Başbakan Tayyip Erdoğan, "İlk defa buradan seslendiriyorum. 18 yaşına seçme yaşını veren, bu yetkiyi veren anlayışa diyorum ki madem 18'e sen bu yetkiyi verdin, gelin 18'e seçilme imkanını da verelim" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yıldız Teknik Üniversitesi 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı açılışında konuştu. Erdoğan'a fahri doktora ünvanı verildi.
Başbakan Erdoğan, "Yurt kapasitelerini artırarak, kredi-burs imkanlarını geliştirerek öğrencilere her türlü desteğimizi verdik. Alamıyorum diyen yok, herkese burs veya kredi muhakkak veriyoruz. İçinde bulunduğumuz Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ben şöyle 15-16 sene öncesini düşünüyorum, belediye başkanı olduğum dönemi düşünüyorum. Buradaki hali düşünüyorum. O gün burası neydi, bugün ne oldu? Başta rektörümüze ve ekibine bu gayretleri sebebiyle çok çok teşekkür ediyorum" dedi.
Erdoğan, Türk öğrencilerin ve Türkiye'deki üniversitelerin Avrupa'dakilerden bir farkı olmadığına dikkat çekere şöyle konuştu:
"Bizim Hans’tan Helga’dan geri kalır ne yanımız var? Biz onları aşabilecek zekaya sahibiz. Hocalarımız da var, öğrencilerimiz de var. Biz istiyoruz ki Türkiye örnek gösterilen ülke olsun. Türkiye’ye bakan artık hayranlıkla baksın. Bize bakan heyecan bulsun, aşk bulsun, başarmak için her şeye sahibiz. Yeter ki inanalım.
Üniversiteler evrensel bilginin peşinde olan insanlığın ortak değerlerini geliştiren kurumlardır. Bunun için bilimsel özgürlük kadar özgünlüğe de ihtiyaç var. Kendi içinde çoğulculuğu sağlayamamış üniversitenin özgün üretimde bulunması mümkün değildir. bu sebeple üniversitenin kendi içine kapanmaması, toplumla irtibatını sıkı tutması gerekiyor. Az önce rektörümüzden şunu öğrendim. Burada, dev bir konferans salonu, adeta bir kongre merkezi mevcut.
Üniversitelerde en büyük tehlike dogmatizmdir, değişime kapalı olmalıdır. Nitekim Türkiye’de bazı dönemlerde üniversiteler tek tipleştirmekle tanımlanmıştır. Üniversiteyi ideolojik aygıt olarak kullanan anlayış, uzun süre hür düşünceyi esas alan gerçek üniversite ortamının oluşmasına mani olmuştur. Oysa üniversite fikirlerin etiketlendiği, zararlı-yararlı denildiği bir yer olmamalıdır. Gençlerimize ideolojilerin deli gömleğini giydirmemelidir. Üniversitede fikirlerin yarışmasından hakikat ortaya çıkmalı."
İstanbul'un eski günlerinde döndüğünü söyleyen Erdoğan, "Hayata İstanbul’dan bakmak sizlere bütün olarak dünyayı kavramayı sağlayacaktır. İstanbul’da yaşamak, anlamak aynı zamanda bütün Türkiye’yi anlamaktır. Çünkü İstanbul Türkiye’nin bir özetidir. Türkiye’de görmek istediğiniz her şeyi İstanbul’da görebilirsiniz" dedi.
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üniversitelerin en önemli sermayesi yaratılmışların en şereflisi olan insandır. En önemli görevlerinden biri de insan yetiştirmektir. Çok garip şeyler oluyor bu ara ülkemizde. Örneğin işte 5,5 yaşında bir çocuk eğitim görebilir mi gibi ifadeler kullanılıyor. Halbuki ben biraz ileri gideceğim, ben biliyorum ki her canlı anne karnında eğitim almaya başlıyor. Beslenme eğitimini orada almaya başlıyor canlı. O beslenme kabiliyetini alan canlı, kusura bakmayın ama işin öğretim seviyesini aşmış kendi kendine besleniyor. Bir yavru nasıl emebileceğini biliyor. hemen oradan bakıyorsunuz güç alıyor ve hayata bakış her gün her ay her sene artarak gelişiyor. Onun için de çocuklarımıza gençlerimize lütfen inanalım.
Ben bu şehre aşığım, sevdalıyım. Burada doğdum, büyüdüm. Aslen Rizeliyim. Dünyanın neresine gidersem gideyim bu şehri çok seviyorum. Diyorum ki biz bu şehri tarihteki yerine tekrar taşıyalım. Tabi eğitim hayatınız boyunca İstanbul’da yaşamak, kültürüne nüfuz etmek bile hayat yolunda başlı başına bir kazançtır. İstanbul son yıllarda turizmde ciddi patlama yaşıyor. otellerimizde doluluk oranı şu anda yüzde 85-90. Buralara ulaştı. Niye? Çünkü İstanbul artık aslına dönüyor.
