T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, başörtüsü düzenlemesini de içeren Anayasa çalışmasına ilişkin olarak referandum sinyali verdi ve "Teklifimiz üzerinde kapsamlı bir uzlaşma sağlanırsa, ülkemiz ve kadınlarımız çok kârlı çıkacaktır. Bizim arzumuz, bu düzenlemenin insanımızın beklentisine uygun şekilde en geniş mutabakatla Meclisten geçmesidir. Uzlaşma sağlanamaması halinde bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız. Ülkemizi bu tür konuları bırakın trajedi haline dönüştürülmesini, tartışılması ayıbından da kurtaracak köklü bir çözümü Anayasamıza kazandırmayı ümit ediyoruz" diye konuştu.
5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP'nin Anayasa çalışmaları kapsamında muhalefete yaptığı ziyarete işaret ederek, "Şu anda gerek yok dediler. Ne olacak? Seçimden sonra çalışırız dediler. Bir gece yarısı kalktın yasal düzenleme yapalım dedin, biz yıllardır bunu düşünüyoruz zaten gel Anayasa düzenlemesiyle yapalım, bu işi bitirelim. Bir daha da kimse bunu gündeme almasın. Niye kaçak dövüşüyorsunuz? Bunların işi istismar siyaseti!" dedi.
Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"Gelişmiş ülkelerin dışarıya verdikleri imajın tersine, kadına yönelik cinayet, şiddet, ayrımcılık gibi konularda hala ciddi sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Biz ülkemizde tek bir kadının bile sırf cinsiyeti yüzünden şiddete uğramasını, hayatını kaybetmesini kabul edemeyiz. Ülkemizi sanki kadına yönelik şiddetin ve cinayetin dört bir yanda kol gezdiği bir yer gibi sunanların kendi içlerindeki çürümeyi gözlerden kaçırmaya çalışmasını kabul edemeyiz. Kadınların mağduriyetine yol açan çarpık kabuller, dünyanın her yerinde, gelişmiş ülkelerde de sürüyor.
Kadınların dışlandığı bir dünya, insanlığın yarısından feragat etmiş demektir. Bu da hem fıtrata hem inancımıza hem hayatın işleyişine aykırıdır. Kadını, aile başta olmak üzere varoluşun temel unsurlarından koparıp sapkın akımlarla yan yana getirenler, en büyük kötülüğü kadınlarımıza yapmaktadır. Biz kadının içinde yer almadığı hiçbir alanda, insanlığın hayrına netice etmenin mümkün olmadığına inanıyoruz.
Kadınlarımızı güçlendirecek politikaları uygulamayı sürdürüyoruz. En büyük desteği gördüğümüz kadınlarla, siyasetten ekonomiye her alanda büyük başarılar elde edeceğiz. Eksiklikleri, yanlışları düzelterek bugüne kadar devrim niteliğinde pek çok değişimi nasıl ülkemizin ve kadınlarımızın hanesine yazdırmışsak, aynı şekilde devam edeceğiz.
İnancımızın, kültürümüzün, insan vasfımızın gereği olarak bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.
Ülkemize 20 yılda asırlık eser ve hizmet kazandırdık, ne mübalağa ediyoruz ne sınırlı alandan bahsediyoruz. Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma atılımıyla geldiği ileri seviye, insanlarımızın tamamını kapsayan sonuçlarla geleceğe umutla bakabilmemizi sağlıyor. Elde ettiğimiz en olumlu başarılardan biri kadınlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme konusunda gerçekleştirdiğimiz devrimlerdir. Anayasamızdan başlayarak mevzuatımızın tamamını bu doğrultuda yenilerken, büyük değişimi zihinlerde sağladığımızı inanıyorum.
Anayasamızın 10. maddesine 'kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür' ibaresini ekleterek başladık.
Kadına şiddetle en etkin şekilde mücadele edeceğimizin sözünü göreve gelmeden zaten vermiştik.
Töre ve namus cinayeti olarak tarihimize geçen suçlara verilen cezaları ağırlaştırarak, bu sorunu büyük ölçüde gündemimizden çıkardık.
Aile içi ve kadına karşı şiddete verilen cezaları artırarak cinsel saldırı suçunu tanımlayarak, cinsiyet farkı sebebiyle düşük ücret uygulanamayacağı hükmünü getirerek önemli adımlar attık. Çalışan kadınların şartlarını iyileştirdik, haklarını genişlettik.
Kadına yönelik şiddeti önlemek için 4 ulusal eylem planı hazırladık ve uyguladık. 2021 ve 2025 eylem planı, kadınlarımızı fiziksel şiddet yanında, onur ve haysiyetlerine yönelik saldırılardan da korumayı amaçlamaktadır.
Ülkemizin 81 iline yaygınlaştırdığımız şiddet önleme ve izleme merkezleri vasıtasıyla 1 milyon kişiye hizmet verdik. Kadına acil destek uygulamasıyla, kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddete ve tacize süratle müdahale edilmesini sağlayan bir sistem haline geldi.
