Erdoğan: O topraklar sadece Kürtlere ait değil!

Erdoğan: O topraklar sadece Kürtlere ait değil!

Birleşmiş Milletler (BM) 72'nci Genel Kuruluna katılmak üzere giden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,  ABD ziyaretindeki lierlerle yapmış olduğu temasları gazetecilere anlattı. Irak Kürt Bölgesel Yönetim'inin (IKBY) 25 Eylül'de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumunu da değerlendirerek "O topraklar sadece Kürtlere ait değil. Birilerinin orada sadece kendileri varmış gibi hareket etmeleri son derece yanlış. İşin tarihi boyutuna girersek işler değişir. Birilerinin giderek istikametlerini iyice kaybettiklerini görüyoruz”  ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

20'ye yakın ikili görüşme

“(Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dolayısıyla yaptığı görüşmeler): BM 72. Genel Kurulu vesilesiyle, malum, pazartesiden bu yana birçok görüşme, birçok toplantı yapmış olduk. Bu toplantılarda özellikle de gerek ikili bazı görüşmeler, gerekse de BMGK bazında yaptığımız Arakanlı Müslümanlarla ilgili toplantı, sizlerle şimdi gerçekleştirdiğimiz toplantı, ayrıca yabancı medyaya verdiğim mülakatlarla birlikte 20’ye yakın ikili görüşme gerçekleştirdim. Gerçekten ara vermeden adeta nefes almadan diyebileceğimiz şekilde görüşmeler sürdü. Bu görüşmelerde Irak ve Suriye en öne çıkan konular oldu. Irak’taki son gelişmeler malum referandum konusu, Irak’ı da öne çıkarmış vaziyette. Yaptığımız mülakatta aldığımız görüşmeler olumlu istikamette. 

(ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi): Donald Trump ile yapmış olduğumuz görüşmenin merkezinde yine Suriye ve Irak vardı. Yine malum FETÖ meselesi vardı. Onların gündeminde de papaz meselesi vardı. O tabii ki şu anda yargının hakkında tutuklama kararı verdiği bir kişi. Yargının verdiği karar nedeniyle içeride. FETÖ’nün başıyla ilgili olarak malum bizler, ABD makamlarına 85 koli belge-bilgi verdik. Kendisi ABD’de yargı ve benzeri bir sürecin içinde de değil. Ama buna rağmen bize vermiyorlar. Halbuki isteseler, bunu kişisel tasarruflarıyla rahatlıkla Türkiye’ye gönderebilirler. Ama nedense buna yanaşmıyorlar. Bunlar düşündürücüdür. Vakti zamanı geldiğinde ne düşündüğümüzü çok daha açık ortaya koyarız. Burada özellikle de Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin himayesinde Türk Amerikan ile Amerika Müslüman temsilcileriyle bir araya geldiğimiz toplantı önemliydi. 2 binin üzerinde katılımın olduğu ve sadece Türk-Müslümanlarının değil, dünyanın değişik yerlerinde birçok ülke Müslüman halkının katılımıyla bir toplantı oldu. Doğrusu bundan önce ABD’de böyle bir toplantıyı yapmamıştık. Ondan dolayı da bunu düzenleyen arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. 

İran ile adım atmamız lazım

(Kuzey Irak’ta yapılması planlanan referandum): Bu, Irak merkezli bir adım. Bu adımı atmak suretiyle de herhangi bir durumda artık bütün adımlar atılmış olmalı ve buna göre de bu işin üzerine gitmeliyiz. Kuzey Irak yönetiminin de ne yapacağını düşünmesi lazım. Irak Anayasası zaten kararını verdi. “Attığınız adım yanlıştır. Geçerliliği yoktur” kararını vermiştir. Ama hâlâ direniyorlar. Yalnız gördüğümüz kadarıyla ABD bizimle aynı düşünüyor.

İkili görüşmemizin ardından, ortak kısa bir basın açıklaması yapıldı. Bahsettiğim konudaki mutabakat o açıklamada da belirtildi. Yapılan işin yanlış olduğu, bunun olamayacağı vurgulandı. Tabii İran ile görüşmemiz çok önemli. İran’ın kararı bizimle örtüşüyor. Geleceğe yönelik bazı yaptırımlar konusunda İran ile adımları atmamız lazım ki geri adım atılmasın. (Türkiye’nin Barzani ile ilişkileri nasıl kopma noktasına geldi): Kopma noktasına geldi diyorsanız, bunu Barzani bu hale getirdi. Memurlarına maaş ödeyemez hale geldiklerinde onlara biz yardımcı olduk. Başbakanlığım dönemiydi, 2 milyar dolar kredi verdik ki maaş ödesinler. Fakat bunlar kadir kıymet bilmiyorlar. Yoksa bizim onlarla alıp veremediğimiz bir şey yok. Ne ABD ne Rusya bizim gibi yardım etmedi.

