Erdoğan: Şenol Güneş'in başını yaran kişi Allah-u alem alkoliktir...

Erdoğan: Şenol Güneş'in başını yaran kişi Allah-u alem alkoliktir...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saha olayları nedeniyle yarıda kalan Fenebahçe - Beşiktaş derbisinde yaşananlara için "Dün akşam iki kulübün maçında yaşanan hadise sağlıklı birisi bunu yapmaz var burada bir şey" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Ülkemizin en güzide teknik direktörlerinden biri, başına 5 dikiş atılıyor. Buna hakkınız var mı? Yok. Bir kısmı inanın, kişi kimdir bilmiyorum Allah-u alem alkoliktir" diye konuştu. 

Uyuşturucu, alkol ve sigara başta olmak üzere bağımılılıklara da değinen Erdoğan, "Gençlerin hukukunu korumak yerine uyuşturucu, sigara baronlarının avukatlığını yaptılar" iddiasında bulundu.

İstanbul'da Yeşilay'ın ödül törenine katılan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Terörün gelir kapısı"

"Türkiye'nin bağımlılık ve kötü alışkanlıklarla mücadele alanındaki bir asırlık kurumsal hafızasını dost ve kardeşlerimizle de paylaşıyor. Yeşilay'ın yurtiçinde olduğu gibi, yurtdışında da hizmetleri birbirinden kıymetli projeleri, birbirinden değerli faaliyetleri bulunuyor. Sizlere uluslararası iş birliklerinizde de özellikle başarılar diliyor, dünyanın dört bir tarafında ülkemizi iftiharla temsil edeceğinize inanıyorum.

Bir milletin en büyük hazinesi, en büyük güç kaynağı, ruhen, zihnen ve bedenen sağlıklı nesillere sahip olmasıdır. Evlatlarımız ne kadar zinde, ne derece sağlıklı olursa ülkemizin geleceği o kadar parlak, o kadar aydınlık olur. Evlatlarımız ne kadar zinde, ne derece sağlıklı olursa ülkemizin geleceği o kadar parlak, o kadar aydınlık olur. Gençlerini alkol, içki, uyuşturucu, sigara, kumar, terör gibi dehlizlerde kaybeden ülkelerin istikbali karanlıktır. Bizim gibi iddia sahibi ülkelerin başına musallat edilen PKK gibi terör örgütlerinin en büyük gelir kapısı uyuşturucu ticaretidir. Sıhhati şüpheli haberler ve örnekler, formülasyonu sinsi sorular üzerinden gençlerimizin imanını, ahlakını ve akaidini yani itikadını tartışma konusu yapmak kesinlikle art niyetlidir.

İstanbul 1920 yılında işgal kuvvetlerinin eline düşüyor. İngilizler, Osmanlı gençliğini ifsat etmek, gençlerin direniş azimlerini kırarak zihnen köleleştirmek için, gemilerle getirdikleri binlerce kasa içkiyi bedava dağıtıyorlar. Bunu gören millet sevdalısı, sorumluluk ve şuur sahibi bir avuç insan, Şeyhülislam İbrahim Haydarizade'nin himayesinde Hilal-i Ahmer Cemiyeti'ni yani bugünkü adıyla Yeşilay'ı kuruyorlar. Yeşilay çalışmalarıyla gençlere milli mücadele bilinci aşılarken, işgal güçlerinin önünde adeta bir set kuruyor. Bundan bir asır önce, işgal ve istiklal mücadelesinin gençler üzerinden verilmesi gerçekten çok anlamlıdır. Kurtuluş Savaşımızın cephelerinden biri de gençlerimizi ifsat girişimlerine karşı, muhafaza ve müdafaa etmek olmuştur. Merhum Eşref Edip gibi Yeşilay'ı kuran kadrodan bir ismin Kuvayı Milliye ruhunun Anadolu'da dirilmesine öncülük etmesinin bir sebebi de budur. Çünkü onların nazarında nesilleri korumakla ülkeyi kurtarmak arasında hiçbir fark yoktur. Milletin gerçek bağımsızlığına giden yol, aynı zamanda sağlıklı, şuurlu, milli manevi değerlerle mücehhez gençlere sahip olmaktan geçer. İşgal kuvvetlerinin de aynı saiklerle genç kuşakların zihin ruh ve beden sağlığını hedef almaları bu yüzdendir. Uyuşturucu ve içki müptelası olmuş, ahlaksızlık batağındaki bir gencin ne kendisine ne ailesine ne de ülkesine bir faydası yoktur.

