Erdoğan: Suriye ile alt düzeyde dış politika yürütülüyor; koalisyon güçlerine güvenemeyiz

Erdoğan: Suriye ile alt düzeyde dış politika yürütülüyor; koalisyon güçlerine güvenemeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde sokağa çıkan halk kitlelerinin AKP ve MHP tabanlı olduğunu söyledi. Erdoğan, Suriye görüşmeleri kapsamında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 14 Şubat'ta Soçi'de bir araya geleceklerini de ifade etti.

Erdoğan, Suriye ile alt düzeyde bir dış politika yürütüldüğünü belirterek, "Suriye ile alt düzeyde dış politika yürütülüyor, istihbarat örgütleri 'illa liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız' havasında olamaz" dedi. Erdoğan, Suriye politikasında koalisyon güçlerine güvenmeyeceklerini de söyledi.

Erdoğan, yeni Askerlik Yasası ile ilgili olarak da "Nihai noktayı buna henüz Savunma Bakanlığımız koymadı ama 3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor" değerlendirmesinde bulundu.

TRT ortak yayınında konuşan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

- Sayın Putin'le İstanbul zirvesini andık. Sayın Putin ile ayın 14'ünde Soçi'de bir araya geleceğiz. Temenni ediyorum ki bu güzel bir işe yeni bir anlam kazandıracak. Suriye'deki mâlum bu süreç, Cerablus, Afrin, İdlib her geçen gün daha iyiye gidiyor. Geri dönüş başlayan bu bölgelerde Suriye halkı kendi topraklarına dönme imkanını, fırsatını bulsun.

İstanbul çöp, çukur ve çamurdan çok çekmişti

- Bir yerel seçime gidiyoruz. Bu yerel seçimde genel seçimin etkisi olur mu, olmaz mı, diye soracak olursanız tabii ki olacak. Özellikle bu dönemde dikkat edilirse halkımızın sıkıntıya düştüğü ve siyasi hareketlerin de üzerinde pek durmadığı bazı sıkıntılar var. Yerel yönetim dediğinizde akla ilk gelen çevredir, temizliktir. Ben 94 seçimlerine çöp, çukur, çamur diye girdim. İstanbul çöp, çukur ve çamurdan çok çekmişti. Çöp dağları vardı, çukurlar vardı. Temizlik yoktu, su yoktu, hava kirliliği almış başını gidiyordu. İlk defa oy kullanacak gençler bunu bilmez.

- İstanbul'da o dönemde yaşadığımız belediye için su konusuydu. Ben belediyeyi CHP'den almıştım. İstanbul'un doğru dürüst doğalgazı yoktu. Ben belediyeden ayrıldığım zaman 1 milyon 240 bin konuta doğalgaz getirmiştik. İstanbul'un havası temiz hale geldi. İstanbul'da doğalgazın girmediği semt, ev neredeyse kalmadı. İGDAŞ İstanbul'da çok büyük bir belediyecilik hizmeti ortaya koydu. İSKİ tankerleriyle maalesef bazı yerlere su taşınıyordu. Daha sonra ne oldu? Su istasyonları kuruldu. Bir endüstri oluştu. Oralardan gidip paralarla su alınırdı, küvetler parayla alınan sularla dolduruldu. CHP İstanbul'da bunları yaşattı. Biz 1 yılda bu işi ortadan kaldırdık.

- O günlerde bir gazete maske dağıtıyordu. Hiç unutmuyorum. Bu maskeler o zaman dağıtıldı. Hava kirliliği vardı. Herkes maskeyle sokağa çıkıyordu. Böyle bir dönemi yaşadık biz.

- Demokrasi yerelde başlar. Bir siyasi hareket kendini demokrasi mücadelesi veriyorum diyorsa önce yerel politikayı başarması lazım. Yerel halkla kucaklaşma, halkla bütünleşme yeridir. Orada bir defa eliniz değecek. Elektrik vereceksiniz, elektrik alacaksınız. Bunu başaramıyorsanız halk sizi sırtında taşımaya mecbur değil. Ümraniye'de patlayan çöplükte insanlar öldü. Bunun hesabı sorulmadı. Neymiş grevdeymiş, ne demek? Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Haliç'in kenarında bir yerde doğdum.

- Haliç'te koku tahammül edilir gibi değildi. Haliç'in içinde adacıklar oluştu.Biz o adacıkların arasından sandallarla giderdik. O zaman Sütlüce'de şu anda Haliç Kongre Merkezi'nin olduğu yerde kesimhaneler vardı. Orada uykuluklar satılırdı, sakatatlar satılırdı. Şimdi o malum yerden böyle güzel bir eser meydana geldi. Biz Haliç'ten ta Alibeyköy'e 2,5 trilyon metreküp çamur taşıdık. 9,5 kilometre boru hattı kurduk ve oradan çamuru Alibeyköy'deki o taş ocağına pompaladık, orada süzdürdük. Çamuru çökertildi, suyu tekrar Haliç'e pompalandı.

