Erdoğan: Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başladılar

Erdoğan: Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başladılar

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden 28 Şubat heveslisi kesimler, hemen içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır. Biliyoruz ki bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil, kin ve nefret duygularını sergileyebilecekleri zemin hazırlamaktır. LGBT denilen marjinal akımların sapıklıklarına alet edilen 3-5 yaşındaki çocuklarla ilgili hiçbir tepki göstermediler. Muhalefet partilerinde ayyuka çıkan taciz, tecavüz, istismar skandalları karşısında kıllarını bile kıpırdatmadılar. Kadınlarımızı aşağılayanlar, şehit bacısına, affedersiniz, ağız dolusu küfreden müptezellerle ilgili tek bir kınama cümlesi dahi kurmadılar" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen 3. Uluslararası İlahiyat Gençlik Buluşması ve İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, "Karşımdaki şu kardeşlik tablosuna baktığımda şairin o güzel müjdesine hamdolsun, bizlerin de nail olduğunu görüyorum. 'Gittiğimiz yollara, vardığımız illere, sevgiyi gönüllere saçtık elhamdülillah. Kaynadık, pınar olduk. Sulandık, nehir olduk. Akıp denize dolduk. Taştık elhamdülillah. Rabb'ime kalplerimiz arasında güçlü köprüler kurduğu, bizleri birbirimize kardeş kıldığı için hamdüsenalar ediyoruz. Böylesine güzel bir atmosferde gönüllerimizi kavuşturan Türkiye İlahiyatlar Derneğine, az önce kardeşime de söyledim. İlahiyatlar mı diyeceğiz? İlahiyatlılar mı diyeceğiz? Bir değerlendirme yapacaklar bakalım. Hayırlısı olur inşallah" dedi. 

"Eskişehir'de neredeyse öğrenci yoktu, öyle bir konuma gelmişti ilahiyat"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'de farklı illerde okuyan ilahiyat öğrencileri arasında birliğin tesisi, dayanışmanın güçlendirilmesi, işbirliğinin artırılması yolunda gösterdiği gayretler dolayısıyla derneğimizi tebrik ediyorum. Az önce Diyanet İşleri Başkanımızın ifade ettiği şu cümleler gerçekten çok çok anlamlıydı. İlahiyatların adeta yokluğu teneffüs ettiği günler. İşte Sakarya'da dekan olduğu dönemi anlatıyor Ali Hocam. Sadece o mu? Eskişehir'de neredeyse öğrenci yoktu. Öyle bir konuma gelmişti ilahiyat" ifadelerini kullandı.

"İmam hatiplerin bütün öğrencilerini adeta kapı dışarı etmişlerdi"

Aynı durumun imam hatiplerde de yaşandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"İmam hatiplerin bütün öğrencilerini adeta kapı dışarı etmişler ve tüm Türkiye'deki imam hatiplerde öğrenci sayısı nereye düşmüştü? 60 bine. Şimdi 1 milyon 300 bin öğrenci var. Tabii bütün bunlarla beraber 1 milyon 300 bin imam hatiplinin artık türevini istiyoruz. Bunların imam hatiplerden, ilahiyatlara yetmez, tüm üniversitelere başarı oranları yüksek olarak dağılmalarını istiyoruz. Bunu yapar mıyız? Ben yapacağımıza inanıyorum. Bu kardeşinizi cumhurbaşkanı yapan bu millet, Allah'ın izniyle her türlü üniversitelerde de başarıyı yakalar."

"Vakıf ve derneklerimiz hayırda yarışırken kesinlikle tefrikaya düşmemeli, mutlaka dayanışma içinde hareket etmelidir"

Erdoğan, siyasette de sivil toplumda da sosyal hayatta da zaferin parolasının uhuvvet ve vahdet olduğunu söyledi. Meselenin asla sayı olmadığını, asıl gücün nitelikte, kalitede olduğunu, asıl etkinin mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürütmekle sağlanacağını anlatan Erdoğan, "Bunun için 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır', bu emri ilahinin bize işaret ettiği yoldan asla ayrılamayız. Vakıf ve derneklerimiz hayırda yarışırken kesinlikle tefrikaya düşmemeli, mutlaka dayanışma içinde hareket etmelidir. Bu bakımdan ilahiyatçı gençlerimizin bir araya gelmesini, müşterek bir zeminde güç birliği yapmasını çok kıymetli buluyorum" diye konuştu.

