Erdoğan'dan Avrupa'ya: Faşistsiniz, faşist!

Erdoğan'dan Avrupa'ya: Faşistsiniz, faşist!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,  Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye tutumunu eleştirerek "Bunlara 'faşist' dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor, 'Nazi' dediğimiz zaman rahatsız oluyor. Camilerimizin duvarına gamalı haç işaretlerini koyan siz değil misiniz? Faşistsiniz, faşist" dedi.

Erdoğan, "Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına karşı Avrupa'da terör örgütleri pankartlarla, resmin yanıbaşına silah koyuyor ve onların solak partileriyle oradaki terör örgütü, beraber yürüyorlar. Neresi burası İsviçre, Hollanda, Belçika, Almanya. Bunları da söylediğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor. Rahatsız olmayın, 'men dakka, dukka.' Siz, bizi üzüyor musunuz, üzüleceksiniz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Gaziosmanpaşa'da toplu açılış töreninde konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

''15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan FETÖ ihanet çetesi mensuplarının ayıklanmasıyla ordumuzun operasyon kabiliyeti daha da artmıştır. Şu anda silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz ve korucularımız el ele omuz omuza terör örgütlerine karşı inlerine girdiler, gereğini yapıyorlar. Ordumuz emirleri siyasi iradeden ve komutanlarından değil başka yerlerden alan mankurtlardan temizlendi.

Terör örgütlerine dağları ve şehirleri dar eden, sınırlarımız dışında da destan yazar bir orduya sahibiz. İşte dün Hakkari'de 19, bu sabah Erzincan Kutu deresinde 15 terörist etkisiz hale getirildi. Niçin? Çünkü bu milleti bölemeyecekler. Bu milleti bölmek isteyenler, bu vatanı bölmek isteyenler bunun bedelini ödeyecekler. Fırat Kalkanı operasyonu ile Suriye'deki operasyonu tam ortasından bozduk. Türkiye öyle kalkıp afra tafra yapılacak bir ülke değil.

Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına karşı Avrupa'da terör örgütleri pankartlarla, resmin yanıbaşına silah koyuyor ve onların solak partileriyle oradaki terör örgütü, beraber yürüyorlar. Neresi burası İsviçre, Hollanda, Belçika, Almanya. Bunları da söylediğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor. Rahatsız olmayın, 'men dakka, dukka.' Siz, bizi üzüyor musunuz, üzüleceksiniz.

Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanına 'diktatör' diyeceksin, bunlara 'faşist' dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor, 'Nazi' dediğimiz zaman rahatsız oluyor. Bak belgeyle konuşuyorum. Camilerimizin duvarına gamalı haç işaretlerini koyan siz değil misiniz? Onlara karşı verilmiş bir mücadeleniz var mı? Camilerimizi yakıp yıkmadınız mı? Solingen faciasını biz bir kenara koyabilir miyiz? NSU davasını bir kenara koyabilir miyiz? Hala çözmediniz , hala sürüncemede bekletiyorsunuz. Faşistsiniz, faşist.

Türkiye'nin bölgesinde yürüttüğü mücadele; hem buradakilerine ve bütün bu çevredeki kardeşlerimize yardım etmek hem de kendi güvenliğini sağlamak içindir. Açık konuşuyorum; her kim Türkiye'nin 'Suriye'de ne işi var' diyorsa ülkemizin kötülüğünü istiyordur. Her kim 'Irak'la niye bu kadar ilgileniyoruz' diye soruyorsa Türkiye'nin fenalığını düşünüyordur. Her kim 'Avrupa'daki gelişmelere niçin müdahil oluyorsunuz' diyorsa kesinlikle milletimize husumeti vardır. Buradan komşularımıza ve oralardaki güçlere, özellikle de Avrupa ülkelerine, Avrupa'ya, Rusya'ya bir mesajım var; biz kimsenin düşmanı değiliz, bizim kimseye husumetimiz yok. Tam tam tersine her ülkeyle, her toplumla mümkün olan en iyi, en ileri, en samimi siyasi, ekonomik, sosyal ilişkiler kurmak, geliştirmek istiyoruz.

Hem içeride hem dışarıda 16 Nisan'da 'evet' çıkmasının önünü kesmek için adeta seferberlik ilan edilmiş durumdadır. Anayasa değişikliğiyle ilgisi olmayan öyle yalanlar ortaya atılıyor ki insanın aklı havsalası almıyor. Yurt dışında birtakım ülkeler bu konuda öylesine açık taraf olmuş durumdalar ki ortada ne uluslararası anlaşmalar, ne diplomatik teamüller, ne nezaket kaldı. Sanki seçim Almanya'da yapılıyor, sanki Belçika'da, sanki İsviçre'de, sanki Hollanda'da yapılıyor. Size ne Terör örgütleri Avrupa şehirlerinde polis koruması altında eylem yaparken, 'hayır' kampanyası yürütürken, 'Evet' diyenlerin üzerine atlarıyla itleriyle saldırıyorlar. İçeride de dışarıda da telaş büyük olduğuna göre ülke ve millet olarak doğru yoldayız demektir. Bunun için diyoruz ki 16 Nisan, Türkiye'nin bir daha koalisyon günlerine dönmeyeceğinin ilanıdır. 16 Nisan, Türkiye'nin ekonomik krizlere yol açan çatışma ortamlarına kapılarını kapattığının ilanıdır. 16 Nisan, daha çok büyüyecek, daha çok üretecek, daha çok istihdam edecek, daha çok ihracat yapacak bir Türkiye'nin yolunun açıldığı günün adıdır.

16 Nisan'da kullanacağı oy konusunda hala tereddüdü olanlara sesleniyorum, şöyle çevrenize bakın. Kimler 'evet' diyor, kimler 'hayır' diyor, bir mukayese edin. Geçmişten beri, bu sistemi kimler istemiş, ona bir bakın. Gerek Demirel, gerek Özal, gerek Erbakan, gerek Türkeş, gerek Muhsin Yazıcıoğlu, bütün bu siyasiler 'evet' demişler. Orada acaba 'hayır' diyenler var mı Kim var Sorumluluk üstlenmiş ne kadar devlet adamı varsa hepsi de sonunda gelip bu sistemde karar kılmışlar.

7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olamayınca neler olduğunu hatırlıyorsunuz değil mi Terör örgütlerinden faiz baronlarına kadar milletimizin cebindeki parayı çalan bu hırsızların hepsi de ellerini ovuşturmaya başlamışlardı. Ama biz Türkiye'yi işte bu vampirlere bırakmamak için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getiriyoruz. 16 Nisan'dan sonra artık ülkemizi soyamayacaklarını bilenler şimdi tüm güçleriyle olumsuz bir netice çıkması için uğraşıyorlar. 16 Nisan'da değişim kaçınılmazdır. Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı sistemine geçişinin ayak sesleri gümbür gümbür geliyor. Ben bunu görüyorum. Milletimiz kararını vermiş durumda."