ERDOĞAN ULUSA SESLENDİ ANKARA (A.A)

-ERDOĞAN ULUSA SESLENDİ ANKARA (A.A) - 29.09.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 2010'da gerçekleştirilen halkoylamasını değerlendirirken, ''Bizler, Hükümet olarak sadece sandıktan çıkan çoğunluk kararını değil, sandığa yansıyan Türkiye tablosunu bir bütün olarak değerlendirmeyi gerekli görüyoruz. Sandıkta ortaya çıkan her eğilimi hassasiyetle dikkate alacağımızı samimiyetle ifade etmek isterim'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan ''Ulusa Sesleniş'' konuşmasında, ülkenin önemli bir demokrasi sınavından bir kere daha alnının akıyla çıktığını belirterek, ülke geleceği adına duyduğu heyecanı paylaşmaktan memnun olduğunu dile getirdi. 12 Eylül 2010'da yurt çapında gerçekleştirilen halkoylamasının, milletin ülke yönetimine etkin katılımının ve demokrasiye bağlılığının bir nişanesi olarak daima hatırlanacağını ifade eden Erdoğan,  halkoylamasında vatandaşların demokratik bir olgunluk içinde demokratik tercihlerini yaptığını ve sonuçta yüzde 58'lik ''evet'' oyuyla Anayasada yapılması öngörülen değişiklikleri kabul ettiğini anlattı. Sandıktan çıkan bu sonucun ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, demokratik tercihleri sandığa yansıtarak Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli gördükleri bu halkoylamasına katılan tüm vatandaşlara şükranlarını sundu. ''Burada önemli olan seçmen iradesinin tam olarak sandığa yansımasıdır'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''(Evet) diyen vatandaşlarımız da 'hayır' diyen vatandaşlarımız da ülkemiz için doğru olduğuna inandıkları birer demokratik tercih ortaya koydular. Ortaya çıkan karar Türkiye'nin kararıdır, bu kararı bütün vatandaşlarımızın olgunlukla ve saygıyla karşılayacağından en ufak bir şüphem yoktur. Demokrasi içinde farklı görüşler ortaya çıkabilir, farklı tezler yarışabilir, ancak sonunda halkın verdiği karara herkes saygı duyacaktır, duymalıdır. 12 Eylül günü Türkiye işte böyle bir tecrübeden başarıyla çıkmış, kazanan her şeyden önce demokrasimiz olmuştur. Bizler Hükümet olarak sadece sandıktan çıkan çoğunluk kararını değil, sandığa yansıyan Türkiye tablosunu bir bütün olarak değerlendirmeyi gerekli görüyoruz. Çünkü, bu tablodan bütün renkleri ve eğilimleriyle Türkiye gerçeğini okumak mümkündür. Her insanımızı aziz bildiğimiz gibi, bu demokratik zemine yansıyan her oyu, her siyasi eğilimi, her demokratik tercihi de aziz ve saygıdeğer biliyoruz. Bütün bu tercih ve eğilimleri demokrasi çerçevesi içinde değerlendirmenin, buradan Türkiye için gerçekçi ve adil sonuçlar çıkarmanın zaruri olduğuna inanıyoruz.  Hiç vakit geçirilmeden bu değerlendirmeler yapılacak, halkımızın bu demokratik katılımından çıkarılan bütün sonuçlar, bütün detaylarıyla tespit edilecektir. Hükümet olarak, milletimizin söylediği her söze kulak vermenin ve o sözün gereğini yerine getirmenin görevimiz olduğunu biliyoruz. Bu manada sandıkta ortaya çıkan her eğilimi hassasiyetle dikkate alacağımızı samimiyetle ifade etmek isterim.'' -FİKİRLER-  Türkiye'nin bütün siyasi fikir ve eğilimlerin demokrasi içinde temsil edildiği ve karşılığını bulduğu bir ülke haline geldiğini, bundan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Erdoğan, ''Fikirlerin fikirleri boğduğu bir ülke istemiyoruz. Sadece bazı fikirlere özgürlük tanınan bir ülke olmak istemiyoruz. Özgürlüklere sadece bir yere kadar izin verilen bir ülke olmak da istemiyoruz. Biz farklı fikirlerin birbirinden güç aldığı, zenginleştiği bir ülke haline gelelim istiyoruz'' diye konuştu. Demokrasi içinde bütün fikirler dile getirilebilsin, bütün itirazlar sonuna kadar ifade edilebilsin, gölgeler ve karanlıklar bu ülkenin üstünden tamamen kalkmasını istediklerini belirten Erdoğan, ''İşte bu halkoylamasıyla, bu yönde bir adım daha atmanın, aydınlık Türkiye