasette asıl olan budur, hedef budur.'' -''SİVAS'IN DOĞUSUNA GİDİLMESİ BENCE MANİDAR BİR SÜREÇTİ''- ''Daha önceki dönemlerde ve kampanyalarda muhalefet partilerinin, kendisine ve partisine yönelik ideolojik ve siyasi argümanları öne çıkarttıkları ancak bu seçimde ideolojik konulara girmediği'' hatırlatılarak, ''Muhalefetin bu tür ideolojik meseleleri gündeme taşımamasını olumlu mu karşılıyorsunuz?'' sorusuna ise Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi: ''Şimdi tabii burada laiklik konusu gerçekten bu seçimlerde pek gündeme girmedi. Asker sivil ilişkilerini kısmen gündeme soktular. O da yine önceki gibi değildi. Fakat bireyselleşme, kişisel noktada maalesef hakaretler çok oldu. Bunu ne yazık ki çok yaptılar. Tabii burada tek hedef, iktidar olmamız hasebiyle biz olduk. Tabii Sivas'ın doğusuna gidilmesi ise ayrı, bence manidar bir süreçti. Bu konuda da yine atılan bu adımların başarılı olduğu kanaatindeyim. Temennim odur ki; bundan sonraki süreçte de bunu aynı kararlılıkla devam ettirelim.'' -''MİLLETVEKİLİ ADAYI ARKADAŞLARIMA TEHDİT VAR''- ''Benim ilçe başkanlarıma, il başkanlarıma tehdit var'' diyen Erdoğan, ''Mesela şu anda bağımsız adayların bilbordlardaki ilanına bakıyorsunuz, iki kelime görüyorsunuz 'Demokrasi ve Özgürlük', 'Demokrasi ve Özgürlük için filanca...' Şimdi tabii burada büyük bir çelişki var. Nedir bu? 'Demokrasi ve Özgürlük için şu anda filanca...' diyenler 12 Eylül'de sandığın üzerine çarpı işaretini koydular. Şimdi bu nasıl demokrasi anlayışı ki şimdi sandığın üzerine bunu koymuyorsun, bu defa da sandığa gidecek olanları tehdit ediyorsun.  Bu tehditlerin ötesinde şu anda milletvekili adayı arkadaşlarıma tehdit var. Bunlar artık yani bayağı ileri dozda olmaya başladı'' dedi. -HUKUKCULAR ÇALIŞMA YÜRÜTECEK- Erdoğan, daha önce, ''Bu dönem son kez milletvekilliği yapacağı'' şeklindeki sözleri hatırlatılarak, ''Bu dönem sonunda siyasi rotanız merak ediliyor, acaba Cumhurbaşkanı mı olacaksınız, Başkanlık sistemi gelecek mi, Başkan mı olacaksınız, bir yol haritası yaptınız mı?'' sorusu üzerine, ''Benim bugüne kadar yol haritamı hep millet çizdi, bundan sonra da millet çizecek'' yanıtını verdi. ''Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi 5 mi, 7 yıl mı?'' sorusuna karşılık da Erdoğan, hukukçularla bu konuda çalışma yürüteceklerini bildirdi. Erdoğan, ''Bu dönemde bunun bir yasal düzenlemeyle çözülmesi gerekiyor. Daha önce Yüksek Seçim Kurulu diyenler vardı, daha sonra çok inandığım kişiler 'bunun YSK ile alakası yok, bunun Parlamentoda yasal bir düzenlemeyle çözülmesi gerekir' dediler. Dolayısıyla bunu, yasal bir düzenlemeyle çözeceğiz'' diye konuştu. ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, rüyalarınızda kendisini gördüğünüzü söyledi. Rüyalarınızda Kılıçdaroğlu nerede?'' diye sorulması üzerine, ''Rüyalar ne zamandan beri sanal oldu onu bilmiyorum ben'' dedi. Kılıçdaroğlu'nun önce lider olması gerektiğini, ''sanal genel başkan'' olduğunu, sipariş üzerine geldiğini ifade eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun kaset olayı çıktığında eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı ziyaretinin ''manidar'' olduğunu söyledi. AK Parti'nin yaş ortalamasının CHP ve MHP'ye göre daha düşük olduğuna işaret eden Erdoğan, partisinde kadın milletvekili sayısının da daha iyi noktaya geleceğini söyledi. AK Parti'nin bir okul olduğunu, siyaset akademisinin sürekli çalıştığını ifade eden Erdoğan, ''Hamdolsun benim rüyalarım çok doğaldır ve doğal rüyalarımın neticesini de hep bu ülkede aldım. Herhalde Kılıçdaroğlu rüyaları yeni görmeye başlayacak'' dedi. Erdoğan, oyunu İstanbul'da kullanacağını bildirdi. -HOPA'DA ÇIKAN OLAYLAR- Gazeteci Ruşen Çakır'ın, ''Hopalı olduğunu, burada çıkan olaylarda yaşamını yitiren Metin Lokumcu'nun da akrabası olduğunu, Erdoğan'ın memleketinde yıllarca öğretmenlik yaptığını'' dile getirerek, ''Sizin ilk günkü tepkinizi gerçekten yadırgadık. Aradan geçen zaman içinde herhalde bu konuyu düşünmüşsünüzdür. Diyeceğiniz bir şey var mı?'' sorusu üzerine, ''Ben öncelikle başınız sağ olsun diyorum ama size bazı resimleri ve ses kasetlerini ulaştırsınlar. O ses kasetlerini dinlediğiniz, bir de o resimleri gördüğünüz zaman acaba emekli bir öğretmene bunlar yakışır mı diye herhalde siz de akrabanız da olsa hakkı teslim etmeniz gerekir diye düşünüyorum'' diye konuştu. ''Ama öldü efendim'' denilmesi üzerine de Erdoğan, ''Sadece bunu söylüyorum. Çünkü bu noktada ben böyle bir emekli öğretmene o ifadeleri yakıştırmam. Elinde taşla bir emekli öğretmeni görmem çünkü o taşların karşısında ben varım, o taşlar bana atılıyor. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım veya konvoya, sivil halka atılıyor. Bakın orada Hopalı insanlar var hemşehrilerine atıyor. Herhalde bunun da olmaması lazım değil mi? Öbür tarafta da bugün Kılıçdaroğlu açıklama yapıyor ve 'polis kendisi düştü' diyor. Eline, diline dursun, ne polis kendisi düştü? Polis, taşı hedef alıyor, o aldığı hedefle polis ondan sonra düşüyor. Şu anda bu polis hala yoğun bakımda yatıyor. Yani ziyaret etmekle işi çözeceğim zannediyor. Orada bakın isyanlar var. Anne isyanda, baba isyanda, aslan gibi delikanlı gidiyor. Oraya niye geldi? Başbakanın koruması olarak geldi, aynı otobüste benimle beraber gidiyor. Bunları da lütfen görelim, görmemiz lazım. Kendisine Rabbimden şifa diliyorum. Bundan sonra da geride ne kalacak bilemiyoruz. Ben gazetelerde, televizyon programlarında kimsenin Servet'ten bahsettiğini görmedim. Kenara, köşeye sıkıştırılıyor. Her zaman zaten polis, şamar oğlanı olarak görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, tüm ekip adeta şamar oğlanı... Bunlarla ilgili programlarınızda Ruşen Bey ne yaptınız? Acaba ne gibi bir kınama yaptınız? Bizim ne günahımız vardı orada gidip sadece miting yapmaktan başka? 