- Boğazın suyunu Haliç'e bağladık. Neden? Haliç'e biz eğer o dağları delerek Boğazın suyunu aktarmasaydık, şu andaki Haliç'i yakalayamazdık. Çünkü o durgun su eski haline dönecekti. Şimdi devir daimle yukarıdan geliyor. Böylece orada balık avlanabilir hale geldi. Bunu AK Parti iktidarı olarak biz yaptık. Veysel Eroğlu bakanımızın ciddi emekleri var. O zaman benim İSKİ Genel Müdürümdü. Prof. Adem Baştürk hocamızın ciddi emek ve katkıları var. Dertli olmanın bize verdiği güçle, imkanla bunları başardık. Bu iş aşk işidir, varsa aşkınız yaparsanız. Şimdi yeni kuşak Haliç'in böyle bir geçmişi olduğunu öyle zannediyorum ki, bilmiyor.

- Yuvacık Barajı, birçok suiistimallere, skandallara neden oldu. Orasını da CHP'den biz devraldık. Şimdi İstanbul'un ilçeleri modern Güngören, Bağcılar, Esenler oldu. Şimdi bunu yeni kuşağın bilmesi lazım. Oranın halkı bunu büyük oranda biliyor. Çünkü anneleri, babaları biliyor. Londra asfaltının altında hizmet var, üstünde yoktu. Onun için 94 ruhunu, CHP dediğimiz zaman çöp, çukur, çamur akla gelir. Ben bunu kastediyorum. AK Parti de bunlardan arınmak anlamına geliyor.

- Belediyecilik işi gönül işi. Bütün adaylarımıza şunu söylüyoruz. Biz insanoğlu topraktan uzak olmamalı, toprağa yakın olmalı diyeceğiz. Şu anda 50 kat, 60, kat, 70 katlı mimari aslında bizim medeniyet ruhumuza uygun değil. İnanın o dikey mimaride oturanlar birbirini tanımaz. Ama ben doğduğum, büyüdüğüm mahallede bizim komşularımız Suat Abla, Müşerref Abla, onlar bizi bırakın tanımayı, bizi çamurlandığımız zaman, kirlendiğimiz zaman alıp yıkarlardı. Annem rahmetli onların çocuklarını yıkardı.

- Biz TOKİ'yle yatay mimariye doğru bir yönelişimiz var. Artık o devir bitiyor. Bunu başaracağız. Bazı yerlerde arazi, arsa sorunu var. Oralarda bile zemin artı 4, bilemediniz zemin artı 5 olmalı. Daha fazla olmamalı. Arsamız var, arazi imkan veriyorsa bu işi daha da düşürmemiz lazım. Mesela zemin artı 3 olsun. Seyrek olsun, hava sirkülasyonu konusunda sıkıntı olmasın. Orada hepsinden önce millet bahçesi olsun. Orada oturan komşular hep beraber o millet bahçesinde icabında pikniklerini yapabilsin.

- Arazi, arsa bu noktada işe müsaitse oralarda çok daha rahat yapılacaktır. Allah rahmet etsin Turgut Cansever hocamız vardı. O dikey mimariye çok ama çok karşıydı. Belediye başkanı iken onunla zaman zaman muhabbetimiz olurdu. O bu konuda hassasiyetlerini anlatırdı. Mesela ibadethane, çarşı, okulu merkeze alan bir kamusal hizmet binalarıyla beraber, planlama olayı, farklı bir şehircilik ortaya koyacaktır. Etrafında gelişen mimari çok önemli. Oradaki güzelliği hele hele geçmişteki mimari üslubu orada kullanacak olursanız, ben burada Selçuklu mimarisiyle bir başka güzellik olacak.

- Şehri oluşturan halkın da içinde olduğu bir meclisin oluşması belediyelerimizin bu noktada seçici davranmak suretiyle orada yaşayan insanlardan oluşan, zaman zaman onları bir araya getirmek suretiyle bir şehirli hakları bildirgesi hazırlamalı. Bu şehirlilerimizi kapsayan genel halklar bildirgesinden ibaret olabilir. İkincisi her şehrin özel şartlarını ihtiva eden karşılıklı sorumluluklar, haklar yer alabilir. Bu tabii Türkiye için, şehirlerimizin için, özellikle de büyük şehirlerimiz için çok önemli bir adım olacaktır.

