Erdoğan: Ne bekletilmeye ne teröre müsamaha gösterilmesine tahammülümüz kalmadı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye karşı takındığı tutumu sert bir dille eleştiririrken, "Ne 54 yıldır sudan bahanelerle kapıda bekletilmeye ne de teröre gösterilen müsamahaya hiç tahammülümüz kalmamıştır'' dedi. Erdoğan, ABD Büyükelçiliği önünde saldırıyı gerçekleştiren canlı bombanın Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye geldiğini hatırlatarak, ''Bu muhabbet nedir? Avrupa ülkeleri ile teröristler arasındaki bu muhabbet nedir? Bu muhabbet daha ne kadar devam edecek?'' diye sordu. Erdoğan, Cilvegözü sınır kapısının insani yardım dışında giriş çıkışa kapalı olduğunu belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında konuştu.

Konuşmasına Cilvegözü Sınır Kapısı’nda meydana gelen patlamayı değerlendirerek başlayan Başbakan Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da “geçmiş olsun” diledi.

“Her açıdan hassas bir olayla karşı karşıyayız” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suriye tarafından gelen bir araç bizim gümrük kapımıza kadar ulaşabildi. Burada infilak ettirildi. Üç bakanımız olayla birlikte hemen Hatay'a gönderildi. Burada son derece detaylı bir şekilde incelemelerini sürdürüyorlar. Bu patlamayı siyasi bir çıkar konusu olarak görüp, bununla ilgili yapılan konuşmalar, ne insafla ne insanlıka bağdaşır. Suriye'de bu kadar yoğun çatışmalar yaşanırken, Türkiye'nin bunlardan etkilenmemesi malesef mümkün değil. Olayın aydınlığa kavuşmasıyla ilgili olarak sabırla ve sağduyuyla bekleyeceğiz. Hadise aydınlatıldığında ise hiç tereddütsüz gerekeni yapacağız. Gümrük çalışanlarımıza ve Hatay'lı kardeşlerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum."

ABD Büyükelçiliği’ne yönelik düzenlenen saldırıyla ilgili Avrupa’ya eleştirilerde bulunan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Avrupa Birliği konusu yoğun bir biçimde ülkemizin gündeminde. Ancak Avrupa Birliği konusunu geçtiğimiz hafta gündemin ilk sıralarına taşıyan tatsız bir olay yaşadık. Ankara'da üzerine yerleştirdiği bombaları patlatan terörist büyükelçiliğe saldırdı. Burada bir şehidimiz oldu, bir gazeteci kızımız yaralandı. Şehidimizn ailesine başsağlığı ve gazeteci kızıma geçmiş olsun dileklerimizi tekrar iletiyorum. Bu olayın failleri ve arkasındaki örgüt kısa süre içinde ortaya çıktı. Bu terörsit Avrupa'da kalmış, ellerini kollarını sallayarak dolaşmış ve Türkiye'ye gelerek bu eylemi yapmış. Avrupa ülkeri ile terör örgütüleri arasındaki bu muhabbet nedir? Bize bunları bir açıklayın. Türkiye'ye yönelik bu kalleşçe saldırılara daha ne kadar göz yumacaksınız?"

'Tahammülümüz kalmadı'

"Almanya'daki 408 terör suçlusuyla ilgili talebimiz sudan bahanelerle reddedildi. Bizi her alanda eleştiren AB, artık terörle ilgili muhabbetini sorgulamak zorundadır. Bizim ne sudan bahanelerle 54 yıldır kapıda bekletilmeye, ne de teröre destek verilmesine tahammülüz kalmamıştır artık. Biz reformlarımızı, düzenlemeleri kararlıklıa yerine getiriyoruz. Biz mecramızı gerekirse değiştiririz ama yolumuzu değiştirmeyiz.

Değerli arkadaşlarım buradan terör konusunda da önemli bir hassas nboktaya vurgu yapmak istiyorum CHP Genel Başkanı ısrarla, inatla Türkiye'yi dünyaya gazetecilerin haksızlığa uğradığı bir ülke olarak tanıtmaya devam ediyor. CHP Genel Başkanı, kendi ülkesini karalamak için ortaya attığı iddialar yüzünden terör örgütüne hayat öpücüğü veriyor. CHP Genel Başkanı herhalde sıkılmasa DHKP-C'ye üye olabilir. Bunu yaparsa da hiç şaşırmayın. CHP Genel Başkanı Türkiye'de gazeteciler tutuklu diyerek kendi ülkesini karalayabiliyor.

CHP Genel Başkanı'nın kavramlar konusunda da kafası karışık. Ciddi bir zihin karmaşası yaşıyor. Bunu defalarca yapıyor. Yurtdışında hükümeti eleştireyim derken, Türkiye Cumhuriyeti'ni karalıyor. Üyesi olduğunuz bir örgütün (Sosyalist Enternasyonal) üye listesine hiç bakmadınız mı? Çin Komünist Partisi Sosyalist Enternasyonal’e üye mi? Hiçbir ülke temsilcisi uluslararası arenada kendi ülkesini bu kadara karalamaz. Biz CHP Genel Başkanı’nın kendi ülkesini kötülemesine alıştık. Ama ana muhalefet partisi genel başkanın alay konusu olmasını içimize sindiremiyoruz."