Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında Milli Takım'ın başarısını ve son dakikaya kadar ki mücadelesini partililere örnek gösterdi. Mücadelenin 90 dakika ile sınırlı olmaması gerektiğini vurgulyan Erdoğan, milletvekillerine 'son nefese kadar mücadele' çağrısı yaptı. Başarı nedeniyle birçok telefon aldığını söyleyen Erdoğan, katar Emiri'nin eşinin Emine Erdoğan'ı arayarak tebrik ettiğini de vurguladı. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başarı için sadece 90 dakikanın yeterli olmadığını, son nefese kadar bu işi sürdürmek gerektiğini belirterek, “Sporcularımızın geçen pazar akşamı ispatladıkları en önemli gerçek şudur: Başarmayı hak ettiğinizi düşünüyorsanız asla mücadeleyi bırakmayacaksınız” dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, yarın, her yıl yapılan ve Dünya Bankası ile IMF temsilcilerinin de katıldığı Yatırım Danışma Konseyi Toplantısına, 20 Haziran Cuma günü de Trabzon'da dev bir alışveriş ile spor merkezinin açılışına katılacağını, 21 Haziran Cumartesi günü ise Batman'ı ziyaret edeceğini söyledi. “Bizim gündemimiz birilerinin, bazılarının sahte gündemlerine hiç ama hiç benzemiyor” diyen Erdoğan, gündemlerinin, Türkiye, şehirler ve insan olduğunu belirtti. Milli futbol takımın önceki akşam Çek Cumhuriyeti ile oynadığı maçı çok çarpıcı bir zafere dönüştürerek kazandığını ve Türkiye'nin Avrupa Futbol Şampiyonası çeyrek finaline ismini yazdırdığını kaydeden Erdoğan, bu başarının millete büyük bir mutluluk ve moral verdiğini ifade etti. “KATAR EMİRİNİN EŞİ, EŞİMİ ARADI; TEBRİK ETTİ” Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: “Nitekim, vatandaşlarımız yurtiçinde ve dışında sokaklara dökülerek bu zaferi kutladılar. Biz de tabi bu arada şükrettik. Oynanan müsabaka, 90 dakikanın içine futbolun bütün güzelliklerini ve heyecanını sığdırmış olması bakımından, bir başka özelliğiyle de uzatmalara bile sığdırabiliyor. Demek ki başarı için sadece 90 dakika yeterli değil, son nefese kadar bu işi sürdürmek gerekiyor. Gerçekten, şartlar ne olursa olsun mücadeleyi asla bırakmayan ve kaybetmeyi kabullenmeyerek, milletimizi gururlandıran federasyonun yönetiminden tüm teknik kadroya ve futbolcularımıza varıncaya kadar şahsım ve milletim adına şükranlarımızı, takdirlerimizi sunuyoruz, kendilerini kutluyoruz ve inşallah çeyrek finalde de galibiyeti bekliyoruz. İnşallah, biz de fevkalade şartlar olmazsa Viyana'da kendileriyle beraber olacağız. İnanıyorum ki bu başarıların da devam gelecek. Türkiye diğer alanlarda olduğu gibi sportif alanlarda da Avrupa'nın ve dünyanın takdir ettiği, edeceği daha nice başarılara imza atacaktır. Batılıların dediği, 'sessiz devrimi' gerçekleştiren Türkiye, inşallah bundan sonra da o sessiz görünen başarıları da gerçekleştirecektir. Türkiye gelişme yolunda, kalkınma yolunda, ilerleme yolunda adımlarını hızlandırdıkça bütün dinamikleriyle sesini dünyaya duyurmaya devam edecektir. Çek Cumhuriyeti müsabakasından sonra Türkiye'nin bu başarısının ne kadar geniş bir coğrafyada yankı bulduğunu iyi görmek, iyi anlamak, bu mesajı iyi almak gerekir. Bizim futbolcularımızın sadece kendi vatandaşlarımızı değil, tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğumuz