Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyareti öncesinde kameraların karşısına geçti. Rusya devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacakları ikili görüşmenin detaylarını anlatan Erdoğan, gazetecilerin sorularına karşın İran'ın, "Türkiye'nin Suriye'de askeri gözlem noktaları kurmasına karşıyız" kararına da sert bir dille yanıt verdi.
Söz konusu açıklamasının kendisinde ciddi manada üzüntüye sebep olduğunu ifade eden Erdoğan, "Maalesef bazı çatlak sesler çıkıyor. Ancak Sayın Ruhani'den değil. Yanındaki mesai arkadaşlarından ziyade bazı çatlak sesler çıkıyor. Bunları başta Ruhani olmak üzere, susturmaları gerekirdi. Bu başta şahsım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarımı rahatsız etmektedir" dedi.
Öte yandan Erdoğan, ABD ile yapılan 120 saatlik mutabakat sürecinde YPG'lilerin alabildikleri silahlarla güvenli bölgeden ayrıldıklarını söyledi. Erdoğan, "Taşıyabildiklerini taşıyorlar. Geri kalan da depolarda kalıyor. Kalanlarını da biz yaptığımız taramalarda toparlayacağız" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Sayın Putin ile ikili iş birliğimizi ve bölgesel sorunları ve gelişmeleri ele alacağız. Ruysa ile tesis ettiğimiz mekanizmalar sayesinde ilgili bakanlık ve kurumlarımız sürekli temas halindeler Bu kapsamda son olarak millî paralarla ticareti kolaylaştıracak bir mutabakat muhtırasını sağladık. İlişkilerimizi karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde geliştirme iradesine sahip olduğumuzu tekrar belirtmek isterim.
9 Ekim'de başlatmış olduğumuz Barış Pınarı Harekâtı ile Suriye sınırımız boyunca bir terör koridoruna izin vermeyeceğimizi ortaya açık ve net koymuş bulunuyoruz. Harekâtın kiki temel hedefi bulunuyor. Bunlardan ilki 32 kilometre derinliğinde 444 kilometre Irak sınırından Celabrus'a kadar olan bu bölgede tamamıyla terör örgütlerinden temizlenmesidir. Şimdiye kadar 2 bin 200 kilometrelik alan teröristlerden arındırılmış toplan 160 yerleşim biriminde kontrol sağlanmıştır. 9 Ekim'den bu yana 775 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 7 askerimiz 79 Suriye Millî Ordusu mensubu kardeşimiz ve 20 sivil vatandaşımız da terör örgütü saldırlarında şehit olmuştur.
Amerika Birleşik Devleti ile vardığımız mutabakata göre bölgedeki tüm teröristlerin çıkartılması için bugün son gün. Bu gece saat 22:00 itibariyle süre bitiyor. İlgili birimlerimiz sahada süreci çok yakından takip ediyor. Amerika'nın ülkemize verdiği sözler tutulmazsa harekâtımıza kaldığımız yerden bu sefer çok daha büyük bir kararlılıkla kaldığı yerden devam ettireceğiz. Harekâtın ikinci hedefi ise 8 yıldır ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimizin kendi topraklarına gönüllü geri dönüşlerini sağlamaktır. Fırat kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ile güvenli hale getirdiğimiz 4 bin kilometrelik alana şimdiye kadar 365 bin sığınmacı geri döndü. Suriye'nin kuzeyinde güvenlik arttıkça gönüllü geri dönüşler de artacaktır. Barış Pınarı Harekâtı ile güvenli bölge haline getirilecek bölgeye de 1 milyon, daha sonra 2 milyona yakın insan buralara yine gönüllülük esasına dayalı olarak insan yerleştirilebilir. Ama bu ulsulararası bir donörler toplantısı gerçekleştirilmesi kaydıyla. Yani Türkiye'nin tek başına yapabileceği bir şey değil .Tabii bütün bunlarla ilgili maliyetleri çıkardık, planlarımızı yaptık, projelerimizi hazırladık. Hatta bunların bir kısmını da BMGK'da görüşme yaptığım 17 kadar lidere anlattık. Kendilerine elimizdeki kitapçıkları takdim ettik. Harekâtın bitmesine mütakip hemen gerekli adımlarımızı hemen atacağız."
Diğer türlü Türkiye 8 yıldır tek başına taşıdığı yükü daha fazla taşıyamaz. Komşuda yangın varken dumanı bize gelmesin demek gerçekçi bir yaklaşım değildir."
