T24 - Almanya'ya göç eden Türklerin köy atmosferini burada da yaşatmak istediğini ve bunun öz eleştirisinin mutlaka yapılması gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan, Düsseldorf'tan seslendi: Yaşadığınız topluma entegre olun. Başbakan Erdoğan, kısa süre önce 'çok kültürlülük başarısız oldu' açıklaması yapan Merkel'in ülkesi Almanya'daydı. Ntvmsnbc'de yer alan haber şöyle: Burada seslendiği yaklaşık 11 bin Türke, Alman toplumuna entegre olmaları çağrısı yapan Erdoğan, asimilasyona ise 'hayır' dedi ve Avrupalı siyasetçilerle Alman medyasına seslendi. Göç edenlerin köy atmosferini Almanya'da yaşatmak istediğini ama bunun mümkün olmadığını belirten Erdoğan, öz eleştiri yapılamasını isteyerek "entegre olun" mesajı verdi. Başbakan Erdoğan, Almanya'nın Düsseldorf kentinde İss Dom Salonunda düzenlenen 'Düsseldorf Buluşması'nda Türk vatandaşlarına hitap etti. Erdoğan “Düsseldorf Buluşması”ndaki konuşmasına şöyle başladı: “Birileri çıkıp sizlere gurbetçi diyebilir. Birileri çıkıp sizlere yabancı diyebilir. Birileri sizlere Alamancı diyebilir. Sizler, emeğinizi, sizler alın terinizi ekmeğinize katık ettiniz. Sizler, en meşakkatli yollardan 50 yıl öne yürüdünüz, en zor şartlarda çalıştınız ve bugünlere geldiniz. Şundan emin olunuz ki sizler, kazandıklarınızı ananızın ak sütü gibi kendinize, ailelerinize, çoluk çocuğunuza helal ettiniz. Size kim ne derse desin, siz benim vatandaşlarımsınız, siz benim arkadaşlarımsınız, siz benim öz be öz kardeşlerimsiniz.”Erdoğan'ın gündeminde Almanya'daki vatandaşların yaşadıkları topluma entegrasyonu ve Avrupa'da yükselen yabancı düşmanlığı vardı. "Biz şu öz eleştiriyi mutlaka ve mutlaka yapacağız, yapmak durumundayız" diyen Erdoğan, "...1961'de buraya gelen, Almanya'ya çalışmak için gelen kardeşlerimizden bazıları, büyük şehri ilk kez burada gördüler. Bir korunma iç güdüsüyle hareket ettiler ve adeta Türkiye'deki köy atmosferini burada kurmak istediler. Bugün biz artık bunu yaşatamayız. Almanya'nın da, Türkiye'nin de, Türkiye köylerinin de köklü şekilde değiştiği bir süreçte, 1960'lara takılıp kalamayız. Herkes Almanca öğrensin istiyorum. Çocuklarımız Almanca öğrensin istiyorum. Önce Türkçe'yi iyi öğrensin istiyorum. En iyi eğitimi görsün, üniversite okusun, master, doktora yapsın istiyorum. Almanya'da her kademede, idari görevlerde, siyasette, sivil örgütlenmelerde Türkler de yer alsın, görev alsın istiyorum... 'ENTEGRASYONA EVET, ASİMİLASYONA HAYIR' Ailelerimizden şunu rica ediyorum; entegrasyona evet. Muhakkak Alman toplumuna entegre olacaksınız ama asimilasyona hayır. Bu, evrensel değerlerden geliyor, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden geliyor. Benim şahsımdan kaynaklanmıyor. Hiç kimse azınlıkların hukukunu görmemezlikten gelemez. Ama entegrasyon noktasında da bulunduğumuz topluma muhakkak entegre olmalıyız. Bu, bizim huzurumuz için de gerekli, o toplumun huzuru için de gerekli. Fakat asimilasyona gelince kimse ama kimse bizi kültürümüzden koparamaz, kendi medeniyetimizden koparamaz. Buna kimsenin hakkı yok. Olayın aslı budur'' şeklinde konuştu. 'ALMAN MEDYASI SAPTIRMASIN' Bunu, Alman medyasının saptırmasına müsaade etmeyeceklerini söyleyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Eğer saptırırlarsa yanlışlık yaparlar. Alman medyasının da burada hassasiyet göstermesini rica ediyorum çünkü bundan önceki gelişimde çok hedef saptırdılar. Bizi de üzdüler, kendi liderlerini de üzdüler. Demokrasi farklılıklara tahammüldür. Demokrasi, farklı olana saygıdır. Demokrasi farklılıkları bir zenginlik, bir renklilik olarak kabul etmektir. Size bir şeylerin zorla empoze edilmesi hukuksuzluk olduğu kadar demokrasiye, insan haklarına da aykırılık olur. Sizlerin, büyükelçiliklerde, konsolosluklarda, temsilciliklerimizde oy kullanabilmeniz için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler tamam. Ülkelerden izin almak kaydıyla, diplomatik temsilciliklerimizde sandık kurulabilecek ve vatandaşlarımız buralarda oylarını kullanabilecekler... SEÇİMLER VE OY KULLANMA Şunu artık herkesin anlaması gerekiyor; farklılıkları, değişik kültür ve inanç gruplarını iç siyasi malzeme olarak kullanmak, seçim malzemesi olarak kullanmak, popülizme alet etmek, kısa dönemli kazanç sağlasa bile uzun vadede ülkeye de, Avrupa değerlerine, Avrupa ilkelerine de, dünyaya da zarar verir. İnanç düşmanlığı, farklılıklara tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük, bütün bunlarla birlikte, altını çiziyorum, İslamofobi... Antisemitizm ne denli bir insanlık suçuysa islamofobi de o denli bir insanlık suçudur, bunun da böyle bilinmesi lazım. Tıpkı ırkçılık gibi bir insanlık suçudur. Kimse doğuşunun bedelini ödeyemez. Nasıl doğduysak kabul.'' 'YABANCI DÜŞMANLIĞINI KAYGIYLA İZLİYORUZ' ''Sizler, babalarınızla, dedelerinizle, 50 yıldır Almanya'da yaşıyorsunuz. 50 yıldır Türkler Almanya'nın kalkınmasına, refahına, ekonomisine çok önemli katkı sağladılar'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Başta Almanya olmak üzere, bazı Avrupa ülkelerinde görülen yabancı düşmanlığını büyük bir kaygıyla izliyoruz. Siyasetçilerden, özellikle de medyadan, bu yabancı düşmanlığını körüklememelerini, oluşturdukları yabancı imajına dikkat etmelerini istiyoruz. Dayatmayla, dışlamayla, hiç kimse hiçbir yere varamaz. Göçün 50. yılında, birbirimizi daha iyi anlamak için, anlamaya çalışmak için çaba sarfedelim diyorum..."