Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millî İstihbarat Teşkilatı'nın ülke içindeki görevlerini azaltarak yurt dışı operasyonlara ağırlık vereceklerini açıkladı. Erdoğan, MİT'in her yerde olduğu gibi Libya'da da üzerine düşen görevi yerine getirdiğini dile getirdi.
Erdoğan, Millî İstihbarat Teşkilatı’nın yeni binasının açılışında konuştu. Açılışa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Kabine Üyeleri, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, MİT Başkanı Hakan Fidan, eski bakanlar ve AKP yöneticileri de katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kurdele kesilmeden önce dua etti.
Erdoğan, "Kuruluşundan bugüne teşkilatın bünyesinde ülkesine ve milletine hizmet eden tüm isimsiz kahramanlara şükranlarımı sunuyorum. Görevleri sırasında hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Özellikle son dönemde sınırlarımız içinde ve dışında yürüttükleri çalışmalarda gazilikle şereflenen teşkilat mensuplarına Rabbimden sağlık ve afiyet diliyorum" dedi.
Erdoğan, "İnsanların bir arada yaşama, şehirler ve devletler kurma tarihiyle istihbarat tarihi aşağı yukarı aynıdır. Devlet denilen karmaşık mekanizmanın istihbarat desteği olmadan işlemesi ve ayakta kalması mümkün değildir. Bizim tarihimizde de istihbarata çok çok önem vermiştir. Mesela mirasçısı olduğumuz Osmanlı daha kuruluş yıllarından itibaren güçlü bir istihbarat sistemi tesis etmiştir" diye konuştu.
Erdoğan, "İsmi değişse de, bugünkü MİT’in yaptığı görevleri yürüten bir veya birden fazla yapı daima olagelmiştir. Esasen Osmanlı’nın 18. yüzyıldan itibaren gerilemeye başlamasında istihbarat zafiyetinin de önemli payı vardır. Son dönemde istihbarata yeniden önem verilmeye başlanmışsa da maalesef kötü gidişin önü kesilememiştir. Sultan Abdülhamit Han’ın bu konuya verdiği önem ve elde ettiği başarılar özellikle kayda değerdir. Birinci Dünya Savaşı yıllarından İstiklal Harbi’ne kadar Osmanlı’nın son dönemde yürüttüğü tarihi mücadelelerde 1913’te kurulan Teşkilat-ı Mahsusa mensuplarının çok büyük emeği ve katkısı vardır" ifadesini kullandı.
Erdoğan, "Balkanlardan Kafkasya’ya, Orta Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir alanda mücadele yürüten istihbaratçılarımızın gayretleri tarihin satır alanlarında kalmış olsa da milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahiptir" görüşünü savundu.
MİT'in tarihini de anımsatan Erdoğan, "Teşkilat-ı Mahsusa’dan Millî Emniyet Hizmeti’ne ve oradan Millî İstihbarat Teşkilatı’na kadar uzanan cumhuriyetin istihbarat kurumları ve gelenekleri büyük ölçüde bu dönemden yadigârdır. Her ne kadar çok uzunca bir süre bilinçli olarak istihbarat teşkilatımız zayıf tutulmuşsa da şartlar ve ihtiyaçlar bu kurumun yeniden güçlendirmemizi gerektirmiştir" dedi.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"MİT’in ilk kuruluş kanunun çıktığı 1965 ve yeniden yapılandırıldığı 1984 yılındaki çabalar bu ihtiyacın ifadesidir. Son olarak 2014 yılında teşkilatımızın kanunu baştan sona yenileyerek günümüzün beklentilerine uygun hale getirdik. Zaman zaman tartışmaların merkezine yerleştirilmiş olsa da ülkemizin milletimizin MİT'e olan ihtiyacı hiçbir zaman azalmamıştır. Çünkü istihbarat bilgileri sadece savaşta değil, barış dönemlerinde de devletin bekası için vazgeçilmezdir.
