Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çarşaflı ve türbanlı kadınlara CHP rozeti taktığı için parti içinden de bazı eleştirilerin geldiği CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a "Dik dur, boyun eğme" tavsiyesinde bulundu Erdoğan’dan Baykal’a: Eleştirilere karşı dik dur, eğilme Erdoğan, "Temennim odur ki bunun arkası gelsin, kesilmesin. Tabii, olumsuz çıkışlar olacaktır. Sayın Genel Başkan buna karşı dik durmalı" dedi. Dün AKP grup toplantısında çarşaflı bir kadını parti üyesi yapması nedeniyle Baykal'a destek veren Erdoğan, yeni bir döneme girildiğini ve bunun kendisini sevindirdiğini belirtirken, özetle şöyle konuştu: Hamdolsun, farkına vardılar: Tabii eğer hakikaten asil bir hareketse, ben değişim yapanları kutluyorum. Benim aziz milletim, bugüne kadar kendisini tesvih (geciktirme) eden bu çevrelere karşı hep cevabını vermiştir. Türkiye'yi bugüne kadar tanımayanlar var. Ama öyle zannediyorum ki Türkiye'yi bütün gerçekleriyle tanımaya başladılar. Bu güzel bir gelişmedir. Türkiye'yi nihayet doğru şekilde anlamaya çalıştılar. Her ne kadar, 29 Mart'ta bir seçim varsa da... Böyle bir yaklaşımın olması, rozetlerin takılması güzeldir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hakkım değil mi? Hakkım. Çünkü yıllarca farklı kesimlerin, farklı düşüncelerin, farklı giyim tarzlarının bu ülkede yaşadığının farkına, hamdolsun nihayet vardılar. Bundan sonraki süreçte bu duruş böyle devam ederse, inanın ülkenin birçok sorunu da çok çabuk çözülür.
Baykal'dan 'Dik dur'a teşekkürElinize, dilinize dursun: Yoksul kesimlere verdiğimiz ayni, nakdi yardımları, kömür yardımını dillerine doladılar. Şu ifade çok çirkin; 'Bunu yandaşlarına dağıtıyorlar'. Elinize, dilinize dursun. (gruptan "amin" sesleri yükseldi) Yoksul vatandaşlarımız kaymakamlıklara başvurarak yardım alsın. Asgari 150 YTL'yi bir defa kaymakamlıktan alır. Yemeği de, kömürü de gider. Bir düşündüğünüz zaman, neredeyse asgari ücrete ulaşır. Efendim 'fakir fukara, garip gurebamızı dilenciliğe alıştırıyorsunuz' diyorlar. Ya bunlar AKP iktidarıyla oluşmuş bir tablo değil ki. Türkiye'de alışılmamış olan süreci biz başlattık, biz devam ettiriyoruz ve devam ettireceğiz. Kaymakamın yakasına yapışırım: Son 6 yılda yaklaşık 5 milyar YTL'yi çeşitli vasıtalarla sosyal yardımda harcadık. Biz hem kömür ocaklarını hem de atıl duran binlerce nakliye aracını bu vesileyle harekete geçirdik. Bu yıl sonu itibarıyla, kömür dağıtımında toplam miktar 7 milyon tonu aşmış olacak. İstedikleri kadar konuşsunlar. Bu yardımları kaymakamlıklar aracılığıyla dağıtıyoruz. Bana şikâyet gelsin, o kaymakamın yakasında ilk önce benim elim olur.
Baykal’ın savunması: Türban simge, çarşaf değil! CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, çarşaflı, türbanlı üyelerin partiye katılımıyla başlayan tartışmalar konusunda, "Tehdit, o masum, o gelenek dolayısıyla Erzurum'da Horasan'da doğup İstanbul'a geldiği için ailesinin geleneği olarak çarşaf kullanan insanın kafasının içinde değil. O tehdit, o kravatlı insanların kafasında, beyninde. Kara çarşafı siyasi simge olarak kullanan çok az. Simge olarak kullanan, türbanı kullanıyor" dedi.
