Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yönelik başlattığı Barış Pınarı Harekâtı'nda ilişki yeni açıklamalarda bulundu. "Bizim terörist bile olsa kimseyi öldürmek gibi bir niyetimiz olamaz" diyen Erdoğan silahları bırakıp, tuzakları imha ederek güvenli bölge sınırlarından çıkılması yönünde çağrıda bulundu. Erdoğan, "Mümbiç'ten Irak sınırına kadar olan bölgede bu dediğimiz yapıldığında harekâtımız zaten sonlanmış olacaktır" dedi.
Batı ülkelerinin ve Arap Birliği'nin Türkiye'yi işgalci konumuna sokarak kınamasına bir kez daha sert bir dille tepki gösteren Erdoğan, "Ey Batı, ey Arap Ligi, ey azıcık da olsa ahlak sahibi olan tüm ülkeler, bu devran elbet dönecek" ifadesini kullandı. Erdoğan konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"Asla böyle bir duruma düşmenizi istemeyiz ama şunu bilin ki yarın öbür gün siz de bizim gibi benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalacaksınız. İşte o zaman birileri de sizin karşınıza mücadelenize destek için değil de teröristlere kol kanat germek için çıkacak. Emin olun o zaman bizi çok iyi anlayacak ama iş işten geçmiş olacak. Teröristler kapınıza dayandığında sınırlarınızdan içeri düşen bombalarla vatandaşlarınız ölür ve yaralanırken, şehirleriniz canlı bomba eylemleriyle sarsılırken bakalım teröristleri destekleyenlere siz nasıl davranacaksınız. Unutmayın bu dünya etme bulma dünyasıdır. Kendinizi güvende sandığınız sırça köşkünüz paramparça olup üzerinize çökmeye başladığında, vatandaşlarınız yakanıza yapıştığında bakalım teröristlere bugünkü gibi sahip çıkmayı sürdürebilecek misiniz! Teröristler canınızı yakmaya başladığında da yine bu asil millet yanınızda olacaktır. Onun için diyorum ki bu mücadelede Türkiye'nin karşısında değil yanında yer alın. En azından karışmayın."
Azerbaycan'da olduğundan dolayı dünkü grup toplantısını gerçekleştiremeyen Erdoğan bugün bir gün gecikmeyle AKP'li milletvekillerine seslendi. Meclis'e katılımın azlığından şikâyet eden Erdoğan, AKP'li milletvekillerini, "Örnek bir parti olarak üç günümüzü Meclis çalışmalarına veremezsek bize yazıklar olsun. Hele hele bu dönemde çok daha hassas olmamız lazım. Arkadaşlar sizleri bahçelerden toplayıp gruba getirmemesi lazım" ifadeleriyle uyardı.
Öte yandan grup toplantısının başlarında AKP sıralarından Grup Yorum'un da seslendirdiği Gündoğdu Marşı söylendi.
Erdoğan, Türkiye- Fransız maçına asker selamı veren Türk futbolculara ilişkin olarak da, "Şampiyon olan sporcularımızın Mehmetçiğe verdiği selamların kendilerine başarıyla dönmesini Allah'tan niyaz ediyorum" ifadelerini kullandı.
Açıklamalarından sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "son gelişmelerin ardından ABD ve Rusya ziyaretlerini gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğine" yönelik soruya, "Rusya seyahatimizle ilgili herhangi bir sorunumuz yok fakat Amerika ziyareti buraya gelecek heyetlerle yapılacak görüşmelerden sonra değerlendirilecek. Çünkü kongredeki bu yapılan tartışmalar, müzakereler şahsım, ailem, bakan arkadaşlarımla ilgili bütün bu değerlendirmeler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı büyük bir saygısızlıktır, haddini bilmemezliktir. Değerlendirdikten sonra kararımızı vereceğiz" dedi.
Erdoğan devamında, "Şu anda Pence ve Pompeo dışında diğerleriyle görüşmem söz konusu değil" ifadesini kullandı.
