Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılında 'çılgın proje' olarak duyurduğu Kanal İstanbul projesinin çevre anlamıyla bir kurtuluş olacağını söyledi. "Bunun yanında siyasi bir boyuta da sahip" diyen Cumhurbaşkanı, "Şimdi kullanmıyorum vakti gelince kullanırız. Bu siyasi boyutuyla Kanal İstanbul dünyada çok ciddi bir sükse yapacak" dedi.
Sözlerinin devamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun Kanal İstanbul projesine karşı eleştirilerine de isim vermeden tepki gösteren Erdoğan, "Biz burada kimlere mesaj verilmek istendiğini biliyoruz. Birileri başlarını okşayan efendilerine diyet borcu ödeyecek diye Türkiyeyi büyütecek stratejik bakımdan elini güçlendirecek bu projeyi biz kaldırmayız, CHP'nin takoz siyasetine boyun eğmeyiz. CHP'nin kendi çapsızlığının bedelini milletimizin ve ülkemizin ödemesine kesinlikle rıza göstermeyiz" ifadeleri kullandı.
Öte yandan Erdoğan, CHP'nin gündeme getirdiği ve parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sık sık tartışmaya açtığı, 25 yıllığına Katarlı BMC şirketine 'kiralanan' tank palet fabrikasıyla ilgili de konuştu. Kılıçdaroğlu'nun 'Türkiye'nin silah fabrikası Katar ordusuna peşkeş çekildiği' yönündeki açıklamalarına, "Yatıyor kalkıyor bu fabrikayı yabancılara sattılar diyor. Burada satış diye bir şey yok" diye yanıt veren Erdoğan, fabrikanın zararda olduğunu ve ileri teknolojiye sahip olmadığını belirterek, "BMC buraya da 50 milyon dolarlık bir yatırım yapma şartıyla alıyor, 25 yıllığına. Bunların işletme kabiliyeti yok" sözlerini kaydetti.
TOKİ 100 Bin Sosyal Konut Kampanyası tanıtım töreninde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"TOKİ tarafından hayata geçirilecek projenin tanıtımı için sizlerle beraberiz. Sizleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlamaktan onur duyuyorum. Çevre ve şehircilik Bakanlığımız ile ekonomik destek verecek Hazine ve Maliye Bakanlığımıza teşekkürlerimi sunuyorum."
"Bugünkü tanıtım töreniyle 2020 programımız kapsamında 81 vilayette 100 bin sosyal konutun inşa sürecini başlatıyoruz. İnşallah yılbaşı itibariyle azami 1 ila 1,5 yıl içinde konutları bitirip sahiplerine teslim edeceğiz. Hedefimiz bundan sapma olmaması ve vatandaşlarımızın zemin+2, zemin+3 bilemediniz zemin+4 olarak bu binalara yerleştirilmesi. Depreme dayanıklı ve görünümü itibariyle mahalle kültürümüzü yeniden hâkim kılmanın adımlarını atmış olacağız. Vatandaşlarımıza yüzde 10 peşinatın ardından aylık 894 liradan başlayan taksitler ve 240 aya varan vadelerle fırsat sunacağız."
"100 bin konutluk bu projenin toplam yatırım bedeli 17 milyar 300 milyon lirayı buluyor. Kültürel bakımdan da bu kampanya çok önemli .Meydanı, camisi, okulu, parkı, bina cepheleri ve diğer tüm özellikelriyle geleneksel mahalle kültürümüzü yaşatacak şekilde tasarlanacaktır. Karadeniz örneğin, geleneksel yığma taş yapılarını andıracak şekilde cephede yöresel kaplama üst katlarda ahşap hisse verecek kaplamalarla, çatıda eli böğründeler yapmak suretiyle Karadeniz'e özgü bir biçimde malzemeler kullanılacaktır. Marmara'da ise Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olması nedeniyle bu gölgede hem modern hem de kültürel yapılar yapıyoruz. Kalabalık nüfusun rahatça nefes alabileceği alanlar inşa ediyoruz. Ege'de iklim koşullarına uygun açık renk, ahşap görünümlü kat silmeleriyle diklemeler ve kiremit çatılarıyla Ege'nin geleneksel yapısına uygun bir şekilde çözülmeleri orada yapacağız. Akdeniz'de güneş ışınlarını yansıtacak renkleriyle sade ve yalın cephe çizgileri, yer yer terasla, geleneksel kemerli pencerelerde Akdeniz mimari kültürü burada da yaşatılmaktadır. Doğu Anadolu'da karasal iklimin şartlarına ve arazinin zor şartlarına cevap verecek şekilde bölgeye uygun malzemeler seçilecek. Geniş saçaklarıyla, kat silmeleriyle bölgenin mimari diline uygun tasarımlar yapılmaktadır. Güneydoğu Anadolu bölgesi, motif işlemeleri esas unsur olmakla birlikte yer yer kullanıma uygun düz damların, geniş saçakların yanı sıra mahremiyet unsurlarının ön planda tutulduğu yerleşim planları kararları alınmaktadır. Hayırlı olsun."
