Başbakan Tayyip Erdoğan Almanya’nın Köln şehrine yaptığı ziyaret sırasında gazetecilere konuştu. Erdoğan Almanya, ABD, Avusturya ve Çin'de madenler konusunda yapılacak incelemenin altını çizerek, “Marmaray'da kullandığımız gibi köstebek diye tabir edilen makinalarla çıkarıyor Almanya kömürü. Bunları araştırıyoruz. İşin istihdam boyutu için başka alternatifler oluşturacağız. Otomasyon ve denetim üzerinde çalışıyoruz” dedi.
Abdulkadir Selvi’nin Yeni Şafak gazetesinin bugünkü sayısında yer alan “Cumhurbaşkanlığı kampanyasını Almanya'dan başlattı” başlıklı yazısı şöyle:
Saat 14.50'ydi.
Yeşillikler arasında Köln Askeri Havaalanı'na indik.
Alman Hükümeti jest yaptı.
Pasaport kontrolünden geçmedik.
Köln'de hava kapalı, etraf yemyeşildi.
Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler protokolün başındaydı.
Çağatay Kılıç'ı da gördüm.
Türk toplulukları karşılamada hazırdı.
Günlerdir pompalanan gerginlik havası nedeniyle doğrusu havaalanından şehre hareket ederken biraz gergindik.
Köln'e yaklaştıkça, konvoyumuzun geçtiği yollara çıkan yolları trafiğe kapatmışlardı.
Bekleyen araçların içinden çıkan Türkler, el sallıyor, sevgi gösterilerinde bulunuyorlardı.
Biz o sırada Almanya Büyükelçimiz Hüseyin Avni Karslıoğlu'ndan bilgi alıyorduk.
1 milyon 400 bin seçmenin oy kullanacağını söyledi. '7 merkezde sandık kurulacak ama henüz kesinleştiremedik' dedi. Havaalanından hareket ettikten 10 dakika sonra Almanya'daki kardeşlerimizle Başbakan Erdoğan'ın buluşmasının gerçekleşeceği Lanxess Arena'nın önündeydik. Salona sığmayan binlerce Türk sokaklara taşmıştı. Şöyle bir baktım. Sanki Almanya'da değil, Ankara'da ya da İstanbul'daydık.
Coşku içindeki gençler Türk Bayraklarını sallıyor, üzerine Türk Bayrağını geçirmiş insanlar sevinç gösterisi yapıyor. AK Parti ve Türk Bayrakları birbirine karışmış coşku içinde sallanıyordu. Ve gül döktüler yollarına... Gerginlik, protesto beklerken Başbakan'ın geçtiği yollara gül döktüler. O sırada 4-5 kişi protesto eylemi yapmaya kalkıştı. Bırakın itiş kakışı, Alman polisi yerlerinden kıpırdamalarına dahi izin vermedi. Kıskıvrak yakalayıp, yere yatırdı ve ellerini arkalarından kelepçeledi.
Kapalı spor salonuna girmedik, Başbakan'ın kalacağı otele doğru ilerledik. Tabii yol boyu sıralanmış vatandaşlarımızın sevgi gösterileri arasında.
Hayat Oteli'ne geldik. Otelin önü yine Türkler tarafından festival alanına çevrilmiş.
Başbakan'a sevgi gösterilerinde bulundular, yine gül döktüler yollarına.
Paralel yapının 17 Aralık darbe girişiminden sonra gittiğimiz Pakistan'da da yollarına gül dökmüşlerdi Başbakan'ın.
Yıllar önce Demirel'i izlediğimde Isparta'ya gittiğimizde gül döker, meydana gül suyu sıkarlardı hemşehrileri.
Erdoğan'la dünyanın neresine gidersek gidelim Türklerle bir buluşma varsa, orası Türkiye'deki bir miting meydanını andırıyor.
Yine 1 Aralık'tan sonra bir gece yarısı indiğimiz Brüksel'de de coşkuyla karşılamıştı vatandaşlarımız. Kış ortasında gecenin ayazında meydan mitingine alışık olmayan Belçika polisi epey zorlanmış ama vatandaşlarımız sevgileriyle ısıtmışlardı Brüksel meydanlarını.
Başbakan'ın Köln'de resmi görüşmelerini yaptığı Hayat Oteli tam Ren Nehri'nin yanında ve tarihi Dom Katedrali'nin karşısındaydı. Otelin etrafında yine Türkler vardı. Göstericiler yaklaştırılmamıştı. Nehrin öte yakasında bir yerde protesto gösterisi yaptıkları söylendi ama bulunduğum yerden görme imkanım olmadı.
Ren Nehri'nin üzerindeki tarihi köprüden Dom Katedrali'ne doğru yürüdüm. Herkes kendi dünyasındaydı. Tarihi köprü dedim çünkü bir özelliği ile meşhur. Sevgililer aşklarını üzerine isimlerini yazdıkları kilitle kilitleyip, ebedi olması arzusuyla anahtarını Ren Nehri'nin derinliklerine savuruyorlar. Aşkları ne oldu bilmem ama uzun köprüde enva-i çeşit kilit duruyordu. İçlerinde Türklerin isimlerini yazanlar da vardı elbette ki...
Aşkımı kilitleyip anahtarını Ren Nehri'ne atmadım ama ülkeme olan sevdamı İstanbul'un iki yakasına kilitleyip anahtarını boğazın derinliklerine fırlatmak isterdim.
Köln'de akşam saatleri yaklaştıkça otelimizin önünde bekleyen Türkler yavaş yavaş çekilmeye ve insanların saatler öncesinden doldurduğu salona doğru hareket etmeye başladı.
Başbakan Erdoğan ise Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını Almanya'dan başlattı.
Yurtdışındaki vatandaşlarımızın ilk kez oy kullanacağı bir seçimde, Çankaya'nın startının Almanya'nın Köln kentinden vermesi şık oldu.
Bu arada aktarmasam eksiklik olurdu.
Uçakta Başbakan'la kısa bir sohbetimiz oldu. Ama soru-cevabı dönüşe bıraktık.
Gördüm ki Başbakan'ın aklı Soma'da ve paralel yapıyla mücadelede kalmış.
Soma'dan gelen işçilerle olan görüşmeyi aktardık sonra, 'Ayrılırken, ne zaman işbaşı yapacağız diye sordular' dedi. Olayın bir de istihdam boyutu olduğunu anlatırken. Soma'daki maden işçilerinin mağdur edilmeyeceğini söyledi. Ama asıl Almanya, ABD, Avusturya ve Çin'de madenler konusunda yapılacak incelemenin altını çizdi.
*Marmaray'da kullandığımız gibi köstebek diye tabir edilen makinalarla çıkarıyor Almanya kömürü. Bunları araştırıyoruz. İşin istihdam boyutu için başka alternatifler oluşturacağız. Otomasyon ve denetim üzerinde çalışıyoruz' dedi.
Denetim elemanlarının ocağa inmeden denetim yapamayacağının altını çizerek...