Bugüne hâkim olamayan geleceğini şekillendiremez. Ülkemizin ve dünyanın bir süreçten geçtiği şu dönemde MİT’in desteğine her zamankinden daha çok ihtiyacı bulunmaktadır. Geniş bir coğrafyada gece gündüz görev yapan isimsiz kahramanlarımızın her birinin başarılarıyla gurur duyuyoruz. İnşallah açılışını yaptığımız yeni hizmet binasıyla teşkilatımızın gücü ve imkanları daha da artmıştır. Dünyanın adeta yeniden yapılandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu sancılı süreçte karşı karşıya bulunduğumuz tehditler değişiyor.
Yeni dönemin en önemli tehdidi hiç şüphesiz terördür. PKK, YPG, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütleri adeta ülkemize karşı topyekûn savaş ilan etmiş durumdalar. Bir başka tehdit de ülkemize yakın ülkelerin yaşadığı iç karışıklıklardır. Suriye, Irak'ta yaşanan her hadisenin doğrudan ya da dolaylı olarak ülkemize yansımaları oluyor. Doğu Akdeniz’de ülkemiz aleyhinde oluşturulan bölgesel ittifakların ve güç mücadelesinin sonucu yakın geleceğimiz için hayati öneme sahiptir. Bölgesel ve küresel güçlerin coğrafyamızdaki rekabetinin yol açtığı karmaşık ve değişken tablo karşısında elimiz kolumuz bağlı duramayız. Kendi oyun planımızı geliştirmeye ve hayata geçirmeye mecburuz. Böyle zorlu bir dönemde MİT’in yürüttüğü cansiparane çalışmalarla bize gerçekten çok büyük destek sağlıyor.
Teşkilatımız son dönemde PKK’nın lider kadrosuna yönelik olarak Kuzey Irak’ta yaptığı operasyonlarla kendini en güvende hissettiği yerleri örgütün adeta başına geçirmiştir. Elde edilen istihbaratlar, İHA ve SİHA’lar aracılığıyla operasyonlara dönüştürülerek örgüte çok büyük kayıplar verdirilmiştir. Bu tablo ülkemizin teknoloji ile istihbaratını bir arada kullanma kabiliyetinin ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından çok önemlidir. Teşkilatımız FETÖ’nün haberleşme sistemi ByLock’u ve mahrem yapılanmasını çözerek devlet sisteminden bu büyük belanın silinebilmesi için gereken altyapıyı oluşturmuştur. FETÖ’nün yurt dışına yönelik çalışmalarıyla da pek çok örgüt mensubunun ülkemize iadesini sağlamıştır. Cemal Kaşıkçı cinayetinde MİT’in oynadığı rol uluslararası düzeyde ülkemizin yüzünü ağartacak mükemmeliyettedir. Teşkilat olayın başından sonuna kadar her düğümü hızlı bir şekilde çözerek hem bu kanın üzerimize sıçramasını engellemiş, hem de muhataplara Türkiye’nin ağırlığını hissettirmiştir.
Çatışma bölgelerinden de çok büyük hizmetler yapan MİT, adeta akıncı rolü oynayarak güvenlik güçlerimiz sahaya inmeden önce zemini hazırlamaktadır. Özellikle Suriye krizinin başladığı ilk günden itibaren sahada aktif rol oynayan teşkilatımızın sınırötesi harekâtlarımızın başarıya ulaşmasında çok büyük önemi bulunuyor. Aynı şekilde şimdi Libya'da üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getiriyor. Devletimizin ve milletimizin çıkarlarını sınır, mesafe, engel tanımaksızın her coğrafyada savunmaya devam edeceğinize yürekten inanıyorum.
MİT artık hamdolsun uluslararası alanda hatırı sayılır güçlü istihbarat teşkilatları arasında bulunuyor. Yurt dışı temaslarında pek çok ülke tarafından teşkilatımızın faaliyetlerinden sitayişle bahsedildiğini görüyorum. Sadece bilgi toplayan ve rapor eden bir kuruluş olmaktan çıkan teşkilatımız ürettiği bilgiyi diplomasi masasında muhattapları karşısında kullanan, istihbarat ile diplomasiyi yakınlaştıran bir yere gelmiştir. Türkiye, teşkilatımızın her alandaki başarılı çalışmaları sayesinde hiçbir ülkenin icazetine ve yardımına ihtiyaç duymadan dünyanın her yerinde kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilme imkânına kavuşmuştur. Teşkilatın başarılı çalışmaları gördükçe biz de kendilerine gereken desteği verdik. Teşkilatın mevzuatını güçlendirdik. İhtiyaç duyduğu teknolojik donanımlar için gerekli bütçeyi ayırdık.
