Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve 'FETÖ'ye yönelik devam eden soruşturmalar hakkında "15 Temmuz'da önümüzü kesmeye çalışanlar başaramadı. Milletim o gece tereddütsüz meydanlara yürüdü, darbeyi kendi lehine darbeye dönüştürdü" dedi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül adına Kayseri’de müze açıldı. Kayseri’de Abdullah Gül Müzesi için açılış töreni düzenlendi. Törende ilk olarak Başbakan Binali Yıldırım konuştu. Yıldırım'ın arkasından sırayla Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Abdullah Gül Müzesi'nin açılışında konuştu. Gül, darbe girişimi sırasında öldürülen Erol Olçok'a değinerek, "14 Temmuz'da bu organizasyonu yapmak için Erol Olçok ile toplantı yapmıştık. Her şeyi planladığını, ne güzel olacağını söylemişti. Ertesi gün maalesef kendisini kaybettik, şehit oldu. Suçlu ve suçsuzu titizlikle ayıklayıp, suçluya gerekli cezaların verileceği herkesin emin olduğu husustur" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Ülkemizde siyasi tarih müze geleneği yavaş yavaş oluşmaya başladı. Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'ni bu geleneğin en önemli temsilcisi olarak görüyorum. Arzu edilirse tüm Cumhurbaşkanlarımız adına kurulacak her türlü müzeye desteği sağlıyoruz.
Dünyada bırakacağımız hoş sadaların böyle güzel mekanlarda gelecek nesillere aktarılması, kültürümüze ve medeniyetimize yapılacak en önemli katkıdır. Tarihimizi kayda geçirme yaşatma ve gelecek nesillere aktarma konusunda aynı başarıyı gösteremiyoruz. Elimizin altında dünyanın en düzenli ve kapsamlı devlet kayıtları olan Osmanlı arşivleri bulunuyor. Bunu da doğru dürüst değerlendiremedik. Osmanlı arşivlerindeki belgelerin hurda niyetine satılmasının utancını bile yaşadık. Hükümetimiz döneminde dijital arşiv konusuna özen verdik.
Üniversite öğrenciliği yıllarından beri şahsen yol arkadaşı olduğumuz Sayın Abdullah Gül'ü ayaklı bir kütüphane olarak biliyoruz. Sayın Gül'ün yarım asrı bulan birikimini de yansıtan bir eser olacak. Abdullah Gül kardeşimle beraberliğimiz AK Parti'nin kuruluşundan çok öncesi 1960'lı yıllara kadar uzanır. Siyasi yol arkadaşlığımız Abdullah Bey'in milletvekili adayı olduğu 1991 yılından beri başlamış ve devam etmiştir. Abdullah Gül kardeşim AK Parti'nin kuruluşunda ve iktidara gelmesinin ardından beraber olduğumuz, hatta ilk güçlü mitingimizi yaptığımız il Kayseri olmuştur.
2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ve sonrasında en ibretlik hadiseleri yaşadık. Cumhuriyet mitingleri ve 27 Nisan bildirisiyle meydan okumaya dönen bu seçim süreci 367 garabetiyle trajikomik bir hale dönmüştür. Bu ülkeye bu da yaşatıldı. Biz de demokrasi ve milli iradeye karşı saldırılara cevabımızı Abdullah Bey'i aday göstererek verdik. Görevi yürüttüğü yıllarda Türkiye'nin çok önemli değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma süreci olmuştur. Biz Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık makamı dayanışmasıyla bu süreçleri geçirdik.
Türkiye vesayetin değil, milletin cumhurbaşkanlığına giden bu yolda ilk adımları Sayın Abdullah Gül'le atmıştır. Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği siyaset ve devlet adamlarından olan Abdullah Gül kardeşimin milletimde müstesna yer edindiğine eminim.
Bu müze Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok önemli. 1960'lı yılların sonunda yeni bir anlayışın doğduğunu görüyoruz. Bir yanda gönüllerimizi coşturan dava diğer yandan sanayileşmeyi, gelişmeyi hedef gösteren büyüklerimizin telkinleriyle bütünleştik. Hem gönlümüzü, hem zihnimizi geliştirecek hangi kaynağı bulursak zenginleşmeyi hedefledik. Hem manevi dünyamızı tahkim edecek, hem teknik kapasitemizi artıracak çalışmalara ağırlık verdik.
Siyasetin dikensiz bir gül bahçesi olmadığını da attığımız adımlarla tecrübe ettik. 1997 yılı bizim için kırılma noktası oldu. Bu süreçte gönlümüz kırıldı ama milletimizle olan bağımız güçlendi. Abdullah Gül Bey ve diğer kardeşlerimizle yürüttüğümüz mücadele 2002 yılında tek başına iktidarla neticelendi. 14 yıl geride kaldı. Bu 14 yıl Türkiye'nin en büyük değişimlerini yaşadığı dönem oldu.
Abdullah Gül'ün açıklamalarından satır başları şöyle:
Değerli Cumhurbaşkanı, değerli kardeşim Tayyip Bey, sayın Başbakan...
