Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın MHP ve CHP liderlerine yaptığı "iç tüzük" davetini "Liderlerin böyle bir teknik aşamada bir araya gelmeleri erken ve zamansızdır" diyerek reddeden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye mesaj yolladı. Erdoğan, anayasa değişikliği konusunda MHP ile birlikte çalışıldığını anımsatan konuşmasında, "Başbakanımıza ve grup yönetimindeki arkadaşlara özellikle söylüyorum, iç tüzük görüşmelerini sürdürün. Ana muhalefet katılmamış, katılmasın. Yine AK Parti MHP el ele verirler, iç tüzük çalışmalarını yaparlar. Bu hafta sonu nasıl ki tatil yok diyorlarsa, iç tüzük çıkana kadar tatil olmamalı ve bu iş bitmeli" dedi.
Erdoğan, başta Suudi Arabistan olmak üzere dokuz Müslüman ülkenin "IŞİD ve El Kaide'yi güçlendirmekle" suçladığı Katar ile diplomatik ilişkileri kesmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, "Katar terör örgütü DEAŞ'a karşı Türkiye ile birlikte en kararlı duruşu gösteren ülkedir. Lütfen birbirimizi aldatmayalım. Katar'ı adeta suçlu gibi göstermenin bölgeye hiçbir faydası yoktur. Hakkında adeta idam kararı verilen bir ülke söz konusu" dedi. "Bu kriz daha fazla uzayamaz. Suudi Arabistan Kralı, Körfez'in büyüğü olarak bu işi çözmelidir" diyen Erdoğan, Selman Bin Abdülaziz el-Suud'a çağrı yaptı.
Erdoğan, 7 milyona yakın işsiz olduğunu savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tepki gösterd. Erdoğan, "Ana muhalefetin başındaki zat çıkmış 7 milyon işsiz var diyor. Başbakanımız da zaten gerekli cevabı verdi. Ya senin bir defa kılavuzun karga. Kargaya da hakaret olmasın ama..." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Taksim Meydanı'na "3 büyük projenin" hayata geçireleceğini duyurdu. Atatürk Kültür Merkezi (AKM) hakkında "Yanlarındaki boşlukları da halletmek üzere Taksim'de inşa edeceğiz" açıklmasında bulunan Erdoğan, "3 dev proje ile Taksim'e zenginlik kazandıracağız. Önümüzü kesemezler. Biz bu millete hizmet ettikten sonra ne yapsalar yetmez. Bunlar terör örgütleriyle kol kola yürüyorlar" dedi. Taksim Meydanı'nda inşaatı devam eden Taksim Cami'nin yanı sıra AKM projesinin de bittiği açıklanmasıyla birlikte Erdoğan'ın üçüncü proje olarak Gezi Parkı'na yapılması öngörülen Topçu Kışlası'ndan bashettiği yorumu yapıldı.
TÜİK'in Türkiye ekonomisinin 2017 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5 büyüme kaydettiğini açıklamasının ardından değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Yüzde 5'lik büyüme oranı ile G-20 ülkeleri arasında Çin ve Hindistan'ın ardından 3. sırada bulunuyoruz. Aramızda da çok fark yok, onları da yakalayacağız" dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Dedik ki, "Türkiye'yi muasır medeniyetler" seviyesine yükselteceğiz. 2002 yılında 7.5 milyar lira olan MEB bütçesini bu yıl 85 milyar liraya çıkardık. Nereden nereye. Bildiğiniz gibi ders kitaplarını ücretsiz veriyoruz. Tablet bilgisayarlar ve akıllı tahtalarla eğitimin alt yapısını adeta sıfırdan ele aldık. 270 bin yeni derslik inşa ederek 561 bin yeni öğretmen atayarak hem kalabalık sınıfları, hem boş geçen dersleri ortadan kaldırmanın gayreti içerisinde olduk. Darbenin icadı sekiz yıllık kesintisiz eğitimin yerine 4+4+4 sistemini ikame ettik. 81 vilayetimizin tamamını üniversiteye kavuşturduk. 2002 yılında 72 olan üniversite sayımız, son zamanlarda 184'e ulaştı. Harçları kaldırmakla kalmadık, aylık 45 lira olan kredi-burs rakamını lisans öğrencileri için 425, yüksek lisans için 850 liraya çıkardık.
