Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Yüksek Seçim Kurulu’na yaptığı mal beyanında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Temmuz 2014 itibariyle 200 bin dolarının olduğunu hatırlatan Çiğdem Toker, “Merkez Bankası’nın döviz kurlarına göre 1 Temmuz’da dolar alışı 2.1226 TL. Bu seviye üzerinden, Cumhurbaşkanı’nın 200 bin dolarının o günkü TL karşılığı 424 bin 520 TL. Doların tarihi rekor kırdığı 27 Şubat’taki Merkez Bankası döviz alış kuru ise 2.2081 TL. Hâlâ aynı düzeydeyse, Erdoğan’ın bankadaki döviz hesabı değeri, 441 bin 620 TL’ye yükselmiş. Özeti, Cumhurbaşkanı Merkez Bankası’na kızarak sekiz ayda 17 bin 100 TL kazanmış” dedi.
Çiğdem Toker’in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (2 Mart 2015) nüshasında yayımlanan, “Erdoğan’ın Sekiz Aylık Kârı 17 Bin 100 TL” başlıklı yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz üzerinden, Merkez Bankası ve Başkanı Erdem Başçı’ya yönelik -şiddeti giderek artan-baskısı, bu haftanın da gündem maddesini oluşturacak. (Üstelik bugün, Başbakan Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Babacan, hafta sonuna kadar sürecek Portekiz-ABD gezisine çıkıyor.)
Yapılan indirimi bir türlü beğenmeyen bankayı ve Başkan Başçı’yı hedef alan her çıkışının ardından, TL’nin biraz daha değer kaybetmesine yol açan Erdoğan’ın, son olarak “Bize karşı bağımsızsın da başka yerlere mi bağlısın?” şeklinde ağır ithamı, dolara müdahaleyle sonuçlandı.
Cuma günü 2.52’yi aşarak tüm zamanların rekorunu kıran doların yükselişini durdurmak için döviz satım ihalelerinde, miktarı günlük olarak belirleyeceğini duyuran banka, bu tutarı yüzde 50’ye kadar da artırabilecek.
Erdoğan’ın çok şikâyetçi olduğu “bağımsızlık”, Merkez Bankası Kanunu’nun 4. maddesinde duruyor: “Banka, para politikasının uygulanmasında tek yetkili ve sorumludur” diyen fıkrasında. Aslında bu kadar kızıp öfkeleneceğine, 10 yıllık Başbakanlığı süresince, bu maddeyi pekâlâ değiştirebilirdi. Ancak küresel sermayenin vereceği tepkiyi göze almak kolay olmazdı.
Fakat yine de Cumhurbaşkanı’nın öfkesi, yanıltıcı olmamalı. Faizler istediği gibi inmese de dövizdeki tırmanış, Erdoğan’ın kişisel hesaplarına da yansıdı çünkü.
Hatırlayın; Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası YSK’nin açıkladığı sonuçlara ekli bir de “mal beyanı” vardı. Oradaki banka hesabı bilgilerine göre Erdoğan’ın 200 bin doları görünüyor.
Şimdi 1 Temmuz 2014’ün esas alındığı bu kamuoyuyla paylaşılan “mal beyanı”ndan küçük bir hesap yapalım:
Merkez Bankası’nın döviz kurlarına göre 1 Temmuz’da dolar alışı 2.1226 TL. Bu seviye üzerinden, Cumhurbaşkanı’nın 200 bin dolarının o günkü TL karşılığı 424 bin 520 TL.
Doların tarihi rekor kırdığı 27 Şubat’taki Merkez Bankası döviz alış kuru ise 2.2081 TL. Hâlâ aynı düzeydeyse, Erdoğan’ın bankadaki döviz hesabı değeri, 441 bin 620 TL’ye yükselmiş.
Özeti, Cumhurbaşkanı Merkez Bankası’na kızarak sekiz ayda 17 bin 100 TL kazanmış.
İşareti, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Lütfü Elvan geçen ay vermişti.
Cumartesi günü Resmi Gazete’de bir Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı. Adı:
“Kredi Garanti Kuruluşlarına Sağlanacak Hazine Desteğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar.”
KOBİ’ler, kadın girişimciler, seyahat acentaları ve gemi sanayi şirketlerini kapsayan karar, Kredi Garanti Kurumları aracılığıyla, yeni kredilere erişim kolaylığı sağlıyor. Hazine Müsteşarlığı, Kredi Garanti Kurumları’nın şirketlere sağlayacağı kefalete, 1 milyar TL destek olacak.
Kararın hiçbir yerinde “zor durumdaki şirketler” ifadesi geçmiyor. Ama konuya vakıf uzmanlar, bu mekanizmanın banka kredi borcunu ödemekte zorlanan şirketler için getirildiğinde mutabık. Geçmişte Emlakbank’ın böyle batırıldığını, şirket kurtarmaları için daha sonra da sık sık kamu bankalarına talimat verildiğini anımsatan uzmanlar, bugün de Hazine üzerinden Kredi Garanti Fonu’nun bu amaçla kullanıldığının anlaşıldığını vurguluyor.
Bu kararın, “ekonominin küçüldüğünün önemli bir işareti” olduğunun da altı çizilirken, seçim takvimine de dikkat çekiliyor.
Bakanlar Kurulu kararından, “hangi gemicilik şirketlerinin” yararlanacağı nasılsa ileride ortaya çıkar.
Biz şimdilik hükümetin “gemi inşa sanayii” için belirlediği kredi tutarlarını aktaralım.
11. maddede, “Bir gemi için 70 milyon dolar, bir risk grubuna ait gemiler için ise 200 milyon dolarını geçemez” deniliyor.