Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanan M.E.A. isimli 16 yaşındaki lise öğrencisi hakkında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın bir gün içinde dava açma izni verdiği ortaya çıktı. M.E.A. hakkında 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre Savcı Hasan İşleyici tarafından hazırlanan iddianamede M.E.A.'nın ifadesine de yer verildi. İddianameye göre M.E.A., bir partinin üyesi olmadığını belirterek, “Halkçı Liseliler’in Facebook’ta sayfa olduğunu, valiliğe müracaat ederek Şehit Subay Kubilay’ı anmak için izin aldıklarını, Facebook’taki sayfayı kendisinin idare ettiğini, 84 yıl öncesinde olduğu gibi yine aynı baskı olduğu için bu açıklamayı kendisinin yaptığını, hakaret etme kastının olmadığını” söyledi.
M.E.A. hakkında Türk Ceza Kanunu’un 299/2 maddesi gereğince ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla dava açıldı. İddianamede, M.E.A.’nın “düşünce açıklaması vasfını aşan, müştekinin şeref, onur ve saygınlığını zedelemeye yönelik olduğu anlaşılan sözlerle hakaret suçunu işlediği” ileri sürüldü. İddianameyi kabul eden Konya 3. Çocuk Mahkemesi, ilk duruşma için 6 Mart 2015’e gün verdi.
İddianameye göre savcılık, M.E.A.'nın tutuklanmasından bir gün sonra, 25 Aralık’ta Adalet Bakanlığı’na başvurarak, soruşturma izni istediği ortaya çıktı. Adalet Bakanı Bekir Bazdağ’ın da aynı gün jet hızla ertesi gün kovuşturma izni verdiği anlaşıldı.
Bu arada, M.E.A.'nın davası Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi’nin gündemine de girdi. Danimarkalı Parlamenter Matin Henriksen tarafından 672. Sayılı “Arrest of Turkish minor for insulting the President” konulu yazılı soru önergesi sunuldu.
Henriksen tarafından Danimarka basınına atfen, 16 yaşında bir çocuğun mahkum edilmesi ihtimalinin Türkiye’nin Avrupa Konseyi (AK) yükümlülükleri ile bağdaşıp bağdaşmadığının sorulduğu belirtilerek, HSYK tarafından dosyanın bir örneğinin Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Daire Başkanlığı'na gönderilmesi istendi.
M.E.A.'nın avukatı Efkan Bolaç, “Bu dava, ‘Biz tutuklayalım gerisini sonra ayarlayalım’ davasıdır. İzne tabi olan bir suçta tutuklamadan sonra karar alınması, var olan hukukun ve kanunların çiğnendiğini gösteriyor. Çocuğun tutuksuz yargılanması esastır. Bu sebeple burun sürtme veya yeni bir put yaratma mantığı ortaya çıkmıştır” dedi.