"Ülkemizin yakın tarihte yaşamış olduğu ekonomik ve sosyal krizlerin diğer alanlarla beraber şehirlerimiz üzerinde de olumsuz etkileri olmuştur."
"Yığma bir gecekonduda 3 tane çocuk öldü. Bunlara eyvallah etmek mümkün mü? İstanbul gibi bir şehirde ne yazık ki aynı şeyler yaşanıyor. Biz bunlara on yıllar boyunca yoksulluğu çoğaltan, gelir adaletsizliğini geliştiren politikalar eklenince sorun içinden çıkılmaz hale gelmiştir. 1984!'ten itibaren terörle çarpık kentleşme diğer bölgelerimize de yayıldı. Çarpık kentleşme şehirlerimizin sadece yapısını, kültürünü değil sosyal yapısını da tahrip ettiğini gördük. Birçok sıkıntıyla yüzleşmek zorunda kaldık. İstanbul gibi megapol şehirlerimizde devletin adeta hiçbir varlık gösteremediği gettolar, varoşlar, kurtarılmış bölgeler türedi. Marjinal terör örgütleri bilhassa 1990'larda bu bölgeleri militan devşirme alanı olarak kullandı. Suyun, elektriğin olmadığı son derece sağlıksız şartlarda insanımız yaşamaya mahkûm edildi. 1994 yılında belediye başkanı olduğumda karşımızda gerçekten korkunç bir manzara bulduk. Havası solunmayan, suyu varsa da içilmeyen, çöp dağları olan bir İstanbul aldık. Çarpık kentleşme İstanbul'da hat safhadaydı."
"Yıllardır ihmal edilen, hor görülen bölgelere hizmet götürmek, hayat standardını yükseltmek için çok yoğun çaba harcadık. Gecekonduları şehirleri, gecekondu sahiplerini de devletle kucaklaştırmanın mücadelesini verdik. KİPTAŞ ile İstanbul'da başlattığımız toplu konut projesi bugün dünyanın pek çok yerine örnek alınan gecekondu sorununun çözümünde etkili oldu. "
"Diyarbakır'ı bir gezip dolaştığınız zaman 3-5 yıl öncesinin Diyarbakır'ı ile aynı değil. Hele hele binalar bitişik nizam, içinden tüneller açılmış, bombalar yerleştirilmiş olan o binaların hepsini yıktık, TOKİ olarak o bölgede yaşayan vatandaşlarımıza insanca yaşamanın imkanını sağladık."
"Kentsel dönüşüm projeleriyle bir dönem şehrin varoşları olarak görülen alanlar cazibe merkezlerine dönüştü. Bizden önce TOKİ 43 bin konut üretebilmişken, bizim dönemimizde bu sayı 857 bine çıktı. 100 bin sosyal konut projesinde olduğu gibi o pek çok insanımız kiradan bile düşük taksitlerle ev sahibi oldu."
"Her zaman söylediğim gibi ülkeye ve millete hizmet önce gönül sonra vizyon işidir. Millete ve ülkeye dair bir aşkınız yoksa hangi görevde olursanız olun o sizin için bir yüke dönüşür. Başarılı olmak isteyen önünde bir yol açar. Bizim için de 17 yıldır sürdürdüğümüz hizmet mücadelesi hiçbir zaman dikensiz bir gül bahçesi olmadı. Kentsel dönüşüm hamlemizi de başlattığımızda birileri sürekli önümüze engeller çıkardı. CHP ve güdümünde hareket eden kimi meslek odaları olağanüstü çaba harcadı. Kimi zaman medya aracılığıyla kimi zaman mahkemelerle, bunlar fayda etmeyince sokaklar kışkırtılarak mega projelerimiz engellenmeye çalışıldı. Burası milletin evi, biz şu anda burada sizlerle toplantı yapıyoruz. Bu salonun hemen yanında 2 bin kişilik ayrı bir toplantı salonu var. İbadethanemiz burada. Bunun yanında kısa bir zaman içerisinde açılışını yapacağımız Türkiye'nin en büyük kütüphanesi var."
"Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün temelini attık bunlar karadan ulaşamadılar denizden ulaşarak gösteri yaptılar. Onlar işi mahkemeye taşıdı biz, mahkemelerden yürü kararını aldık ve Marmaray'ı yaptık. Şimdi milyonlarca vatandaşımız Avrupa'dan Asya'ya, Asya'dan Avrupa'ya gidip geliyor. Bütün bunlar Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu gidiş sıradan bir gidiş değil. Türkiye'nin 20 yıl öncesini düşününce ne kadar ilkel derdin. Şimdi muasır ülkeler seviyesine çıktık. "
"Millete faydası dokunacak tüm seferler daha fikir aşamasında CHP zihniyeti tarafından çeşitli bahanelerle öldürülmeye başlanmıştır. Bir tank palet fabrikası meselesi var. Yatıyor kalkıyor bu fabrikayı yabancılara sattılar diyor. Burada satış diye bir şey yok. Tank palet fabrikası zararda olan bir yer, teknolojisi ileri değil. Üç firma katılıyor BMC ihaleyi alıyor ne ihalesi bu satış değil işletme. Buraya da 50 milyon dolarlık bir yatırım yapma şartıyla alıyor, 25 yıllığına. Bunların işletme kabiliyeti yok. Hayatlarında bunlar 5 koyun gütmemişler.
"Bakın SEKA zararına bitmiş batmış bir fabrikaydı. Biz geldik, geldiğimizde de SEKA'yı kapatacağız dedik. Özel sektör kağıdını üretsin dedik. Makinaların olduğu bölümü müze yapacağız SEKA'nın olduğu bu alanı da Kocaeli halkına dev bir millet bahçesi haline dönüştüreceğiz, fabrikada çalışanlara da Kocaeli Belediyesi istihdam sağlayacak. "
"İnsana hizmet noktasında gerekirse zarar da ederiz. Yav sen SSK'nın genel müdürülüğünü yaptın. Bizim vatandaşımıza verilecek ilaç yoktu ya. İlacı veremiyorsun. Affedersin hastaların odasına girildiği zaman, zaman oda değil koğuştu, serum şişeleri, çöplük, böyle bir rezalet içerisinde, röntgen için 7 ay sonraya sıra alacaksın. Kimdi başında olan, sen. Ya sen SSK'yı yönetemedin ya. Şimdi biz şehir hastanesi yapıyoruz eline diline dursun ya. Biz şimdi daha çok doktor yetiştireceğiz, inşallah bu hastanelerimizdeki sağlık personeli ihtiyaçlarımızı da gidereceğiz."
"Kanal İstanbul nedir biliyor musunuz? Boğaz'ı çok ciddi bir felaketten koruma projesidir. Daha önce bir independent olayı olmuştu Selimiye'de 7 ay Romen tankeri orada yanmıştı. Zaman zaman yalılara bindiren gemiler. Fakat burası yapıldığında bu işin sadece çevrecilik yönünden kurtuluşu değil, bunun yanında bir siyasi boyutu da olacak ki bunu şimdi kullanmıyorum vakti gelince kullanırız bu siyasi boyutuyla Kanal İstanbul dünyada çok ciddi bir sükse yapacak. İstanbul'la birlikte ülkemizin gelecek asrına damga vuracak böyle stratejik bir projeyi engellemek için ellerinden geleni yapıyoruz. Biz burada kimlere mesaj verilmek istendiğini biliyoruz. Birileri başlarını okşayan efendilerine diyet borcu ödeyecek diye Türkiyeyi büyütecek stratejik bakımdan elini güçlendirecek bu projeyi biz kaldırmayız, CHP'nin takoz siyasetine boyun eğmeyiz. CHP'nin kendi çapsızlığının bedelini milletimizin ve ülkemizin ödemesine kesinlikle rıza göstermeyiz. Türkiye'nin 2023 hedefleriyle arasına hiçbir gücün girmesine izin vermedik, vermeyeceğiz."