T24 - Başbakan Tayyip Erdoğan, Van depremini değerlendirdiği konuşmasında üniversite hocalarına yüklenerek "Bu inşaatı yapanlar sizin öğrencileriniz. Fatura kesecek birini aramanın anlamı yok" dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Dünya Türk Girişimciler Kurultayı'nda bir konuşma yaptı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: "Depremle ilgili TV'de hocalar çıkıyor; 'Şöyle oldu böyle oldu' diyorlar. Bu inşaatı yapanlar sizin öğrencileriniz. Onlar yaptılar bunu. İlla fatura kesecek birilerini aramanın anlamı yok.
Deprem için İstanbul hazırlıklı değil. Diğer şehirler de hazırlıklı değil. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı kurmak istememin tek nedeni bu.
Şimdi 'rant' diyorlar. Eline diline dursun. Bu binaların altında insanlar kalırsa bunun bedelini neyle ölçeceksin? Şehirlerin de insanlar üzerinde hakkı vardır.
Van'da bu geçiş dönemini atlatacağız ama Şubat-Mart itibariyle kalıcı konutlara başlayacağız. Mülk sahibi-kiracı ayrımı yapmıyoruz. TOKİ zorla el koyuyor diyorlar, böyle bir derdimiz yok. TOKİ'nin başında yükü çok. Biz sorunu çözelim, derdimiz bu.
Bizim Türkiye olarak hiçbir ülkenin içişlerine karışma gibi bir düşüncemiz yok. 9 yıl boyunca Suriye yönetimine demokrasi, insan hakları konusunda eleştirilerimizi yaptık. 9 yıllık süreçte Türkiye-Suriye dostluğu Suriye halkına kazandırdı." 'Hiç bir ülkenin toprağında gözümüz yok'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Bizim, Türkiye olarak, hiçbir ülkenin topraklarında, siyasetinde, idari sisteminde asla ve asla gözümüz yok. Ne bölgemizdeki, ne dünyadaki hiçbir ülkeye çıkar kaygısıyla bakmadık ve bakmıyoruz. Bizim için her yerde öncelikli olan insandır'' dedi.
Türkiye olarak uzun yıllardır yaşadıkları tecrübenin bunu gösterdiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Zor bir coğrafyada bulunuyoruz. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya'nın ortasında, çalkantılı bir coğrafyanın merkezinde yer alıyoruz. Bu çalkantılı coğrafyaya ek olarak, sınırlarımız dışından ülkemize yönelen terör problemiyle de mücadele ediyoruz. Açıkçası Türkiye, son 9 yılda dış politikada elde ettiği başarıları, iç politikada ve demokraside gerçekleştirdiği reformları, ekonomik başarıya tahvil edebilmiş bir ülkedir. Bölgemizde biz çok güçlü şekilde barışı, istikrarı, dayanışmayı ve demokrasiyi savunuyoruz. Bu konuda Türkiye, hamdolsun örnek bir ülke haline gelmiştir. Bölgemizdeki sorunların çözümü halinde, sadece Türkiye'nin değil, bölgedeki tüm ülkelerin kazanacağını çok güçlü şekilde ifade ediyoruz. Bizim, hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Bizim, Türkiye olarak, hiçbir ülkenin topraklarında, siyasetinde, idari sisteminde asla ve asla gözümüz yok. Ne bölgemizdeki, ne dünyadaki hiçbir ülkeye çıkar kaygısıyla bakmadık ve bakmıyoruz. Bizim için her yerde öncelikli olan insandır. Afganistan'daki çabalarımız tamamen insani kaygıların neticesidir. Somali'ye olan duyarlılığımız tamamen insani kaygıların bir ürünüdür. Kuzey Afrika'ya, Ortadoğu'ya olan yakın ilgimiz tamamen insani nedenlerdendir. Biz, 'Bağdat' derken, 'Kudüs' derken, 'Gazze' derken, 'Bingazi, Trablus, Sirte' derken, birileri gibi petrol kuyularını görmüyor, tam tersine orada akan kanı, orada dökülen göz yaşını görüyor ve işte o nedenle sesimizi yükseltiyoruz.''
'Her türlü eleştirimizi kardeşane yaptık'
Suriye'deki olaylar karşısında sergiledikleri tavrın da sadece insani kaygı olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yüzyıllar boyunca beraber yaşamış, birbirini kardeş olarak bilmiş, tanımış halkların, zulüm ve baskı altında inlemesine göz yummayız, sırtımızı çevirmeyiz. Şunu da buradan açık açık söylemek durumundayım; evet, 9 yıllık süreçte biz Suriye ile çok iyi ilişkiler tesis ettik. Bizzat devlet ve hükümet başkanları, bakanlar düzeyinde çok önemli projelerin altına imza attık. İki ülkenin, iki ülke halklarının refahı için ortak yatırımlar gerçekleştirdik. Suriye halkını ne kadar kardeş bildiysek, Suriye yönetimini de biz o kadar kardeş bildik. Ancak, 9 yıl boyunca, Suriye yönetimine, reformlar konusunda, demokrasi konusunda, insan hakları konusunda her türlü eleştirimizi kardeşane yaptık, her türlü önerimizi iletmekten de kaçınmadık. Biz, 9 yıl boyunca, bir yandan dünya kamuoyuna, 'Suriye'nin tecrit edilmemesi, Suriye'nin kazanılması gerektiğini' ifade ederken, eş zamanlı olarak Suriye'den de reformların sözünü aldık. Bu 9 yıllık süreçte, Türkiye Suriye dostluğu, Türkiye'den daha ziyade Suriye'ye kazandırdı, Suriye halkına kazandırdı. Ne yazık ki, Suriye yönetimi, reformları yapmakta, verdiği sözleri tutmakta isteksiz ve samimiyetsiz davrandı. Bunun da ötesinde, Suriye'den yükselen muhalefet, insanlık dışı yöntemlerle, kan akıtılarak bastırılmak istendi. Eğer ortada bir politika değişikliği varsa, bu, Türkiye'nin değil, Suriye'nin politika değişikliğidir. Suriye, ne Türkiye'ye ne Arap Ligi'ne ne de dünyaya verdiği sözleri tutmamıştır, söz vermiş ama gereğini yerine getirmemiştir, samimi, güvenilir davranmamıştır.''
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, bölgesel barış ve istikrar adına, Suriye'nin bir an önce iç barışa kavuşmasını arzu eden bir ülke olduğunu ifade ederek, ''Bütün çabalarımız, bütün çağrılarımız, Suriye'nin ve Suriye halkının huzuru ve refahı içindir. Suriye ne kadar huzurlu olursa, Türkiye de o kadar huzurlu olur. Irak, Lübnan, İran, Ürdün, Filistin, bölgemizdeki tüm ülkeler ne kadar istikrar ve güven içinde olursa, bölgenin diğer ülkeleri de o kadar istikrar ve güven içinde olur. Şunu da altını çizerek ifade ediyorum ki, insanların refahı adına, insanların huzuru adına, en önemlisi de insanlık adına, biz hakkı savunmaya, hukuku savunmaya devam edeceğiz'' şeklinde konuştu.