Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, darbe girişiminin ardından gündeme gelen idam tartışmalarına ilişkin olarak "Parlamentomuz idamla ilgili kararı olumlu istikamette verir, bana da geldiğinde ben bunu onaylarım.Değerli kardeşlerim daha başı okşanacak çok yetimimiz var. Vatan için, istiklal için, istikbal için akıtılacak çok kanımız var. Milletimize edecek çok hizmetimiz var. Bunun için 16 Nisan çok önemli" diye konuştu.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "'Tek adam gelecek' diyorlar. Ey Kılıçdaroğlu, senin partinin genel başkanlığını yapmış olan tek adamdı. İnönü tek adamdı. Çünkü onlar başkalarına hayat hakkı tanımıyorlardı" görüşünü savundu. "Diyelim ki; cumhurbaşkanı nefsine yenildi. Gerçekten tek adamlık yapmaya kalktı. Her şeyden önce bu kişinin yakasına kim yapışır?" diye soran Erdoğan, salondan gelen "Allah" sesleri içinde "Millet yapışır" dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Meclis, soru önergeleri, araştırma ve soruşturma komisyonlarıyla, yasama yetkisiyle bu kişiye dünyayı dar eder. Ortada bir suç varsa iş Yüce Divan'a gider. Hatta Meclis, karşılıklı feshe gider. Bu şartlar altında kim tek adamlığa cesaret edebilir?"
Bulgaristan'da bu hafta sonu gerçekleşecek olan seçimlere de değinen Erdoğan, "26 Mart'ta Bulgaristan'da seçim var. Ben aynı zamanda Bulgaristan'a sesleniyorum. Bulgaristan seçimlerinin huzur içinde geçmesini, asil ve şeffaf bir biçimde neticelenmesini temenni ediyorum. Oradaki bazı baskıların gerçekleştiğini görmek, duymak bizi ciddi manada üzmektedir. Bir taraftan demokrasi diyeceksin, öbür taraftan oradaki Türklere ciddi manada baskı yapacaksın. Bu olacak iş değil" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe'de bugün verilecek konser hakkında "Biz bugün burada ilk defa bir konser veriyoruz ha. Çünkü ardı ardına şehitler geldiler, geldiler, geldiler, biz de burada konser veremedik" dedi.
Beştepe'de Balkan Federasyonu'nu kabul eden Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Gazi Mustafa Kemal, Balkan utancını bir daha görmektense, ölmeyi tercih ettiğini söylüyordu. Bugün hamd olsun Türkiye gibi bir vatanımız, Türkiye gibi bir sığınağımız, Türkiye gibi bir geleceğimiz var. Türkiye'nin bugünlere gelmesini, coğrafyamızın dört bir yanından hicret ederek kendilerine burada yeni bir hayat kuran kardeşlerimizin emeklerine borçluyuz. 80 milyon vatandaşımızla birlikte Rumeli'deki, Balkanlar'daki kardeşlerimizin her biriyle ortak tarih birlikteliğimiz bulunuyor.
Bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yok. Biz kardeşlerimizin, soydaşlarımızın, tüm mağdur ve mazlumların haklarının, hukuklarının korunması için mücadele veriyoruz. Aslında bu mücadele tüm insanlığın ortak görevidir. Ama söz konusu Müslüman olunca, söz konusu Türk olunca gözlerin yumulduğuna, kalplerin karardığına şahit oluyoruz. Biz asla böyle davranamayız. İnsan yüreğinin bir kısmından, gözünün, kulağının, bacağının birinden vazgeçer mi? Biz de Rumeli ve Balkanlar başta olmak üzere hiçbir kardeşimizden vazgeçmedik, vazgeçemeyiz.