hedefimize bir adım daha yaklaşmanın mutluluk ve heyecanını hep birlikte yaşadık'' dedi. -''GELİŞMELERİ SIKI SIKIYA TAKİP EDİYORUZ''- Konuşmasında ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, ''yaz döneminin ardından piyasalarda yavaş yavaş sonbaharın etkisini göstermeye başladığını'' ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Memnuniyetle ifade edeyim ki dünyadaki birçok ülke ekonomisinin aksine Türkiye ekonomisi önemli atılımlar yapmaya, gelişmeye, büyümeye devam ediyor. Bu manada Eylül ayı da ekonomimiz için bize güzel haberler getirdi. TÜİK'in açıkladığı büyüme rakamlarına göre, 2010 yılının ikinci çeyreğinde ekonomimiz yüzde 10,3 oranında büyüme başarısı göstermiştir. Bu, çok güzel bir haber ama bizim için sürpriz değil. Çünkü, ekonomimiz küresel krizin ilk günlerinden bu yana oluşan bütün olumsuz şartlara rağmen sağlamlığını ve istikrarını koruyabilmiştir. Bunun sırrı, Türkiye'nin yakın geçmişinde yaşadığı sıkıntılardan ders almayı bilmesinde ve yönetim anlayışında bunu bir disipline dönüştürmeyi başarmasındadır. Hükümet olarak, sürecin başından beri küresel gelişmeleri sıkı sıkıya takip ediyor, anı anına izliyoruz. Gerekli adımları dikkatle ve gecikmeden atıyoruz. Haklarını teslim edelim; özel sektörümüz de bu dönemde son derece duyarlı davranıyor ve Türkiye'nin büyüme azmine yakışan bir kararlılık içinde gayret gösteriyor. Bunun neticesinde, dünyanın gelişmiş pek çok ekonomisinde görülen büyük sarsıntılar Türkiye ekonomisinde görülmüyor. Aksine, Türkiye ekonomisi bir yandan krizin getirdiği olumsuz şartlarla başarıyla mücadele ederken, bir yandan da gelişme ve büyüme performansını devam ettiriyor.'' Erdoğan, geçici bir başarıdan söz etmediklerine dikkati çekerek, Türkiye'nin 2002'den bu yana ekonomik seyrine bakılması durumunda, ne kadar istikrarlı bir atılımın gerçekleşmekte olduğunun görüldüğünü söyledi. -İŞSİZLİKTE AZALMA - TÜİK verilerine göre, son bir yıllık dönemde 1 milyon 541 bin kişinin iş sahibi olduğunu, geçen yıl Haziran ayında 21 milyon 947 bin olan çalışan kişi sayısının, bu sene 23 milyon 488 bin kişiye yükseldiğini kaydeden Erdoğan, istihdam piyasasına yeni girenlerin etkisiyle işsiz sayısında 518 bin kişilik azalma yaşandığını belirtti. Geçen yıl 3 milyon 269 bin olan işsiz sayısının da 2 milyon 751 bin seviyesine kadar gerilediğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bunlar bizim için sürpriz değil, bütün bu gelişmeleri zaten öngörüyorduk. Biz işsizliğin yüzde 10 seviyelerine kadar düşeceğini söylediğimizde inanmayanlar olmuştu. Biz bu iddiayı ortaya koyduğumuz zaman işsizlik oranı yüzde 14,4 seviyesinde idi. Elbette kehanette bulunuyor değiliz, hesap ortada, kitap ortada. Gerçekçi hedefler koyuyor, bu hedefleri ciddiyetle kovalıyorsanız zaten tablo ortaya çıkıyor.  Bakınız Mart döneminde işsizlik oranı bir önceki döneme göre yüzde 13,7'ye, Nisan döneminde yüzde 12'ye ve Mayıs döneminde yüzde 11'e inmiş. Şimdi ise yüzde 10,5 seviyesine düştü. Dönemsel olarak işsizlik oranında 2,5 puanlık bir düşüş sağlayarak Avrupa'da ilk sırada yer aldık. Bunlar çok sevindirici rakamlar. Türkiye'nin dinamizmini, atılım gücünü, büyüme iradesini kaybetmediğini, aksine daha da güçlendirdiğini gösteren rakamlar. Dünya ekonomilerinde maalesef bu iyimser tablolar, bu heyecan verici göstergeler yok. Türkiye hem büyüyor hem de belli ölçülerde istihdam üretiyor. Bu çok umut vericidir. Birçok ülke büyümede eksiye düşmüş durumda, pek çok gelişmiş ekonomi de çok cüzi büyüme rakamlarında seyrediyor. Üretimde, finansmanda, istihdamda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Böyle bir trendde Türkiye'nin gösterdiği bu dinamik büyüme performansı ülkemiz için, geleceğimiz için çok değerlidir. Ülkemizin bu gücünü, enerjisini, istikrarını çok iyi korumalı, çok iyi değerlendirmeliyiz.''