Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin tarım politikaları ile tarımdaki güncel duruma ilişkin olarak getirdiği eleştirilerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu için, "Tarımla alakasının, ilgisinin olduğunu hiç mi hiç bilmiyorum" diyen Erdoğan, "Ama ben yeri geldiğinde Polatlı'dayım, yeri geldiğinde Şerefli Koçhisar'dayım, yeri geldiğinde traktöre de zaman zaman aynı şekilde biniyor. Çiftçi kardeşlerim traktöre nasıl bilinir öğrettiler. Bu işi de yapıyoruz" dedi.
Haliç Kongre Merkezi'nde MÜSİAD Vizyoner'19 programında konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Kuruluşundan bu güne bu güzide kurumumuza emek veren herkese bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Vizyonel 19 programının daha çok dijital ekonomi, dijital ticaret, geleceğin şehirleri, milli teknoloji hamlesi gibi başlıklar altında şekillendiğini görüyorum. Türkiye geçmişte dünyadaki yeni yönelimlerin pek çoğunu maalesef kaçırmış bir ülkedir. Dünya sanayileşme sürecindeyken biz vatanımzıı ve varlığımızı koruma mücadelesi içindeydik. Teknolojinin gelişmesiyle kitlesek üretim ve ticaret ağları genişlerken biz yeni devletimizi ayakta tutmanın derdindeydik. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra küresel çapta bir dönüşüm yaşanırken biz kendi içimize kapanmış, darbelerin, cuntaların pençesinde kıvranıyorduk.
Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal dönemlerinde yaşanan kıpırdanmalar kayıplarımızı telafi etmeye yetmedi. Bundan 17 yıl önce ülkemizin yönetimini devraldığımızda işte böyle bir Türkiye fotoğrafı ile karşı karşıyaydık. Milli geliri 3 bin 500 doları ancak bulan, ihracatı 36 milyar dolar olan, eğitimden sağlığa ulaşımdan enerjiye her alanda yetersiz bir altyapı ile ağır, yüksek ve aksak yol yürümeye çalışan bir ülkeydik. Demokrasimiz derseniz darbelerin, cuntaların ve en son 28 Şubat'ın ağırlı altında adeta iki büklüm haldeydi. Karşımızdaki bu manzaranın ağırlığı bizi ürkütmedi çalışma azmimizi biledi. Hemen kolları sıvadık. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ekonomi hamlesini başlattık. Hem makro ekonomide hem alt yapıda Türkiye'ye kelimenin tam anlamıyla çağ atlattık. Asırlık ihmalleri kısa sürede telafi etmekle kalmadık, ülkemizi çok ileriye taşıdık. Milli iradenin üstünlüğünü tahkim ederek demokrasimizi güçlendirdik, hak ve özgürlük alanlarını genişlettik. Devletimizle milletimiz arasında geçmişte hiç olmadığı kadar yakın ve güçlü bir bütünleşme sağladık. Tabii bu mücadeleyi öyle dikensiz gül bahçesinde vermedik. Attığımız her adımda önümüze engeller çıkartıldı. Girdiğimiz her yolda tuzaklarla karşılaştık. Başlattığımız her reform engellenmeye çalışıldı. Vesayet güçlerinin kimi zaman tahammülü zor hale gelen direnişlerini birer birer aşarak ülkemizin önünde yepyeni ufuklar açtık. Bundan 8 yıl önce 2011 yılında 2023 hedeflerimizi ilan ettiğimizde pek çokları dudak bükmüştü. Türkiye hızla bu hedefleri gerçekleştirme yoluna girince de ardı ardına saldırılar yaşamaya başladık. Gezi olaylarıyla ilk işareti ortaya çıkıp, 17-25 Aralık darbe girişimiyle devam eden, Hendek olayları ardından terör saldırılarıyla tırmanan, 15 Temmuz darbesiyle doğrudan milleti hedef alan, ülkemizi güney sınırlarından kuşatma girişimiyle süren bir süreç yaşadık. Bundan en çok ekonomimiz de nasibini aldılar. Ancak ne yaptılarsa Türkiye'yi hedeflerinden koparmayı başaramadılar."
"Türkiye'yi ısrarla başka bir fotoğrafa yerleştirmeye çalışanlara cevabımızı işte burada olduğu gibi güçlü vizyonumuzla vereceğiz. Milletimizin moralini bozmak isteyenlerin heveslerini her alandaki başarılarımızla kıracağız. Çünkü biz Türkiyeyiz, Türk milletiyiz. Ülke olarak dünyada ve bölgemizde süren tarihi bir yeniden yapılanma sürecinin tam merkezinde yer alıyoruz. Türkiye'nin içinde olmadığı, rızası olmayan, katkı vermediği hiçbir projenin bu bölgede hayata geçirilmesi mümkün değildir."