UEFA'nın soruşturmasına ilişkin de bir değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Bunu da doğrusu şık bulmuyorum. Futboldan az çok anlarım. Böyle bir şey hayatta olmuş değil. Biliyorsunuz Griezmann'ın Macron ile ilgili şeyde böyle bir şey oldu. Griezmann'a bir şey mi yaptılar. Herhangi bir şey verdiler mi? Burada ise millî takımın bir milli bir bakışı var. Bu millî bakışını oda oradaki bütün seyircileriyle paylaşıyor. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Ben buradan çok ciddi bir şey çıkacağını tahmin etmiyorum. Olsa olsa bir kınama yapabilirler. Bu noktaya gelmiş bir takıma herhangi bir olumsuz yaklaşım olmaz" sözlerini kaydetti.
Erdoğan devamında şunları kaydetti:
"Ben rejimin SDG ile herhangi bir anlaşması olduğuna ihtimal vermek istemiyorum. Zira burayla ilgili bizim Rusya ile daha önce bir anlaşmamız var. Zaten Sayı Putin ile bir araya geldiğimizde o haritaları kendilerinin önüne sereceğiz. kaldı ki bizim zaten özellikle Mümbiç'te olmak diye bir derdimiz yok. Bizim tek bir derdimiz var ama Rusya ama rejim, buradan PYD'yi çıkarmalarıdır. Bu sözü bize yine önce Sayın Trump verdi. Bir buçuk sene oldu. Bizim derdimiz burada. Bu toprakları sahiplerine teslim etmek istiyoruz."
"(Halkbank) Maalesef hukuk dışı bir adım attılar. Onalrın alacağı kararları göreceğiz. ona göre de tedbirlerimizi olgunlaştıracağız.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bugüne kadar hep '2 devlet bir millet' derdik bundan sonra 5 devlet bir millet."
"Tüm milletvekillerimiz, genel merkez yöneticilerimiz 4-6 Ekim tarihlerinde Kızılcahamam'da 29. istişare ve değerlendirme toplantımızda bir araya geldi. Bu çalışmanın önümüzdeki günlerdeki çalışmalarımıza ışık tutacağına inanıyorum."
"Milletvekili arkadaşlarımız Meclis'e iştirak noktasında zayıf olduklarını arkadaşlarımdan istihbar ettim. Üç günümüzü biz bu Meclis çalışmalarına örnek bir parti olarak Ak Parti olarak veremezsek bize yazıklar olsun. Burada hassas olmamız lazım. Hele hele bu dönemde çok daha hassas olmamız lazım. Arkadaşlar sizleri bahçelerden toplayıp gruba getirmemesi lazım. Bunu özel bir ricam olarak söylüyorum. Bunun yanında bu dönemde de Cumhur İttifakı olarak Meclis'i etkin bir şekilde çalıştırmakta kararlıyız. mecliste temsil edilen diğer siyasi parti grupları ve milletvekilleriyle uzlaşma yolunu aramayı sürdüreceğiz. meclis'in gereksiz yere oyalanmasına, kilitlenmesine ilişkin hiçbir girişime de eyvallah etmeyeceğiz."
(Bu sırada AKP sıralarından Grup Yorum'un da seslendirdiği Gündoğdu Marşı seslendirildi)
"Suriye'de 9 Ekim saat 16:00'da başlattığımız harekât hamdolsun başarıyla devam ediyor. Türkiye bu noktaya bir anda gelmemiştir. Bu işin bölücü terör örgütüyle mücadelemiz bakımından yaklaşık 40 yıllık, Suriye konusu bakımından yaklaşık 8 yıllık mazisi var."
