Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son dönemde artan saldırı ve çatışmalara değinirken bazı köşe yazarları ve medya kuruluşlarını teröre destek vermekle suçladı. Erdoğan, "Kamboçya’da 2 milyon insanı öldüren Kızıl Kmerler’le aynı yöntemi kullanan bu bölücü örgütü şirin gösterme çabaları artık tahammül sınırlarını aşmaya başladı. Türkiye’deki bölücü terör örgütüne gösterdikleri yaklaşımı Avrupa’da gösterenlerin başına gelmedik kalmaz. Medya kuruluşuyla kapısına kilit vurulur, STK’ysa kapatılır, yazarsa mahkemeye çıkar cezaevine konulur" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen 10. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından ilgili bölümler şöyle:
Kamu güvenliğinin sağlanmasında adımları atmakta geri durmadık. Şubat ayında CHP, MHP ve HDP’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen, benim de desteklediğim iç güvenlik paketi Meclis’te kabul edildi. Burası çok önemli, bugün terör örgütüyle yeterince mücadele edilmediğini söyleyenler, terör örgütünün arkasında duranlar iç güvenlik paketini çıkarmamak için Meclis’te omuz omuza hareket etmediler mi? Beraber oy vermediler mi?
Bu arada örgüte bir kez daha silah bırakma çağrısı yapıldığı halde bu çağrının da gereği yerine getirilmedi.
Şimdi köşelerinde bazı yazarlar çok rahat yazıyorlar. Çünkü bölgede ne olduğunun farkında değiller. Seçim döneminde bölgedeki illerin çoğuna bizzat gittim. Seçimlerin sağlıklı bir ortamda yapılmamış olmasına rağmen, seçim sonucunun hayırlı gelişmelere vesile olması ümidini devam ettirmeye çalıştım.
Meclis’te 80 vekili olan parti tavrını terörden yana koydu. Terör örgütü ateşkesi bitirdiğini açıkladığında bu parti açık bir duruş sergileseydi Türkiye farklı bir yerde yapılabilirdi. Terörü biz bitiririz diyor, hadi bitir. Silahı biz bıraktırabiliriz, hadi bıraktır.
Olayların sorumluluğunu hükümete, devlete ve şahsıma yıkmaya çalışıyorlar. Her gün güvenlik güçlerimize saldıran bölücü örgüte tek bir söz söyleyemiyorlar. Daha dün çözüm için adımlar atılırken, terör örgütüne “nasıl silah bırakırsınız?” diyenler, bugün devleti, hükümeti ve şahsımı savaş çıkarmakla itham ediyorlar.
Evinde uyuyan polisleri katledenler bunlar, kaza var diye çağırdıkları trafik polisini katledenler bunlar. Bunlarda vatan sevgisi diye bir şey yok. Orada şantiyelerde çalışanlar kimler? Kürt vatandaşlarımız. Dikkat edin, o hendekler neyle kazılıyor. Belediyelerin kepçeleriyle, bu belediyeler o malum partinin kazandığı belediyeler. Böyle bir barış hedefi olabilir mi? Lafa geldiği zaman barış. İşte bunların sazı bu. Cazının ne olacağını düşünün.
Bunlara bakarsanız, savaş isteyen devlet, hükümet ve şahsım. Bu iddiaya inananların akıl sağlığından şüphe ederim. Bu iftiraya destek veren yerli ve yabancı medya kuruluşları her kanın, her gözyaşının vebaline ortaktır. Batı şahsıma acımasızca saldırıyor. Niye? Çünkü güçlü bir Türkiye istemiyorlar.
Ülkenin ve milletin bekasının söz konusu olduğu yerde diğer tüm hesaplaşmaların bir kenara bırakılması gerekir. Biz böyle biliyoruz, böyle inanıyoruz, böyle hareket ediyoruz.
Sözde aydın, sözde siyasetçi, sözde medya kesiminin ihtirasları uğruna kendileriyle ülkeyi de ateşe atma arzusunda olduklarını ibretle izliyoruz. Teröristlere çiçek çocuk, terör örgütüne hobi derneği muamelesi yapanlar milletimizin gözünde bellidir. Terör örgütünü masum gösterme çabasında olan yayınları kınıyorum, lanetliyorum. Bu kuruluşlar terörün sınır tanımadığını, bizi yakan ateşin onlara da yetişebileceğini unutmasınlar.
Devlet, askeriyle polisiyle hiçbir zaman silahını bırakmaz, çünkü bu silah refahın sigortasıdır. Onu gitsinler, terör örgütünü anlatsınlar. Onlar silahı sadece bırakmayacak, betona gömecek.
Kamboçya’da 2 milyon insanı öldüren Kızıl Kmerler’le aynı yöntemi kullanan bölücü örgütü şirin gösterme çabaları artık tahammül sınırlarını aşmaya başladı.
Türkiye’deki bölücü terör örgütüne gösterdikleri yaklaşımı Avrupa’da gösterenlerin başına gelmedik kalmaz. Medya kuruluşuyla kapısına kilit vurulur, STK’ysa kapatılır, yazarsa mahkemeye çıkar cezaevine konulur.