'Sizi buraya sokmayız, sizin çocuklarınızı buralarda okutmayacağız, eşleriniz buraya gelemeyecek, tek yol sokak, tek yol devrim'. Allah aşkına bu mudur demokrasi, bu mudur özgürlük? Bizi üzen bu. Hem de Rizeli, sen Hopa'lısın, aramızda çok fazla bir yer yok ama bu olmamalı.'' Aynı yanlışın bir bakana da yapıldığını hatırlatan Erdoğan, 'Biber gazı kullanımı biraz abartılmıyor mu?'' sorusuna da ''Emniyet, nerede, neyi, nasıl kullanacağını en iyi bilen onlar. Yani o taşları atanlara karşı, herhalde biber gazı ondan daha tesirli değil. İşte şu anda komada yatıyor'' dedi. ''O da olmasın, o da olmasın'' denilmesi üzerine Erdoğan, Suriye'deki olaylara işaret ederek, ''Biber gazı orantısız gücün ifadesi değil. Şu anda dünyanın en modern manada, yani bu tür şeyleri yatıştırmada kullandığı biber gazıdır'' dedi. Erdoğan, Lokumcu'nun ölüm nedeninin kalpten kaynaklandığına da dikkati çekti. Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, ''Kürt meselesinin muhatabı olarak sadece parlamentoya girecek olan milletvekillerinin görülmeyeceğini'' belirtti. Erdoğan, ''Ülkemdeki tüm Kürt kardeşlerim, bu meselenin çözümünde ortak paydada yer aldığımız kardeşlerim var. Eğer siz parlamentoya girenlerle bu işi çözeriz derseniz, onların bir defa Kürt meselesini veya Kürt kardeşlerimin sorunlarını çözmek gibi bir dertleri yok. Eğer böyle bir dertleri olsa bizim Güneydoğu'da yaptığımız yatırımlar konusunda bizim önümüze engel olmaz, yardımcı olurlar'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Artık biz Kürt sorununda çok önemli bir aşamaya geldik. Bu işi büyük ölçüde çözdük biz. Nedir o? Bir, ret politikaları, inkar politikaları, bu iş bitti. Asimilasyon politikalarını büyük ölçüde biz bitirmiş vaziyetteyiz. Şu ana kadar köy boşaltma ya da faili meçhullerdi filan böyle yeni olaylar duyuyor musunuz? Şu anda tam aksine terörden zarar görenlere yönelik de çok ciddi ödemeler yaptık.'' Erdoğan, ''Bundan böyle artık benim Kürt kardeşlerimin sorunları vardır. Ama bu sadece onlara ait değil ki. Türk'ün, Laz'ın, Gürcü, Abhazanın, Boşnak'ın, Roman'ın yok mu? Hepsinin kendilerine göre sorunları var. Bu sorunları da çözeceğiz. Niye? Sorumluluk makamındasın. Sorumluluk makamında olduğumuza göre, hepsinin sorununu çözeceğiz. Şimdi Güneydoğu'da benim Arap kardeşlerim var. Onların da sorunlarını çözeceğiz. Hepsinin üzerine gitmemiz lazım'' dedi. -''74 MİLYONUN PARTİSİYİZ''- Sadece bir kimlik siyasetiyle bir şeyler elde etmek gayreti içerisine girmenin, sorunu çözmek değil, yeni sorun meydana getirmeye neden olacağını vurgulayan Erdoğan, ''Şimdi BDP sadece neyin üzerinden gidiyor? Benim Kürt kardeşlerimin üzerinden gidiyor, onun istismarını yapıyor. MHP ne yapıyor? O da sadece Türklük üzerinden gidiyor, onun istismarını yapıyor. Şimdi burada siz bu şekilde gitmek suretiyle bir çözüme ulaşabilir misiniz? Niçin belli bir bölgenin veya etnik unsurun partisi bunlar oluyor? Sadece bunlar orada kalırlar. Daha ileri gidemezler'' diye konuştu. CHP'nin de kumsalların, sahillerin partisi olduğunu söylediğini, Türkiye'nin partisi olamadığını ifade eden Erdoğan, ''Ama biz Türkiye'nin partisiyiz. Ne diyoruz biz? Siyasetin merkezindeyiz. 