"Müttefiklerimizin yüzümüze başka konuşup arkamızdan başka şeyler yaptıkları açığa çıkmıştır. Suriye meselesi Kuzey Afrika ve Orta Doğu coğrafyasını yeniden dizayn edilmesini amaçlayan bir projenin ürünüdür. Gerçi biz Suriye yönetimine ortada hiçbir çatışma yokken demokrasiden adaletten yana tavır takınması için çok çabaladık. Özellikle vatandaş dahi sayılmadıkları için ezilen, horlanan Kürt kardeşlerimize, yine ülkemizle irtibatları sebebiyle baskı altında utulan Türkmen kardeşlerimize hakkaniyetle davranılması için ısrarcı olduk. Bunu bizzat Esed'in kendisini defaatle söylemiş bir liderim. Maalesef bizim tekliflerimiz değerlendirmeye alınmadı hatta tam tersine baskı ve zulüm yolu seçildi. Suriye'deki kriz işte böyle başladı. Son 8 senede ülke nüfusunun yarısından fazlasından oluşan insanın başka ülkelere gitmesine yol açan çatışmalar yaşanmıştır. Bunların 4 milyonu da ülkemize gelmiştir."
"Tamamına yakını Arap olan bu mülteciler bize maalesef ifadeyi kullanmakta bile edep ettiğim Arap Ligi'ne hiç yakışmıyor. Ey Arap Ligi acaba siz ne kadar Suriyeliyi kabul ettiniz? Yav siz Suriye'yi Arap Ligi'nden çıkardınız. Şimdi de Türkiye'ye hakaret etmek için Suriye'yi almak gibi bir projeyi hayata sokmaya çalışıyorsunuz. Yaşanan bütün bu kaos ortamını fırsat bilen güçler DEAŞ altında bir cinayet makinesi icat etmiş ve iplerini sürekli ellerinde tutarak ortaya salmıştır. Arap Ligi'nin bu mültecilerle ilgili bir Allah kuruşu destek verdiği bakî mi? Hayır. AB'nin sadece 3 milyar Avro Kızılay ve AFAD'a gönderdiği destek. Verdiği söz 6 milyon Avroydu. Bizim yaptığımız harcama 40 milyar doları aşmıştır."
"İslamla yakından uzaktan ilişkisi olamayan bu vahşi örgüt İslam ve Müslümanların en büyük düşmanıdır ve yüz karasıdır. Bugün dahi hâlâ bölgede Müslümanlar lehine atılabilecek her adımın önüne DEAŞ faktörü bir engel olarak çıkartılmaya devam ediliyor. Üstelik DEAŞ'ı proje olarak geliştiren, maddi olarak destekleyen, fiilen yönlendiren ülkeler bugün karşımıza güya en büyük DEAŞ düşmanı görüntüsüyle çıkmaya çalışıyor. Halbuki biz kimin ne rol oynadığını gayet iyi biliyoruz. DEAŞ'ın bölgemizde çöküşünü başlatan ise yine biz olduk. Bunu Elbab'da başlattık. 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik.
Güya biz DEAŞ'a karşı müşvikmişiz. Tıpkı bir balon gibi sürekli şişirilen, gücü sadece masumlara yeten bu örgütü Fırat Kalkanı Harekâtı ile ortaya çıkardık. Bu harekâtta yaklaşık 3 bin teröristi etkisiz hale getirerek DEAŞ balonunu söndürdük."
"Bölgemize yönelik bir projenin hayata geçirilmesi olduğu gerçeği attığımız her adımda bir kez daha karşımıza çıktı. Bu durumda önümüzde iki yol vardı ya Avrupa'da ve Amerika'da yazılan bu senaryoda bize biçilen role teslim olacak, yanı başımıza gelenlere rıza olacak, kasap bıçağına boynumuzu uzatacaktık ya da mücadele edecektik. Türk milletinin mazisinde teslim olma seçeneği asla olmamıştır. Biz de yapmamız gerekeni yaptık."
