Erdoğan: Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak

Erdoğan: Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Şubat tarihinde 34 askerin İdlib'de uğradıkları saldırı sonucu şehit olmasının ardından rejim güçlerinin tamamını hedef alacak şekilde kapsamlı bir harekât başlatıldığını söyledi. "Bizim acı yaşanmaması konusundaki hassasiyetimizi zafiyet veya çekingenlik olarak görenlere gerçek gücümüzü göstermeye daha yeni başlıyoruz" diyen Erdoğan, "Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak" ifadesini kullandı. 

Tükiye'nin Suriye'deki varlığını, "Bu millet 15 Temmuz'da niye sokağa çıkmışsa bugün de Türkiye aynı sebeple Suriye'dedir" diyerek açıklayan Cumhurbaşkanı, Suriye'deki gelişmelere ilişkin olarak, "Biz bu gafillere gerektiğinde baş veren ama baş eğmeyen büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz. İşlerin bu noktaya gelmesinden dolayı gerçekten üzüntülüyüz. Bunun müsebbipi arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan devamında da, "Türkiye şu ana kadar Suriye’de ne Rusya’yı ne de İran’ı doğrudan hedef almamıştır, harekâtımızla sadece askerlerimizin kanını döken rejim unsurlarını imha ediyoruz. Bu hassasiyetimize de saygı gösterilmesini bekliyoruz" çağrısında bulundu.

Bu akşam Almanya ve Bulgaristan ile İdlib'deki gelişmeleri ve sığınmacılara ilişkin bir görüşme gerçekleştireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Moskova'da perşembe günü gerçekleştirilecek görüşmeyi hatırlatırken daha önce pek çok kez "Dostum" diye hitap ettiği Vladimir Putin'den "Rusya başkanı" olarak bahsetmesi dikkati çekti.

TIKLAYIN - Erdoğan'dan Avrupa'ya mesaj: Kapılar açıldı, sizler de bu yükten nasibinizi alacaksınız

Erdoğan'ın AKP İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Vatanımızın bütünlüğü, bayrağımızın gururla dalgalanması, ezanlarımızın semalarımızda yankılanması için toprağa verdiğimiz tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. Bugüne kadar verdiğimiz şehitlerimizin rabbin şehadetlerini mübarek eylesin. Şehit yakınlarımızın ve milletimizin başı sağ olsun. Hamdolsun bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, mücadelesini akamete uğratmadık. İdlib'deki operasyonlarımızı meselenin sağduyulu ve sulh yoluyla çözülmesini arz ettiğimiz için sınırlı şekilde sürdürüyorduk. Bu amaçla diplomasi kanallarını son ana kadar etkin bir biçimde işletmek için çalıştık, çabaladık. Meselenin ülkemiz açısından taşıdığı önemi, bu uğurda neleri göze aldığımızı muhataplarımızı tekrar tekrar ifade ettik. Ancak yanlış anlaşıldığımızı gördük. Bunun üzere operasyonlarımızı 34 askerimizi şehit verdiğimiz 27 Şubat tarihi itibariyle rejimin tüm unsurlarını hedef alacak şekilde kapsamlı hale getirdik. Bu operasyona da Bahar Kalkanı Harekâtı adını verdik. 

"Biz bu gafillere gerektiğinde baş veren ama baş eğmeyen büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz"

Gözünü ülkemizin topraklarına dikmiş zalim bir rejim tarafından kuşatılmasına milyonlarca sığınmacının yükünü kalıcı bir şekilde üzerimize yıkılmasına izin vermemekte bundan böyle kararlıyız. Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirerek bismillah dedik. Şu an itibariyle 135 tank, 22 zırhlı araç, 45 top, 44 çok namlulu roket atar, 5 hava savunma rampası, 12 tank savar, 4 havan, 29 pikapa monteli uçak savar, 2 İHA, 8 helikopter, 49 çeşitli araç, 7 mühimmat rampası, 24 zırhlı araç, 9 mühimmat depo binası, 2 uçak, 2 füze rampası ve 2557 rejime ait asker ve milis. Bizim acı yaşanmaması konusundaki hassasiyetimizi zafiyet veya çekingenlik olarak görenlere gerçek gücümüzü göstermeye daha yeni başlıyoruz. Rejimin verdiği insan ve araç-gerek kayıpları sadece bir başlangıçtır. Ülkemizi etrafta çokça var olan adı var kendi yok devletçiklerden sanıldığı anlaşılıyor. Biz bu gafillere gerektiğinde baş veren ama baş eğmeyen büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz. İşlerin bu noktaya gelmesinden dolayı gerçekten üzüntülüyüz. Bunun müsebbipi arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır.

"Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak"

Askerlerimizin hayatına kast edenleri yerle yeksan etmek boynumuzun borcudur. Yaşananlardan ibret almayanların bizi hâlâ gözlem noktalarımıza saldırmakla tehdit etmeleri akıllarının başlarına gelmediğine işaret ediyor. Şayet bir an önce Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak. Buradan özellikle Rusya'ya ve İran'a bir kez daha sesleniyorum. Suriye^de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok. Türkiye'nin Suriye'deki mücadelesi ne toprak kazanma ne stratejik veya meshebi üst ezilme gayretidir. Biz Suriye'de hem bu ülkeden kaçarak  ülkemize yönelen milyonlarca kişinin yol açtığı insani krizi çözme, hem de topraklarımızın güvenliğini sağlama mücadelesi yürütüyoruz. Her iki mesele de bizim için hayati öneme haizdir.