"Gençlerimize ufuk ve vizyon kazandıran çalışmalara sahip çıkmak bizim en öncelikli vazifemizdir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatana, millete, ümmete hayırlı fertler yetiştirme çabasında olan herkesin, tüm kurum ve gönüllü kuruluşlarımızın başımızın üstünde yeri vardır. Gençlerimize ufuk ve vizyon kazandıran çalışmalara sahip çıkmak bizim en öncelikli vazifemizdir. Bugüne kadar olduğu gibi inşallah gelecekte de sizlerle beraber ülkemizin tüm gençlerinin yanında olmayı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. 

"Şimdi artık hep ileri, durmak yok ileri''

İlahiyat fakültelerinin kapısındaki zincirlerin kırılmasının ancak Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçmesiyle mümkün olduğunu söyleyen Erdoğan, "Biz kızlarımızı imam hatip okulunun kapısında maalesef kaçırmak zorunda kaldık. Neden dolayı? Başörtüsünden dolayı. Ben kızımı İstanbul'dan Trabzon'a gönderdim. Oradaki imam hatibin müdürü de benim sınıf arkadaşımdı. 'Buraya gönder, ben burada okuturum.' dedi. Bu çileleri çeken burada nice aileler var. Bu sıkıntıları yaşayan nice aileler var ama elhamdülillah bunların hepsi mazi oldu. Şimdi artık hep ileri, durmak yok ileri" diye konuştu.

"Rabb'im bir daha bu milleti tek parti faşizmi özentisi darbeci zihniyetin insafına bırakmasın"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Tek parti faşizmini yeniden hortlatmaya çalışan 28 Şubat zihniyeti, imam hatipler ve meslek liseleriyle birlikte ilahiyat fakültelerini de hedef almıştır. İmam hatipler ve meslek liselerinin önü katsayı engeliyle kesilirken, ilahiyat fakültelerinin kontenjanları düşürülmüş, mezunlarının öğretmen olma hakları çeşitli bahanelerle gasbedilmiştir. Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı ilahiyat fakültelerine de teşmil edilmiş, dini eğitim veren kurumlara tesettürle girmek mümkün olmamıştır. Darbeciler, anti demokratik düzenlemeler yanında ülkemizin köklü ilahiyat fakültelerinin içlerini boşaltmak suretiyle de bu müesseselerle hesaplaşma yoluna gitmiştir.

İslami ilimlerde uluslararası itibara sahip saygıdeğer hocalarımız baskıyla, tehditle, sürgünle görevden uzaklaştırılırken, yerlerine darbecilerin her yaptığına kılıf uyduran şakşakçı tipler getirilmiştir. 28 Şubat'ın canlı şahitleri o meşum günlerde yaşanan hukuksuzlukları, adaletsizlikleri ve hak gasplarını çok iyi hatırlıyor. Bizler de gerek siyasetçi gerek ebeveyn olarak milletimizin evlatlarına yapılan zulümleri yakinen biliyoruz. Rabb'im bir daha bu milleti tek parti faşizmi özentisi darbeci zihniyetin insafına bırakmasın diyoruz." 

"Hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma reformlarıyla Türkiye'de sessiz bir devrim gerçekleştirdik"

"Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" şiarıyla Türkiye'de merkezinde demokrasinin, özgürlüklerin ve adaletin olduğu yeni bir dönemi başlattıklarını söyleyen Erdoğan, "Geçtiğimiz 20 yıl boyunca hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma reformlarıyla Türkiye'de sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Üniversite kapılarına kurulan ikna odalarının kaldırılmasından katsayı adaletsizliğine son verilmesine, ilahiyat öğrencilerimizin gasbedilmiş haklarının iadesine kadar, her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Her evladımızın istediği lisede ve yükseköğrenim kurumunda, yüreğinde hiçbir endişe duymadan okuyabilmesinin önünü açtık" diye konuştu.