"Suriye'de Türkiye'nin başlattığı operasyonda DEAŞ tehdidi ortadan kalktığında karşımızda garip bir manzara bulduk. Anlaşılır gibi değil. Bir tarafta rejim yüz binlerce insanı katlederek devam ediyordu, diğer tarafta ise PKK, YPK, Avrupa ve Amerika'nın sınırsız desteği ile 1 milyon insanı yerinden ederek sınırlarımız dibinde bir terör koridoru oluşturuyordu. Bugün sivil kayıpları konusundaki hassas yerlerinden dem vurarak karşımıza dikilenlerin hiçbirinin de o günlerde sesi çıkmıyordu."
"Bu defa çok daha aleni bir direnç hatta saldırı ile karşı karşıyayız. Bu günlerde birkaç batılı lider Barış Pınarı Hareklâtı'nı durdurmak için bizi arıyorlar. Ama bu güne kadar bizi teröristler tarafından ülkemize atılan 900'e yakın atılan havan için üzüntülerini bildirmek için kimse aramadı. Hayatını kaybeden 20 vatandaşımız için baş sağlığı dilemek için de kimse aramadı. Bunları iyi tanıyın, bunlara hiç güvenmeyin. Hatta terör örgütünü korumak için bizi arayanlar yarım ağızla dahi olsun bu konuda tek kelime etmediler. Bunların derdi ha ummuyorlardı bunlar. Türk ordusunun bu kadar süratle yol almasını ummuyorlardı."
"Bize bu güne kadar terörle mücadelenizde size nasıl yardımcı olabiliriz diye gelen hiç kimse olmadı. Sadece teröristlerin çıkarlarını korumak için karşımıza çıktılar. Şimdi sesleniyorum; ey Batı, ey Arap Ligi, ey azıcık da olsa ahlak ve vicdan sahibi olan tüm ülkeler bu devran elbet dönecek. Asla böyle bir duruma düşmenizi istemeyiz ama şunu bilin ki yarın öbür gün siz de bizim gibi benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalacaksınız. İşte o zaman birileri de sizin karşınıza mücadelenize destek için değil de teröristlere kol kanat germek için çıkacak. Emin olun o zaman bizi çok iyi anlayacak ama iş işten geçmiş olacak. Teröristler kapınıza dayandığında sınırlarınızdan içeri düşen bombalarla vatandaşlarınız ölür ve yaralanırken, şehirleriniz canlı bomba eylemleriyle sarsılırken, müttefik dediğiniz ülkelerde ellerini kollarını sallayarak terörist ülkelerde dolaşırken bakalım teröristleri destekleyenlere siz ne diyeceksiniz, nasıl davranacaksınız. Unutmayın bu dünya etme bulma dünyasıdır. Türkiye binlerce yıllık güçlü devlet geleneği, milletinin sarsılmaz birliği sayesinde bu mücadeleyi Allah'ın izniyle başarıya ulaştırır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama bakalım o kara gün gelince siz ne yapacaksınız. Kendinizi güvende sandığınız sırça köşkünüz paramparça olup üzerinize çökmeye başladığında, vatandaşlarınız yakanıza yapıştığında bakalım teröristlere bugünkü gibi sahip çıkmayı sürdürebilecek misiniz! Biz bugüne kadar nerede bir masum kanı akmışsa, nerede bir garip çaresizce etrafına bakındıysa tüm kalbimiz ve imkanlarımızla orada olmaya çalıştık. Teröristler canınızı yakmaya başladığında da yine bu asil millet yanınızda olacaktır. Onun için diyorum ki bu mücadelede Türkiye'nin karşısında değil yanında yer alın. En azından karışmayın. Hele hele NATO üyesi ülkelere sesleniyorum; bu PKK-YPG ne zaman NATO'nun üyesi oldu da benim haberim olmadı."