- Habitat 2'nin sonuç belgesinde İstanbul, dünyanın en temiz ikinci ülkesi olarak kayıtlara geçmişti. Bir taraftan bizim medeniyetimizde, dinimizde temizlik imandandır diyeceğiz, ondan sonra temizlik olmayacak. Onun gereğini yaptık. Habitat da o noktada hakkımızı verdi ve sonuç bildirgesine koydu. İstanbul genelinde bu başarıyı sürdürüyor. Dünyada öyle şehirler biliyorum ki, rezillik. Gitmediğim, görmediğim şehirler artık çok az.

- Karayollarını zaman zaman çok sıkıştırıyorum. Vatandaşımızın da hassasolması lazım. Karayollarında pet şişeyi içip, yolun bir kenara atıyor. Bizim mayamızda böyle bir şey yok. Bunu yapmamalısın. Bu şehirler, bu yollar bizim. Allah rahmet etsin Mahir İz hocamız vardı. Bir gün sohbetinde bir arkadaşıyla beraber Saraçhane kemerinde Unkapanı'na doğru iniyor. Önde giden birisi, bizi izleyenlerin affına sığınıyorum, afedersiniz yere tükürüyor. Hoca yanındakine diyor ki, "Bu yaptığı kul hakkıdır. Arkadan gelen birisi iç geçirse kul hakkıdır" diyor. Sen şimdi kalkıp sigaranı içeceksin izmaritini, paketini atacaksın. Bunların hepsi kul hakkıdır. Çöpçünün görevi doğal pisliği temizlemektir, onun dışındakileri değil.

- Eşim sağolsun bu konuda devrede. Genelkurmay'la konuştu, TSK da devreye girdi. Bu atıkların bu şekilde ayrışması bize birçok şey kazandıracak. Zaman içerisinde özellikle bundan enerji üretimini de. Ümraniye vahşi depolamaydı. Orası patladı 39 kişi öldü. Sonra ben orayı spor tesisleri haline getirdim. CHP'den aldık bu hale getirdik. Aramızdaki fark bu. Sıfır atıkla başlayan bu süreci sürekli gündemde tutuyoruz. Hem enerji, hem enerji dışı olarak faydalanacağız. Şu parklar, bahçeler vs. buraları kalkıp da süni gübreyle gübrelemesini yaptığınızda bunun çok tehlikeleri var.

- 15 Temmuz olayının ortaya konması lazım. 15 Temmuz'un ruhunda ne var? Gerçekten milliyetperver, vatansever olanlarla milletin düşmanı, vatanın düşmanı olanların mücadelesi var. Cumhurbaşkanı olarak o akşam İstanbul'a girdiğimde bir taraftan F16'lar üzerimizde gidip geliyorlar, bir taraftan helikopterler. Havalimanı ele geçirilmiş. O zaman sağ olsun Emniyet Müdürü ve valimiz o kuleyi boşalttılar. Kuleyi boşaltmak suretiyle biz yere indik. O anda inişimiz klasik olmadı. Tur atıyoruz, son ana kadar İstanbul'a mı, Ankara'ya mı ineceğimizi pilota söylemedim. Aslında kendi hesabımı yaptım. Oraya geldik. "istanbul" deyince pilot böyle bir sıkıntı olabilir dedi.

- İniş ve kalkış noktasında çok rahat, seri hareket edebilen bir uçak. Dolayısıyla "Sen bunu başarman lazım" dedim. Farklı araçları piste koymuş olabilirler. "Sen aydınlatmalarınla bu işi çözeceksin" dedim. Benim kararlılığımı görünce indi. Üzerimizdekiler F-16'lar, helikopterler dolaşıyor. Çağrımıza halkım, milletim olumlu cevap vererek, havalimanına doluştular. Berat Bey, kızım, ailem yanımdalar. Beraber indik O andaki halet-i ruhiyeyi düşünün. 15 Temmuz'da Bay Kemal havalimanına gelmiş. Tankların arasından geçip Bakırköy'e gitmiş. Ben bilmiyorum, sonra öğrendik. Bay Kemal geldi ve çıktı. Bakırköy Belediyesi'nden gelişmeleri takip etmiş.15 Temmuz gecesini katılımcıları AK Parti ve MHP tabanıdır

- Kendileri diyor ki, "benim haberim olsaydı, beklerdim" diyor. Biz çağrımızı, davetimizi yapmıştık. O gecenin katılımcıları AK Parti tabanı ile MHP tabanıdır. Ben her zaman bir şey söylüyorum. Bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. Diğerleriyle böyle bir müştereğimiz yok. Diğerleri ise bırakın azami müşterekleri CHP'nin HDP ile azami müştereği olabilir. Ama ne İYİ Parti'yle, ne Saadetle böyle bir birlikteliğinin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Ama çıkar hesapları onları bir araya getirmiştir. Sayın Bahçeli 'zillet' diyor ben de 'illet' ittifakı diyorum. 7 Ağustos'tan itibaren başlayan bir ittifak bu.

