Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’da referanduma sunulması planlanan yeni sistemin terörle mücadele daha çok etkili olduğunu savunurken “Arkasında bölücü terör örgütünü görenler eş başkanlar vardı. Çıkıp açık açık bizim arkamızda PKK, DHKP-C, YPG, DAEŞ var diye sayıyor. Bütün bunlar sayılıyor ama bu yapı içerisinde bunlara anında müdahale yapamıyorsunuz. Ama başkanlık sisteminde bunlar olmaz. Bu işler gecikmeye tahammülü olan işler değildir” dedi.
Erdoğan, “Yenikapı ruhu”nun süreklilik arz etmediğini belirterek “Gönlümüz arzu ederdi ki Yenikapı ruhu 7 Ağustos'ta kalmasın, devam etsin. Ne için derseniz, çünkü bizim bu anayasa yapılışı ile ilgili Sayın Başbakanın yaptığı ziyaretler olsun, daha sonra bir araya gelmek suretiyle bazı çalışmalar olsun, ne yazık ki tavanda bu işin sürmediğini bize gösterdi. Şimdi tavanda bu iş sürmeyince siz bu adımları hayata geçiremiyorsunuz. Tabi ben şu anda dikkat ederseniz tavandan ümidimi kestiğim için tabana hitap ediyorum” dedi.
Erdoğan, TRT canlı yayınında kendisine sorulan soruları cevapladı. Erdoğan’ın açıklamasından satırbaşları şöyle:
Birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldığımız için orada da bunu başaramadık. Çünkü zaman oluyor içinizden de fire verebiliyorsunuz, böyle bir durumla da karşı karşıya kalabiliyorsunuz.
Muhalefet şöyle bir yaklaşım tarzı içinde bulunuyor: Siz, beyaza 'Beyaz' diyorsunuz, muhalefetin huyudur özellikle bizde, siz 'Beyaz' diyorsanız o 'Siyah' diyecektir. Bunun yolu nedir? Bunun yolu sadece Parlamentoda bu işi tartışmak, konuşmak değil. Hemen bazı bakanlarımız hakkında bakarsınız bir-iki hafta içinde gensoru gelir. Bu gensoruyla siz tabii Parlamentoda tıkanıyorsunuz, sizi çalıştırmıyorlar. Biliyor ki 'Bu sayım benim yeterli değil, bu geçecek' ama buna rağmen o gensoruyu vermek suretiyle orada bir tıkanmayı, patinajı meydana getiriyor. Aradan bir müddet geçiyor bakıyorsunuz tekrar bir gensoru. Güven oylaması olaylarında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Bütün bunların yanında ülkede istikrarı tehdit ediyor mevcut sistem. İstikrar ve güven aslında kalkınmanın, başarının olmazsa olmazıdır. Eğer biz bugün başarılı olabilmişsek, başarılı olabilmemizin arkasında yatan gerçek şudur, o da biz, yani aynı ekolden gelen insanlar olarak gerek Sayın Gül ve benim başbakanlığım dönemim, Sayın Davutoğlu ve Sayın Binali Bey dönemi, biz tabii aynı ekolden geldiğimiz için bizde sıkıntı söz konusu değil.
Gerek 15 Temmuz ve sonrası, gerekse 1970'ten bu yana yaşanan sürecin halihazırdaki cumhurbaşkanlığı sistemi önerisine nasıl yansıdığının sorulması üzerine Erdoğan, 15 Temmuz'un çok önemli şeyler öğrettiğini söyledi. Erdoğan, darbe girişiminde halkın kararlık gösterdiğini belirtirken şunları söyledi:
O kararlılık hala devam ediyor, bitirmedi işi. Şimdi nereye gidersek, hangi meydana gidersek gidelim artık 10 binler, 50 binler bakıyorsunuz o meydanlarda. Daha büyük meydanlara gitmedik oralarda da inanıyorum ki yüz binler bizi bekliyor. Çünkü bir şeyin kararını veriyor şimdi. '15 Temmuz'un anayasal bir teminat altına getirilmesini istiyoruz' diyor. Niye diyor bunu? Şimdi kim 'hayır' diyor, bakıyor. Kandil'deki teröristler 'hayır' diyor. Kim bunlar, PKK. Beyanatlarını veriyorlar ve diyorlar ki 'hayır' deyin. Kim diyor? Feto'cular 'hayır' diyor. Bunlar değil miydi 15 Temmuz'da milletime karşı bu darbe girişiminde bulunanlar. Benim vatanımı parçalamak isteyenler bunlar değil miydi? Şimdi hesaplaşma günü ne zaman? Hesaplaşma günü inşallah 16 Nisan. Demokratik hakkını o gece nasıl demokrasiye sahip çıkarak benim vatandaşım koruduysa şimdi o gecenin devamı anlamında inşallah 16 Nisan'da da sandıkta demokratik hakkını çok daha güçlü bir şekilde kullanacaktır diye düşünüyorum.