Suriye'nin içinden geçtiği bu kritik dönemde kritik dönemde Rusya ile tesis ettiğimiz yakın iş birliğini daha da artırmayı özellikle istiyoruz. Şimdiye kadar İran'ın da katkılarıyla sahada sukûnetin sağlanması, Suriye'nin istikrara kavuşması için çok ciddi çaba harcadık. Soçi muhtırası ile İdlib'de büyük bir insani trajedinin önüne geçtik. 16 Eylül'de gerçekleştirdiğimiz Ankara Zirvesi siyasi çözüm yolunda atılmış en büyük adımlardan biridir. Astana platformu kapsamındaki gayretlerimizle geçen ay Anayasa Komitesi'nin kuruluşunu tamamladık. 30 Ekim'de Cenevre'de ilk toplantı yapılacak. Barış Pınarı Harekâtı'nın tüm bu çabalara pozitif bir ivme kazandıracağına inanıyorum.
Türkiye ve Rusya terörün her türlüsüyle mücadele noktasında hem fikirdir. Her iki ülke de Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği ilkesinin korunması ilkesine sahiptir. Harekâtımız, Suriye'nin toprak bütünlüğü ile siyasi bütünlüğünü garanti altına alacaktır. Harekâtla ülkemizin güneyinde bir terör koridoru kurma planları boşa çıkarılmıştır. Suriye'nin geleceğinde PKK YPG gibi bölücü terör örgütlerine yer yoktur, olmamalıdır. Rusya federasyonu ile iş birliği içinde bölgemizi ayrılıkçı terör belasından tamamen kurtulmasını ümit ediyoruz. Bu hareketle değerli dostum Putin ile başta Fırat'ın doğusu olmak üzere Suriye'dnin kuzeyindeki güncel durumu istişare edeceğiz. Rejim unsurlarının bulunduğu alanlardaki PKK-YPG mevcudiyetinin sonlandırılması için atılacak adımları da görüşme fırsatını bulacağız. Ayrıca Anayasa Komitesi'nin somut çalışmalar ortaya koyması için neler yapabileceğimizi görüşeceğiz."
(Macron-Putin görüşmesinde 120 saatlik sürenin uzatılması teklifi)
"Macron'dan şahsıma gelmiş böyle bir teklif yok. Macron zaten bu tür şeyleri teröristlerle görüşüyor daha çok. Herhalde teröristlerin ona yaptığı teklifi bize dolaylı yoldan aktarma yolunu seçmiştir. Dolayısıyla bizim bu süreçteki muhatabımız Fıransa olmamıştır. Biz bu süreç içerisinde görüşmelerimizi Amerika ile yürüttük. Bu yürütmeden o da şimdi kendine bir şeyler çıkarmanın gayreti içerisinde."
(Sahadaki son durum nedir? Güvenli bölgeye 150 milyarlık maliyetten söz etmiştiniz. Bu noktada Avrupa ve ABD'den destek gelecek mi?)
"Bize düşen ön hazırlıkları yapmak suretiyle tüm bu bölgeyle ilgilenen ülkelere biz dersimizi çalıştık bak şimdi konuşuyorsunuz sürekli olarak bir şeyler ortaya atıyorsunuz. Böyle kuru kuruya konuşmakla bir şey olmaz. Eğer samimiyetiniz varsa yapacağınız bir şey var; biz 8 yıldır Suriye'den kaçmak zorunda kalan bu mültecileri ülkemizde ağırlıyoruz ve 40 milyar doların üzerinde bir harcama yaptık. AB verdiği sözü zaten tutmadı. Şimdi atılacak adımda biz bir plan proje çalışması yaptık. Eğer dürüstseniz, dünyanın hiçbir ülkesinde aynı anda 4 milyon mülteciyi koruyan, misafir eden başka bir ülke yok. Hani sizin insanlığınız? Bu iş lafla olmuyor. Samimiyseniz buraya 30 bini aşkın TIR'la araç gerek mühimmat getirdiniz. Biz bu silahların depolandığı yerleri tespit ettik. Bu silahlar son görüşmeyi yaptığımız Amerika'dan buralara geldi. Daha kim bilir nerelerden enler çıkacak. Yine 400 kamyonla gönderilmiş silah, araç gerek var. Şimdi ben soruyorum. Burada bir terör devleti kurulacak. Biz buna müsaade mi edelim? Bu atılan adımların atılmasının tamamı da Suriye'nin bölünmesine yöneliktir. Biz buna müsaade mi edelim? Biz tam aksine Suriye'nin toprak bütünlüğüne taraftarız. Ama diğerlerinin böyle bir durumu yok. Biz bu kararlılığımızı bundan sonra da aynı şekilde sürdüreceğiz.