Kardeşlerim ne diyor o güzel Rumeli türküsünde; benim bugün ahım var, gamım var. Efkarım var, bilmiş olsan, görmüş olsan, altın gibi yarim var. Evet, gamımız, efkarımız da olsa biz biliyoruz ki Rumeli'de, Balkanlar'da hatta Avrupa'da altın gibi soydaşlarımız var. Altın gibi kardeşlerimiz var. İşte son günlerde Hollanda başta olmak üzere Avrupa'da yaşanan hadiseleri görüyorusunuz. Vatandaşlarımıza yönelik insanlık dıiı tutuma hep birlikte şahit olduk. Bu vatandaşlarımızı nasıl sahipsiz bırakabiliriz? Elbette onların haklarını, hukuklarını koruma çabasında olacağız. 26 Mart'ta Bulgaristan'da seçim var. Ben aynı zamanda Bulgaristan'a sesleniyorum. Bulgaristan seçimlerinin huzur içinde geçmesini, asil ve şeffaf bir biçimde neticelenmesini temenni ediyorum. Oradaki bazı baskıların gerçekleştiğini görmek, duymak bizi ciddi manada üzmektedir. Bir taraftan demokrasi diyeceksin, öbür taraftan oradaki Türklere ciddi manada baskı yapacaksın. Bu olacak iş değil. Bir taraftan AB değerleri diyeceksin, bir taraftan tam tersi politika izleyeceksin. Olacak iş değil. Biz, oradaki soydaşlarımızın yanında yer alma hakkına sahibiz. Bulgaristan seçimleri konusunda da, demokrasi ve hukuk içinde hareket edileceğini temenni ediyorum. Çeşitli Balkan ülkelerinde yapılacak seçimler konusunda da aynı temenniyi dile getiriyorum. Bölge istikrarına, hep birlikte sahip çıkmalıyız. İşte Makedonya, seçim yapıldı ama hala netice yok. Arnavutluk bir seçim yaşanacak, temenni ederiz ki orada da seçimler adil geçsin.
Son dönemde Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın düzenlediği çalıştaylar ve diğer kurumlarla gerçekleştirdiği faaliyetlerle önemli bir mesafe kat etti. Türk vatandaşlığına başvuru için dikkate alınmayan vize süreleri, artık 5 yıllık süre kapsamına alındı. Vatandaşlık kazanmamış, birinci dereceden akrabalarımız için istisnai bir uygulamaya gidiliyor. Bu kişiler, beş yıllık ikamet şartı aranmadan Türk vatandaşlığına kabul edilir. Bir başka önemli gelişme, birinci derece yakınlarının vatandaş olduğu halde, ülkemizde ikamet etmeyenlerin 53 lira gibi bir meblağ ile GSS kapsamına alınmasıdır.
Batı Trakya, Bulgaristan ve Balkanlardan gelen kardeşlerimize, talepleri halinde 15 gün içinde çalışma izni verilerek bu konudaki sıkıntı da çözülüyor. Rumeli ve Balkanlardan gelip ülkemizde eğitim gören 10 bin öğrenciye burs verdik. Eğitim ücretinden barınmaya kadar her türlü ihtiyaçları karşılanan bu öğrencilerimize, daha geniş imkanlar sağlamanın çabası içindeyiz. Kayıt ücreti, denklik ve diplomalar konusunda yaşanan sıkıntıların en kısa süre içinde çözüleceğini umuyorum. Gerekli talimatı da verdim.
Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, zenginleştikçe, bundan tüm kardeşlerimiz de faydalanmaya devam edecektir. Biz bugün burada ilk defa bir konser veriyoruz ha. Çünkü ardı ardına şehitler geldiler, geldiler, geldiler, biz de burada (Beştepe) konser veremedik.
Değerli kardeşlerim, biliyorsunuz 16 Nisan'da Türkiye'de de sandık başına gidiyoruz. Türkiye'nin yönetim sisteminin değişmesi, sadece bizi ilgilendirmiyor. Anayasa değişikliği konusunda yalan yanlış şeyler söyleniyor. Dün bir televizyon programına denk geldim. O konuşan kişinin söylediği şey çok saçmaydı. "Ne ürettin onu söyle". Ya biz cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili seçime gidiyoruz, sen 15 senede nelerin üretildiğini anlamıyorsan sana yazıklar olsun. Hastanemizin olmadığı ilimiz kalmadı, şimdi şehir hastanelerini yapıyoruz. Dev hastaneler.
Ve değerli kardeşlerim bu hastanelere girdiğiniz zaman, bakın öyle hani sedyeler üzerinden dolaştırırlardı ya, şimdi böyle bir şey yok. Koridorlar, asansörler; seni götürecekleri yere götürüyorlar. İlacımızı alamıyorduk ilacımızı. Bitti o dönemler, şimdi istediğin eczaneden alıyorsun. Adam diyor ki "Ne öğretiyorsun". Al, adalet, emniyet bunlar en ideal seviyeye geldi. Türkiye 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol üretmişken, biz 18 bin bölünmüş yol ürettik. Hala üretim diyor, sen Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü görmedin mi? Marmaray'ı duymadın mı? Şimdi de Çanakkale 18 Mart Köprüsü'nün temelini attık.