Hayata İstanbul’dan bakmak sizlere bütün olarak dünyayı kavramayı sağlayacaktır. İstanbul’da yaşamak, anlamak aynı zamanda bütün Türkiye’yi anlamaktır. Çünkü İstanbul Türkiye’nin bir özetidir. Türkiye’de görmek istediğiniz her şeyi İstanbul’da görebilirsiniz.
Bugün kentsel dönüşüm için binaları yıkmaya başlıyoruz. Maalesef insanlar yaşadıkları o şehirleri korumadılar, korumasını bilmediler. Ben bir yeri kapayım, oraya bina yapayım da ne olursa olsun dediler. Şehrin insan üzerindeki hakkını siyasetçilerin de koruması gerekir. Ama siyasetçiler de bunu ucuz popülizme feda ettiler.
Şu İstanbul’da 15 emsal uygulaması yaptılar, belediye başkanlığımdan önce. Fakat insanımız tabi çok zeki. Şimdi bakıyorsunuz, bu üç emsali nasıl yaralım? Plan notlarıyla bir giriyorlar. Müteahhitlerimiz çok zeki sağ olsunlar, yediye sekize çıkabiliyor. Belki daha da fazla. Bunlar var.
İnanın olmuyor, haksızlık oluyor. Çünkü şu topraklardan insanın ayağının kesilmemesi lazım. Çünkü biz topraktan geldik, toprağa gideceğiz.
Sadece beton yığınları arasında hayat hayat değil. Toprakla yeşille iç içe bir hayat bizim için çok daha anlamlı olacak. Örneğin biz çocukluğumuzu yaşadık. Ama bugünküler yaşayamıyor. Onların eli ayağı çamura toprağa değmiyor. Biz çamurla büyüdük. Bugünün çocuğu okuldan geliyor, hemen eve. Elinde toz toprak olsa rahatsız oluyoruz. Oysa o bize güç katacak. Bir de tabi komşuluk hukukunu kaybettik."
Komuşuluk ilişkilerine de dikkat çeken Erdoğan şöyle konuştu:
"Mahalleyi tanırdık, ama bugün aileyi tanımakta zorlanıyoruz. Aynı apartmanda oturduğumuz komşuyu tanımıyoruz. Apartmanda komşumuz ölüyor, kimsenin haberi yok. Bu millet böyle mi olmalıydı?
Annem bir yere gittiğinde, karşı komşumuz beni kendi çocuklarına katardı. Yıkardı. Aynı şekilde annem de o çocukları benimle beraber yıkardı. Ama şimdi böyle bir şey var mı? Yok. Bunu yeniden yakalamak, bu ayrı bir güç katıyor."
Başbakan Erdoğan, AKP 4. Olağan Kongresi'nde açıkladığı 2071 hedefini Yıldız Teknik Üniversitesi'nde de tekrarladı. Erdoğan, "Birileri çıkıp, bu başbakan ne diyor? Nereden görecek 2071’i diyebilir? Aslolan benim görmem değil, onu yetiştirebilecek nesli yaratmak" diye konuştu.
Erdoğan, "Annenize babanıza 'öf' bile dedirtmeyin. Ağabey-kardeş hukukunuzu çok iyi tutun. Birbirinizden asla kopmayın. Batının yıkılışı buradan gelecektir, ama bu milletin yükselişi de buradan olmalıdır. Çünkü onlar 18 yaşından itibaren iki kardeş aynı evin içerisinde oturmuyor. Evlenip evlenmemesi de önemli değil. Ama bizde böyle olmamalı. Önümüzde kendini genel olarak iyi yetiştirmiş, belli bir alanda uzmanlaşmış kişiler, diğerlerinden bir adım öne geçiyorlar. Torunum için de söylüyorum. Onları da inşallah Sultan Alparslan’dan başlayan bir süreç olarak 2071’e hazırlıyoruz. Birileri çıkıp, bu başbakan ne diyor? Nereden görecek 2071’i diyebilir? Aslolan benim görmem değil, onu yetiştirebilecek nesli yaratmak" dedi.
Erdoğan, milletvekili seçilme yaşının 18'e indirilmesi gerektiğini dile getirerek şunları söyledi:
"Biz 30 yaşından 25 yaşına seçim yaşını indirmede bize ne hendekler attırdılar. Bu biz size güvenmiyoruz demektir. İlk defa buradan seslendiriyorum. 18 yaşına seçme yaşını veren, bu yetkiyi veren anlayışa diyorum ki “Madem 18’e sen bu yetkiyi verdin, gelin 18’e seçilme imkanını da verelim. Hayatta zor olan seçilmek değil, zor olan seçmektir. İyi ve kötüyü ayırma kabiliyeti. Şu anda TSK’nın içinde muvazzaf kadro onlar oy kullanma hakkına sahip, er-erbaş değil. Bizim onun da önünü açmak zorundayız. Onlar da oyunu kullanabilmeli, 18 yaşa veriyorsun, eğer askerdeyse oy kullanamıyor."