T24
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de kriz olmadığını belirterek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert tepki gösterdi. "Kriz diyor. Yav Türkiye'de bir defa kriz yok. Ekonomiyi öğren. Türkiye'de ekonomiyle ilgili bir manipülasyon var, manipülatif hareketler var" ifadesini kullanan Erdoğan, ziyaret ettikleri ülkelerde 'para vermeleri için yalvardıklarının' dile getirildiğini belirterek "Biz yatırımcılara davet yapıyoruz. Biz kimseye gidip para istemedik istemiyoruz" diye ekledi.
Yeni Ekonomi Programı kapsamında kurulan Kamu Maliyesi ve Dönüşümü Ofisi'ni denetleyeceği, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından duyurulan ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey ile ilgili de konuşan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu konuda kendisini sıkıştırmaya çalıştığını savunarak, "Bir danışmanlık firması üzerinden sorduğu sorularla güya bizi köşeye sıkıştırmak istiyor. Geçen bütün bakan arkadaşlarıma söyledim, bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz" diye konuştu.
Türkiye'nin tarihinin en büyük ekonomik saldırılarından birine maruz kalmasına rağmen 2 ayı bulmadan durumu kontrol altına aldığını belirteren Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz durumu sadece ekonomik sebeplerle izah etmek mümkün değildir. Asla sorumluluktan kaçmaya çalışmıyoruz, yaptığımız sadece bir durum tespitidir. Eksiklerimiz, sıkıntılarımız, çözmemiz gereken sorunlarımız yok mu, elbette var. Seçimden sonra da kolları sıvamış, reformlar için çalışmalara başlamıştık. Öyle bir orantısızlık var ki, işin altında başka şeyler aramak zorunda oluyoruz" dedi.
AKP'nin Kızılcahamam Kampı'nda istişare toplantısında konuşan Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
-Emanet duygusunun kaynağı doğrudan imandır; iman varsa eminlikten ve emanetten söz edebiliriz. Bunun için millet ve yeni nesiller olarak inancımızı, tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi çok iyi öğrenmemiz ve hazmetmemiz gerekiyor.
-Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik saldırılarından birine maruz kalmasına rağmen 2 ayı bulmadan durumu kontrol altına aldık. İçinde bulunduğumuz durumu sadece ekonomik sebeplerle izah etmek mümkün değildir. Asla sorumluluktan kaçmaya çalışmıyoruz, yaptığımız sadece bir durum tespitidir. Eksiklerimiz, sıkıntılarımız, çözmemiz gereken sorunlarımız yok mu, elbette var. Seçimden sonra da kolları sıvamış, reformlar için çalışmalara başlamıştık. Öyle bir orantısızlık var ki, işin altında başka şeyler aramak zorunda oluyoruz.
-Şu gerçeği hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Her kriz beraberinde birçok fırsatı da getirir. Bu krizin üstesinden gelmek için, köklü değişimleri kısa sürede hayata geçirdik. Unutmayın bizler, ilk göreve geldiğimizde ülkemizin hali ekonomik olarak neydi? O krizlerden aldığımız ülkeyi çok kısa sürede nereye getirdiğimizi unutmayın! Biz bu konuda bu işin sıkıntılarını hastalığını da, tedavi yollarını da biliyoruz.
-Dövizle işi olmayan sektörlerde de büyük fiyat artışları yaşandığına dair büyük şikayetler alıyoruz. Bunun adı fırsatçılıktır. Millletimizi fısatçıların insafına terk etmeyeceğiz, bunu böyle bilsinler. Kendilerine gereken yaptırımları uygulayacağız.
-Türkiye'yi faiz, kur, enflasyon şeytan üçgeninden çıkarana kadar gereken her adımı atacak, her önlemi alacağız.
-Türkiye borcuna sadıktır, yeter ki diyet borcuna dönüştürmesinler. İşte o zaman külahları değiştiririz.
-Bu can bu tende oldukça hiç kimse Türkiye'yi yeniden uluslararası kuruluşların boyunduruğu altına sokamaz.
-(Kılıçdaroğlu'na) Belki bin kere rezil kepaze ettik. Kendisinden kazandığımız tazminatların tutarını artık hatırlamıyorum. Ama bu zat yalan ve iftira vagonuna binmekten vazgeçmiyor. Eline ne tutuşturulursa mal bulmuş Mağribi gibi hemen grup toplantısında konuşuyor. İnternet ve sosyal medya çağında yalan bilgi resim, belge üretebilir ve yayabilirsiniz. Sorumluluk mevkiinde olanların bunlarla değil gerçek bilgi ve belgelerle ortaya çıkması gerekir. Bunların hak, hakikat diye bir yöntemi yok. Çamur atsın izi kalsın yönteminde bunlar, malum eski komünist yöntemi.
-Bu zatın Ankara'dan İstanbul'a yaptığı yürüyüşte koluna kimlerin girdiğine baktığımızda gerçekler ortaya çıkıyor. Teröristlerle el ele kol kola yürüyor. Ben 'herkes sevdiğiyle beraberdir' deyip geçiyorum.
-CHP'nin bu ülkede yaşayıp göremediklerini Filistinliler, Müslümanlar, diğer azınlıklar gayet güzel anlatır.