Değerli kardeşlerim, üretim, üretim diyor. Gör bunları, görmez. Hiç önemli değil. At denize, balık bilmezse halik bilir. Ülkemiz için bu kadar önemli bir hususta, böylesine ciddiyetsiz yaklaşımlar ortaya konmasından milletim adına çok büyük üzüntü duyuyorum. Biz vatanımızın, inancımızın söz konusu olduğu yerde her türlü fedakarlığı yapma ahlakıyla büyümüş bir nesiliz. Ülkemiz için faydalı olacaksa, anayasa değişikliği ile getirilen yönetim sistemine karşı çıkılmaması gerekiyor. Şimdi bu 18 maddenin neyine, neden karşısın bunu söyle? Söylemiyor. "Cumhurbaşkanı lokantaları da kapatır" diyor. Yani bunu sıradan biri de söylemiyor. Böyle bir noktadayız. Fakat, milletim çok önemli. Milletimin ne diyeceği çok önemli. Milletim de bakar, hani taraf doğru söylüyorsa oyunu ona verir. Ana muhalefetin başındaki zatın söylediklerine liste halinde bakıyorum. Biz mi başka ülkede yaşıyoruz, yoksa bu zat mı başka dünyada yaşıyor. Çünkü söylediği hususların, anayasa değişikliğiyle uzaktan yakından alakası yok.
"Tek adam gelecek" diyorlar. Ey Kılıçdaroğlu, senin partinin genel başkanlığını yapmış olan tek adamdı. İnönü tek adamdı. Çünkü onlar başkalarına hayat hakkı tanımıyorlardı. CHP'nin il başkanları aynı zamanda valiydi. Kılıçdaroğlu, şimdi böyle bir şey yapsak nasıl olur? Demokratik ülkelerde böyle şey olur mu?
Menderes idam edildiği zaman karşılarına dikilmediniz. Tersine, o zihniyetin destekçisi oldunuz. Bu ülke bunu da gördü. Evet, seçilen cumhurbaşkanı görevini anayasa ve yasalarla uygun bir şekilde yürütmek mecburiyetindedir. Anayasa ve yasaları değiştirme yetkisi kimde, Meclis'te. Ne diyor, "Cumhurbaşkanı Meclis'i feshedebilir". Yok ya yok, cumhurbaşkanının Meclis'i feshetme yetkisi yok. Kardeşlerim, adeta yalan makinesi bu. İnanın. Cumhurbaşkanının yetkisiyse, hükümet faaliyetleriyle ilgili olarak anayasa ve yasalara uygun kararnameler çıkarmaktan ibarettir. Anayasaya, kanunlara ters kararname çıkaramaz. Anayasa ve yasalara uygun olacak. Buradan tek adamlık çıkması mümkün mü? Diyelim ki; cumhurbaşkanı nefsine yenildi. Gerçekten tek adamlık yapmaya kalktı. Her şeyden önce bu kişinin yakasına kim yapışır? (Allah sesleri) Millet yapışır.
Meclis, soru önergeleri, araştırma ve soruşturma komisyonlarıyla, yasama yetkisiyle bu kişiye dünyayı dar eder. Ortada bir suç varsa iş Yüce Divan'a gider. Hatta Meclis, karşılıklı fesihe gider. Bu şartlar altında kim tek adamlığa cesaret edebilir?
Boş çuval nasıl ayakta duramaz, yere yığılırsa, bunların iddiaları da böyle yerlerde sürünüyor. Yeni sistemin şifresi istikrardır. Güvendir. Türkiye istikrar ve güven ortamına vurulan darbeler yüzünden geçmişte çok büyük bedeller ödemiştir. 1991'den bu yana ülkemiz hep tek parti iktidarlarıyla yönetilmiş olsaydı, bugün durduğumuz yerin iki kat ilerisinde olurduk. Kişi başı mlli gelirimiz 22 bin dolar olurdu. 16 Nisan'da oylanacak yeni yönetim sistemi, ülkemizin geleceği için endişe duyan tüm siyasetçilerin ortak hayalidir. Tüm siyasetçiler bu arzularını ifade etmişlerdir ve hepsi de başkanlık sistemini istemişlerdir.