"Eğer bu konuda samimiysen gel, anayasa değişikliğini yapalım"

Erdoğan, "Bugün ilahiyat fakültesini bitiren gençlerimiz, eğitimleriyle mütenasip tüm alanlarda, hiçbir engelle karşılaşmadan özgürce görev yapabiliyor. Kızlarımız, kılık-kıyafetleri dolayısıyla ötekileştirmeye maruz kalmadan hayatın hemen her alanında sorumluluk üstlenebiliyor. Hakim olabiliyor mu? Oluyor. Savcı olabiliyor mu? Olabiliyor. Asker olabiliyor mu? Olabiliyor. Polis olabiliyor mu? Olabiliyor. Demek ki istenince her şey olabiliyor. Başı açık veya başörtülü ayrımı yapmadan gençlerimiz başta olmak üzere tüm kadınlarımıza kamuda fırsat eşitliği sağlıyoruz. Şimdi ana muhalefetin başındaki zat çıktı, ne dedi? 'Gelin' dedi, 'Şu anda başörtüsüyle ilgili yasal bir düzenleme yapalım'. Yasal bir düzenlemeye gerek yok ki. Gene bize oyun mu çekmek istiyorsun, tuzak mı kurmak istiyorsun? Eğer bu konuda samimiysen gel, anayasa değişikliğini yapalım. Çünkü biz bir daha bu tuzaklara gelmek istemiyoruz. Anayasal bir düzenleme yapalım ve bu işi bitirelim. Şimdi anayasal düzenleme metnini Meclis'e gönderdik. Samimiyetlerini göreceğiz. Bakalım bu konuda bunlar samimi mi değil mi göreceğiz. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Biz bir daha sokulmak istemiyoruz" ifadelerini kullandı. 

Çalışmak, üretmek, kendini geliştirmek, hayallerinin peşinden gitmek, ülkeye ve millete hizmet etmek isteyen gençler için devletin bütün imkanlarını seferber ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Daha 20 yıl öncesine kadar okulu, kıyafeti, saçı-sakalı sebebiyle kamusal hayatın dışına itilmiş evlatlarımızın, bugün devletin ve iş dünyasının en üst kademelerinde görev yaptığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. İnşallah atacağımız yeni adımlarla bu tabloyu daha da güçlendireceğiz" dedi.  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifine ilişkin olarak, "Ne dediler? 'Helalleşme.' Böyle çağrı yaptı. Ajans mahsulü kötü bir tiyatrodan, sadece bir göz boyamadan ibaret olduğu, bu vesileyle ortaya çıktı. Tek parti zihniyetinin değişmediğini ve asla değişmeyeceğini, 85 milyon olarak, hep birlikte yeniden görmüş olduk. Meclis'e sunduğumuz anayasa değişikliği teklifiyle işte tüm bu habis niyetlerin önüne set vurmayı hedefliyoruz. Böylece başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken sapkın akımların hedefi haline gelen aile müessesesini de bu anayasa metnine inşallah koyacağız. Temennimiz, teklifimizin insanımızın beklentilerine uygun şekilde, en geniş mutabakatla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçmesidir. Şayet gereken çoğunluk sağlanamaz, bu süreçte bir yol kazası yaşanırsa elbette son sözü yine milletimiz söyleyecektir. İnşallah referanduma gerek kalmadan, Meclis'imizdeki akıl, vicdan, sorumluluk sahibi milletvekillerimizin de güçlü desteğiyle bu meseleyi kalıcı bir çözüme kavuşturacağımıza inanıyorum" diye konuştu.

"Bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil"

Türkiye'de, ne sebeple olursa olsun hiçbir gencin hak kaybına uğramadığı, gelecek kaygısı yaşamadığı iklimi tahkim etmekte kararlı olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu da birileri gibi sosyal medyadaki sahte demokrasi şovlarıyla değil, gerekirse anayasayı değiştirmek dahil hukuki yollarla gerçekleştireceğiz. Çetin mücadeleler neticesinde bedel ödeyerek elde ettiğimiz demokratik kazanımları, kendini hala vesayetin aparatı gibi gören güruhun ihtiraslarına kurban edemeyiz. Son haftalarda şahit olduğumuz kimi olaylar, bize tek parti zihniyetinin halen pusuda beklediğini göstermiştir. Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden 28 Şubat heveslisi kesimler, hemen içlerindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır" diye konuştu.