Bununla kalmadık, operasyonel kapasitesini arttırmak amacıyla İHA, SİHA, istihbarat gemisi ve uçağı gibi donanımları kendilerine sağladık. Klasik tehditlerin teknolojinin sağladığı imkanlarla karmaşık hale geldiği şu süreçte İstihbarat ve teknik kapasitenin birleştirilmesi kaçınılmaz bir mecburiyettir. MİT bu bilinçle, istihbarat toplama tecrübesini teknoloji ile harmanlamış ve Suriye örneğinde olduğu gibi sahada fiiliyata dökmüştür. Hiç durmadan ilerleyen ve sonu olmayan bir derya haline gelen teknoloji konusunda diğer alanlarla birlikte istihbaratta da sürekli yenilikler peşinde koşmaya devam edeceğiz. Veri temini ve görüntü istihbaratı başta olmak üzere teknik istihbaratta gelinen noktayı görüntü uydularıyla bir adım daha öteye taşımakta kararlıyız. Görüntü istihbaratında daha yüksek mesafeden daha fazla alanı kapsayan ve sürekli izleme imkânı sunan hava koşullarından bağımsız çalışan bir kapasiteye ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor. Bunun için gereken teknolojinin geliştirilmesi ve uydumuzun bir an önce üretilmesi ve faaliyete geçirilmesi konusunda TÜBİTAK başta olmak üzere ilgili kurumlarımızın önemli sorumluluklarının olduğu ortadadır.
Veri analizi de başka kritik bir meseledir. Özellikle teröristlerin ve casusların tespitinde büyük verinin analiz edilmesi, profilleme çalışmalarına ihtiyaç duyuluyor. İstihbarat toplamada hukuki olarak tek yetkili merci konumundaki MİT’in veri analizi için ihtiyaç duyduğu tüm kaynaklara ulaşabilmesi bir gereğidir. Devlete ait verilerin tek bir yerde toplanmasını sağlamak durumundayız. MİT, bu şekilde topladığı ve analiz ettiği verileri kurumlarımızla paylaşacaktır. Böylece istihbarat dağınıklığı ve koordinasyon sorunu kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Bunun önemini son yıllarda ardı ardına yaşadığımız krizlerde pek çok kez tespit ettik.
En somut örnek olarak FETÖ’nün kurumlarımızda temizlenmesiyle birlikte güvenlik alanındaki başarılarımız arka arkaya gelmeye başlamıştır. Güvenlik bürokrasimiz tek bir vücut halinde hareket ederek ülkemize yönelik tehditlerle mücadele edebilme imkanına kavuşmuştur. Bu tablo kurumlar arasında güvenin tesis edildiğine işaret ediyor. Amacımız kurumlar arasındaki istihbaratın şahıslar üzerinde yürütülür olmaktan çıkarıp sağlıklı bir mekanizmaya kavuşturmaktır.
MİT’ten beklentimiz yüksek. Bugün olduğu gibi gelecekte de ülkemize yönelik tehditlerin süreceği açıktır. Bizi de diğer alanlarla birlikte ve hatta öncelikli olarak istihbaratımızı geliştirmemiz şarttır. MİT’in başarıları elbette takip ediyoruz. Ancak kat etmemiz gereken daha çok yolumuz olduğunu da biliyoruz. MİT’in ülke içindeki görevlerini azaltarak yurt dışı operasyon kabiliyetini arttırmaya devam edeceğiz.
Bu mücadeleye sadece sahada değil sanal ortamda da yürütmemiz gerekiyor. Teşkilatın siber alana eğilmesi kaçınılmazdır. Teşkilatımızın karşımızdaki sorunlar karşısında çözümü konusunda kendisinden beklediğimiz katkıları vereceğini biliyorum. Görevlerini yerine getirmeyi sürdüreceklerdir.
MİT, daha büyük başarılara inşallah devam edecek. Bu yeni karargâhın adına yakışır bir şekilde hizmet vereceğinden şüphe duymuyorum."
MİT'in yeni binası 'Kale'