Cumhuriyet tarihinin en büyük reformunu gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de sağlık oldu. Aile sağlığı merkezi sayısını 9 binden 17 bine yükselttik. 19 bin olan nitelikli yatak sayısını 153 bine çıkardık. Doktor, hemşire, personel olarak sağlık kurumlarımızda hizmet verenlerin sayısını 875 bine ulaştırdık. Türkiye'de süratle tıp fakültelerinin sayısını da artırmanın gayreti içerisinde olduk. Sağlık üniversitelerinin ilk adımını biz attık.
Şu ana kadar Yozgat, Isparta ve Mersin şehir hastanelerimizi hizmete açtık. Halen inşasını süren 20 şehir hastanemizi de 1.5 yıl içerisinde hizmete açıyoruz. Altını çizdiğim bir konu var, AK Parti insana odaklı bir Türkiye'yi hedeflemiştir.
Gençler, sağlıklı bir nefesi bir devletin fedasına amaçlayan, o uğurda adımlarını atan bir medeniyet anlayışı AK Parti'de var. Şu anda bunun uygulamasını yapan başka bir iktidar olmadı. Biz bunun adımlarını atıyoruz ve ülkemin insanı hiçbir zaman bu hastane kapılarında mağdur olmayacak. Ezilmeyecek. Bu hedefimize her geçen gün daha da yaklaşıyoruz, yaklaşacağız. Ulaşım alanındaki hizmetlerimizi herhalde anlatmaya gerek yok.
Ekranları karşısında bizi izleyen sevgili milletim, acaba Boğaz'ın altından böyle bir hat geçecek dense inanır mıydı? Ecdadımız inanmış. Hatta ecdadımız proje de yapmış. Bütün arşivlerde bunlar var. Fakat bunu gerçekleştirmek bize nasip oldu. Azmettik ve dedik ki; bizim ecdadımız Fatih gemileri karadan yürüttüğüne göre biz de denizin altından geçirerek bu işi başaracağız. Marmaray'ı yaptık.
Ana muhalefetin başındaki zat çıkmış 7 milyon işsiz var diyor. Başbakanımız da zaten gerekli cevabı verdi. Ya senin bir defa kılavuzun karga. Kargaya da hakaret olmasın ama...
Demokrasiye sıkı sıkı sahip çıkarak kirli pazarlıklarla iktidar hayalleri kuranları Allah'ın izniyle sandığa gömdük. Bu aziz millet bizi yarı yolda bırakmadı, inanıyorum ki bir daha bırakmayacak. Darbecilerin namluları üzerinden ikbal devşirmeye çalışanlar, 15 Temmuz'da hamd olsun başarısızlığa uğradılar. Bulunduğumuz yeri borçlu olduğumuz aziz milletimize karşı hizmetten başka bir gayemiz olmadı, olmayacak.
Ana muhalefet savunma sanayiinde kendi silahımızı üretmemizden ve ihracatından rahatsız. Son 14 yılda ülkemize, bulunduğumuz yeri borçlu olduğumuz aziz milletimize hizmetten başka hiçbir hedefimiz olmadı, olmayacak. Her gece yastığa başımızı koyduğumuzda, "bugün milletimiz için ne yaptık?" sorusunu sorarak bugünlere geldik. Karşımızda ciddi bir muhalefet olmadığı için hep kendimizle yarıştık."
AK Parti'nin, milletin ve geleceğin partisi olarak Türkiye'ye edeceği daha çok hizmet, kazandıracağı daha çok yatırım var. Güzel gelişmelerin haberlerini ardı ardına almaya devam ediyoruz. Son olarak dün açıklana büyüme rakamları ile taçlandırmış olduk. Yüzde 5 olarak gerçekleşti, bu yılın ilk çeyreğinde büyüme oranımız. Bu vatansever halkımız için bir mutluluk vesilesi, aksi olanlar için de tam aksi. Bu oran yüzde 2.4 olan AB ortalamasının 2 katından bile fazladır. İlk verilere göre, yüzde 5'lik büyüme oranı ile G-20 ülkeleri arasında Çin ve Hindistan'ın ardından 3. sırada bulunuyoruz. Aramızda da çok fark yok, onları da yakalayacağız. İlk 5 aylık ihracatımız da yüzde 8.9'luk artış gerçekleştirmiştir. Uluslararası yatırımlar da bir önceki yılın aynı dönemine göre az da olsa bir artış yakaladık.