-Kriz diyor. Yav Türkiye'de bir defa kriz yok. Ekonomiyi öğren. Türkiye'de ekonomiyle ilgili bir manipülasyon var, manipülatif hareketler var. Güya ziyaret ettiğimiz ülkelere para vermeleri için yalvarıyormuşuz. Ne kadar zavallısın. Biz yatırımcılara davet yapıyoruz. Biz kimseye gidip para istemedik istemiyoruz. Kim kime yalvarıp yakardığı için para verir. Yolu yordamı, usülü bellidir. Biz ülkemizin potansiyelini, gücünü anlatıyıoruz.
-(Can Dündar) Sözde bir gazeteci vardı ya. Almanya'da da rahat durmadı. Orada da kendisine sahip çıkacak olanları, sözde siyasetçileri buldu. Biz de gelince haber gönderdik, dedik ki, böylw böyle. Orada bulunacaksa biz müşterek bir basın toplantısı yapamayız. Siz kalkar onunla yaparsınız, biz onun olmadığı bir basın toplantısını yaparız. Benim ülkemden 5 yıl 10 aya mahkum olmuş bir sözde gazeteciyi barındırıyorsanız bunun stratejik ortaklığa, ortaklığa yakışan yanı yoktur. Aynı durum bizde olsa, elinden tutar teslim ederiz.
-Türkiye'nin borcunu çeviremeyeceğini ima etmeye çalışıyor. Ülkemizin ekonomik büyüklüğü onun söylediklerinin kat be kat üzerindedir be hey cahil. Kim veriyor sana bu aklı!
-Hâlâ aynı imalarla konuşuyor olmasını ancak yüzsüzlüğüyle ifade edebiliyorum. Bizim yüzümüz edebinden kızarır, edepsizliğinden değil sizin gibi. Külliyeye inşa edildiğinden bu yana bu kadar iftira ile yaklaşan sizden başka kimse olamaz. Herkesin hayran kaldığı külliyeyle ilgili bunun iftiralarını dinlemekten bıktık. Oraya ayak basmayacağını söylemişti, sonra gelmek zorunda kaldı. Gerçekleri kendi gözüyle gördü. Altın klozetlerin filan falan olmadığını medya kendilerine anlattı. Bunlar bu kadar iftira ile yetişmiş tipler.
-Bay Kemal, ya bunları öğren. Bunlar nasıl yapılıyor? Her şey cebinizdeki parayla yapılmaz. Aslolan kaynakları çeşitlendirmek. Anlamazsın Bay Kemal, SSK'yı da öyle batırdın zaten.
-Bir ufak broşür bastıralım da buna göndersinler. Bir danışmanlık firması üzerinden sorduğu sorularla güya bizi köşeye sıkıştırmak istiyor. Geçen bütün bakan arkadaşlarıma söyledim, bunlardan fikri danışmanlık hizmeti de almayacaksınız dedim. Hiç gerek yok, biz bize yeteriz. Bu zata değil ama ola ki onun hezeyanlarıyla kafası karışmış olan varsa, Türkiye bir dönem sadece ekonomisini değil her şeyini Amerika'ya teslim etmiştir. Osmanlı'nın son dönemlerinde ve cumhuriyetin ilk yıllarında çok isabetli bir tercihle Türkiye kendi sanayiini ve savunma altyapısını geliştirme konusunda önemli adımlar atmıştır.
-Son yaşanan hadiseler Türkiye'yi belki bir parça sarsmıştır ama asla yıkamamıştır. Bugünkü Türkiye ne 1994'ün ne 2001'in Türkiye'sidir.
-Her bozuk saat gibi bu zatın da arada bir doğru söylediği oluyor. Grup toplantısında Gazi Mustafa Kemal'in sözlerini alıntılıyor, CHP'nin ekonomik kriz bahanesiyle bugün yaptığı iş de bu. Türkiye Balkan savaşını neden kaybetti biliyor musunuz? CHP'nin bugün bayrağını taşıdığı siyasi hareket yüzünden kaybetti. Bunlar bugün CHP'dir, yol arkadaşı HDP'dir. Sorumluluklarının farkında olan partiler, milli konularda birlikte hareket etmeyi başarıyorlar. Sayın Bahçeli'ye de tekrar teşekkür ediyorum. Çünkü milli, yerli olma şuurunu yakalamak her yiğidin karı değil. Bay Kemal'in de zaten böyle bir derdi yok. Cumhur İttifakı'nı basit bir seçim ittifakı sananlar yanılıyor.
-Cumhur İttifakı'nın mahalli idareler seçimlerinde listelerde olmasa bile gönüllerde devam edeceğine inanıyorum.
-Onur, gurur ve haysiyet konusunda en son söz söyleyebilecek olanlar bu kavramları kirletmesinler.
-Ak Parti asla seçimden, sandıktan, milletimizin karşısına çıkıp hesap vermekten klaçan bir parti olmamıştır. Ama seçim dönemlerinde zamanımızın ve enerjimizin önemli bölümünü saha çalışmalarına ayırmak durumundayız. Bu sebepten de projeler gecikebiliyor. Yönetim sistemimiz 5 yıllık bir dönemi açarak istikrarı garanti altına alıyor.
-Hizmet gerektir ama yeterli değildir. Yeterli olan gönüllere girmektir, gönülleri almaktır. Biz özellikle bunu istiyoruz. Temizlik, yol, kanalizasyon senin asli görevin ama gönül, tevazu... Onu başaracağız. Alacaksın hanımı, beyi yanına; evleri dolaşacaksın. Gönüllere gireceksin.