"Erdoğan'a Marmaris'te suikast düzenleyen 25 asker ve onları kaçıran 2 helikopter kayıp"

Erdoğan'ın kaldığı otele saldırı düzenleyen ve sonra dağlık araziye kaçan 25 askeri arama çalışmaları

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a darbe girişimi gecesi Marmaris'te suikast düzenleyen 25 askerin kayıp olduğu iddia etti. Selvi, haber alınamayan 25 askerle ilgili olarak "17 Temmuz Pazar'ı 18 Temmuz Pazartesi’ye bağlayan gece Marmaris’te ormanlık alana doğru uçan iki helikopterin nereden kalktığı tespit edilemedi. İki helikopterin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a baskın için giden ama başarılı olamayınca ormanlık alana kaçan 25 kişilik özel birliği kurtarmak için havalandığı tespit edildi" diye yazdı. Selvi, MİT'in 15 Temmuz Cuma günü darbe istihbaratı aldığını öne sürerek "16.30'da MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ı TSK’daki darbe girişiminden haberdar ediyor" ifadelerini kullandı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, TSK içindeki bir grup cuntacı tarafından gerçekleşen darbe girişimi sırasında rehin alınmıştı. 

Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (19 Temmuz 2016) nüshasında yayımlanan 'MİT darbeyi haber vermedi mi?' başlıklı yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ısrarla, "Tehlike henüz geçmedi, meydanları terk etmeyin" diye çağrı yapmasının nedeni anlaşıldı.

17 Temmuz Pazar gününü 18 Temmuz Pazartesi’ye bağlayan gece iki helikopter havalandı. Marmaris’te ormanlık alana doğru uçan iki helikopterin nereden kalktığı tespit edilemedi. Ama ne maksatla uçtuğu anlaşıldı. Helikopterler kısa bir süre sonra yeri belirlenemeyen bir noktaya inerek kendini kaybetti.

İki helikopterin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a baskın için giden ama başarılı olamayınca ormanlık alana kaçan 25 kişilik özel birliği kurtarmak için havalandığı tespit edildi. Henüz bu iki helikopter ve ormanda saklanan 25 kişi ele geçirilemedi.

Darbe gecesi 80 kişilik özel tim 3 helikopterle Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu Marmaris’teki Grand Yazıcı Otel’e iniyor. Suikast silahı MP-5 taşıyan özel timlerin şifresi, “Erdoğan eks” yani Erdoğan’ın canlı olarak ele geçirilmesinden ziyade öldürülmesi hedefleniyor. Cumhurbaşkanı’nın Başyaveri Ali Yazıcı, darbe gecesinde kritik bir rol oynuyor. Başyaver, ısrarla Erdoğan’ın uçağının Dalaman Havaalanı’ndan uçuş kodunu istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1. Ordu Komutanı’nın, “Ankara’ya gitmeyin, İstanbul’a gelin, ben sizi korurum” sözü üzerine İstanbul’a doğru hareket etmişti.

Darbenin lideri olarak eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk görünüyor. Darbeyi planlayan ise eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse. Darbeciler kamuda yapacakları atamalara ilişkin 450 kişilik bir liste hazırlamışlar. Bunların arasında sıkıyönetim komutanları, bakanlık müsteşarları, TRT Genel Müdürlüğü gibi görevler var. Listede, Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faruk Bal, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak yer alıyor. 450 kişilik listede yer alanlara görevleri 1 hafta önceden tebliğ edilmiş.  

Darbe tarihiyle ilgili kritik bilgiler var. İlk olarak 4 Mayıs 2016 tarihi belirlenmiş. Ancak Muharrem Köse’nin ani bir operasyonla Genelkurmay Adli Müşavirliği görevinden alınması üzerine darbeyi 25 Temmuz tarihine erteliyorlar. Dikkat buyurun, 15 Temmuz değil, 25 Temmuz. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Cemaat bağlantılı askerlerle ilgili yürüttüğü operasyonun haberleri sızınca darbe öne çekiliyor. Darbeye ilişkin herkesin kafasında cevaplandırılmayı bekleyen o kadar çok soru var ki, bunlardan birisi de darbenin akşam denilebilecek saatlerde başlamış olması. Darbenin başlama saati olarak Ankara’da gece 02.00, İstanbul’da ise 03.00 olarak planlanmış. Ancak Jandarma Genel Komutanı saat 15 civarında bir şeylerden kuşkulanıyor. İçişleri Bakanlığı’nın hemen yanındaki makamından çıkıp, Beştepe’deki Jandarma Genel Komutanlığı’na gitmek üzereyken cunta tarafından etkisiz hale getiriliyor. Darbenin yönetim merkezi olarak Jandarma Genel Komutanlığı hazırlanıyor. Darbeciler, Jandarma’da ilk iş olarak Genelkurmay Başkanlığı ile kuvvet komutanlıkları arasındaki ortak frekansı kapatıyorlar. Kendi aralarında ise Jandarma’nın hattından ama şifreli olarak haberleşiyorlar.

Tüm bunlar olurken MİT ne yaptı? Darbe istihbaratını alamadı mı? MİT uyudu mu? Bu soruların peşine düştüm. İstihbarat kaynaklarından edindiğim bilgiler 15 Temmuz gecesinden bu yana darbe girişimiyle ilgili bilinenleri tersine çevirecek durumda. İşte dakika dakika yaşananlar:

MİT, 15 Temmuz Cuma günü saat 16.00’da darbe istihbaratını alıyor.

16.30- MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ı TSK’daki darbe girişiminden haberdar ediyor.

17.30- MİT Müsteşar yardımcısı Genelkurmay karargâhına giderek Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Güler’e darbe planı hakkında bilgi veriyor.

18.00- Konunun önemine binaen MİT Müsteşarı Hakan Fidan Genelkurmay Başkanlığı’na gidiyor. Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri komutanı Org. Salih Zeki Çolak, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay karargâhında, darbeyi önlemek için alınacak tedbirleri belirlemek üzere gizli bir toplantı yapıyorlar.

18.30- Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar imzasıyla, kuvvetlere şu talimatlar gönderiliyor:

 

1- Tüm ülke hava sahası uçuşlara kapatılmıştır. 2- Askeri uçaklar hiçbir şekilde havalanmayacaktır. 3- Birlik hareketlilikleri yasaklanmıştır. 4- Tank hareketliliği yasaklanmıştır.

Yine darbeyi önleme kapsamında Genelkurmay Başkanı, “darbenin sıklet merkezi olan Kara Havacılık Okulu’ndaki faaliyetleri denetlemek üzere” Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Salih Zeki Çolak’ı görevlendiriyor.

Peki bu talimatlara rağmen darbe niye önlenmiyor: TSK’da yapılan araştırmada, darbe hazırlığı yapan Paralel cunta elemanları bu talimatların birliklere iletilmesini engelliyorlar.

Dahası, darbenin deşifre olduğunu görerek, gece 03.00’te başlayacak olan darbeyi öne çekip, 21.00’de başlatıyorlar. Darbe 22.00’de değil, 21.00’de başlıyor. Çünkü Saat 21.00’de Genelkurmay Başkanı, İkinci Başkan ve Kara Kuvvetleri Komutanı darbeciler tarafından enterne ediliyor. Darbe hakkında istihbarat alınmasına ve toplantılar yapılmasına rağmen darbe önlenemiyor ve Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları derdest edilebiliyorsa çok vahim bir durum var demektir.