Zahirde elit, hakikatta lümpen olan bu çevreler, ellerindeki tüm imkanları bizi karalamak için seferber ettiler. Yol, hastane, okul, hangi hizmeti yapmaya kalktıysak hemen karşımıza dikildiler. Birdenbire çevre hassasiyetleri kabardı. Zannedersiniz ki çevreci. Biz milyonlarca ağaç dikiyoruz. Bunlar çevre karşıtı. Bu geziciler değil mi 10-12 tane ağacı bir yerden başka bir yere taşırken isyan eden. Bunlarda ağaç taşıma kültürü de yok. Bunlar beceriksiz. Batı'da bakıyorsun devasa ağaçları bir yerden bir yere nakledebiliyorlar. Hatta bu işin ihracatını yapanlar böyle yapıyor. Hem besliyor, hem yetiştiriyor sonra ihracatını yapıyor. İşte bunlar anlamaz, bunlar başka yerde geziyor. Bunlar böyle Gezici. Dördüncü yılı da kutlasalar, kırkıncı yılı da kutlasalar alışacaklar. Bunlar İstiklal Caddesi'nde istikbalimiz için yürümüyorlar, bölücü terör örgütünün temsilcileriyle el ele, kol kola yürüyorlar. Darbe döneminin yol açtığı haksızlıkları eğitimde düzeltmeye çalıştığımızda "Laiklik elden gidiyor" diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Gidip yurt dışında bizi şikayet ediyorlar. Söylemedikleri hiçbir şey kalmadı. Kendileri dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımamak için her türlü çirkefliği yaptılar.
Dün Tarabya'da sanatçı ve sporcularla bir araya geldik. AKM'den konu açıldı, bugüne kadar bitirecektik. Biz şimdi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne çok güzel bir opera binası yaptık ama aslolan İstanbul'a böyle bir yapı kazandırmak. Dedik ki, "AKM depremden zarar gördü, yıkalım yenisini yapalım". Vay efendim ortalığı ayağa kaldırdılar. Aynısını Muhsin Ertuğrul'da da yaptılar. Gösteri üstüne gösteriler. Ne oldu? Eski Muhsin Ertuğrul'un iki kat büyüklüğünde bir yapı kazandırdık İstanbul'a, kötü mü oldu? Biz sözümüzde duran bir kadroyuz. Bugüne kadar ne aldanan olduk, ne aldatan. Şimdi proje bitti. Yanlarındaki boşlukları da halletmek üzere Taksim'de inşa edeceğiz. 3 dev proje ile Taksim'e zenginlik kazandıracağız. Önümüzü kesemezler. Biz bu millete hizmet ettikten sonra ne yapsalar yetmez. Bunlar terör örgütleriyle kol kola yürüyorlar.
Ölüm tarlaları ve kuru kafaları sembolleştirdiler. Senelerce devrimci şiddet güzellemeleriyle eli kanlı teröristleri gençlerimize rol modeli olarak sundular. Yaşamak ve yaşatmak yerine ölmek ve öldürmek mesajları vererek körpe zihinleri körelttiler. Beyefendi çıkmış, "Barış" diyor. Ya barış diyerek barış olur mu?
Nasıl öldüğü meçhul bir kadın terörist üzerinden bugün yine aynı oyunu oynuyorlar. Eli kanlı teröristleri allayıp pullayı öne çıkardıkları isim üzerinden polisimizi katleden alçakları aklıyorlar. PKK'lı teröristlerce öldürülen Aybüke öğretmen hakkında bir açıklama yaptılar mı? PKK'lı teröristlerin cenazelerinde birbirini ezen sözde milletvekilleri, aydınlar bir kez bile seslerini yükselttiler mi? Taş kalplilerin dertleri kesinlikle insan değildir, insan hakları hiç değildir. Bunların tek gayesi terör örgütlerininin kalemşörlüğünü yapmaktır.