Baykal, dün CHP grup toplantısında şu mesajları verdi: Kadınların yüzde 70’i örtülü: Bu memleketin kadınlarının yüzde 70’i örtülüdür. Önemli bir kısmı yemeni, yazma, başörtülüdür, bir kısmı türbanlıdır, çok az da çarşaflı var. Biz yemeniye, yaşmağa düşman değiliz. Önemli olan onu kim, ne için kullanıyor? Onların ezici bir çoğunluğunun devletle, cumhuriyetle, Atatürk’le problemi yok. Türbanlılar arasında da devletle, Atatürk’le problemi olmayanlar var. Kara çarşafı siyasi simge olarak kullanan çok az. Simge olarak kullanan türbanı kullanıyor. Çıkar da gel dememeliyiz: Laikliğe bir tehdit var. Ama tehdit, o masum, o gelenek dolayısıyla Erzurum'da Horasan'da doğup İstanbul'a geldiği için ailesinin geleneği olarak çarşaf kullanan insanın kafasının içinde değil. O tehdit o kravatlı insanların kafasında, beyninde. 'Türbanını, çarşafını çıkar da gel' demememiz gerektiğini Türkiye öğreniyor. Türkiye’nin aydınları öğreniyor, Türkiye'deki laik kültür bu gerçek karşısında kendisini sınıyor. Bizi laiklikle ilgili sorgulayacak kim varsa çıksın karşımıza hesabımızı verelim. Cumhurbaşkanlığı’nda takiye olur mu?: Sayın Cumhurbaşkanı, Güneydoğu’dan gelen bir heyeti kabul ettikten sonra, 'Ben burada sizlere söylemeyeceğim bazı şeyleri de düşünüyorum. Sizlerin de düşündüğümüz bazı şeyleri söyleyemediğini biliyorum, ona da hak veriyorum' diyor. Konuşan Cumhurbaşkanı. 'Dilimin altında bakla var, çıkaramıyorum' diyor. Türkiye’de Cumhurbaşkanı'nın söylemekten korkacağı hangi düşünce olabilir? Eğer bir Cumhurbaşkanı bazı düşüncelerini söylemekten korkuyorsa, 'Anayasa'ya, kanunlara aykırı olur, ama ben öyle bir Cumhurbaşkanlığı yapacağım ki bir süre sonra bunlar da konuşulabilir olacak'... Cumhurbaşkanlığı'nda takiye olur mu?
Bahçeli’den Erdoğan’a Krizi görmeyen ‘siyasi miyop’ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hindistan'a giderken uçakta yaptığı ve her TOBB üyesinin bir kişiyi işe alması halinde 1 milyon 300 bin kişinin istihdam edilmiş olacağı açıklaması için, "Bu değerli fikrinin nedenini, hava basıncının anlık değişmesinden kaynaklanan fiziksel ortama bağlıyoruz.
'Siyasi tükeniş' Tavsiyemiz, havada bulduğu yeni buluşun efsunundan kurtulup ayağını karaya basmasıdır" dedi. MHP'nin dünkü grup toplantısında geçen hafta yaşamını yitiren İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Ekonomik krizi görmediği gerekçesiyle Erdoğan'a "siyasi miyop" nitelemesinde bulunan Bahçeli, Başbakan'ın Hindistan'daki açıklamalarını hatırlatarak şunları söyledi: "Partisinin başarısızlığı halinde siyaseti bırakacağına yönelik açıklamalar yapan Sayın Başbakan'ın, bu ani tavır değişikliğinin arka planında, üstesinden gelemeyeceğini düşündüğünü ekonomik krizin toplumda neden olacağı öfke ve tepki korkusunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Siyasi geleceği konusunda umudunu kestiği görülen Başbakan'ın, ön almak için yaptığı bu itiraflar olmasa bile, foyasının ortaya çıkacağı ve tükenişinin görüleceği bir hesaplaşmanın yaklaştığını söylemek için kâhin olmaya gerek yok." Bahçeli, sağlık durumu tartışma konusu edilen terörist Abdullah Öcalan'ın affına gidecek sürecin önünün açılmak istendiğini de savundu. İmralı Adası'na başka mahkumların gönderilmesi planına örtülü göndermede bulunan Bahçeli, "İmralı canisinin sözde sağlığını bahane eden sokak eşkıyaları, AKP tarafından ödüllendirilmektedir. AKP bu kararı ile PKK yandaşlarının taşlarına, sonra Avrupa taleplerine teslim olmuştur" dedi.
Gül'e eleştiri Bahçeli, "hükümet gibi düşünüyor" eleştirisini yaptığı Gül'ün, Çankaya Köşkü'nde ağırladığı Hakkâri heyetine söylediği iddia edilen "Burada söyleyemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum. Hatta sizin de bana söylemek isteyip söyleyemediğiniz şeyleri biliyorum ve size katılıyorum" sözlerini şöyle yorumladı: "Söylenemeyecek şeyleri şimdilik düşünmekle yetinmek durumunda kalan bir Cumhurbaşkanı'nın Hakkârili vatandaşlarımızın taleplerini, daha onlar söylemeden anlayacak ferasete ulaşmış olması ilgi çekicidir. Cumhurbaşkanı'ndan Hakkârili vatandaşlarımızı görünce aklına gelen fikirlerini kamuoyuna açıklamasını istiyoruz."
Köşk'ten Baykal ve Bahçeli'ye tepki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hakkâri Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu üyelerini kabulünde, "Burada söylemeyeceğim şeyleri de düşünüyorum" dediği iddiasıyla kendisini eleştiren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye tepki gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, bu sözlerin söylendiğine dair iddianın 21 Kasım tarihli Taraf gazetesinin haberinde ileri sürüldüğü hatırlatıldı. Haberin Köşk tarafından 22 Kasım tarihli Taraf gazetesinde yalanlandığı belirtilen açıklamada, "Tüm bunların bilinmesine rağmen bazı siyasi partilerin liderleri, grup toplantılarında asılsız ithamlarla Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamalar yapmışlardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın günlük siyasi çekişmelere dahil edilmesi kendileri tarafından üzüntüyle karşılanmıştır" denildi.