Şu anda YPG'nin çekilmesi devam ediyor. Az önce de Savunma Bakanımdan aldığım bilgiye göre de şu ana kadar 800 kadar bir çekilme söz konusu oldu. Geriye kalan 1300 kadarın da çıkacağı söyleniyor. Tabii biz bunların izini sürüyoruz. Çıkmadan bu süreç bitmez."
(Rusya'nın, Türkiye-ABD mutabakatına katılması bekleniyor mu? Bu durum söz konusu olduğunda rejimin elindeki yerlere ilişkin olarak Rusya'dan nasıl bir tavır bekleniyor?)
"Şu ana kadar Rusya'nın bizim mutabakatımızla ilgili yaptıkları açıklamalar hep olumlu. Ama onu da yine Sayın Putin'le ayrıca masaya yatıracağız. Bu süreçte en Batı'dan en Doğu'ya doğru bu bölgede Rusya ve rejimin ortaklaşa attığı bazı adımlar var. Bunlar da masaya yatırılacak. Bu görüşmemizde inşallah arzu ettiğimiz mutabakatı da sağlarız."
"(Güvenli bölge konusunda İran'dan gelen açıklamalar var. Bu konuda sadece Rusya ile anlaşmak yeterli olacak mı? Yoksa İran'ın çekincelerini gidermek için Ruhani ile bir görüşme söz konusu olur mu?)
"İran'dan gelen bazı açıklamalar bende ciddi manada üzüntüye sebep olmuştur. İran aslında kısa süreli bir 15-20 yıl öncesine varıncaya kadar bir geçmişine varırsa nükleer başlıklı silahlar konusunda Erdoğan'ın İran'la ilgili takındığı tavrı tüm dünya bilir. Biz tüm bu tavrı her şeye rağmen yaptık ama İran'dan maalesef bazı çatlak sesler çıkıyor. Sayın Ruhani'den değil. Yanındaki mesai arkadaşlarından ziyade bazı çatlak sesler çıkıyor. bunları başta Ruhani olmak üzere susturmaları gerekirdi. Bu başta şahsım olmak üzere tüm mesai arkadaşlarımı rahatsız etmektedir. Biz bu süreci nasıl yürüteceğiz? Şu anda Astana'dan başlayan Soçi mutabakatıyla devam eden bu süreçte, buna ortaklık mı dayanışma mı dersiniz ne derseniz deyin, böyle bir ihanet eder mi? Maalesef bu yapılanlar yanlıştır, doğru değildir. Bu süreçte yapılanlarla ilgili olarak da ben kendilerini ciddi manada kınıyorum."
(Teröristler çekilirken silahlarını da götürüyor mu?)
"Nasıl götürsünler onları. Taşıyabildiklerini taşıyorlar. Geri kalan da depolarda kalıyor. Bununla ilgili de biz de tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Tabii bunları buraya getirmek kolaydı da buradan çıkarmak o kadar kolay değil. Biz yine söylediklerimizin yine arkasındayız. Ankara'da yaptığımız Pence'in Sayın Pompeo'nun ve ondan önce gelen heyetle yapılan görüşmelerde bu konular görüşüldü. Kararlılığımız aynen devam etmektedir. Götürebildiklerini götürecekler o ayrı bir konu. Ama kalanlarını da biz yaptığımız taramalarda bunları toparlayacağız."
(Macron-Pence-Erdoğan üçlü görüşme planlaması var mı?)
"Aslında böyle bir planlama yok. Ama evvel ki gün Boris Johnson ile bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmede bu teklifi kendisi iletti. Böyle bir görüşmeye ne dersiniz dedi. Ben de kendilerine böyle bir görüşme yapılabilir. Ama bunun için benim bir şartım var, görüşme İstanbul'da olabilir. Veya bu görüşme Gaziantep-Şanlıurfa'da olabilir dedim. Konuyla ilgili olarak ben kendileriyle görüşüp size döneceğim dedi. Alternatif bir şey istiyorsan o zaman 3-4 Aralık tarihlerinde Londra'da NATO liderler zirvesi var, öncesi veya sonrasında böyle bir toplantıyı yapabiliriz dedik. Noktayı koyduk."