"Buna karşılık bize bu ithamı yöneltenleri geçmişleri sivil katliamıyla doludur. Macron'a söyledim Ruhanda'da yüz binlerce insanı siz değil misiniz ya? dedim. Sen bana bunları nasıl söylersin, aynaya bak aynaya dedim. Bunlar için Afrika'nın kitabını şöyle bir açtığınızda Afrika'nın kitabında neler var neler var. Bunların hepsi maalesef bu Türk kara kaplı defterlerle bunların mazisi dolu. Utanmadan bizi sivil katliamıyla itham edenlere ben şunu söylemek istiyorum. Sivil katliamı görmek istiyorsanız Afganistan'a, Arakan'a bakın. Terör örgütünün kadın çocuk yaşlı demeden ülkemiz topraklarında yaptığı terör eylemlerine bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız aynanız karşısına geçin ellerinize bulaşmış masum kanlarına bakın. Türkiye'yi sivilleri katletmekle suçlayanların gözü kör, yüreği taşlaşmış, vicdanı kararmış demektir."
"Teröristler sırf sivil kayıp oluşsun diye askerlerimize evlerden parklardan kiliselerden hastanelerden saldırırken biz bunlara asla aynıyla karşılık vermedik. Kiliseyi vuralım istiyorlar. Ama biz vurmadık. Çünkü orası bir ibadethanedeydi. Bu kadar hassasız. Hep onların çıkmalarını bekledik. Biz teröristleri takip ettik, sivillerden uzaklaştıkları anda da imha ettik. Bu şekilde adete adım adım ilerleyerek şu ana kadar 1220 km alanı temizledik. Bakınız değerli kardeşlerim buradan herkesin kolaylıkla anlayabilmesi için şu altı hususu anlatmak istiyorum;
Bir, Türkiye Suriye'de ne Kürtleri ne Arapları değil sadece ve teröristleri hedef alıyor. Ülkemiz işgal ve istila değil terörle mücadele harekâtı yürütüyor. Suriye halkıyla birlikte zalimlere karşı mücadele ediyoruz. Siz ne derseniz deyin biz teröriste terörist demeye ve öyle muamelede bulunmaya devam edeceğiz. Sırf ülkemize zarar vermek için teröristleri makamlarında ağırlayanlar bunu utancını ömür boyu yaşayacaklardır. Bu teröristlerle bizim aramızda arabuluculuk yapmaya çalışanlar var siz siyaset biliminde ne zamandan beri devletin terör örgütleriyle birlikte masaya oturduğunu duydunuz. TC. tarihinde böyle bir şey yoktur ve bundan sonra da bizden böyle bir şey beklemeyin. Bunun için de arabulucu falan aramıyoruz ha.
İki, Türkiye operasyon bölgesinde kalacak DEAŞ'lıların sorumluluğunu üstleneceğini ifade ettik. Buna rağmen birileri tarafından korunan YPG-PKK'nın şantaj malzemesi olarak kullandığı DEAŞ'lıları serbest bırakmaya başlamıştır. Nerede cezaevilerinde. Kimin eli kimin cebinde belli. Biz ülkemizi hedef alacak DEAŞ'lıları bir şekilde tepeleriz. Gerisini bunların yöneleceği diğer yerlerin yöneticileri düşünsün. Kontrol altına aldığımız yerlerde DEAŞ'lıları da etkisiz hale getirmeyi sürdüreceğiz.
Üç, Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygılıdır. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın. Bu ülkede tüm kesimleritemsil eden meşru bir hükûmet kurulduğunda güvenliğini sağladığımız yerlerin sevk ve idaresini biz kendilerine bırakacağız. Cerablus'ta olduğu, Afrin'de olduğu gibi. Biz sadece inşa ederiz. Ama asla zulüm etmeyiz.
Dört, Barış Pınarı Harekâtı Mümbiç'ten Irak sınırına kadar olan hattın tamamında daha önceden ilan ettiğimiz 35 kilometrelik sınıra ulaşana kadar harekâtımız sürecektir. Bu konuda hiçbir açık kapımız yoktur. Yürüdüğümüz bu yolda destek olanları da, yolumuza taş döşeyenleri de not ediyoruz. Bal bal demekle ağzımız tatlanmıyor. Bizim araya ihtiyacımız var. Böyle bir şey olursa buranın lojistik desteğini de sağlarız.