çok daha büyük bir coğrafyanın insanlarını da temsil gücüne sahip olduğunu iyi düşünmemiz gerekir. Çok anlamlıdır; dün akşam Katar Emirinin eşi, eşimi aradı. Meğer maçı izlemişler, bu maçtan dolayı duyduğu heyecanı bizlerle paylaşıyor ve bizi tebrik ediyorlar. Türkiye'yi kendi içine kapatarak dünyadan kopartmak isteyen kompleksli zihinlerin de bu gerçeği iyi görmesi gerekir. Türkiye bu sığ zihinlerin asla kavrayamadıkları kadar büyük bir ülkedir.” “AB TEMSİLCİLERİ DE İYİ OKUMALI” Erdoğan, farklı kültür ve inançları aynı çatı altında buluşturma misyonuna sahip olması gereken AB temsilcilerinin de bu mesajı iyi okuması gerektiğini söyledi. “Nasıl milli takımımız Avrupa Futbol Şampiyonasının olmazsa olmaz bir rengi, heyecanı, imkanıysa, Türkiye'nin başarısı 3 kıtada heyecan dolu bir yansımaya sebep oluyorsa, Türkiye'nin üyeliği de AB için o kadar büyük ve olumlu bir etkiye sebep olacaktır” diyen Erdoğan, bu durumun, milli futbol takımının dünya üçüncüsü olduğu zaman da görüldüğünü kaydetti. Erdoğan, bu zenginliği göremeyenlerden, Avrupa şehirlerinin neredeyse tamamının meydanlarını, caddelerini dolduran Türkiye coşkusuna bakmalarını istedi. O sokaklarda Türkiye'den giden insanlar olduğunu, o şehirlerde ay yıldızlı forma altında temsil edildiği duygusunu taşıyan çeşitli coğrafyalardan insanların bulunduğunu belirten Erdoğan, “Hepsi aynı coşkuyu, aynı heyecanı yaşıyor” dedi. “ASLA MÜCADELEYİ BIRAKMAYACAKSINIZ” Bir çok ülkenin milli takımında başarıyla mücadele eden Türk kökenlilerin de olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu bile, Türk gencinin Avrupa ile et ve tırnak gibi kaynaştığını göstermektedir” diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti: 'Sporcularımızın geçen pazar akşamı ispatladıkları en önemli gerçek şudur:Başarmayı hak ettiğinizi düşünüyorsanız asla mücadeleyi bırakmayacaksınız. Kendinize güveniyorsanız, arkanızdaki büyük millet size güveniyorsa, en iyisini yapabileceğinize inanıyorsanız, mücadeleden yılmayacak, hedefe ulaşmak için canınızı dişinize takacaksınız. Yaşadığınız zorluklar, uğradığınız haksızlıklar sizi asla yolunuzdan çevirmeyecek. Eğer arkanızda gücüyle, desteğiyle, duasıyla bir millet topyekun duruyorsa, başarmanız ve hakkınızı almanız mukadderdir. Bize düşen yeterince gayret etmek, yeterince alın teri dökmektir. Bu sporda da siyasette de devlet yönetiminde de böyledir. Milletin iradesi, hayır duası, gönül zenginliği her türlü zorluğu aşmayı sağlayacak büyüklükte bir güçtür.” “MİLLETİMİZ, TAHAMMÜLSÜZ GİRİŞİMLERİ BOŞA ÇIKARACAKTIR” Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu'na teşekkür eden Erdoğan, şunları söyledi: “Milletimizin yüreğini kabartan bu milli takım başarısından, ülkeye hizmeti, şereflerin en büyüğü bilen bu kadroya geçersek, şunu söyleyebilirim: Evet, bizim siyasetten tek muradımız milletimizin sevincini büyütmektir. Milletin sevincini kursağında bırakmak isteyenler, varsın bildikleri yolda devam etsinler. Yeter ki biz milletimizin bir arada yaşama iradesini güçlendirmeye devam edelim. Yeter ki biz, 70 milyon olduğumuzu unutmayalım. Yeter ki biz, bu ülkenin bütün vatandaşlarının başını dik tutalım. Bu ülkenin vicdanı olmayı başaran bir aydınımız merhum Cemil Meriç'in dediği gibi 'Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye çalışan zavallılar' varsın güneşe çamur atmaya devam etsinler. 