Bu yönetim sistemine Rabbim arzu ederse 16 Nisan'dan sonra kavuşma şansını hep birlikte elde edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, başarısız liderler ayakta kalamayacak. Hükümetler sandıkta doğrudan milletimiz tarafından kurulacak. Cumhurbaşkanı seçilecek, ne yapacak? Kabinesini kuracak. Meclis'in dağınıklığından istifadeyle otel odalarında, meşhur Güneş Motel hatırası var, medya patronlarının villalarında pazarlıklar yapılarak kurulan hükümet döneminin sona erecek olması, bazılarının işine gelmiyor.
Parlamentoda AKP'li vekiller, MHP'li vekiller halk oylamasına "Evet" dedi. Şimdi sıra millette. Şimdi milletimiz, gerek AKP'ye gönül verenler, gerek MHP'ye gönül verenler, gerek CHP'ye gönül verenler, gerek Saadet Partisi'ne gönül verenler, hep birlikte konsolide olmak suretiyle "Evet" dediklerinde bu iş biter. Şimdi söz de, karar da, yetki de milletindir. İnşallah koalisyonlar döneminin büyük ölçüde kapanmasının en büyük faydasını birlikte göreceğiz. İstikrarın olduğu yerde ekonomi büyür, yatırımlar artar. İşte "Ekonomi bitti" diyenler, Çanakkale köprüsüyle cevabını aldı. Bedeli ne biliyor musunuz? Yaklaşık 11 milyar Türk lirası. 11 milyar, yani eski rakamla 11 katrilyon Türk lirası, Kore-Türk iş birliği.
İşte biz bir söz vardık, hatırlayın; iman, azim öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır. Güvenin olduğu yerde işsizlik azalır, enflasyon düşer. Bütçe rantiyecilere değil, millete harcanır. 14 yılda işte bunları yaparak ülkemizi üç kat büyüttük. Yeni yönetim sistemiyle inşallah 2023'e kadar ülkemizi üç kat daha büyütüp hedeflerimize ulaşacağız. Biliyorsunuz kısa bir süre önce Ilgaz Dağı'nı deldik. Ferhat gibiyiz ya. Cumhuriyet tarihinde yapılanların çok çok ötesinde, dağları dele dele geliyoruz. Ilgaz Dağı'nı da deldik. Ve Ankara-Kastamonu arasını 2 saate düşürdük.
Mesele o inanç, o azim. Onlar da görecekler. Onlar çılgına dönüyorlar çılgına. Türkiye bunu nasıl yapıyor? Almışlar yanlarına PKK'yı, DEAŞ'ı, FETÖ'yü... Bizimle baş edemeyeceksiniz! Biz milletimizle övünüyoruz. Kardeşlerim, kim "Hayır" diyor diye bakıyorum. Aa bakıyorum ki Kandil'dekiler "Hayır" diyor. PKK'nın ele başları. PKK "Hayır" diyor. FETÖ Pensilvanya'dan sesleniyor, "Hayır". Şimdi burada "Hayır" diye anlatılanlar ne anlama geliyor? Siz de onlarla berabersiniz. Kişi sevdikleriyle anılır. Evvel Allah hepsi bir tarafa, bizim daha delinecek çok dağımız var. İnşa edilecek çok köprülerimiz var. Daha kepenki açılacak çok dükkanımız var. Onlar Güneydoğu Anadolu'da Kürt kardeşlerimin evlerinin önlerine hendekler kazdılar. Evleri birbirlerine tünellerle bağladılar. Hala utanmadan "El aman" diliyorlar. Yok, adalet neyse bunun bedelini ödeyeceksiniz. Kardeşlerim, idam cezası konusundaki fikirlerimi biliyorsunuz. Parlamentomuz idamla ilgili kararı olumlu istikamette verir, bana da geldiğinde ben bunu onaylarım.
Değerli kardeşlerim daha başı okşanacak çok yetimimiz var. Vatan için, istiklal için, istikbal için akıtılacak çok kanımız var. Milletimize edecek çok hizmetimiz var. Bunun için 16 Nisan çok önemli. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için tüm milletimizle birlikte sizlerden gayret bekliyorum. Bakın şurada 24 gün kaldı, 24 gün boyunca çalışmaya var mıyız? (Evet sesleri)
Seçilme yaşı konusunda da yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Son seçimde sadece 5 gencimiz 25-30 yaş arasında parlamentoya girdi. Bu sınır 18'e düştüğünde en fazla kaç kişi girebilir. Parlamento 18 yaşla dolacak sanıyorlar. Bu duygularla şarkımızı söyleyelim mi... Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey sizi hatırlatıyor. Bana her şey Rumeli'yi, Balkanları hatırlatıyor.