Geriye doğru bakıldığında bugün ortalığı yıkanların geçmişinin ne kadar kirli, ne kadar çifte standartla dolu olduğunun görülebileceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biliyoruz ki bunların dertleri çocuk istismarına tepki koymak değil, kin ve nefret duygularını sergileyebilecekleri zemin hazırlamaktır. Çünkü bunlar tarihimizin hiçbir döneminde, terör örgütünün dağa kaçırdığı, iğfal ettiği, Kandil'deki terör baronlarına peşkeş çektiği 13-14 yaşındaki kızlarımız için gıklarını bile çıkarmadılar. Diyarbakır annelerini görmediler. Moda ve eğlence endüstrisinin meta haline getirdiği kızlar için seslerini yükseltmediler. LGBT denilen marjinal akımların sapıklıklarına alet edilen 3-5 yaşındaki çocuklarla ilgili hiçbir tepki göstermediler. Muhalefet partilerinde ayyuka çıkan taciz, tecavüz, istismar skandalları karşısında kıllarını bile kıpırdatmadılar. Kadınlarımızı aşağılayanlar, şehit bacısına, affedersiniz, ağız dolusu küfreden müptezellerle ilgili tek bir kınama cümlesi dahi kurmadılar. Ciğerpareleri zorla kendilerinden kopartılan Diyarbakır annelerinin kapısını bir kez olsun çalmadılar, acılarını paylaşmadılar, hallerini-hatırlarını sormadılar. PKK'lı alçakların canice katlettiği kadın öğretmenlerimiz, çocuklarımız, kızlarımız, bebeklerimizle ilgili çıkıp tek bir eleştiri getirmediler. Hasılı temel insan hak ve özgürlükleri konusunda bugüne kadar ilkeli, onurlu, dürüst tek bir duruş sergileyemediler. Bunu yapmadıkları gibi ellerine geçirdikleri her fırsatı da millete, milletin inancına ve kurumlarına düşmanlık etmek için kullandılar. Meclis kürsüsünden alçakça iftiralarla vakıflarımızı, derneklerimizi, gönüllü teşekküllerimizi, sivil toplum kuruluşlarımızı tehdit edenler, bu tavırlarıyla asıl niyetlerini de deşifre etmişlerdir." 

"İlahiyat gençliğinin tercihinin Türkiye Yüzyılı'ndan yana olacağından şüphe duymuyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomide, savunmada, diplomaside, teknolojide, sporda ve bilimsel çalışmalarda Türkiye'yi dünyanın şampiyonlar ligine taşıyacaklarını belirterek şunları söyledi:

"Yarın gece 'Merhaba' diyeceğimiz 2023'ü, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun dibacesi haline getirmeye var mıyız? Buna hazır mıyız? Bunun için 2023 seçimleri çok büyük önem taşıyor. Türkiye, bu seçimlerde sadece gelecek 5 yılının değil, gelecek 25 yılının, 50 yılının hatta 100 yılının nasıl olacağına karar verecektir. Ülkemiz ya son 20 yıldır kesintisiz sürdürdüğü kutlu yürüyüşünü daha da hızlandıracak ya da sonu çıkmaz olan karanlık bir yola girecektir. Türkiye ya güçlü, vizyoner, dirayetli liderlik altında geleceğe yürüyecek ya da kavganın, entrikanın gırla gittiği arkaik bir yapının esiri olacaktır. Milletimiz ya 20 yıl öncesinin kaotik günlerine geri dönecek ya da aydınlık yarınlarına yürümeye devam edecektir. Özellikle gençlerimizden, sandığa gittiklerinde oylarını kullanmadan önce, sadece iki siyasi ittifak arasında değil, aynı zamanda iki Türkiye arasında da bir tercih yaptıklarını unutmamalarını istirham ediyorum. Cumhur İttifakı olarak şu anda Türkiye'yi dolaşıyoruz. İlahiyat gençliğinin tercihinin Türkiye Yüzyılı'ndan yana olacağından şüphe duymuyorum. Gözlerinin ışıltısında ülkemizin ve İslam dünyasının aydınlık yarınlarını gördüğüm siz genç kardeşlerime inanıyorum, güveniyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum. Mevla bizleri, mukaddes kitabımız Kur'an'ın, hayat rehberimiz Peygamber Efendimizin yolundan ayırmasın diye dua ediyorum."