- 7 Ağustos'ta ben kendisini davet ettim. Gelmeyeceğini bildirdiler. Cuma akşamı kendisine baskı yapılınca son anda geleceği bildirildi. Bunu da herkesin bilmesi lazım. Ondan sonra Yenikapı ruhuna ters hareket yapmaya başladı. Bunu da milletin bilmesi lazım diye düşünüyorum. Burada ortak beka kaygımız var. Gelecekle ilgili müşterek birçok değerlerimizi ortaklaşa ortaya koyabiliyoruz. Bizim bu ittifakımız temenni ve duam odur ki inşallah pazara kadar olmaz, mezara kadar olur. Bizim birliğe, beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyacımız var.

"FETÖ tamamen temizlendi mi?" sorusunu Erdoğan, şöyle cevaplandırdı:

"Hayır. Daha yapılacak çok operasyon var. Devletin içinde var, devletin çeşitli kurumlarında var, polisimizde, askerimizde, her yerde var. Onun için kolay değil. Bu, adeta metastaz yapmış, bütün bünyeyi sarmış." 

"Tehdidin emaresini gördüğümüz anda gereği neyse yaparız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye'den çekilme kararına ilişkin, "Biz her zaman onların yanında olacağız, Suriye halkının. Fırat'ın doğusunda Sayın Trump'un biz çekileceğiz, çekiliyoruz sözü var. Temenni ederim ki bunu kısa bir zaman içerisinde de hallederler. Çünkü biz tehdit altında yaşamak istemiyoruz. Onun için de tehdidin emaresini gördüğümüz anda zaten her türlü hazırlığımız bizim var, gereği neyse bunu yaparız." diye konuştu.  

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili, Erdoğan,  "Belki bu 22 kişinin içinden hayatta olmayanlar da olabilir, onu da söyleyeyim. Bazı duyumlarımız var, belki bazılarını götürmüş de olabilirler, trafik kazası kurbanları falan da olabilir." dedi. 

"Tampon bölgenin güvenliğini biz sağlarız"

Erdoğan, Fırat'ın doğusunda oluşturması gündeme gelen güvenli bölgeye ilişkin, şunları söyledi:

"Tampon bölge dediğimiz burayı, Türkiye'ye teslim edeceksiniz. Buranın güvenliğini her şeyini biz o zaman zaten sağlarız." 

"Yatırımlarımızla yolumuza devam ediyoruz"

"Biz ekonomide ayakları yere sağlam basan bir ülkeyiz, hayali değiliz." diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Yatırımlarımızla yolumuza devam ediyoruz, yatırımlarda durmak diye bir şey yok. Borsa İstanbul adeta pik yaptı, 100'ün üzerinde... Bunlar önemli şeyler, demek ki dünya gidecek yer olarak Türkiye'yi görüyor. Göreve geldiğimizde 36 milyar dolar ihracatımız varken şu anda ihracatımız hamdolsun 168 milyar doların üzerine çıktı." 

"Bez torba kullanımı yüzde 55-60'ına ulaştı"

Ücretli plastik poşet uygulamasına da değinen Erdoğan, "Bez torbanın kullanımı mevcudun yüzde 55-60'ına ulaştı. Niye? Herkes hakikati görüyor." diye konuştu.

"Çarşı, pazar da vatandaşımızı sömürmemeli"

Gıda fiyatlarında vatandaşın sömürülmemesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çarşı, pazar da 'markette fiyat böyle oldu, benim fiyatım da böyle olsun' diyerek onlar da vatandaşımızı sömürmemeli." 

Yeni Askerlik Yasası

Erdoğan, Yeni Askerlik Yasası'na ilişkin bir soru üzerine, şu ifadeleri kullandu:

"Nihai noktayı buna henüz Savunma Bakanlığımız koymadı ama 3, 6, 9, 12 gibi bir düzenlemenin üzerinde duruluyor."  

"Başakşehir çok başarılı gidiyor"

Seçim çalışmalarıyla ilgili Başakşehir'in çok iyi gittiğini belirterek, şunları kaydetti:

 

"Başakşehir şu anda çok çok başarılı gidiyor, tabii onunla da övünüyorum çünkü kurduğum takım. Yerel belediyecilikte çok ciddi bir reformu yapma zorunluluğumuzun da olduğuna özellikle inanıyorum."