"O iş bitti"

"Batı'nın sadece göçmen korkusuyla söyledikleri süslü sözler gerçek hayatta somut karşılık bulmuyor. Bize kapıları açmayın diyor. Aylar önce eğer bizimle yük paylaşımına girmezseniz bu kapıları açarız dedim. Ama bunlar sandılar ki biz latife yapıyoruz. Şimdi kapılar açılınca telefon üzerin telefon gelmeye başladı. Kapıları kapatın diyorlar, o iş bitti. Şimdi Batı hesap verecek. Dünya Yüksek Mültecileri Komiserliğine. Niye? Çünkü mültecilere şu anda takındıkları tavır. Şu anda gaz bombası atmak suretiyle onları yeri geldiği zaman gerçek bomba atmak suretiyle yıldırmaya çalışanlar bunun uluslararası camiada da hesabını vermek zorunda kalacaklar.

"Bu akşam telefon talebinde bulundular yine. Bu akşam Almanya Bulgaristan ile de görüşmelerimiz var. Perşembe günü zaten Moskova'da Rusya başkanıyla görüşmemiz olacak."

"Lafa gelince destek beyanında bulunan diğer kimi devletlerin de kıllarını bile kımıldatmadan gelişmeleri takip ettiklerini biliyoruz. Toplantı yapmak bildiri yayımlamak dışında hiçbir işe yaramıyorlar. Türkiye kendi bileğine kendi insanına kendi imkanına dayanarak mücadelesini yürütmektedir. "

"Sınıra gidenlerin sayısı yakında milyonlarla ifade edilecek. Artık tek taraflı fedakârlık dönemi bitti."

"Türkiye şu ana kadar Suriye’de ne Rusya’yı ne de İran’ı doğrudan hedef almamıştır, harekâtımızla sadece askerlerimizin kanını döken rejim unsurlarını imha ediyoruz. Bu hassasiyetimize de saygı gösterilmesini bekliyoruz."

"Böyle günlerde aynı zamanda gerçek dostların ve sinsi düşmanların ayırt edildiği dönemlerdir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler bu ayrımı daha da netleştirecektir. Bu mücadele bizim şahsi tercihimizde değil milletimizin topyekûn mücadelesiyle yürütülmektedir."

"Bu millet 15 Temmuz'da niye sokağa çıkmışsa bugün de Türkiye aynı sebeple Suriye'dedir."

"Düşmanlarımızı sevindirmek için aleni yürütülen faaliyetleri sizler de görüyorsunuz. Kimse Suriye’de Amerika'nın, Rusya'nın, Fransa'nın ne işi var dediğini duydunuz mu? Duymadınız. Ama iş Türkiye'ye gelince ne işi var yaygarasını duyuyorsunuz."

"Bu ülkede maalesef hayatta hiçbir laftan tiksinmedim Şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar diyebilecek kadar alçalabilen ve ne yazık ki şu anda Meclis’te yer alabilen kişiler var. Aynı kişi bugün Suriye’ye savaş açsak banko Esad’ı tutarım diyerek ülkemizin yürüttüğü mücadeledeki safını yıllar öne belirtmiştir."

"Şehitler tepesinin neyin ifade etiğini belirterek bu sözü söylüyorsa ortada vahim bir durum var demektir. Şehit kelimesi Kur’an-ı Kerim’de kimi yerde şahit, kimi yerde örnek kişi anlamlarında tam 56 defa geçer. Üç ayette ise Allah yolunda canını feda edenleri tarif etmek üzere 'Şuheda' ifadesi yer alır."

"Gazi Mustafa Atatürk Çanakkale’de askerlerimize ne diyordu. Ben sizlere ölmeyi emrediyorum diyordu. Acaba sen partinin geçmişinden bile bir habersin. Biz bu şehitleri ta Hendek’te, Selçuklu’da, Osmanlı’da verdik, Çanakkale’de verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz Bay Kemal. Ama sen şehadeti, bilmezsin. Sen şehitliği bilmezsin, bunu anlaman da mümkün değil çünkü sende o inanç yok."

"Arif Nihat Asya ne demiş: Şehitler tepesi boş değil, biri var bekliyor. Ve bir göğüs, nefes almak için; rüzgâr bekliyor. Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye; yattığı toprak belli, tuttuğu bayrak belli, kim demiş meçhul asker diye? Destanını yapmış, kasideye kanmış. Bir el ki; ahretten uzanmış, edeple gelip birer birer öpsün diye fâniler! Öpelim temizse dudaklarımız, fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız. Rüzgarını kesmesin gövdeler sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasîdeler. Geri gitsin alkışlar geri, geri gitsin ellerin yapma çiçekleri! Ona oğullardan, analardan dilekler yeter, yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter! Söyledi söyleyenler demin, gel süngülü yiğit alkışlasınlar şimdi sen söyle, söz senin. Şehitler tepesi boş değil, toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için; rüzgâr bekliyor! Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin; türbesi yakışmış bu kutlu tepeye yattığı toprak belli, tuttuğu bayrak belli, kim demiş meçhul asker diye?"

"Ankara İl Teşkilatımız ülkemizin ve partimizin tüm mücadelelerinde güçlü bir şekilde yanımızda yer alan ve cesaretini ortaya koymuş bir teşkilattır. 15 Temmuz'da Ankara 'da verdiğiniz mücadele sizi gazi bir teşkilat yapmıştır. Ankara'yı ne kadar sağlam tutarsak diğer şehirlerimizde de o kadar rahat oluruz. "