Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin kuzeyine yönelik başlatılan Barış Pınarı Harekâtı'nda mutabakata varılan ABD ve Rusya'nın verdiği sözleri tutmadığını ifade etti. "Teröristler hâlâ Suriye Milli Ordusu'na saldırıyor" diyen Erdoğan, sabah saatleri itibariyle Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'ndan 11 kişinin öldüğünü açıkladı.
Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştireceği ziyarete ilişkin yapılan eleştirilere de yanıt verdi. ABD'nin gönderdiği 32-33 TIR dolusu mühimmatı hatırlatan Erdoğan, " Çok çok farklı bir dönemdeyiz. Değerlendirmeleri yüz yüze yapmamız daha iyi olacak" dedi.
A Milli Futbol Takımı'nın 2020 Avrupa Şampiyonası (EURO 2020) Elemeleri H Grubu'nda Fransa ile deplasmanda 1-1 berabere kalmasının ardından futbolcuların maç bitiminde asker selamı vermesi gündeme gelmişti.Fransa Spor Bakanı Roxana Maracineanu, UEFA'dan Türkiye'ye yaptırım uygulamasını talep etmişti. Türkiye A Milli Futbol Takımı oyuncuları Arnavutluk maçında da attıkları gol sonrası asker selamı vermiş, UEFA İletişim Direktörü Philip Townsend, inceleme başlatacaklarını söylemişti. Macaristan ziyareti öncesinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, UEFA'ya sert sözlerle tepki göstererek, ""UEFA politik davranış görmek istiyorsa sporcularımıza yönelik aldığı kararlara bakmalıdır. UEFA'nın ayrımcı, haksız ve siyasi tavrını reddediyoruz" ifadelerini kaydetti.
"Dünyanın değişik yerlerinde bu şekilde selam duranlarla alakalı şu ana kadar devreye soktuğunuz herhangi bir işlem yoktur. Ama olay Türkiye olunca hava değişiyor" diyen Erdoğan, UEFA'ya, "UEFA'nın bir an önce bu yanlıştan dönmesini gerektiriyor. Yanlış kararlarıyla sporun daha fazla siyasallaşmasına fırsat vermemeleri gerekiyor" diye çağrıda bulundu.
Maceristan ziyareti öncesinde kameraların karşısına geçen Erdoğan özetle şunları kaydetti:
Bugünkü ziyaretim sırasında Türkiye Okçular Vakfı ile Gülbaba Türbesi Mirası Koruma Vakfı tarafından düzenlenen minyatürlerle Osmanlı Devleti Türk okçuluğu sergisini dostum Orban'la birlikte açacağız.
Barış Pınarı Harekâtı ülkemizin gerçek dostlarını görme bakımından önemli bir fırsat oluşturmuştur. Geride bıraktığımız yaklaşık bir aylık dönemde, hem bizi sevindiren, gururlandıran hem de üzüntüye sevk eden pek çok hadise yaşadık. Harekâtın ilk anından itibaren Türkiye ile güçlü bir dayanışma sergileyen tüm dost devletlere teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Tıpkı 15 Temmuz ihaneti sonrasında verilen destekler gibi bu süreçte de ülkemizin yanında duran ülkeleri hayırla, şükranla yad edeceğiz. Türkiye'yi karşısına almak pahasına teröristlerin hamiliğini yapanları, kiralık katillere kol kanat gerenleri unutmayacağız, tarih de bunları bu şekilde kayda geçecektir. Ülkemiz Barış Pınarı Harekâtı ile 8 yıllık kirli planları sadece 8-9 günde paramparça etmiştir. Parlamentoları da devreye alarak Türkiye ve Türk tarihi ile hesaplaşmaya çalışılmasının gerisinde gerisinde ülkemizin bu büyük başarısı vardır.
Harekâtla ilgili siyasetin, siyasetçilerin ve siyasi kurumların çoğu haksız ve hukusuz da olsa eleştirilerini bir nebzeye kadar anlıyoruz ama görevi sporu ve sporcuyu desteklemek, spor musabakaları düzenlemek olan uluslararası kurumların bu sürece hoyratlıkla dahil olmasının hiçbir makul gerekçesi yoktur. Ülkemizi yurt dışında temsil eden sporcular, Barış Pınarı Harekâtı'ndan beri sistematik bir linç kampanyasıyla karşı karşıyadır. Gol attıktan veya maç kazandıktan sonra mutluluklarını göstermek için asker selamı veren sporcularımızla ilgili akla hayale gelmeyen eleştiriler, hatta disiplin kovuşturmaları yapılıyor. Türk sporcuların mehmetçikle dayanışma sergilemesini provakatif, politik davranış olarak nitelemek çifte standarttan öte aleni bir hukuksuzluktur. UEFA, provakatif, politik davranış görmek istiyorsa öncelikle sporcularımıza yönelik aldığı kararlara bakmalıdır. Türkiye olarak UEFA'nın milli takımımıza ve kulüplerimize yönelik olarak ayrımcı, haksız ve siyasi tavrını reddediyoruz. Kulüpler birliğimizin bu konuda yaptığı açıklama sadece Super Lig'deki 18 kulübümüzün tavrını değil 82 milyonun her bir ferdinin hissiyatını yansıtmaktadır. Biz sizleri zaten tanıyoruz. Sizler bu güne kadar ne zaman Türkiye'ye karşı dürüst bir tavır takındınız? Uluslararası bütün musabaklarlala alakalı daha önce bir kez diyelim ki bir organizasyonu vermişseniz ardından bir ikinci organizasyonu da aynı ülkeye verdiniz. Bu ülkelerin alt yapıları Türkiye kadar güçlü olmamasına rağmen onlara verdiniz. Türkiye'ye vermediniz. Her zaman Türkiye'nin önünden bunu kaçırdınız. Vakti saati geldiğinde biz bunları da açıklarız. Bunu da bilmenizi istiyorum.