“Yenikapı ruhu”nun süreklilik arz etmediğini belirten Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
Gönlümüz arzu ederdi ki Yenikapı ruhu 7 Ağustos'ta kalmasın, devam etsin. Ne için derseniz, çünkü bizim bu anayasa yapılışı ile ilgili Sayın Başbakanın yaptığı ziyaretler olsun, daha sonra bir araya gelmek suretiyle bazı çalışmalar olsun, ne yazık ki tavanda bu işin sürmediğini bize gösterdi. Şimdi tavanda bu iş sürmeyince siz bu adımları hayata geçiremiyorsunuz. Tabi ben şu anda dikkat ederseniz tavandan ümidimi kestiğim için tabana hitap ediyorum.
Yenikapı ruhunu tabanda tesis ettirelim istiyorum. Onun için AK Parti’ye gönül vermiş kardeşlerime diyorum, Milliyetçi Hareket Partisi'ne gönül vermiş kardeşlerime diyorum, Cumhuriyet Halk Partisi, HDP, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisine gönül vermiş kardeşlerime diyorum. Gelin bu liderlerin gerçekleştiremediği bu reformu hep birlikte 16 Nisan sandıkta gerçekleştirelim. 339 milletvekili AK Parti ve Milliyetçi Hareket partisinde olmak üzere bu halk oylaması kararını aldı. Şimdi parlamentoda bu iki partinin omuz omuza vermesiyle böyle bir adım atıldı, tabi bu yeterli değil. Şimdi iş asillere kaldı, o da millet. Milli irade zaten en önemlisi, zaten parlamentoda başkanın arkasında da o yazıyor ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.’ Şimdi biz bu hakimiyetin gerçek sahibi olan milletimize diyoruz ki, gelin siz tabanda el ele millet olarak ‘ey parlamentodakiler siz yapamadınız ama şimdi biz bu anayasanın en azından cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik olan boyutunu biz halledeceğiz’ deyin. Şimdi biliyorsunuz anayasanın tümü ile değişikliği söz konusu değil, sadece cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik olan boyutu söz konusu, bunu biz yapacağız. Milletim bu eksik kalan kısmı inşallah 16 Nisan’da sandıkta gerçekleştirecektir. Bu güvenim var, bunu meydanlarda, şu anda gittiğim her yerde okuyorum ve milletim bizi mahcup etmeyeceğine de inanıyorum.
Benim 16 Nisan'a kadar ömrümün olduğunu bana kimse garanti edemez. Burada olan arkadaşlarımın, aynı şekilde garanti edemez. Bugün 7 hanım kardeşim, Ankara'daki kadınlar gününü anmak için geliyorlardı ama onları kaybettik.
Samimi olmamız lazım. Bunlar samimiyetsiz yaklaşımın bana göre ifadesidir. Biz kendimize bir sistem yapmıyoruz. Biz ülkemizin geleceği için bir sistem inşa ediyoruz. Bu sistem geleceği kurtarmak, geleceği sağlama almak için kurulan bir sistemdir. Parlamenter demokrasi ile ülkemiz yönetilmedi mi? Yıllar yılı parlamenter demokrasi içinde koalisyonlar, darbeler görmedik mi? İstikrar, güven var mıydı? Sürekli olarak hükümetlerin değiştiği dönemler yaşadık ve sık sık hükümetlerin değişmesi, ülkemizde istikrarsızlığın en önemli boyutu oldu.