Ülkemizde bir dönem ağır şekilde varlığını gösteren düşmanlığın en büyük mağdurlarının başında kadınlarımız geliyordu. Eğitim hayatlarının önüne engeller konulan, çalışmalarına izin verilmeyen kadınlarımıza bu zulümlerin çağdaşlık ve modernlik adına yapılması ise bir başka garabetti. 'Ne işi var üniversitede, gitsin tarlada çalışsın' kadına reva görülen buydu. Yıllarca ülkemizde bunu yaşadık. Üniversite koridorlarında itilip kakılan, lise kapılarından alınmayan, ziyaret için bile kamu binalarına alınmayan kadınlarımızın verdiği destansı mücadelenin yakın şahidiyiz. Başındaki örtüsü sebebiyle haksızlığa maruz bırakılan, örtüleri zorla açılmaya çalışılan kızlarımızın, kadınlarımızın yaşadığı trajedi, ülkemizin bir döneminin kara lekesidir.
Artık hayatın hiçbir alanında kadınlarımız bu tür adaletsizliklere uğramıyor. Yıllar yılı, başörtünün düşmanı olan ve üniversitelerimizde ikna odaları kuranların kimler olduğunu bilmiyor muyuz? Bu ikna olarını kuranlar şimdi de geldiler başörtü sorunun çözelim diyorlar, ne kadar güzel. Ve ben şimdi yeni bir teklif yaptım, hadi bakalım, bu seçimde kaç tane başörtülü milletvekili adayı çıkarcaksın? Bunu söyledim ya başörtülü milletvekili adayı da koyar. HDP de var, bunlarda da olsun, İP'de de olsun. Bunların ağa babaları Meclis'ten başörtülü kardeşimizi kovmadılar mı? Aynı zihniyet değil miydi? Bütün bu oyunlar bozuldu artık çark geri dönmeye başladı. Biz ne diyoruz, gel Anayasa yapalım... Bu Anayasayı yaparken başörtülü, başı açık, herhangi bir ayrıma gitmeden hak ve özgürlükler noktasında bütün kadınlarımız Anayasa teminatı altında bu süreci yaşasınlar. Ne oldu? Arkadaşlarımız ziyarete gittiler, şu anda gerek yok dediler. Ne olacak? Seçimden sonra çalışırız dediler. Bir gece yarısı kalktın yasal düzenleme yapalım dedin, biz yıllardır bunu düşünüyoruz zaten gel Anayasa düzenlemesiyle yapalım, bu işi bitirelim. Bir daha da kimse bunu gündeme almasın. Niye kaçak dövüşüyorsunuz? Bunların işi istismar siyaseti!
Bir süre önce tüm bu mücadelelerde vesayetin ve faşizmin temsilcisi olarak karşımıza çıkan bir siyasi parti başkanı, başörtü meselesini yeniden gündeme getirdi. Kadınlarımızın başlarının açık ya da örtük olması tabi bir haktır. Bunun için ne Anayasada ne kanunda düzenleme yapmaya ihtiyaç yoktur, olmaması gerekir. Devletin tüm kurumlarında başörtülü kardeşlerimiz var. Türkiye yıkıldı mı, gök kubbe çöktü mü? Demek ki bak yapınca oluyormuş. Türkiye yıkılmadı. Kimse Türkiye'yi dinamitleyemedi. Yeter ki biz ön açalım. Ön açtığımız zaman bu ülke çok daha güçlü şekilde geleceğe yürüyecektir. Geçmişte yaşanan bu kötü görüntüleri ve tartışmaları da dönemin ikliminin parçası olarak hepsini geride bıraktığımızı varsaymak istiyorum.
Son tartışma vesilesiyle gördük ki ülkemizde artık kökünün kuruduğunu umduğumuz habis zihniyet pusuda beklemekte. Biz de tartışmaya cevabımızı, Anayasa güvencesini teklif ederek verdik. Meclis'te grubu olanlara götürerek bu konudaki samimiyetimizi ortaya koyduk. Gel, samimiyseniz parlamentoda bu işi çözemiyorsak referanduma gidelim. Millet en doğrusunu söyler. Bakalım millet ne diyor... Millete gitmeyi bunlar kabul edemezler. Çünkü gidileceği zaman o sandıktan neler çıkabileceğini iyi düşünüyorlar. Teklifimiz üzerinde kapsamlı bir uzlaşma sağlanırsa, ülkemiz ve kadınlarımız çok kârlı çıkacaktır. Bizim arzumuz, bu düzenlemenin insanımızın beklentisine uygun şekilde en geniş mutabakatla Meclisten geçmesidir. Uzlaşma sağlanamaması halinde bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız. Ülkemizi bu tür konuları bırakın trajedi haline dönüştürülmesini, tartışılması ayıbından da kurtaracak köklü bir çözümü Anayasamıza kazandırmayı ümit ediyoruz. Ülkemizi tek parti faşizminin kodlarını kıra kıra bugünlere getirmeyi başardık. Türkiye Yüzyılı programımızla vatandaşlarımızın tamamıyla birlikte, başı açık, başı örtülü bu tartışmayı başta olmak üzere, kadınlarımızın tüm meselelerini de çözerek ülkemizi çok daha ileri götürmeye kararlıyız.