Gençlerin hukukunu korumak yerine uyuşturucu, sigara baronlarının avukatlığını yaptılar.  İdeolojik takıntıları sebebiyle Türkiye'nin bağımlılıkla mücadelesine ket vurdular. Açıkçası biz son haftalarda gençlerimizin inanç anlayışı üzerinden gündeme sokulmaya çalışılan tartışmaları da bu minvalde değerlendiriyoruz. Bu tip tartışmalar kesinlikle objektif ve iyi niyetli değildir. Ne kadim değerlerimizden, ne ahlak ve edebimizden, ne demokrasimizden ne de hak ve hürriyetlerden asla taviz vermeyeceğiz. Gençlerimizi özgürlük alanlarını genişletirken, evlatlarımızı zararlı alışkanlıklardan da uzak tutacağız.

"Tuzaklara düşmeyeceğiz"

Suni gündemlerle ülkemizi meşgul eden çevrelerin amaçlarını çok iyi biliyoruz. Biz elbette bunlara boyun eğmeyecek, tuzaklarına düşmeyecek, doğru bildiğimiz yolda yürümekten bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Ne kadim değerlerimizden, ne ahlak ve edebimizden, ne demokrasimizden ne de hak ve hürriyetlerden asla taviz vermeyeceğiz. Gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletirken, onları en güzel, en donanımlı şekilde yetiştirmeye çalışırken, aynı zamanda evlatlarımızı sürekli form değiştiren zararlı alışkanlıklardan da uzak tutacağız.

"Paket görünce alıyorum"

Biliyorsunuz benim bir huyum var... Kimin cebinde bir sigara paketi görüyorsam onu alıyorum. Hemen arkadaşlarıma 'Yazın bakalım adını soyadını tarihini' deyip pakedi kendi müzeme koyuyorum. Bu mücadeleyi hep beraber vereceğiz. Ben bir insanı seviyorsam onu zararlı olandan kurtarmam lazım. Bir başka örnek sevgililer sevgilisi Peygamberimiz ne buyuruyor? 'Sevdiklerinize sevdiklerinizden ikram edin' diyor.

"Bağımlılık harakiridir"

Hiçbir insanın kendisine ve başkalarına zarar verme özgürlüğü yoktur. Her türlü bağımlılık bana göre kişinin harakiri yapması demektir. Bizim inancımızda da böyle bir özgürlük anlayışı yoktur. Biz insan olarak yaşatmakla mükellefiz. Bağımlılıkla mücadeleyi sadece devletin ya da Yeşilay gibi kuruluşların vazifesi olarak göremeyiz. Tam bir seferberlik ruhu içinde bu süreçte elini taşın altına koymalı.

"Var burada bir şey"

Dün akşamki maçta yaşadığımız hadise... Hep fair play diye konuşuyoruz. Bakıyoruz korner atışına geliyor bir futbolcu, arkadan çakmaklar, bilmem neler atılmaya başlanıyor. Ya ne oluyor? İçeride bir sıkıntı yok. Gayet güzel seyrettiğimniz bir maç var... Ülkemizin en güzide teknik direktörlerinden biri, başına 5 dikiş atılıyor. Buna hakkınız var mı? Yok. Bir kısmı inanın, kişi kimdir bilmiyorum Allah-u alem alkoliktir. İnanın öyle. Çünkü sağlıklı birisinin bunu yapması mümkün değil, olmaz. Var burada bir şey, burada bir su kaçığı var. Bizim bunu kontrol altına almamız lazım. 

 "Bağımlılıkla mücadele bir vatan görevidir"

Bağımlılık aldı başını gidiyor. İki yaşında, üç yaşında çocuğun elinde telefon. Teknolojinin esiri altına gidiyoruz. Bağlanacak bir dost, bir arkadaş ya da bir aile ferdi bulamayan gençlik çareyi sanal ortamlardaki sahte karakterlerde arıyor. Çocuklar internet zorbalarının tuzağına düşebiliyor. Ruhundaki açlığı giderememiş çocuklarımız DEAŞ gibi FETÖ gibi ihanet şebekelerinin ağına takılabiliyor. Bizim buna sessiz kalmamız mümkün değil. Milletimizi seferberlik ruhuyla mücadeleye davet ediyorum. Bağımlılıkla mücadele bir vatan görevidir.