Aybüke kızımız, aldığı maaşıyla orada küçük bir laboratuvar da hazırladı. Oraya sizin yavrularınıza eğitim verme aşkıyla geldi. Ben inanıyorum ki Güneydoğu ve Doğulu kardeşlerim bundan sonra siyasi iradesini çok daha farklı bir şekilde, inanıyorum ki hizmet ehli AK Parti'ye verecektir. Ya bizim aşkımız bu vatana hizmettir, bu millete hizmettir. Ve biz yaratılanı yaratandan ötürü sevmek suretiyle geleceğe yürüyoruz. Aybüke kızımızın babasıyla da görüştük. Allah sabırlar versin. Tüm milletimizin başı sağ olsun.
Hastanelerde doktor dövüyorlar. Ya bu ne cehalet. Sen o doktoru döveceksin, sonra o doktorun hizmet aşkı kalır mı?
Şimdi de FETÖ'den bölücü örgütlere kadar Türkiye'nin bütün düşmanlarına hizmetkarlık yapmalarının sebebi budur. Devletin askeri, polisi, masum insanlar alçakça katletildiğinde havaya bakıp ıslık çalanlarken teröristlerin arkasından ağıt yakanlara yazıklar olsun. Terörün bu raddeye gelmesinde gazetecisinden milletvekiline, tüm bu kart devrimcilerin sorumluluğu vardır. AK Parti'nin en önemli başarılarından biri de bu maskeli baloyu sona erdirmesidir. Sıfatı ve konumu ne olursa olsun millete ve devlete ihanet içine girenlerin maskelerini düşürmeye devam edeceğiz.
Bölgemizdeki gerilimler maalesef şu mübarek ramazan ayında bile devam ediyor. Ülkemizde de PKK'lı terristlerin, çoğunlukla da tam iftar saatlerinde güvenlik güçlerimize yönelik saldırılarında verdiğimiz şehitler yüreğimizi dağlıyor. Bunlar yetmezmiş gibi Katar'a yönelik mesnetsiz iddialarla başlatılan yaptırım krizleriyle karşı karşıya kaldık. Tavrımız net. Bölgemizde terör örgütlerini bir maşa gibi kullanan güçlerine karşı birliğe, beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz.
Özellikle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nden yapılan bir açıklama bizi üzmüştür. Kuzey Irak'ın bağımsızlığına yönelik reform yanlış bir adımdır. Bunlar istişare yoluyla yapılmalıdır. Kuzey Irak yerel yönetimi ile birlikte Musul'da Araplar, Türkmenler hep birlikte yaşıyoruz. Biz bir barış içerisinde özellikle bu bölgede barış adımlarının atılmasını ve Irak'ın toprak bütünlüğünü savunduk. Ama biz bunları savunurken zaman zaman orada ipin ucunun kaçtığını gördük. Bu bizi üzmüştür ve dışişlerimiz zaten konuyla ilgili açıklamalarını da gördük.
Ayrıca Katar'daki gelişmeler, Katar'a ve Katar vatandaşlarına yönelik yaptırımların uzandığı yerlere de baktığımızda yanlışa düşüldüğünü görüyoruz. Bir ülkenin halkını her anlamda tecrit etmeye kalkmak insani değildir, İslami hiç değildir.
Pek çok terör örgütüyle aynı anda mücadele eden, bu sebeple sadece 35 yılda 40 bin vatandaşını kaybeden bir ülke olan Türkiye, terör konusunda çok daha hassasiyete sahiptir. Bizim bile tasvip etmediğimiz yaptırımların, Katar'a uygulanması kabul edilemez. Katar DEAŞ'a karşı Türkiye ile birlikte en kararlı duruşu gösteren ülkedir. Lütfen birbirimizi aldatmayalım. Ve iftira kampanyalarıyla Katar'ı adeta bir suçlu gibi göstermenin bölgeye hiçbir faydası yoktur.