780 bin kilometrekarenin partisiyiz, 74 milyonun partisiyiz. Biz hepsine hitap ediyoruz, hepsine varız. Bizde dışlama, ayrımcılık, şu, bu söz konusu değil'' dedi. Kürtçe ezan ve Cuma namazı konularına da değinen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şimdi sadece şu Kürtçe ezan meselesi BDP'yi nereye taşıdı? CHP'nin yanına taşıdı. Biliyorsunuz 18 Temmuz 1932'de CHP, Türkçe ezan başlattı. 18 yıl bu ülkede Türkçe ezan okundu. Merhum Menderes yasağı kaldırdı ve aslına uygun olarak ezan okunmaya başlandı. Ne oldu bunlara böyle? Birden bire bakıyorsunuz, Kürtçe ezan. Tabii baktılar ki tepkiler çok fazla gelmeye başladı, geri dönüş. Cuma namazı meselesi. Kalkıyorlar bakıyorsun. Diyarbakır'da camide namaz kılınıyor. Onlar da arkada belli bir yerde ayrıca Cuma namazı kılıyor. Söylenen ne? 'Devletin memurunun arkasında Cuma namazı kılınmaz'. Bir defa böyle bir mantık yok. Burada asıl olan ehliyettir, liyakattir. Kendilerinin arkasında namaz kıldığı kişi Diyarbakır Belediyesinde bir görevli. Ehliyeti, liyakati nedir o ayrıca tartışılır. Ama cuma birliktir, beraberliktir. Bu birliğimizi, beraberliğimizi bozmaya kimsenin hakkı yok. Parlamentoya gelecek 20 kişiyle 25 kişiyle 30 kişiyle bu çözüme, bu mantık, bu anlayış katkı sağlamaz.'' -YENİ ANAYASA SÜRECİ- Bir Başbakan olarak, yeni bir Anayasa'nın hazırlığı noktasında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den 3 kez randevu talep ettiğini ancak hiçbirine karşılık alamadığını belirten Erdoğan, ''Sayın Baykal'ı yeni genel merkez binasında ziyaret ettim. Hayırlı olsuna gittim, iadeiziyaret olmadı. Sayın Kılıçdaroğlu'nu, genel başkan seçildi, Mecliste makamında ziyaret ettim, iadeiziyaret olmadı. '26 maddelik paket için bir araya gelelim' dedik. MHP zaten hemen esastan karşı çıktı. CHP ise 'Kahve içmeye gelirsiniz' dedi. Adeta dalga geçtiler. BDP ile zaten yapılacak olan şey adeta kalmamıştır. Anlamı da yoktu o safhada'' diye konuştu. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: ''Böyle bir süreç içerisinde ne oldu? Mecliste kıran kırana 330 mücadelesi verdik. Parti kapatılmasından en çok yakınan BDP bile çok ilginçtir, diğerlerine gelmediği gibi o maddeye de katılmadı. Halbuki o maddeye katılmış olsaydı, şu anda parti kapatılması olayı, yani yine artık zor bir aşamaya girdi de çok daha da zor olacaktı. Yani adeta partilerin kapatılması tarih olacaktı. Böyle bir durum. Şimdi yeni Anayasa meselesine bu dönemde gelince biz yine aynı teşebbüsü yaparız. Yeter ki halkım bize 367'nin üzerinde milletvekili çıkartma imkanı veriyorsa biz 367'nin üzerine çıkardık diye diğerlerini aramazlık yapmayız. Yine onlarla bir Uzlaşma Komisyonu kurmanın yolunu ararız. Beraber çalışmaya 'Evet' derlerse beraber çalışırız. Biz gene müracaatımızı yaparız. Az önce söylediklerimi gene deneriz. Bu da olmadı yine yaparız. Olmazsa mevcut ne ise onunla yolumuza devam ederiz.'' ''BDP dediniz ama sizin partinizden de fire olmuştu parti kapatmada?'' sorusunu ise Erdoğan, ''Oldu. Onlar da yerini buldu şimdi'' diye yanıtladı.