"Son yıllarda başımıza gelen her hadise bu bedelin bir parçasıdır. Bizi bu zorlu süreçte düşmanlarımızın attıkları taştan ziyade içimizden atılan güller yaralamıştır. Aşık Reyhani ne güzel söylemiş, dağ o dur ki üzerinde kar ola, bülbül ola ki ötüşünde zar ola, dost odur ki zor gününde yar ola, geniş günde düşman bile yar olur. Biz de ülkemizin dar günlerinde fikrine, zikrine, siyasetine bakmaksızın herkesin milletimize yar olmasını beklerdik. Ama maalesef bu konuda sürekli hayal kırıklığı yaşıyoruz. Türkiye bölücü terör örgütüne karşı mücadele yürütüyor birileri terörist sevicilik yapıyor.Türkiye FETÖ gibi eşine az rastlanır bir terör örgütüyle mücadele ediyor birileri sürekli bunlara su taşıyor. Birileri sürekli karşımızdakilerin yanında saf tutuyor. Türkiye, ekonomisine yönelik saldırıları bertaraf edip yeniden yükselişe geçmenin heyecanını yaşıyor, birileri moral bozmanın peşinde koşuyor. Kendi ülkelerine gül değil alenen taş atan bu kesimlerin yaptıkları işin adı siyaset değildir, bunun adı en hafif tabiriyle fırsatçılıktır, asıl olarak da kör düşmanlıktır.
Dün biri çıkmış Türk tarımının nasıl bittiğini, mafolduğunu anlatıyor. Tarımdan da alakasının, ilgisinin olduğunu hiç mi hiç bilmiyorum. Ama ben yeri geldiğinde Polatlı'dayım, yeri geldiğinde Şerefli Koçhisar'dayım, yeri geldiğinde traktöre de zaman zaman aynı şekilde biniyor. Çiftçi kardeşlerim traktöre nasıl bilinir öğrettiler. Bu işi de yapıyoruz. Söylediği her şey yanlış. Kullandığı her rakam yanlış. Verdiği her bilgi yanlış."
"Ülkemizde sulanabilir tarım arazilerinin büyüklüğünün 8.5 hektar olduğunu , sulanan kısmın 4,3 hektarının da kamu yatırımı olduğunu söylüyoruz, yine rakamlarla oynuyor. Biz polemikle yaparak konuları sulandırmanın değil toprakları sulamanın peşindeyiz."
"Milletin gönlünü kazanacak hiçbir projeleri, siyasetleri olmadığı için bizi başarısız göstererek öne çıkmanın peşindeler. Biz 22 milyar lira destekleme demişiz, yapın hesabını siz daha fazlasını ortaya koyun. Biz sulanan arazileri 6,6 milyon hektara çıkarmışız, siz bunu 8,5 milyon hektara tamamlayacak projeler geliştirin. Bunların hiçbiri ortada yok. Sadece rakam oyunlarıyla, sadece altı da üstü de boş eleştiriyle sadece kafa karıştırmaya çalışıyorlar Çünkü bunların heybelerinde millete sunacak hiçbir şey bulunmuyor. Mevlana testinin içinde ne varsa dışarı o sızar diyor. Bunların içi de belli dışı da."
"Türkiye'de içi boş muhalefetin malzemelerinden biri de bor meselesidir."
"Türkiye'de bor madenini gerçekten değerlendirecek çalışmaları biz yaptık. Önceden sadece ham maden olarak satılan boru aldık işledik, geliştirdik ürüne geliştirdik. Şimdi de taktik araçlarda, top namlularında, zırh olarak kullanılacak olan bor karbürü üretimine başlıyoruz."
"Bizim gündemimizde dijital ekonomi, dijital ticaret, geleceğin şehirleri var. Türkiye'nin geleceği bu toplantıda yapılacak tartışmalarla şekillenecektir.Yeni yönetim sistemimize geçerken doğrudan Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir dijital dönüşüm ofisi kurduk. Amacımız tüm çalışmaları takip edip desteklemektir. özellikle eskiden elektronik devlet çatısı altında yapılan hizmetleri daha da geliştirdik. Biz her ne kadar hızlı hareket ediyorsak da teknoloji bizden hızlı hareket ediyor. Mobil telefon abonesi sayısı 23 milyondu bugün 80 milyonun üzerine çıktı. Fiber hat mesafemiz 364 bin kilometreyi geçtik ancak bu konuda yavaş gittiğimizi görüyoruz. Firmalarımızın fiber hat yatırımlarını hızlandırması gerekiyor. Bu konuda engel çıkartanlar bizzat karşılarında şahsımı bulacaklarını bilmelidirler. "
2022 yılında yerli haberleşme uydumuz Turksat6a'yı devreye almış olacağız. Türkiye 3G teknolojisine 2009'da, 4-5G teknolojisine de 2006 yılında geçmişti.
"Dijital dünyayı yakalama konusundaki kararlılığımız tamdır."