İki gün çok önemli

(Türkiye referandum konusunda ne yapacak) Cuma ve cumartesiyi izleyelim. O günler çok önemli.

(Sınırlar kapanabilir mi): Atılacak adımlar, yapacağımız değerlendirme neticesinde belirlenecek. Kararlarımızı açıkladıktan sonra ne olacağını görmüş oluruz. Ama o topraklar sadece Kürtlere ait değil. Orada Türkmen’i var, Arap’ı var. Dolayısıyla birilerinin orada sadece kendileri varmış gibi hareket etmeleri son derece yanlış. İşin tarihi boyutuna girersek işler değişir. Orada Türkmenlerin parti merkezini ateşe tuttular. Birilerinin giderek istikametlerini iyice kaybettiklerini görüyoruz.”

ABD'de beyler gibi yaşıyor

“(FETÖ’nün ABD’de diyaspora oluşturduğu ve finansal olarak da eski güçlerine kavuşmak üzere olduklarına ilişkin iddialar): Ben bu tür bir şeye ihtimal vermiyorum. Olabileceğine de inanmıyorum. Çünkü bunların elindeki güç etnik milliyetçiliğe bağlı bir güç değil diğerleri gibi. Her yerde kan kaybediyorlar. Hele hele mahkûmiyetler başladığı zaman bunların durumu çok daha farklı olacak. Mahkûmiyet kararlarından sonra onlar düşünecek. Bu konu diğerlerinin durumuna benzemez. Diğer taraftan da tabii Türkiye’de barınma imkânlarının olamayacağı çok net ortada. Önemli olan bizim millet olarak kararlı duruşumuzu ortaya koymamızdır.

(ABD’nin Fetullah Gülen’i iade etmeme gerekçesi): FETÖ’nün elebaşıyla ilgili olarak biz talebimizi bir kez daha tekrarladık. 400 dönümlük arazide beyler gibi yaşıyor. Kendilerine belgeleri bilgileri de gönderdik. Bahane üretilmeksizin, bize iade edilmesi lazım.  (Gülen’in görüşlerinin dinle bağdaşıp bağdaşmadığı): Mensupları ne diyorlar? O bize şah damarımızdan daha yakın diyorlar. Ayet-i kerime çok açık ve net oysa. Sadece Rabbimizdir bize şah damarımızdan daha yakın olan. Sorduğunuz konuyla alakalı Diyanet’in bir çalışması var. O çalışma, bu adamı İslam’ın içerisinde tutan hiçbir şey kalmadığını açıkça gösteriyor. (28 Şubat hukuki süreci): Şu anda 28 Şubat ile ilgili yargının belirli bir hazırlığı var. Onu biliyorum. Çalışma nereye varır tabii onu yargıda göreceğiz.”

İsrail'in tavrı doğru değil

“(Referanduma İsrail’in desteği): İsrail’in bu tavrını doğru bulmuyoruz. Bunu New York’ta görüştüğüm Yahudi kuruluşlarının temsilcilerine de anlattım. İsrail’in ilişkileri menfi yönde etkileyecek tavırlardan uzak durması lazım.”

El Nusra da dağılma sürecine girecektir

“(Suriye) Suriye’ye gelince aslında Astana’nın son toplantısı yani 14’ündeki toplantıda alınan kararlara uyarak adımlar atılmaya başlandı. Ve bu konuyla ilgili olarak da İdlib, çatışmasızlık bölgesiyle ilgili sınırlarda dışarıdaki karakollar Rusya tarafından, içerideki karakollar ise bizim tarafımızdan kullanılıyor. ÖSO ile buradaki süreci kontrol altında tutuyoruz. Heyet Tahrir-i Şam burada dağılmaya başladı. Bunların dağılması güneydoğudaki terör örgütlerini zayıflatmış bulunuyor. El Nusra da dağılma sürecine girecektir diye düşünüyorum.” 

Trump S-400 konusunu açmadı

“(ABD’nin Barzani konusunda Türkiye’yle birlikte hareket etmesi ancak PKK/PYD konusundaki fikir ayrılığıyla ilgili Trump’ın görüş belirtip belirtmediği): Bu konuyla ilgili bizim söylediklerimize karşı herhangi bir olumsuz yaklaşım sergilemedi. TIR’ların (silah sevkiyatı) gönderilmesiyle ilgili bir şey söyleyemiyor. Seri numaraları falan bu konulara da girdiğimizde oraları da savunamıyor. Onun dışında mesela Trump bana S-400 konusunu açma gereği hissetmedi. Bu bizim kararlı duruşumuzun önemini gösteriyor. Tabii bir de şu var. ABD’liler benzer bir şeyi bize sunabilme noktasında değillerse bize bir şey diyemezler. Mesela Sig Sauer’i verme hususunda kongreden onay çıkmamışsa bizim elbette bekleyecek halimiz yok. Biz kendi yerli silahlarımızla da o işi görürüz. Atmaca ile Sarsılmaz ile işimizi görürüz. Öbürü marka, bizimki henüz marka değil. Ama bizimki de kullanmaya başladıktan sonra marka olur. 

