Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe Sarayı’nda HDP ve AKP'li heyetlerin birlikte açıkladığı 10 maddelik mutabakata ilişkin "Dün siyasi partilerin başkanları Meclis'te konuşma yapıyor. Çıkmış, terör örgütü arkasında ya, Dolmabahçe Mutabakatı'ndan bahsediyor. Ne mutabakatı ya? Nereden çıkmış bu? Bu hükümetin, terör örgütüyle hiçbir mutabakatı söz konusu olmamıştır" ifadelerini kullandı.
Adana'da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'ye bakınca sadece hendekleri görenler bunlara sesleniyorum, hendekleri kazdıranlara bakın diyorum" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Buradan önce termik santral açılışındaydık. Sabancı Grubu'na hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye'ye bakınca sadece hendekleri görenler bunlara sesleniyorum, hendekleri kazdıranlara bakın diyorum.
"13 yıldır ülkemizin 80 vilayeti ile birlikte Adana için de çalışıyoruz, hizmet veriyoruz. Adana'yı sanayinin, tarımın, ulaşımın merkezi yaptığımız gibi birliğin, beraberliğin ve kardeşliğin sembolü yapmak için de çalıştık. Şimdi Adana'yı hızlı tren hatlarının merkezi haline getiriyoruz. Konya ve Karaman üzerinden gelen tren Gaziantep'e kadar uzayacak.
"Bu projenin çalışmaları etap etap sürüyor. Şimdi yoğunluğunu karşılayamayan Mersin Adana yolunu yeniden projelendirdik. 2018'de açılacak. Güney yol projesi de inşallah 2020'ye kadar tamamlanacak.
"Ulaştırma Bakanlığımız Çukurova Havalimanı çalışmasını devraldı. En kısa zamanda tamamlanacak. Şimdi 33 bin kişilik dev bir stadyum inşa ediyoruz.
"Adanalı'nın dünya gözü de gönül gözü de açıktır. Türkiye'de neler olduğunu, kimin hangi niyetle ne yaptığını Adanalı çok iyi bilir. Biz 'yeni Türkiye' derken birilerinin 'eski Türkiye' diye yanıp tutuşması gözünüzden kaçmıyor değil mi? Birilerinin 'darbe anayasası' ısrarına Adanalı sessiz kalır mı? Biz terörle mücadele için elimizi taşın altına koyarken, Adanalı bize taşa tutanları affeder mi?
"İşte biz, Adana'yı bunun için seviyoruz. İşte bunun için her önemli kararımızda Adana'ya bakıyoruz, onlar ne diyor diye. Adana, köprü başı otur Saray'a karşı. Gel beraber gezelim, dosta düşmana karşı. Biz bugüne kadar, hep Adanalılarla beraber olduk, bundan sonra da beraber olmaya devam edeceğiz. biliyorsunuz dün, 23 Nisan'dı. Kurtuluş Savaşımızı yürüten TBMM'nin açılışının 96. yıl dönümüydü. Ne dediler, Adana'ya gavur gelmiş. Böyle diyerek dağa çıkmış. Adanalıların yaşadığı zulümler bir yana, diğer yandan Adana'yı bıçak gibi bilemişti. Her fırsatta ne diyoruz? Tek millet, Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Abaza'sıyla, Boşnak'ıyla tek millet. 79 milyon biz tek milletiz. Bizi ayıramayacaklar, bizi bölemeyecekler. Bunu söyleyenlere vereceğimiz cevap bu. İki, tek bayrak. Rengi, şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığın ifadesi, yıldız, şehitlerimizin ta kendisi. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer üstünde ölen varsa vatandır.
"Gençler, şunu iyi bilelim: Eğer bir toprak şehit kanlarıyla yoğurulmuyorsa o vatan olmaz, yoğurulduğu için bu topraklar nedir? Vatandır. Tek vatan. Dört, tek devlet. Bizim Türkiye Cumhuriyeti'nden başka devletimiz var mı? Pensilvanya'da oturuyorsun, haydi çık gel. Orada niye duruyorsun. Suçlu değilsen gel, hepsi kaçıp gittiler. Ne demiştim? İnlerine gireceğim demiştim. Girdik mi? Bir kısmı biliyorsunuz cezaevlerinde, bir kısmı yurt dışına gittiler. Güvenlik güçlerimiz bunları kovalıyor. Bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
"Ve biz, bir olacağız. Diri olacağız, bir olacağız kardeş olacağız. Bayrak demişken, Arif Nihat Asya'yı hasretle yad etmeden geçmek olmaz. Merhum Nihat Asya, en güzel şiirini nerede yazdı biliyor musunuz? Adana'da. Yine bir 23 Nisan kutlaması için bayrak konulu bir şiir arayan şairimiz, içine sinen bir eser bulamayınca bir gecede bayrak şiirini yazmıştır. Gerçekten de gönlümü titreten bir eserdir.
"Destan yazacak olan var mı burada? Bugün kahraman askerlerimiz, polislerimiz, korucularımız al bayrağımızın destanını yazdılar, destanını yazıyorlar. Yine Adana, terör olaylarında en çok şehit veren yerlerden biri oldu. Şehitlerimizin ailelerine sabır, baş sağlığı diliyorum.
Evet, şehitler ölmez. Vatan yolunda, Allah yolunda ölenleri ölüler demeyiniz. Onlar diridirler, ama siz bilemezsiniz. Hüküm bu, ilahi hüküm bu. Dün Adana'ya gavur gelmiş diyerek mücadeleyi başlatanlar, çukurcuları çukurlara gömerek mücadelenin en ön saflarında yer almışlardır.
Şehitlerimize ve gazilerimize layık olabilmek için daha çok çalışacağız. Çanakkale'de ne yaptıysak, Kut'ül Ammare'de ne yaptıysak, Kurtuluş Savaşı'nda ne yaptıysak burada da aynısını yapacağız. Aynı şekilde ülkemizin ve milletimizin değerlerine kin kusan son çene kapatılana kadar bu mücadele bitmeyecek. Demokrasiye, hak ve özgürlüklere eyvallah, ifade ve basın hürriyetine eyvallah, dokunulmazlıklara eyvallah, ama bunların hiçbirinin ülkemizin bütünlüğüne saldırılar için kalkan olarak kullanılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Kardeşlerim, dünyanın aklı başında hiçbir ülkesi, hiçbir milleti böyle bir şeye müsade etmez. Bize, bu konuda hakaret edenlerin kendi ülkelerinde benzer bir sıkıntı ortaya çıktığında neler yapabileceklerini görüyoruz, biliyoruz. Demokrasinin, hakların ölçüsü Türkiye'de başka, başka ülkelerde başka olursa bu çifte standart olur, iki yüzlülük olur. Hiç kimse kusura bakmasın, biz bir yanağımıza tokat atanlara diğer yanağımızı dönmeyiz. Dünyanın en kadim medeniyetine sahip bir millet olarak hangi durumda ne yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Terör örgütlerinin sırtını sıvazlayanlar, yarın aynı kuyuya kendileri düşeceklerdir.
Dün siyasi partilerin başkanları Meclis'te konuşma yapıyor. Çıkmış, terör örgütü arkasında ya, Dolmabahçe Mutabakatı'ndan bahsediyor. Ne mutabakatı ya? Nereden çıkmış bu? Bu hükümetin, terör örgütüyle hiçbir mutabakatı söz konusu olmamıştır. Bize yöneltilen eleştirileri biz onlara yönetir miyiz bilemiyorum. Zor şartlarda insani ölçülerini kaybetmeyen bir millet olarak, asla onlar gibi zalim olmayacağız.