Türkiye olarak biz neyin ne olduğunu biliyoruz. Ama PKK'nın yavruları olan PYD'ye ve YPG'ye sahip çıkanlar, bu verdikleri kararlarla bedeli ödenmeyecek yanlış adımlar atıyorlar. PYD ve YPG PKK'nın düşük çocuklarıdır, bu da böyle biline. Bunlarla beraber olunması hele hele ABD'ye hiç yakışmaz. Biz Rakka operasyonunu beraber yapardık, niçin bizimle yapmıyorsunuz? Terör örgütlerine maddi yardımda bulunmakla suçlayacaksınız bir ülkeyi, öbür taraftan YPG'ye, PYD'ye silah yardımı yapacaksınız. Bunlar bilinmiyor mu? Şu an YPG'ye, PYD'ye verilen silahların benim ülkeme tehdit oluşturmadığını kim garanti edecek? Dost acı söyler ama gerçeği söyler.
Eğer darbelere karşıysanız biz 15 Temmuz'da kimlerin darbelere karşı olduğunu çok iyi biliyoruz. Şu anda Körfez'de oynanan oyunların içerisinde bu darbe girişiminin aktörlerinin yer almadığını kimse iddia edemez. Ayrıca Mursi'nin tahttan indirilmesinde darbecinin kim olduğu belliydi. Savunma Bakanı'ydı. El bebek, gül bebek eller üzerinde taşınıyor. Darbeci bu. Demokrasi eğer darbeler sistemiyse bunu bize tanımlayın da bilelim. Türkiye ve Katar'ın desteği olmasaydı Suriyeli muhaliflerin DEAŞ ve rejime direnmesi mümkün değildi. Her şeyden önce Katar, İslam dünyasının yaşadığı sıkıntılar karşısında bağımsız duruş sergileyebilen, kendi politikalarını oluşturabilen bir ülkedir. Katar, yüz ölçümünden ve nüfusundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Öz önemli. Bu meselenin mümkün olan en kısa sürede çözüme kavuşturulması, bölgedeki tüm ülkelerin ve halkların yararına olacaktır. Bunun için de çok ciddi bir telefon diplomasisi sürdürüyoruz. Bugün de Fransa Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri ile üçlü görüşme yapacağız. Yani böyle bir ayın içerisinde Körfez'de bu olayların patlak vermesini izah etmek mümkün değil. Fakat ben buradan tüm siyaset dünyasına sesleniyorum, efendim şu kadar küçük nüfus ile yüz milyonlara kafa tutuyorlarmış.
Hakkında adeta idam kararı verilen bir ülke söz konusu. Gıdası, ilacı ne varsa kesmek suretiyle, böyle bir sıkıştırmayla karşı karşıya kalan bir ülke var. Bunlar düne kadar bu kadar samimiydi, hatta akraba olanlar bile var aralarında, sonra kalkıp bunu yapacaksın.
Partimizde bir metal yorgunluğu var. Daha önce söyledim, tekrar söylüyorum. Sene sonuna kadar il ve ilçe teşkilatlarımız baştan aşağı yenilenecek. Bakanlarımız, 180 günlük eylem planı hazırlıklarını bu ay içerisinde bitirip uygulamaya geçeceklerdir. Bu eylem planının hazırlığının ve uygulanmasının başarısı, 2019'a kadar olan takvimimiz için büyük öneme sahiptir. Meclis'te de uyum yasaları başta olmak üzere yasama faaliyetlerini sıkı bir şekilde takip etmeliyiz. Ben burada yine Başbakanımıza ve grup yönetimindeki arkadaşlara özellikle söylüyorum, iç tüzük görüşmelerini sürdürün. Ana muhalefet katılmamış, hayırlı olsun. Katılmasın. Yine AK Parti MHP el ele verirler, iç tüzük çalışmalarını yaparlar, milletimize kazandırırlar. Dolayısıyla süratle bunu bitirmemiz lazım.
Bu hafta sonu nasıl ki tatil yok diyorlarsa, iç tüzük çıkana kadar tatil olmamalı ve bu iş bitmeli. Sizlere başarılı bir hafta temenni ediyorum, hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.