'Zira, onlar karanlığa o kadar alışmışlar ki yıldızlardan bile rahatsız oluyorlar.' Her gelişmeye set çekmeye, her ilerlemeye çelme takmaya, her hayırlı işe engel olmaya alışanlar her zaman olacaktır. Yangına körükle gidenler, kriz ve kaostan beslenenler, gerilimden başka bir siyaset tarzı bilmeyenler, dün de vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Ama unutmayalım ki sağduyu sahibi milletimiz, engin basiretiyle bu tür ayak oyunlarını, bu tür tahammülsüz girişimleri boşa çıkaracaktır.” EĞİTİME VURGU Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, eğitimle ilgili yürüttükleri çalışmaları anlatarak başladı. İlk ve ortaöğretim kurumlarında eğitim gören tüm öğrencilerin karnelerini alarak, uzun bir yaz tatili dönemine girdiklerini hatırlatan Erdoğan, Pazar günü de yaklaşık 1,5 milyon kişinin, üniversite sınavında ter döktüğünü söyledi. Yapılan sınavın bütün gençlere ve ailelerine hayırlı olmasını dileyen Başbakan Erdoğan, “Bu yıl hem üniversitelerimizin kontenjanlarını artırması, hem açtığımız yeni üniversiteler vesilesiyle çok daha fazla öğrencimizin üniversitede okuma hayali gerçeğe dönüşmüş olacak” diye konuştu. Erdoğan, iktidarları döneminde 49 yeni üniversite kurduklarını hatırlatarak, amaçlarının tüm illeri bir üniversiteye kavuşturmak, her şehri üniversitelerin getireceği dinamizmle, ürettiği katma değerle daha da kalkındırmak olduğunu belirtti. Yola çıkarken, millete bir söz verdiklerini bildiren Erdoğan, şunları söyledi: “Dedik ki 'bu ülkeyi dört temel üzerinde inşa edeceğiz.' Eğitim, sağlık, adalet ve emniyet... Toplumun vicdanını yaralayan sorunlar en çok bu dört alanda yoğunlaşıyordu. Türkiye'nin gücünü yeniden topladık ve bu alanlardaki temel sorunları, devlet-millet eliyle büyük ölçüde çözüme kavuşturduk. Bütçedeki eğitimin payını birinci sıraya yükseltmekle yetinmedik, millet ile devletin ülkenin geleceğine birlikte sahip çıkması için muazzam bir eğitim seferberliği başlattık. Burada en çok bizi onurlandıran mesele şu oldu: Siz milletin hukukuna sahip çıkarsanız millet de sizin hukukunuza sahip çıkıyor. Milletimiz, devletinin her türlü imkanları kullanarak cansiparane hizmet ettiğini görünce, kendi kaynaklarını seferber etmekten çekinmiyor. Devletin bütçesinin kuruşu kuruşuna ülkeye hizmet için harcandığını gören milletimiz, elindeki imkanlarını da devletle paylaşıyor.” 120 BİN DERSLİK Erdoğan, Türkiye'nin her şehrinde bugüne kadar göz yaşartıcı fedakarlık örnekleri gördüklerini belirterek, “Geçen hafta Malatya'da iş adamlarımızın açtığı Sevgi Evlerinden İzmir'de, Bursa'da, Sinop'ta açtığımız okullara kadar muazzam bir millet desteği aldık. Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası sayesinde, bütün toplumsal kesimlerin enerjisini, dikkatini eğitimdeki sorunlara yönelttik. Hükümetimiz döneminde 35 bini hayırseverlerce olmak üzere yaklaşık 120 bin dersliği eğitim hayatımıza kazandırdık. Pazar günü İzmir'de eğitime destek kampanyasına katılan hayırsever vatandaşlarımızla bir araya geldik, onların gurur tablosunu birlikte yaşadık. Bölgesel kalkınma adaletsizliğini gidermek, haksız rekabeti kaldırmak için Doğu-Batı ayrımı yapmadan ülkemizin bütün bölgelerine aynı oranda yeni eserler kazandırdık” diye konuştu. KÖY OKULLARI Erdoğan, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde metruk durumda bulunan binlerce köy okulunu yeniden eğitim verebilir duruma getirdiklerini bildirerek, “Bunları neden okullar açılırken değil de okullar tatil olurken anlatıyorum? Okullar tatil oluyor ama Hükümetimiz tatile çıkmıyor. Aynı hızla yatırımlara devam ediyor, gece gündüz demeden milletimizin huzur ve refahı için emek sarf ediyor. İşte, bunun için anlatıyorum” dedi. Bütün bu yapılanları, birilerinin ya bilmediğini ya da bilmek istemediğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: “Ya görmüyor ya görmek istemiyor. Veyahut da görüyor, göstermek istemiyor. Çünkü, eğer gösterirlerse vatandaşımız, bunun heyecanıyla evet, 'Türkiye'nin geleceğine çok daha farklı bakar' endişesini taşıyor. Buruda şunu özellikle vurgulamak istiyorum; Şemdinli'yi İpsala ile birlikte düşünemeyen, Boyabat'ı İskenderun ile birlikte kucaklayamayan özellikle bu tür insanlar, bu ülkeyi baştan başa bir bütün olarak nasıl sahiplendiğimizi göstermek için yaptıklarımızı ve yeni hedeflerimizi bunlara anlatıyoruz ama anlamak istemiyorlar.” “Peki bütün bunlar bizim iktidarımızdan önce yapılamaz mıydı?” sorusunu yönelten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Eksik olan neydi? Eksik olan milletin derdiyle dertlenmiş bir kadronun yönetimde olmamasıydı. Hakkari'nin, Diyarbakır'ın, Trabzon'un, Mersin'in, İzmir'in, Ardahan'ın, Tunceli'nin, Kırşehir'in, Nevşehir'in, Tekirdağ'ın, Antalya'nın, bu ülkenin derdini kendine dert edinmiş insanların iktidarıydı eksik olan. Her fırsatta milletle kavga eden, milleti hor gören bir iktidar değil, milletin gönlüne talip olan, milletin gönlünden geçen bir iktidardı eksik olan. İşte, milleti karşına değil, milleti arkasına aldığı zaman, bu ülkede ne kadar kısa zamanda ne kadar büyük işler yapılabileceğini AK Parti iktidarı olarak bizler gösterdik. İnşallah, önümüzdeki dönem milletle el ele vererek, çok daha büyük işler başaracağız. Bu ülkenin gençleri, bu ülkenin yarınlarından emin olsunlar. Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte çok daha güçlenmiş, çok daha itibarlı, çok daha büyük bir Türkiye olmuştur.” ANADOLU YOLLARI Erdoğan, geçen haftanın yine çok yoğun ve bereketli bir şekilde geçtiğini anlatarak, “Her ışığı karartmak, her hayırlı işe engel olmak, ülkemizin yıllarca özlediği güven ve istikrar ortamını sabote etmek isteyenlerin aksine, biz yine bütün hafta Anadolu'nun yollarındaydık” diye konuştu. Sinop'un, Bursa'nın, İzmir'in kalkınma heyecanına ortak olduklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, katıldığı bazı programları sıraladı ve açılışını yaptıkları barajların kuraklığın önlenmesi için ne kadar önemli olduğunu vurguladı. “Yani biz, işimize bakıyoruz” diye konuşan Erdoğan, “(durmak yok yola devam) diyoruz. Ama yürüyerek değil, koşarak devam ediyoruz” dedi. Erdoğan, sadece kendileri için değil, ülke için, demokrasi, milletin refahı ve huzuru için “durmak yok yola devam” dediklerini kaydetti.