T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la MHP lideri Devlet Bahçeli arasındaki 'Öcalan'ın idamı' polemiğinde son konuşan Erdoğan oldu.
Başbakan Erdoğan Kral FM'de konuşmuş, Devlet Bahçeli de Mersin'den yanıt vermişti.
Başbakan Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli arasındaki 'Öcalan'ın idamı' tartışması, dün Erdoğan'ın Kral FM'deki açıklamalarıyla alevlenmişti.
Erdoğan'ın, o dönemde koalisyon ortaklarından biri olmaları durumunda "ya Öcalan'ı idam ederdik ya da istifa ederdik" açıklamasına, Bahçeli, Mersin'den "9 yıldır iktidardasın, neden asmıyorsun?" yanıtı vermişti.
Konuyla ilgili son yorum Erdoğan'dan geldi. "O zaman infaz edilmiş olsaydı biz bugünlere gelmeyecektik" diyen Erdoğan, "Af yetkisi devlete değil öldürülenin ailesine aittir" ifadesini kullandı.
ATV'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan , konuyla ilgili şunları söyledi:
''Madem bu idam yürürlüktedir ve karar verilmiştir, bunun uygulanması lazım. Çünkü bütün o şehitlerin hepsinin beklentisi bunun uygulamasıydı... Bunun ertelenmesi neticesinde terörist başı kurtuldu ve şu anda millet ondan hala kurtulamadı. Bu hesabı vermesi gerekenler şimdi hala onun hesabını soruyorlar. Başta Bahçeli. Çünkü o kararın altında imzası var."
Soru: O zamanki ABD Başkanı Clinton, Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye öldürülmemesi şartıyla teslim edildiği yönünde demeçler verdi. İç politikaların kavgasının ötesinde bir de dışarıdan gelen baskı var...
''Demek ki Sayın Bahçeli böyle bir baskı altındaysa veya böyle bir söz verdiyseler çıksın bunu açıklasın. Onu da açıklayamıyor. Ama Tayyip Erdoğan böyle bir söz verir miydi, vermez miydi, onu da bizim şuana kadar Amerika ile olan bütün görüşmelerimizde ne varsa, ben bütün görüşmeleri aynen halkıma hep yansıtmışımdır. Ama böyle bir olayda Türkiye'nin beklentileri vardı, bütün şehit ailelerini beklentileri vardı. Şehit ailelerinin beklentileri bu kadar ucuza satılmamalıydı. İşte o günün o kararı bugüne böyle yansımış vaziyette.''
Soru: İdam cezası Öcalan'dan sonra mı kaldırılmalıydı?
"Kaldırılması 2003'tür. Karar 2000. Karar verilmiş, idamı tamam, ondan sonra Başbakanın sümenaltı ettiği bir süreçtir. Böyle bir süreci yaşattılar. Halbuki o zaman infaz edilmiş olsaydı biz bugünlere gelmeyecektik. O 2003'ten önce gündemden düşmüş olacaktı...
Avrupa Birliği neden bunu kaldırma yoluna gitti? Burada bunun haklı olan yönleri var, haksız olan yönleri var. Bu tartışılır bir konu. Türkiye için de tartışılır. Ama Türkiye bir Avrupa Birliği sürecine girdiği için böyle bir adım atmak zorunda kaldı. Geçmişe baktığınız zaman, mesela ben olayı şöyle değerlendiririm, idam ile ilgili bir konuda bu konunun affı yetkisi öldürülenin ailesine aittir diye düşünürüm. Kalkıp devlet böyle bir affı getiremez, getirmemeli.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ilgili ne diyor Sayın Bahçeli, 'Siz geleceğe yönelik bir söz mü verdiniz?', 'Ben söz vermedim' dediğim halde adam bunu hala işliyor.''
"VELEV Kİ MUHTIRA OLSUN"
Bizim aldığımız haberler var ve bütün tehditlerde şu var, diyorlar ki 'cep telefonu ile kullandığın oyu çekeceksin, bize göstereceksin' Buna yönelikolarak da cep telefonu ile sandık başına gidilemeyecek.
CEP TELEFONU
Başbakan Erdoğan'ın dikkat çeken diğer açıklamaları şunlar oldu:
Soru: Genelkurmay Başkanlığınca internetten yapılan açıklama sonrasında mağduriyetin oy getirdiği yönünde değerlendirmeler yapıldı.
''Ben hizmetin oy getirmesi gerektiğine inanıyorum, hiçbir zaman mağdurları oynamadık. Tam aksine, ben onu muhtıra olarak da kabul etmiyorum. Muhtıra denilen şey farklı bir şey, o farklı bir şey. Velev ki muhtıra olsun, ertesi gün biz sivil irade olarak gerekli cevabı verdik mi? Verdik. Mağduru oynayan insan, duvarın önüne gider, orada ağlamaya başlar."
Soru: Fransa'da terör örgütü PKK üyelerine yönelik tutuklamalar.
''Batı'da olanlara pek güvenemiyorum. Özdemir Sabancı ile ilgili kaç türlü karar alındı. Yakalandı, bırakıldı, şimdi kayıp. 3 ay önce de Fransa'da birçok tutuklamalar oldu. Sayın Bush döneminde, G-20 toplantısında Sarkozy 'Sana 2 ay içinde sürprizim var. Terör örgütünden bazılarını size teslim edeceğiz' dedi. 1 seneyi geçti, hala teslim edecek! Sorduğumda 'Yargı' diyor. Tutuklama kararı verilmiş! Bir üste çıktığında ne olacağı belli olmaz. Temenni ederim ki serbest bırakılmaz. Umarım teslim ederler.''