Beş, Girdiğimiz yerlerde 1-2 milyon Suriyelinin geri dönme çalışmalarına hemen başlamak istiyorum. Uluslararası kuruluşlardan isteğimiz ellerindeki imkanları bu projeye harcamaktır.
Altı, Türkiye teröristlerle anlaşma yapılmayacağını bilecek kadar tecrübe ve dirayet sahibidir. "
"Bizi arayıp teröristler için talepte bulunanlara şunu söylüyorum, madem teröristlerin ezilen başlarının derdindesiniz öyleyse size bir teklifimiz var bizim terörist bile olsa kimseyi öldürmek gibi bir niyetimiz olamaz. Hemen bu gece tüm teröristler malzemelerini bırakıp kurdukları tuzakları imha edip belirlediğimiz güvenli bölgeden dışarı çıksınlar. Mümbiç'ten Irak sınırına kadar olan bölgede bu dediğimiz yapıldığında harekâtımız zaten sonlanmış olacaktır. Zarar gelmemesini talep eden herkesin bu teklife onay vermesi gerekir. Yok dert terör örgütünün ülkemize yönelik saldırılarının devamı ise hiç kimse kusura bakmasın böyle bir şeye rıza göstermeyiz. Bu yöndeki tekliflere de üstü örtülü tehditlere de eyvallah etmeyeceğimiz bu güne kadar tavrımızla herhalde anlaşılmıştır."
"Suriye'deki gelişmeler sebebiyle bizi ekonomik yaptırımla tehdit edenlere de diyoruz ki azdan az gider çoktan çok gider. Bizde açtığınız her yaranın çok daha büyüğü sizin ekonominizde açılır. Bizim sakalımız çok daha gür şekilde yerine gelir ama sizin kayıplarınızın telafisi o kadar kolay olmaz."
"Düşünün şahsıma, aileme ve 3-4 bakan arkadaşıma vize yasağı koyuyorlar. Ya bu siyasetten zerre kadar nasibini almış kişilere bu yakışır mı? Siyaset duygusallık sanatı değildir, insan ve ülke yönetme sanatıdır. Ülkemizin zor bir dönemden geçtiğini biliyoruz en büyük gücümüz milletimizin kendisidir. Allah'ın yardımı milletimizin desteği, dostlarımızın duası yanımızda olduğu müddetçe buradan da çıkacağımıza şüphe duymuyoruz. Biz burada NATO'nun 5. maddesini uygulanması ve Adana Mutabakatı sebebiyle bu harekâtı yürütüyoruz."
"Rusya'yı rejimin davet ettiğini biliyorum. burada kim davetlidir? Kim rastgele gelmiştir ortada. Kökü sağlam ağacı unutmayın, rüzgâr deviremez. Hamdolsun biz kökü binlerce yıl ötesine uzanan sağlam bir milletiz. Gerekirse 7 düzeli karşımıza almak pahasına bu milletin haysiyetini yere düşürmeyiz. Kardeşim şehitler tepesi hiç boş kalmayacak olsa da gücümüzün son takatine kadar bu yoldan dönmeyeceğiz."
"Şampiyon olan sporcularımızın Mehmetçiğe verdiği selamların kendilerine başarıyla dönmesini Allah'tan niyaz ediyorum."
"Yürekleri Türkiye atan ayak bastığımız her yerde boynumuza sarılan Suriyeli kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Ülkemizin haklı davasını anlatmaya çalışan her dostumuza şahsım adına şükranlarımı sunuyorum."
"Bu ülkenin ekmeğini yeyip sonra da bulduğu her fırsatta gavurun kılıcını çalanları da milletimizin engin irfanına takdir ediyorum. Gün kavga etme değil birlik olma günü olduğunu bildiğimiz için bu konuları tartışmayı ileri bırakıyoruz. Bizim niyetimiz de çabamız da ülkemizin daha huzurlu bir geleceğe sahip olmasıdır."