Ama siz siyasete veya siyasetle sporu iç içe getirdiğiniz takdirde bunu affedilir yanı olamaz. Bizim sporcularımızın kalkıp da mehmetçiğe selam durması belli bir başarıdan sonra onun en doğal hakkıdır. Dünyanın değişik yerlerinde bu şekilde selam duranlarla alakalı şu ana kadar devreye soktuğunuz herhangi bir işlem yoktur. Ama olay Türkiye olunca hava değişiyor. UEFA'nın bir an önce bu yanlıştan dönmesini gerektiriyor. Yanlış kararlarıyla sporun daha fazla siyasallaşmasına fırsat vermemeleri gerekiyor."
(ABD ziyareti ve muhalefetin tepkisi)TIKLAYIN - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 13 Kasım'da ABD'ye gideceği netleşti
"Muhalefette en başından itibaren sayın Bahçeli'nin duruşunu, attığımız adımlara verdiği desteği burada da şükranla iade etmek durumundayım. Gün beraber olma günüdür, dayanışma günüdür. İkinci konuya gelince özellikle Amerika seyahatimin iptal edilmesi konusuna yönelik, biz müsaade etsinler de gidilmesi mi faydalı gidilmemesi mi faydalı bu konuları çok geniş kapsamlı değerlendirme yapma fırsatını ekibimle beraber bulduk. Dün akşamki telefon görüşmesinden sonra gitme kararı verdik. Siyasette bir şeyi hatırlatmak isterim, bizim için en önemli hüküm bütün işlerimizde istişareye önem vermek. Bu istişareleri gerek diplomasi, uluslarası hukukun incelikleri, bunları değerlendirdikten sonra siyaset biliminde her türlü adımı atmış, bu tür operasyonlara girmiş ekiplerle bu çalışmalarımızı yapıyoruz. Üç başkanla da ben çalışma fırsatını buldum. Bush ile daha başbakan olmadan önce bir davet aldım. Gittik kendisiyle etraflıca görüşmelerimiz oldu. Şimdi Trump da bir cumhuriyetçi. Arada, Obama. Onunla da birçok defa görüştük. Uluslararası toplantılarda görüşmelerimizi de gerçekleştirdik. Hamd olsun tecrübelerimiz fena değil. Şu anki yapacağımız ziyareti de çok çok farklı bir dönemde yapıyoruz. Barış Pınarı Hârekatı var. Amerika 32-33 bin TIR buraya ne yazık ki araç-gereç gönderdi. Şimdi bunları yüz yüze görüşmekle başka bir şey, telefonla görüşmek başka bir şey. Bu değerlendirmeleri yüz yüze yapmamızın daha iyi olacağı konusunda mutabık kaldık.
Bir taraftan malum YPG-PYD, DEAŞ, PKK, bunların buradan çekileceği sözünü 120 saat içerisinde bize verenler bunu gerçekleştirmiş değil. Aynı şekilde Rusya ile yaptığımız mutabakatta 120 saat içerisinde onların ağırlıklı oldukları bölgelerde 150 saat geçti ne yazık ki o bölgelerden de teröristler çekilmiş değil. Biz şimdi bu teröristlerin çıkılması kaydına bağlı olarak bir mutabakat metnini görüşmüştük. Şu anda ne yazık ki böyle değil. Teröristler hâlâ Suriye Milli Ordusu'na saldırıyor. İşte bu sabah Suriye Milli Ordusu'ndan 11 şehit var. Karşı tarafta da ondan çok daha fazlası öldürüldü. Şimdi bu mücadele sürmesin mi. Onlar bu saldırıları yaparken sessiz mi kalalım. Tabii ki misliyle bunun cevabını vermek zorundayız. Şu anda sayın Akşener'in bu talebini doğru bulmuyorum. Biz bu adımı atmak durumundayız. En zor şartlarda bile bu görüşmeleri yapmak durumundayız."
(Badadi'nin aile üyelerinin yakalanması- nerede yargılanacaklar?)
"Olay ciddi boyutlara doğru gidiyor. Badadi'nin tüm yakın çevresi daha çok ülkemizde. En son biliyorsunuz Azez'de ablasının, eşinin ve çocuğunun yakalanması söz konusu oldu. Biz yakaladıklarımızı geri gönderme merkezlerine alıyoruz. Burada duracaklar. Ondan sonra bizim Adalet Bakanlığımız ne karar verecek göreceğiz. "
"Olay daha da gelişti. Sayı çift haneli rakama doğru gidiyor. Bakıyorsunuz içerisinde tüm yakınlarının olduğunu görüyorsunuz. Şu anda açıklamayı doğru bulmuyorum."
"Badadi'nin eşinin yanında çocuğunun da olması bizim için önemli bir hassasiyet. Bu sorgulama işlemleri de kararlılıkla devam ediyor. Bunları derinleştirmek durumundayız ki yanlışa düşmeyelim. Türkiye olarak bu yanlışların içerisinde kıvranmayı doğru bulmuyoruz."