Zarrab ve tutuklu papaz

(Trump ile hangi konular görüşüldü): Görüşmemiz yaklaşık 45 dakika sürdü. Ağırlıklı olarak Irak ve Suriye’yi konuştuk. Onun dışında Rıza Zarrab, İzmir’de tutuklu olan papaz gibi konular da görüşüldü. Ayrıca 16 Mayıs’ta geldiğimizde korumalarla ilgili konu vardı. Bunları tekrar gündeme getirdik. Adalet Bakanlığımız tüm bu konuların takibini yapacak.

(Putin’le bir araya geldiğinizde bu anlaşma kesinliğe bağlanacak mı): Şu anda anlaşmamız tamam. O noktada bir sıkıntı yok. Bizzat Putin ile biz aramızda konuştuk. (Muhalefetin, ABD’de kimseyle yan yana fotoğraf veremeyeceğine ilişkin iddiaları):(Gülerek) Ey ahali duyduk duymadık demeyin. Duyanlar duymayanlara, görenler görmeyenlere anlatsın. Burada kimlerle görüştüğümüz, kimlerle bir araya geldiğimiz, kimlerle görüştüğümüz, fotoğraflarıyla, videolarıyla basında yer almışken, o tür şeyler söylenebilmesi gerçekten gülünç.” 

Baktım kulak asılmıyor TEOG'u gündeme taşıdım

“(Kapsamlı bir eğitim reformu ne zaman tartışılacak): Şu anda tartışmıyoruz, yaşıyoruz. Mesela TEOG, ben o açıklamayı yapmamış olsam hâlâ ülkenin gündeminde kalacaktı. Baktım ki bu işe yeterince kulak asılmıyor. En iyisi açıklama yaparak gündeme taşıyayım istedim bunu. Çünkü ailelerin hali ortada. Çocuklar bindirilmiş kıta. TEOG ne kazandırıyor bize? Sadece stres, stres, stres... Masraf, masraf, masraf... O sistem, paraların genelde o namussuzlara (FETÖ’ye) akmasını sağlıyordu. Bu nedenle dersaneleri kapattık, biz devlet olarak hafta sonlarına takviye kursları koyduk. Çocuklarına kurs isteyen göndersin kurslara. İnat etmenin hiçbir anlamı yok. Sen devlet olarak çocuklarını yetiştiremiyorsan bir yerde suç bizimdir. Bunu aşmamız lazım. Ortayı düz ortaokulda okudun, buradan fen lisesine gidecek. Kendisine en yakın yere gidecek. Fazla müracaat varsa lise kendi imtihanını yapar. 

(ETÜT merkezleri kalkacak mı?) ETÜT merkezleri kalktı diye biliyorum. Milli Eğitim’e talimatı verilmişti bunun. Takviye kursları var onların yerine.  (TEOG ile birlikte üniversite sınavının kaldırılması da gündemde mi): Bizim eğitim öğretimde çok ciddi bir dönüşüme girmemiz lazım. Bunların hiçbiri bizim geçmişimizde olan sistemler değil. Sonradan siyasi yaklaşımlarla eğitim öğretimin içerisine girmiş sistemler. Ben YÖK ile de bu konuyu görüştüm. Milli Eğitim ile de. Başbakan’la da bu konuda mutabık kaldık. En kısa zamanda gereken adımlar atılacak.”

Arakanlılara özel ada

“(Arakanlı Müslümanların durumu): Dünya maalesef Arakan konusunda halen sessiz. Arakanlı Müslümanlarla ilgili biz bir toplantı yaptık. Bu toplantıya Reis-i Cumhur noktasında bir ben katıldım, bir de İran Cumhurbaşkanı katıldı. Başbakan olarak Pakistan ile Afganistan Başbakanları vardı. Endonezya Devlet Başkanı Yardımcısı katılmıştı. Bunun dışındakiler dışişleri bakanı düzeyinde veya mülteci konularıyla ilgili bakanların katıldığı bir toplantı yaptık. Katılımda sayı iyiydi ama bana göre genel itibarıyla katılımcılar düşük düzeydeydi. Kim nasıl bir noktaya gelecek, tam olarak ne yapacak? Görünürde henüz ciddi bir şey yine yok.

Bangladeş Başbakanı, ülkelerinde bir adayı tahsil etmekten bahsetti. Bu adanın durumunu öğrenmek için Kızılay, AFAD gibi heyetlerle gidip adayı incelemekte fayda var. Bangladeş Kızılayı ile birlikte incelemekte fayda var. Burada ne gibi adımlar atmamız gerekir ki bu insanları şu sıkıntılı hayattan kurtaralım...”