Önce böyle bir kış gününde Kayseri'yi ziyaret edip bu müzenin açılışına katıldığınız için teşekkür ediyorum. Tabii böyle bir müzeye birçok dostum katıldı, özellikle yurt dışından Cumhurbaşkanı olduğum dönemde görüştüğüm cumhurbaşkanları, başbakanlar geldi. Çok kısa bir süre önce kendilerini davet etmiştik, hepsine çok çok teşekkür ediyorum. Eski meclis başkanı, bakanlar, milletvekillerimiz, iş adamlarımız hepsi de burada, hepsine teşekkür ediyorum. Aslında bu müzeyi 24 Temmuz'da açacaktık ancak bildiğiniz olaydan dolayı erteledik. Aslında bu müze fikri gerek dışişleri bakanlığı, gerek cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığım yurt dışı gezilerinde devlet başkanlarının kütüphanelerini ziyaret etme olanağı buldum. Dolayısıyla bu tip müzelerin geleneği, doğup büyüdüğünüz yerde açılmasıdır. O nedenle Kayseri'de açıldı. Tayyip Bey'e teşekkür ediyorum, benim başlattığım bir projeye desteklerini sürdürdüler. Dilerim diğer cumhurbaşkanları için de tekrarlanır.
Bu müzeyi 24 Temmuz'da açacaktık. Ama bildiğiniz olaydan dolayı bunu erteledik. Bu müze fikri, gerek Dışişleri, gerek Cumhurbaşkanlığı dönemimde, yurtdışı seyahatlerinde önemli müzeleri ziyaret ettim. Bu tip müzelerin geleneği doğulan yerde, büyüyen ve siyasetçi olarak temsil ettiğiniz yerlerde oluyor. Bu müzeyi Kayseri'de yapmayı kararlaştırdığımda hukuki düzenlenlemeyi de yaptım. Böylelikle bu gelenek Türkiye'de de oluşmuş olur. Uzun yıllar sonra da diğer Cumhurbaşkanları için de tekrarlanır.
Buranın hikayesi anlatıldı. Burayı değerlendirmekle ilgili ismimi taşıyan üniversiteyi kurduk. Daha sonra burayı müze yaptık. Bu şehirden birçok değerli devlet adamları, siyasetçiler, sanayiciler, işadamları hep çıktı. En büyük özelliği de bu şehrin hayırseverliğiyle ortaya çıkması. Zaman zaman acı tarihimize de örnek oldu. Celal Bayar buradaki hapishanede bir dönemini geçirdi.
Burası sadece benim şahsımla ilgili müze olması ötesinde, bir siyasi tarih müzesi olarak düşündük. Bu müzeyi gezenler kısa süre içerisinde kompakt bir Türkiye tarihini burada görebilirler. Daha sonra da benimle ilgili bölümler var. Her ne kadar benim ismimi taşıyorsa da bu müze hepimizin hatırlarını yansıtmakta. Bütün bunları yaparken, hep gurur duyduğumuz işler yaptık. Tabular hep beraber yıktık, tarihe gömdük. Türkiye'yi ekonomik anlamda geliştirdik. Dış politikada çok güzel işler yaptık; doğu ile de batı ile de ilişkilerimizi olağanüstü geliştirdik. Tarihte inişler çıkışlar söz konusu. Bizim yakın tarihimizde de var. 60'lar, 80'ler var... 28 Şubat dönemleri var. Bunlar hep ara dönemler olarak kaldı, bunları aştık ve Türkiye'yi ileri taşıdık. 15 Temmuz'da haince ve rezilce gerçekleştirilen bu olayı da geride bırakacağız. 14 Temmuz'da bu organizasyonu yapmak için Erol Olçok ile toplantı yapmıştık. Her şeyi planladığını, ne güzel olacağını söylemişti. Ertesi gün maalesef kendisini kaybettik, şehit oldu. Suçlu ve suçsuzu titizlikle ayıklayıp, suçluya gerekli cezaların verileceği herkesin emin olduğu husustur. Müzede sergilenenler gösterecek ki demokrasi devamlı bir mükemmelleşme süreci demektir. En iyiyim diyenler de kendilerini geliştirmek zorundadır. Bu süreçte istişareler, eleştiriler, özeleştiriler olur ve hep ileri gidilir. Mevcut sorunları zamanında aşmalıyız ki sorunlar birikmesin. Bunun için demokrasinin reformcu bir niteliği vardır. Nasıl yaptığınız şeyler köklü bir reform süreci içerisinde bizi ileri taşıdıysa da yine aynı şekilde her şeyi en iyi yapmak için bu reform süreci gerçekleşecektir. Bu içinde yaşadığımız dönemi süratle atlatacağız ve Türkiye en parlak dönemlerini yaşayacaktır.
Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bizler mazisi olan atiyiz, geleceğimizi daha sağlıklı bir şekilde inşa etmek için bu ve buna benzer eserlere daha çok ihtiyaç var. Sayın Abdullah Gül'ün hayatı, Cumhurbaşkanlığı dönemi de sunumlarında kapsamlı bir şekilde yer almaktadır. Abdullah Gül müzesi, ülkemizde az bulunan tematik müzelerden bir tanesidir. 9 bölümden demokrasiyle örülmüş bir hayat, geleceğin liderleri gibi bölümler bulunmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimine ayrı bir bölüm hazırladıkları için ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Dünyanın güçlükle anlayabildiği aziz Türk milleti silaha, tanka, topa karşı iman gücüyle, memleket sevdasıyla, bayrak sevdasıyla meydana inmiş, darbecilere darbeyi indirmiştir. Ülkemizin birliği, bütünlüğü, bekası için 15 Temmuz gecesi verilen Kurtuluş mücadelesi sırasında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Cumhuriyet'in ilk dönem mimarisinin ilgi çekeceğini düşünüyorum. Abdullah Gül müzesinin ziyaretçi akınına uğrayacağını düşünüyorum, ziyaretçler burada demokrasi tarihimizdeki önemli bir kesite şahitlik edeceklerdir.